No.191 2—221 SERVETİFUNUN 303 Moli “ Pençesi «Şahsı salis » İçin.. Dostum Hikmet Münir B. in « Kabahat; gönderen- lerdedir », «Elime geçti meselesi», « Tahrir müdür. lerine bir bakış» serlâvhaları altında « Kedi Pençesi » nde üç haftada çıkan üç yazısı ile dokunduğu, hattâ deştiği bahis bu hafta bu sütunda benim mevzuumu teşkil edecek, bu hususta kendi düşündüklerimi yazar eaktım. Ve daha evvelden söylediğim gibi, toptan! Fakat, onun yazısını okuyan başka bir dost, -ki ismi hayli tanınmış bir hikâyeci ve fıkracıdır! — bir sohbet arasında bu husustaki düşüncelerini ileri sü- rüp, bahsi, müspet, menfi müuakaşa edince, kendi düşündüklerimi yazmağı bir hafta daha geciktirmeği yersiz bulmadım. Sırf, epi dal, budak salan meselenin, mümkün olduğu kadar etraflıca ortaya konulması için.. Bahse ağızdan ve hukuki tabirle « Şahsı salis> olarak karışan bu hayli tanınmış imza sahibi dost, aşağı, yukarı şunları söyledi: — Ben, kendi hesabıma yeni yazmıya başlıyan bir gencin, yazılarını neğre delâlet edebilecek mevkide bulunan kimselere, onların alâkasız davranmalarından dolayı bir nevi sitemediş vaziyeti meye tamamile faydamz bulurum. Faydasız ve lüzum Faydasız; çünkü, bu sitemden kendi lehine bir netice elde edemez. Ona kolaylık gösterebilecek, ya- mlarının neğrine delâlet edebilecek, yahut herhangi bir şekilde elinden tutup yetişmesine yardım edebile- cek mevkide olanlar, kendileri destek olarak, rakip ortaya çıkarmak istemezler. Bu, onlarca kendi tutun- dukları mevkiden düşmek için, yol açmak, demektir, Bir gazetede çalışan falan muharrir, para eden yazı- sile geçiniyorsa, bir başkasının yazısının ayni kıymet derecesinde görülmesinden çekinir. «Benim gibi bir başkası da yetişirse, ekmeğimden olurum !> der. Hele o mevkide olan, eğer gazete veya mecmua- nın yazı işlerini de idare ediyorsa, salâhiyetinden tamamile engel çıkarmak şeklinde istifade eder. Kendisinin hiçliği, kofluğu nisbetinde daha ziyade! Lüzumsuz; çünkü, istidat ve kabiliyet sahibi genç, kendi yolunu, bütün setleri yıkarak, günün birinde nasıl olsa açar veya önüne dikilen setten aşar. Yük- gelmesine setçekmeğe çalışmak, boşunadır. Sonra, kendi varlığını meydana çıksrmak için, istidat ve kabiliyet sahibi bir gencin, merhamete, yükselmek için koltukdeğueklerine ihtiyacı yoktur. Mutlaka, yardım beklememelidir. Karşısındakileri melek sân- mamaâalı, zora karşı zorla karşı gelip, başlıbaşına muvaffak olmalıdır, Bunun aksi, sadece aczin ifadesidir! İstidatlar: Çoban Sürünün peşinde hep akşam, sabah, ' Derdini, hüzünlü kavalın göyler. Gözünde canlanır, hayal olur kâh, Hicranlar sezdiğin matemli köyler. O uçsuz, bucaksız tepeler, dağlar, Sana her dakika bir arkadaştır. Sararmış yüzüne bakarak ağlar: Kalbi yok zannetme topraktır, taştır. Güneşin en yakın dostusun Çoban; Her sabah ilk işin ona bakarsın Sevdanın izidir gözüudek kan, Söyle çoban hangi kalbe akarsın f. Bir serin su başı, serin bir dere, Arıyor her zaman bümmelı başın, Hee gece gözyaşı döktüğün yere, Kapanıp ağlıyor gönül yoldaşın. Sus çoban! diner bu istirap elbet, Senin de gönlünde bir sabah doğar. Çırpınan göğsüne saadet vadet, Sevgi her kederi öldürür, boğar, Kanattın içimde bir yeri Çoban 9., Yaşattın eskiyen günleri Çoban. Baki yine aradım o vefasız; Bak! yine aradım o hain kızı, Ben de bir zamanlar farksızdım senden, Bilmemki! kederin büyük mü benden!.. Ben de bir zamanlar gönül çekerdim, Sevda ne tatlı şey, ne güzel derdim, Bir acı eseftir elimde kalan, ! Şimdi ne kazandın! der misin Çoban.. Bu gönül çok erken ihtiyar oldu, O günler aşkıma bir mezar oldu. Sadık Hayri aaa m m ir m m ae İşte, söylediklerinden, şimdi hatırıma gelen kısmı, bukadar. Eksik kalan cihet var da tamamlamak iş- terse, kalemi elindedir, sütun sahibidir. Elbette yazıp tamamlıyabilir ! İcap ederse; bu sütunda da yazısına yer hazırdır, — Fakat, bu zat. kimdir, ismi nedir diyecekler varsa, onlara cevabım: — Bu nazik bahiste isminin yazılmadı gidip gitmiyeceğini kestiremedim. Onun için ben söyliyemem. Bu, kendi arzusun& bağlı bir gey! İsmini, müsaadesini almadan yazmadı- gıma göre, herhalde dostum A. Sırrı değil. Bu muhakkak! hoşuna