322 SERVETİFÜNUN No.1889—203 Bir münekkit Eserleri okumadan, veya ancak iki satırını oku- duktatn sonra tenkide heves eden münekkit kimdir? Bir ankete verdiği cevapta, Etem İzzet'in romanı için «berbat» hükmünü veren, hatta okumadığını söyliyen, fakat ayni muharririn tahrir müdürü olduğu gaze- tede bu beğenmediği eser hakkında methiye yazan kimdir $.. Bu suali sorduktan sonra hemen cevap verelim : Nurullah Ata B. Dün Iâtin kültürü, lâtin edebiyatı propogandası yaparken anlamadığı, anlıyamadığı şeylerden büyük bir cesaretle bahse kalkan bu tenkit ve kitap âle- minin Evliya Çelebisi hâlâ, dolaştıgı hayal âleminde hakikat görüyorum zannındadır. Mevhum kudretlere can vermek istiyen ve beş şiir yazan istidadı he men hemen dâhi diye ilân eden bu şahsı nev'ine münhasır münekkit, yalnız bir kıymeti çekemez: edebiyat âleminde oldukça yüklü bir külliyatı olan, tanınan ve sevilen şöhretleri... O zaman susar, ya- hut Rablali caddesinin aşınmış kaldırımları üstünde son egerlerini okumak ve ona göre bir hüküm ver- mek mecburiyetinde olduğu maruf şair, romancı veya temaşacı hakkında uluorta söylenir, karagö- zün «geliyorum ha... » telididi ve Şeyh Küşteri'nin tecvitli nüktesile kıymetleri çiğnedim zannına kâpılır. Bu, marazi bir haldir ve san'at tenkidinin hakiki kıymetini hergün Türk matbuatı sayfalarında hiçe indirmektedir. Biz bugün sadece bu hastalığa işa- retle geçiyoruz ve bilhassa bu allime münekkide şunu tavsiye ediyoruz: Gözlüklerinizi değiştirin, belki ozaman hiç olmazsa elinizdeki eserleri ya okuyara yahut yarım okumıyarak tenkide kalkabilirsiniz.» Haydar Rifat B. in bir kitabından tesadüfen yalnız bir cümle okuduğunu ve bu cümlenin tertip hatasını anlamamış gibi görünerek bütün kitabı bu bir tek cümle içinde anladığını ilân eden Nurullah Ata B, böyle 'bir taraflı ve haksız görüşlerden de ancak ozaman kurtulabilir. Yoksa daha çok 8öz götüren bu bahiste her nefes aldıkça ve elinde her kalem tuttukça tenkit denen yüksek ve çok bilgiye muhtaç sahada bir çam devirmekten geri kalmaz. Nurullah Ata B. in bu marazi münekkitliğini pek yeni birşeyde addetmiyoruz. Bilhassa şifahi va- dideki atip tutmalarına benziyen hasbihallerini €e8- kiden ahbap meclislerinde olduğu kadar kıraathane köşelerinde de işidenler vardır. Nitekim bundan on sekiz sene evvel tesadüfen bir berber dükkanında saç kestiren ve yanındaki arkadaşı ile edebiyattan konuşan bir dostumuz, aynanın önüne bıraktığı bir İransızca kitaba göz atarak kendisine hitap eden tanımadığı bir diğer zatın şu sualine hedef olmuştu: — Siz yeni şairlerin edebiyatta babanız Hippolyte Taine değil midirf» Genç şair hayretle bakmış, fakat öteki «Evet, evet öyledir. Hippolyte Taine demek siz- ler demeksinizf» demiştir. Bunun üzerine şair sormuş: — Fransızca bilir misiniz efendim?» Meçhul şifahi münekkit, tıpkı bir Nurallah Ata B. kurumile çu cevabı vermiş: — Hayır, bilmem, bilmem amma, sizler Hippolyte Taine'in şiirlerini taklit edersiniz | » Bu fransızca bilmiyen zat, münekkit ve âlim Taine'i şair olarak tanıyordu ve ismini kimbilir ne- reden işitmişti. Fakat şimdi biz asıl şuna hayret ediyoruz : Nurullah Ata B. in san'at hükümleri nasıl oluyorda ayni tarzda bir yanlış görüş ve yanlış bi- lişin nümuneleri halinde sütunlara geçeblliyor. Ber- ber dükkânının münekkidi ile Milliyet sayfalarının münekkidi arasındaki yegâne fark, sadece, aradan geçen on sekiz seneden ibaretse çok yazık doğrusu!., Her sahada olduğu gibi bilmemek, anlamanıak, zevkalmamak ayıp değildir, fakat bildiğini tahrif etmek, hakikatleri değiştirmek, ve okuyucular karşı sına okumadığı, okumak istemediği veya eksik ve yanlış okuduğu eserlerle sun'i bir mürşit gibi çıkmak cidden ayıptır. Meşhur Fransız şairi Beaudelaire bir mısraında : San'at uzun, fakat ömür kısa diye inliyor. Nurullah Âta B. bunu tenkide tat- bik ederek : San'at uzun, fakat tenkil kısa ya çevirmiş. Hatta kısaya da değil bodura ve çirkine çevirmiş ! Nekadar yazık 1...