SERVETİFÜNUN No, 1870—183 BIRROMAN GİBİ Otuz sene ayrı yaşadıktan sonra iki kardeş bir tesadüf eseri olarak Hayatımızı teşkil eden vak'aların müsebbibi ne tabiat, ne de tabiatin fevkinde bir kudrettir. O vak” alar her zaman ve her yerde tesadüfün eseridirler. Yani, hayatımız tesadüflerden ibarettir. Size bu mektubumda çok me- raklı ve aynı zamanda heyecanlı bir vak'adan bahsedeceğim. Burâda Maliye bahçesinde pek tuhaf bir vak'a oldu, otuz sene- denberi birbirinden ayrı yaşamakta olan ve bu müddet zarfında bir- birlerini görmiyen iki hemşire bir tesadüf eserile tanıştılar. k meraklı hikâyesini Firdevs hanım bana şöylece anlattı: — Ben Çerkeş'in Yeniköy'ün- denin.. Babam Ali oğlu İbrahim efendi kendini tamamile toprağa vakfetmiş çok iyi kalpli bir köy adamiydi. Ben altı yaşinda iken babam öldü. Annem iki erkek ve benden küçük bir kız kardeşimle dul kaldı. Bizi amcam Haşarı Hüseyin efendi yanına aldı. Ânne- mi de yine amcam babamın mira- sına (karışmaması için, babamın ölümünden pek az sonra evlendirdi. Amcam bir gün de kardeşim Şefikayı aldı, götürdü, bir da- ha getirmedi. Ve ben bundan sonra kardeşimi hiç b dim. Meğer; onu Çankırı Fethi Bey namında Ne evlâtlık olarak vermiş. Bir müddet sonra da: — Seni kardeşine götüre- ceğim, diyerek beni aldı ve İstanbula götürdü. Beni İstan- bul'da Kuruçeşmede Mnhsin zade Abdullah Bey yalısına verdi. Ben orada terbiye gör- düm, büyüdüm ve zaman ile kardeşlerim annem zihnimde bir hayal oldu., Nihayet ev- lendim. Çoluk çocuk sahibi oldum. Kocam vefat etti ve yi dul kaldım. Üç sene evvel (OF yetişmiş kızımla (Ankaraya Ankara'da nasıl buluştular.. Otuz sene ayrı yaşadıktan sonra bir tesadüf eserile buluşan iki kardeş: Firdevs ve Şefika hanımlar. 9 Agustos 932 Ankara muhabirimizden ”ş geldim. Ankaraya iş bulmak ve geçinmek için gel- dim. Fakat bir müddet sonra gerek ben ve gerek kızım burada evlendik ve ggçim düşüncesindeu kur- tulduk,. Zevcim Rüsumat umum nüdür- Tüğünde memur idi. Bir gün Baş- vekâlet önündeki bahçede oturmuş zevcimin daireden çıkmasını bekli- yordum. Benim gibi bahçede otur- mek istiyenlerden bir köylü kadın yanıma geldi. Malümya, böyle tanışmamış insanların konuşması diğerinin nereli olduğunu sormakla başlar. Ben de yanımdaki kadınca- ğıza: — Nerelisin? dedim. — Çerkeş'in Yenikoyündenim, dedi. Bu isim hayatımın pek eski bir takım vak'alarını gözümün önünde canlandırdı (o Otuz sene evvel terkettiğim. Köyüm, annem, kardeşlerim gözümün önüne geldi. Düşünmeğe başladığım sıralarda o sordu: — Sen nerelisin? — Devamı 48 inci sayfada — İki özmen ir tesadüf « eseri olarak buluştukları Maliye bahçesi,