No.1948—263 SERVETİFÜNUN 63 ; 9x9 5 , 3 Yazan: DOSTOLEVSKY İ Tercüme eden : i Andr& Gide Mİ ; Bazıları şüphesiz kendisinde bir «Monicheâss» gö- receklerdir. Biliyoruz ki Boyun dinsiz Man&s'in aki- desi bu dünyada iki prensip kabul ediyordu: İyl ve fena. Aynı derecede faal, müstakil, iâzım prensipler. Böylece Manös'in akidesl doğrudan doğruya Zarat- tustra'nınklne bağlanıyordu. Gördük ve ısrar ederim ve bu pek mühim bir noktadır ki Dostoleveky şeytani insanın aşağı mıntg- kasında değil fakat yüksek ve mütefekkir kısmında, beyin mıntakasında yaşatıyor. Bazan da insan Şey- tanın kâmilen eniri ve amiri olabiliyor. Üstada naza ran şeytanın bize verdiği büyük heves ve arzular fikri olanlardır, suallerdir. Ve Insanlığın uzun müd- det geciktiği ve ifade ettiği mütemadi ızdırabın mey- dana çıktığı suslleri tetkik ederken mevzuumdan çokça dışarı çıktığımı zannetmiyorum : «İnsan nedir” Nereden geliyor? Nereye gidiyor? Doğuşundan evvel neydi? Ölümden sonra ne olacaktır? İnsan hangi bukikati iddia edebilir T» ve hatta daha doğrusu ola- rak: «Hakikat nedir?» Fakat Nietzsche'den beri ve onunla yeni bir sual yükseldi, diğerlerine tamamile muhalif bir sugl.. Es kilerine aşılanmaktan ziyade onları iten ve yerlerine geçen bir sual; bir ızdırabı ihtiva eden bir sual. Ni- etrsohe'yi deliliğe kadar sürükliyen bir mesele işte: «İnen ne yapabilir?. Bir insan ne yapabilir fe Bu sual İusanın başka birşey olabileceği şüphesini veren bağ- ka bir sual ile çiftleşiyor; insan daha fazla olabile- cekti ve gene de olabilir fakat şerefsiz bir surette birinci mengllden sonra ve tekâmülü kayguşuna hisset- meden istirahat Acaba bu suali meydana getiren ilk adam Niet- zsehe mi olduf İddia edemem, Şüphesizdir ki fikri teşekkülünün tetkiki bize onun bu şusle Yunanlılar da ve Renesansın İtalyanlarında dia tesadüf ettiğini gösterebilir; fakat bunlarda bu guali hemen cevabını da buluyor ve insanı ameli bir sahaya sürüklüyordu. Bu cevabı onlar icraatta ve san'at eserinde he- men arıyorlar ve buluyorlardı. Alexandre, Cesar Bor- gla ve II Frederic ve Leonard de Vinci ve Geethe'yi düşünüyorum. Bunlar balkedenler, yüksek şahsiyetler idiler, Artistler ve icraat adamları için fevkalbeşer meselesi mevzubahsolmaz veyahut bu mesele hemen halledilmiş bulunur. Bu adamların hayatları, eserleri bazır birer cevap teşkil eder. Sual cevabsız kaldığı vakit ızdırap başlar; veyahut sual cevaptan pek çok evvel irat olunursa. inen ve icraataz tahayyül eden kendini zehirler, İşte size gene ça William “Blaek'tan bir fıkra okuyacağım : «Arzu eden, fakat hareket etmiyen insan hastalı- ğa, felâkete sebep olur.» i imei zehirlenerek öldüğü işte bu felâ- ettir. «Bir insan ne yapabilir İ» Bu tam dinsizin snali- dir, ve Dostolevsky bunu mükemmelen anlamıştar: er bir surette insanın iddiasını mucip olan şey Allahı inkârdır:; «Aliah yoktur? Fakat ovakit... Ovakit herşeye müsaade vardır.» Ku sözleri Poasddes'- lerde okuyoruz. Karamazov'larda aynile buluyoruz. «Eğer Allah varsa, herşey ona tabidir, ve onun iradenin haricinde hiçbir şey yapamam. Eğer yoksa, herşey bana tabidir, ve ben istikiâlimi iddiaya mec- burum.» İstiklâlini nasıl iddia eder? Burada da ızdırap baş- lıyor. ep müsaade var, Fakat neye? Bir insan ne yapabilir ar nin kahramanlarının bu suali sorduk- larını gördüğümüz vakitlerde biraz sonra onur iflâ- sına şahit olacağımıza emin olabiliriz. Evvela Raskolnikoffl görüyoruz : İlk defa olarak bu fikir onda teressüm etmeğe başlamıştır; bu Niet- zsche'de fevkalbeşerin fikri oluyor. Roskolnikoff izah ettiği ve bir hayli gürültüğü bir makalenin muhatriridir; «İnsanlar adi ve fevkalâde olarak ikiye taksim edilmiştir: Ririnciler itaat hallinde yaşamağa mecbur- durlar ve bunlerın edi insanlar oldukları için kanu- na karşı gelmeğe hakları yoktur. İkincilerin hertürlü cinayetleri irtikâba ve her kanunu ayak altına alma- ğa hakları vardır, çünkü bunlar fevkalâde insanlar- dir.» «Fevkalâde insanların muhakkak her vakit her türlü cinayetleri yapmakla mükellef olduklarını 8öy- lemek istemiyorum, Zaten sansör bu manada bir m&- kalenin neşrine müsaade etmiyecekti. İşte asıl fikrim şudur: Fikrlinin knvveden file çıkması için eğer icabe- derse fevkalâde adam vicdanına birtakım manla- ları bertaraf etmesi müsaadesini verebilir. Belki de bazan bu fikir bütün insan çinaine fsydalı olabilir.» «En eskilerinden başlamak üzere insanlığın bütün kanun koyanları ve rehberleri, hiç bir müstesna ol- mamak üzere birer caniydiler, çünkü yeni kanunlar koyarlarkenken hatta bunun için sadıkene bir suret» te cemiyet tarafından riayet edilen ve ecdat tarafın- dan devredilen eski kanunları ayakları altına aldılar. Dikkate şayandır ki inganlığın bütün bu rehberleri ve İyilik eden adamları hemen hepsi müthiş bir su- rette kanlı adnmlardı. Binaenaley değil yalnız büyük adamlar, hatta vasati hizayı geçen ve yeni birşey söyliyebilen, biraz yükselen adamlar, hususi ve zati tabiatleri iktizası olarak mutlaka birer cani olmak mecburiyetindedirler. -Tabii bir nispet dahilinde» başka türlü onlara görenek ve çığırdan çıkmak müşkül ola- caktış oldukları yerde ise tabistile kalemiyacaklardır, vazifeleri kendilerine yükselmeği emreder. (Cinsyet ve Ceza). — Arkası var — £