No.1888—203 Gazinin yurdu — Küçük yurttaşlara — Maziye baktıkça anlaşılıyor; Hangi yüceruhtur bizi yaratan. İnanmak istersen git, tarihe sor, Nasıl kurtulmuştur bu güzel vatan? Unutgan ve bunak nankör asırlar, Türkü unutmazlar ve anlatırlar, Şeretfle haykırır dağlar bayırlar. Bu toprak öylece canlı bir destan! İstiklâle tapan ulu milletin Daima başı dik, hayatı çetin Çarpıştık hak için, vazife için, Kanunlat yazmıştır döktüğümüz kan Kanmadık kılıcın bin zaferine, Ruhları kullandık kılıç yerine, Dünyanın canavar milletlerine Biz vicdan getirdik Orta Asyadan. Koca Türk milleti esir olur mu ? Şerefli tarihin cilvesi bu mu? Alçakca hayatın varmı lüzumu ? Yaşasın yahutta kalksın ortadan. Yaşımak ölmeyip sürünmek değil, Bir Türkün hayatı Türklükle kabil, Görecekse eğer Türklüğü zelil, Ne bekler gövdemden, ah çıksın bucan | Türkü tanımayan sersem düşmanlar Sandılar ki bizde bir zebunluk var.. Bizden bir zebunluk dersi aldılar Gazi güneş gibi doğduğu zaman. İçimiz dışımız düşman doluydu, Ümidi öldüren hep bu korkuydu, Ağlıyan milletin kalbini duydu, Zaferi kazandı büyük kalıraman. İstiklâlimizi yaratan Gezi Hürriyete doğru götürdü bizi, Kuruldu inkılâp ve demokrasi, Kovuldu Halife, kahroldu Sultan.. Kalemin Ucundan Hayırlısı İstanbul Halkevi « Yeni Türk mecmuası» ismile bir mecmua neşrine basladı. Mecmua aylık bir sanal ve tim mecmuasıdır. Beş forma ve iki formada ild- vesi olmasına rağmen üzerine konan 40 kuruş fiyat çok ucuzdur. Buda gösteriyor ki Halkevi böyle bir meomua meşrelmek için hiç bir fedakârlıktan çekinme- miştir. Bu mesai şayan takdırdir. Fakat mecmuanın ük nüshası yapılan maddi fedakârlığa karşı, münde- ricat itibarile bizi pekd e edecek bir mahiyette değildir. Beş büyük formalık hacim insana, adeta, daha ilk mwüshada konacak yazı e ilemi bir yevmi gazete gibi gelişi güzel doldurulmuş, veya güzel yazt bulunmak ve komulmak için çok zahmet çekilmemiş hissini veriyor. Böyle düşününce, yapılan maddi feda- kârlığa bir parça da acımak icap ediyor. Halbuki mecmua, ilk nüshasnda kendini takdim ederken, kafamız, kalbimiz, gözümüz daha başka şey- ler de arıyor. Cünkü bu Muhit ayarında bir magazin olmak iddiasında değil, hakiki bir revue olmak vazife ve gayretindedir. Münevverler için çıkan ve etrafında bir kültür muhili yapmak mecburiyelinde olan « Yeni Türk mecmuaa » şimdilik, çıktığını bile iyice duyu ramadı. Unutmadan işaret edeyim ki mecmua işin hemen hiç reklâm yapılmamıştır. Halbuki yaşatılması istenen ve zaruri görü u mecmüann bir hasta sessizliği ilo ortaya alılması, sonu için hiç de hayra alâmet değildir. Üç beş satır « Yeni neşriyat » sütü- nunda bahsettirmek ve hem de çok yaslı bir arkadaş hahırı almak için Servetifünuna bile bir nusha olsun gönderilmemesindeki lâkaydi ve alâkasızlığa ben sadece hayret ediyorum. İlk nüshası iki bin basılan « Yoni Türk mecmuası » ndan şimdiye kadar kaç tane satıldı bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey varsa, bu mecmua etrafına karşı bu alâkasızlıkla devam edecek olur, ge lecek sayılarında münderecatı üzerinde daha fasla dikkatli ve lüliz davranmazsa, iki bin nüshanın da zor salılacağıdır. Ben tetkik etmedim. Nurullah Atanın iddiasını göre ilâve olarak verilen Bergson'un eseri» nin daha birinci cümlesinde tercüme halası varmış. Haydi hayırlısı /. R. E. m a a. Düşman milletleri, düşman fertleri Yendik yürüyoruz artık ileri, Kaldı düşmanların en son teferi O korkunç taassup o köhne iman... Gazinin kurduğu üç saadettir.. İstiklâl, inkilâp, cumhuriyettir, Bugün yaşamaya olduk muktedir Her zaman her şeref bizimdir, inan! Muslih Ferit