SERVETİFÜNUN No.1901—216 Geçen temmuzda Cenevre'de toplanan beynelmilel Parlâmentolar Birliği kongresinde birlik umumi kati- bi Mösyö Lange'nin dünya bubhranına dair olan ra- porundan iki hafta evvel gene bu whifede bahs etmgitik . Cihanı kıvrandıran ve mkan büyük buhran hakkında yazılmış olan tetkik eserlerinin belki en mükemmeli olan bu rapor altmış büyük sahifeden #iyadedir ve çok tafsilâtlıdır. Raporu olduğu gibi tercüme etanek için Servetifünunun hacmi müsait değildir. Bundan dolayıdır ki Mösyö Lange nin raporunu kısım kısım takip etmek şartile bir hülâsasını çıkardık ve aşağıya derceyliyoruz : DÜNYA BUHRANI Parfâmentolar birliğinin umumi kâtipliği her se- ue bir umumi rapor yazar, Bu raporun dünya pofiti- kası ve siyaset cereyanlarından bahsetmesi mutat idi. Fakat ayrıca bir müzakerede, cihanı safrsmakta bulunan iktisadi buhranın 1932 de umumi Kitabet raporuna başlı bağına zemin olması kararlaştırılmış ti. 1932 genesi misanında toplanau birlik meclisi, umumi kâtipliğe direktivler xermişti ve dünyayı kıvrandıran buhranin muhtelif safhalarından bühset- mesi kâtipliğe tahmil otunmuştu. Birlik meğlisi, ikti- sadi ve meli meselelerin 1932 kongresinde müzakere- lerin esasını teşkij etineşini arzu ediyordu. Bu gibi siyasi içtimalardiyevvelinden hazırlanmış ve birbir- lerine bağlı olmığan nutukların murahhaslar tarafın- dan okunmak âdetinden vazgeçilmesine çâre arani- yordu. Hakikatte cihanın vaziyeti o derece ciddi su- rette ağırlaşmıştır ki bütün devlet adamlarile cihan umumi efkârını idare edenlerin ilk önce dünyanın hastalığını teşhis etmelerini, sonra teşhise göre jâç- lar göstererek buhrana karşı konacak yolları göiter- melerini katiyetle emretmektedir. Parlâmentoler birliği umumi kâtibi 1932 için yazdığı raporda yukarıdaki'noktaları işsret eyledik- kten sonra sözünü şöyle tamamlıyor: «Cihanıu gittikçe bir uçuruma doğru gittiği zan- nı, bugün çok umumileşmiş bir histir. Eğer buhra- na karşı koymak ve onu durdurmak hususunda şim- diye kadar ittihaz olunan tedbirlerden daha ciddile- rine el atılmazsa politika âlemi işin çok feci bir mağlübiyet muhakkaktır.» Kâtibi umumi bu hükmü verdikten sonra rapo- runda iktisadi buhranın muhtelif cephelerini tetkike başlıyor. Biz dahi umumi kâtibin tetkikleri sırasını takip mag Teşhis: Garp medeniyeti kurulalıberi, daha doğ- rusu 150 sene evvel başlanan sınai inkişaf kurulu- şundanberi, şimdiye kadar bu derece ağır ve vahim bir buhran emişi. Bu, umumiyetle teslim 0- Cihan buhranı İsveçli iktisatçı Profesör Lange'nin buhran hakkındaki mufassal raporundan ehemmiyetli parçalar. Acaba sermayedarlar cemaatinin yarattığı makine devrinin kemale gelmesinden doğma tabii bir karı- şıklık alâmeti değil mi diye düşünenler çoktur. Ke- galik şunu da haklı olarak soruyorlar : Acaba insan- lar tarafından son 150 senede kendi icat ve ihtira- ları olarak ortaya çıkarılan ve son derece iukiğaf ettirilen tabii kuvvetleri yine insanlar zapta Ve #wv- ke kadir olamıyorlar mı9 1914 umumi muharebesi hakkında mütalâa yürüten bir müdekkik şöyle de- mişti: « Umumi hafp başlayıncıya kadar o derece harp aletleri ve tahrip makineleri icat ve ihtira o- lundu ve onlar o derece kuvvetlendirildi ki, günün birinde hükümetlerin başlarında bulunanlar sarki ayakları kayarak ve bilmiyerek bu makineler ara- sına yeni inuharebe girdebına düşmüşlerdir.» Bu Bö- zü hbatırlıyarak şimdi şu suali irat mevkiinde kalı- yoruz : «Sakın ihtira ve icatların umumi harbi doğurmuş olması gibi, yine icat ve ihtira edilen kuvvetler baş- ka sahada yani ictimai ve iktisadi sahada karşımıza daha müthiş bir facia çıkarmağa hazırlanmasın İ» Umumi muharebedenberi geçen seneleri uçe köl- mek doğrudur. Birinci devre 1919 dan 1924 senesiri kadardır. Avrupa, muharebe meydanlarının yıkıkları- nı temizlemekle uğraştı, Muğlâk meseleler yine hıu- harebe tehlikeleri gösteriyordu. Para işi karifli, Kâ- gıt paralar müthiş sukutlar ve fırtınalar yaptı. İkin- ci devre 1994 senesinde paraların takarrür ritirilme- si gayretile bâşlar. Paraların muhtelif memileketler- de istikrar bulması ticari ve iktisadi hayati itimat vermişti. Ticaret ve sanayi, devletlerin yeni hudut larına göre işlemeğe başladı. Harp zamanında Avru- paya gok ödünçler veren Aşaerika, 1924 ten sonra yine Avrupaya, bilhassa Almanyaya ödünç vermekte devam etti. Güya 1924 senesi uzak ufukları aydın- iatan bir fener yakmıştı. 1925 te Lokarno itilâfı iki büyük Devlet adamı olan Briand ve Ştrezman isim- leri arasında güzel havalar estirdi ve 1926 da Al- manya Cemiyeti Akvamı girdi ve Cemiyeti Akvam- da en mübira iş olarak terki teslihatı ele aldı. Dev- letlerin kâfeşi garp makine medeniyetinin inkişafı mutlaka milletler arasında mamulâtın serbest müb& delesine mütevakkıf olduğunu prensip olarak kabul ederken tatbikat sahasında bunu yapmaz olmuştu. En büyük ekonomistlerin sözleri, raporları, Cemiyeti Akvaım mütehaasıslarının fikirleri akim kaldı. Hele yeni kurulmuş devletlere siyasetlerinin yanlış olduğu- nu anlatmak kabil oimadı. Himaye siyasetinin ter- kine müteallik müttehit hareketler boşa çıktı. Yalnız İskandinavya bhükümetlerile Belçika ve Hollanda arasında Oslo'da aktolunan itilâflar muvaffakıyet bulmuş yegâne işti. Bu böyle olmakla beraber 1976 da iktısadi inkişaf kuvvet bulmuş zanneğildi.