308 SERVETİLFÜNUN ŞİİR: No.1912—227 Z Radyoda bir Peygamber... Ey benim arkadaşlarım Canmız isterse varım, Canmız isterse yok! Varlığa da yokluğa da karım tok | Yoklukları var etmek için Bana «varsın!» deyin Yahut «yoksuni > dediğiniz an her şeyin Yokoluşmu seyredin | Bütün ruhları benim vareden Yokeden ben. Ve yalnız kendi kendini yaratmaktan &ciz Adamı yaratan da siz. Kötürüm topraklar alık alık Seven ruhların hızını seyrediyor , Birbirini severek halıkını yaratan Ve bucakları birbirine vatan olan Milyonlarca insan Yeni imanların vadine koşuyor. Her şey bir koşu her an bir koşu Her yer bir koşu Ayaklarımın altında kayarak ea —. Bu seven koşu Önünde kaçışıyor zaferlerin yokuşu | Esrarlı dileklere doğru tırmandıkça Varlık koyulaşır. Ve birbirine tapanlar birbirini yaratır. Ceket pantalon gömlek yaka kıravat Ve daha riyakâr pacavralar kat kat Bunlardan yok hayat Hepsini çıkar at.. Ben bunlann sarıldığı konuşan etmiyim? Ben kim? o kim? Hayır, söyleyim sevgililerim Ben bir fikirim Dostlarımın kafasında birikirim Ve yaşarım yaşattığım kafalarda İşte ben buyum ; Sevdiklerim için bir arzuyum. Sevdiklerimin hareketinde Ölmez bir kaide... 20-3-1933 Muslih Ferit yolcular itiraz etmiş mi idi * Hepsi iş, güç sahibi in- sanlardı, Vakit kaybetmek istemezlerdi. Chateaubri- and'nın kaptana karşı husumeti, Dimitrinin gemiyi geri döndürüp, kendisini karaya dan doğuyor. Zaten «Atala» muharriri Türklerle Yunanlılara karşı hiç dost olmamıştır. Şarka, kafasında iki seffaf fikirle gelmişti: Türkler alçak adamlar, çünkü «Goff- redo di Buglione» ye okadar eziyet ettiler; Yünanli- lar her şeyi altüst eden karıştırıcı bir millettir, Türk- lerin alçak olduklarına misâl, işte Kırkağaç meselesi; Yunanlıların karıştırıcı insanlar olduklarına misâl, işte Dimitri... Cbatenubriand gibi en yüksek bir seviyede bulu- nan bir edibin, kendi menfaatini herkesin menfaafin- den üstün tutmak istemesi, ve bunun için israr et- mesi; ince va zengin bir zekâya malik bulunan böyle bir muhatririn seyahati esnasında yazdığı bu kadar acaip, ve çocukça bir eseri tashihler, istikmâller ve yoklamalardan sonra bir çok defa Labbettirmiş ol- msaı tuhafımıza gidiyor. Muharrir bu eserinin kıyme- tini bir kasaba Ioraathanesi tenkitlerini işidip te an- lıyabildi £., “. Herhelde Chateaubriand kaptana, «ineceğim» de- yince, o du: «nereye» diye sormuştur. — Çanakkır leyef» — Çanakkaleye mi? Çanakkaleden çıkajı iki saat oluyor.» — Niçin bana evvelden haber vetme- diniz b Çünkü ateşten dişleriniz birbirine vuruyor- du. Güverteye çıktınız, ie a odyssde'dan parçalar okumaya başladın Bunun üzerine, hiç i ii ki birçok ciddi eser- lerin mubarriri yere ayaklarını vursun. Eğer böyle birşey yazmışsa, iyi bir aile babası olan Dimitri kap- tan yanına orada bulunan, çocukları çağırmış, ve onlara o seyyah gibi olmamalarinı, ve ateşi bulndu- gunden böyle yaptığını söylemiş olmalıdır. Chatenubriand, bizim anlattığımız bu uzun sahne- yi şu cümleyle ânlatıyor: «Geminin kaptanı inat etti, beni karays ,» Kaptanın böyle yapmış ol- duğunu kabul ediyoruz, Zavallı Dimitri kaptan! me- guliyetin ne ağır bir yük olduğunu ne iyi anlamış. Belki feci bir surette neticelenecek olan bir yanlışı yapmadığı, gemisindeki ikiyüz yolcuya karşı fena bir harekette bulunmadığı için, Chateaubriand onu atide- ki nesile «karıştırıcı> namı ile tanıtıyorli ne büyük yanlış... Fakat bakikst, birçok sene sonra bile olus, gene muzaffer olur... Şöyle ki bizim hikâyemizde ba- kikat: Achille'in şedit ve âlicenap bir kahraman; kender'in mağlübiyet görmemiş bir kumandan; Chatau briand'ın büyük muhsrrirliğine rağmen, seyabab sahasında Bretondan ziyade Province'li Dimitri'nin iyi bir deniz kurdu, ve kibar bir adam olmasıdır. Prof. EZIO BARTALINI (Tercüme eden: Feridun Timur)