No'1888—203 — fikirleriniz Gülel an Pederinizi neden bir istisna olarak ka- bul ediyorsunuz? Omuzlarını kaldırarak ce- vap vermişti: Hayır > kabul etmi- yorum, İarz — ademi öyle, neden felâketin ve saadetin insan- ların telâkkisine göre deği- gebileceğini düşünmüyorsu- uz? — — O! bunu tasavvur et- mek kafası kesilen bir ing&- nın ölmiyeceğine hükmet- mek kabilindendir. Bir ağacın altına otur- muştuk. Hafif bir gör Handanın saçlarını dağıtı- or, etrafımızdaki papatya | tarlasını um. Ancak görülebilen o baru- şuklar Handanın yüzüne bir 2 yeriyordu. Göz | lerini uzaklara dikmiş, fikir- | nil seyrine (o dalmıştı. Sonra bir ça 7 uyanır. | gibi bana döne — İçimizi ie bitiren acıları izhardan aciz kal- dığımız zamanlar yok mu- dur!... Asırlarca evvel esir düşen padişahlardan biri, gözü önünde asmağa gö- türdükleri Obendesini gör- düğü zaman ağlamağa, dö- vünmege başlamış, sonra darağacına çekilen oğlunun önünde şayanı hayret soğuk kanlıık göstermişti. Bu hali kendisinden &oran- lara: Birisinde duyduğum acı izhar olunabilirdi, fakat diğeri izhar olunamıyacak kadar büyük bir acıydı! diye cevap vermiş. — Handan, a > kitaplar arasında kurumuş bir giçeğe benziyorsu! Hayır, e v— terredüdün kemirdiği bir mm Hiimişim Büyük gözleri tuhaf tuhaf parlıyordu. Asabiyetle ilâve etmişti: akat, neden şu biçare zihnimizi boşboşuna üzü- #öyhel Hakikat bir filozolunun dediği gibi dallar ucunda parlıyan yağmur damlalarına benzemez milf... Asılı kaldıkları müddetçe en saf pırlanta gibi parlar İar. Fakat yere düştüler mi kirlenirler, İnsanlar da havsalalarının mahdut sahası ir her şeyi sığdır- mağa uğraşan zavallılar değil mi? ısrarla her şeyi ret ve inkâr ediyorsunuz! — Ret ve inkâr etmiyorum, kendimi okadar ha- kir görüyorum ki, Seyfi, adeta kendimden nefret edi- yorum. Bazan tuhaf söylemeğe cesaret edemediğim gülünç ve çocukça fikirlerim var: Meselâ körleri dünyanın en bahtiyar adamları olarak kabul ediyorum. kimiz de susuyorduk. — 3ev, dedim, aşk hayatımızın yegâne zevkidir. Kıpkırmızı dudaklarını büktü. SERVETİFÜNUN 333 et| açı bir zevk!.. O ince hisler de çiçeklerin üstüne dökülen sular gibi ruhumuzun içinden akıp giderler. Sözünü kestim, onu kendime doğru çektim. O, gözküpakları arasından mahmurlaşan gözleriyle ken- disini bırakıyordu, Sonra birdenbire çırpındı, kolum- dan sıynlarak kaçtı. Handanla sonra çok tatlı za- mai geçirmiştik. azı işler tesviyesi için seyahate çıkmak mecbu- riyetinde kalmıştını. Ondan mektuplar aldım, birisin- de babasının öldüğünü bildiriyordu. ll e mü- teaddit mektuplarıma cevap alamadım, İki sene son- Ta gm bir arkadaşımdam öğrendim yar, hikâyesini bitirmişti. Yani b umıza iki talebe oturmuş, birisi diğerine ezberlediği şiiri oku- yordu; e Sabah olur.. geceler Tuluu haşre kadar sürmez..... İhtiyar bu enin işitmişti. Dudakları ei —— titriyordu, Torunu oyununu hitirdi, büyük bab alıp götürdü. Bir köpek arkalarını takıldı, Tevfik Fuat