pa No. 1888—203 Şiirler Şürler (9), Ahmet Kutsi'nin kitabının ismidir. Bu küçücük ve çok hoş kitap insanın üzerinde şekli ile de tuhaf bir sempati tesiri bırakıyor. Kutsi'nin yazı- larına bilâ istisna güzel diyebiliriz, fakat bazı kusur- ları da var. Meselâ bu kusurların en başında Kutsi'nin pek az yazdığını söyleyebiliriz. Denilebilir ki bu küçük kitaptaki 21 parça giir Kutsi'nin şimdiye kadar olan edebi hayatının mah- sulüdür. Bu kadar az yazması şüphesiz bir kusur teşkil eder. Hem de mühim bir kusur.. Nerdesin isimli birinci yazıyı sahifelerimize alıyo- TUZ. Bu yazı son senelerin sayılı güzel yazılarındandır. İt, işte önünde kapım, ayvalık, O da bıraktığın gün kadar ılık, İnce bir su sesi gibi, Uk, hık, hık, Gönlümden nedamet boşansın bırak. diye biten çıngırağı okurken insan kendisini fevkal- ade sıcak bir yaz günü, eski bir evin taş methalinde zannediyor. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse Baygın çiçeklerle dolu avucu Eşikten içeri atıldı yolcu, Beyhude! O sabah daha kuyumcu, Potaya bir altın koyup eritti. kıt'asile biten Kader ve kuyumcu vazısının bilhassa bu son şatırlarından bir şey anlayamadık.. Yıllar var o zaman küçüktü göğsün, Boğuşmak bilmezdin bu kuş tüyüyde, Hülyanın ve yazım ve teneffüsün, Sihrile uyuyan bir kızdın öyle.. satırlarile başlayan ilk uykular güzeldir zannederim. Ahmet Kutsi'nin başka bir kusuru da — eğer kusursa — lisanıdır Memi mezar taşlarım biz, Çünkü yalnız onlar bizi yadeder. Şüphesiz onlardır en saf ve temiz, Ardımızdan varsa duyanlar keder.. Bize kalırsa bu lisan her halde bir şiir lisanı değildir. Deruni hiç bir vasıtaya muhtaç olmadan doğru- dan doğruya zihne akseden bu satırlar bu halile bir şiir olmak kabiliyetinden herhalde uzaktır. Verbime'in dediği gibi «şir kilitli bir odadır ki, onu açmak ve içindekini anlamak için kari bir ceht sarfetmeli» dir, Halbuki Kutsinin Mezar taşlarından mâdâ daha bir çok yazılarında bu lisan meselesine tesadüf ediyoruz. Sözümü kesmeden evvel işaret etmeden geçemiyeceğim: Şiirler 250 tane basılmıştır. Fiyatı 28 küçük sahife olduğu halde 50 kuruştur. Bu vaziyet, şairin hüsnü niyetine istinat etse bile başka bir noktaya da (9) Şiirler. Ahmet Kutsi. Sivas. 26 sahife 50 kuruş. SERVETİFUNÜN 327 kariin dudaklarında küçük bir tebessümün belirme- sinde mâni olamıyor.. Menekşeler Menekşeler (9) Sarıcalı oğlu Arif Hikmet beyin eseridir. 76 sahifelik bu kitap Buğday tarlası, Sokak ço- cukları, Gurbette bayram - Gönül seslerim, Kütük isimli kısımlarında tam 33 şiiri ihtiva ediyor. Menekşeler isimli birinci yazıda 24 satır içinde menekşelerden başka kafiye yok denebilecek.. Buğday tarlasını okuduğum zaman tuhaf bir su- rette Ömer Bedrettiwin Yıldızların Altında'sını ha- tırladım. Belki de ben yanılıyorum, hakikatte öyle değildir Kırda akşam'da «bulanık su, uğultusu, şive, çer- çeve» gibi kafiyesizlikler var, Yeni'olmasa da, «Kızlar, yıldızlar» kafiyesi güzeldir. Ama diyeceksiniz ki «Böyle âatır satır kafiye, vezin hatası arayacağına yazının heyeti umumiyesine bak.. Öyle ama o tarzın daha ziyade Arif Hikmet beyin aleyhine çıkacağını zannediyorum. Sokak çocukları belkide kitabın en güzel yazısıdır. Doğduğun gün dediler: adıma yüz karası, Açıldı genç bağrında hayatın ülk yarası, Eridi taze kalbim ıstırap potasında.. Sökerken ciğerini göğeünde ökşürükler, Ömrünün devamınca bu deri seni sürükler, Başı, sonu bilinmez bir yolun ortasında.. Kirli, körpe vücudun saiki çamur yığını, Ölünce de yazılmaz ismin mezar taşına... Halıcıya gelince.. Aynı mevzu aynı düşünce ve aynı fikirlerle daha evvel Ömer Bedrettin yazmıştı, Ondan fazla bir şey veremedikten sonra tekrar etmekte ne mânâ var? Serenatın ilk kısımları fena değildir. Bir kuş gibi geçli yaz Yol uzun ömrümüz az. Sevgilim ver elini.. Gel gezelim el ele, Değişmem bin güzele, Saçının bir telini. Sonbaharda Şair: Bir kanlı mendil gibi gün ufkun avucunda. diyor. Hakkında bir fikir vermeyi 8ize bırakıyarum. Menekşeler, sessiz sudasız ve mütevazıane bir çalışmanın mahsulüdür. (“1 76 sahile 80 kuruş: Remzi kitaphanesi İstanbul. Sehap Nafiz N dl)