SERVETİFÜNUN No, 1857--172 Tasniflerin Zaferi İnsan kalabalıklarının müşterek hareketleri daima, kat'i tasniflere doğru ilerliyor. Hayatına yardımcı olan kuvvetlerle düşman olan kuvvetleri ayırtedici kuvvet bütün yaşayan şeylerin ruhudur. İnsanın en korkunç ve usanmaz düşmanı tabiatın insandan başka olan ve insanlaşamayan kısmıdır. Bu düşman karşısında ürken insan kalabalıklarının her ferdi, her unsuru otomatik olarak bunlar arasında bir tasnif yapmış hayatının kanunlarına cereyan sahası bulmak için çırpınmıştır. Yaşamak azmi insan ruhunu kur- calayarak hayat ve onun yokluğu vaktalarının şeraiti içdrisinde müsait intibak vaziyetini tanzim ve idare etmek üzere haz ve elem işaretlerini yaratmıştır. Bu yaşamak azminin tahakkuk edebilmek için ortaya koyduğu ilk tasniftir ve yaşayıcının ölümlerin ara- sından hayaiş arayıp seçmesi için bir ölçü veya işarettir. Bu işaret doğduktan gonradır ki insan ruhu muhitini ve o muhit karşısında yaptığı hareketleri ikiye bölmüş, mekânın kendi mahiyetine uygun olan sahası dahilinde yaşamaya başlamıştır. Ve bu haz, elem işaretleri ferdin kâlp çarpıntılarını bir zaman mefhumuna tahvil etmiş, fert acı, tatlı intibalarının kılavuzluğuyla /esslliyi ve ümidi bulabilmiş işte bu anda mazt ile #siikbal doğmuştur, Zaman mefhumunun canlı bir uzuv halinde iosan varlığına girmesi ona maziyi tamir eden ve istikbali hazırlıyan bir kudret vermiş, insanda hafıza, zekâ gibi ruhi vakısların tezahürüne gemin hazırlamıştır. Zaruret ve ihtiyaç bu istikbale koşan ve maziden kaçan ruhun mubitinden aldığı emirlerdir. İnsan tatmini haz ve elem işaretile tanımış, garurelin Çiz- diği yolda gene bu tasnifin her şeyi kaplayan aza- metine dayanmıştır. Haz ve elem taaniti insanın ihtiyaçlarında ve hareketlerinde muayyen aksülümel- lerle kendini gösterirken elem aksülâmellerinin ma- ziden ve halden kaçan) istikbali arayan istikameti daima 'müşterek kütleleri cezbetmiş; tabiat karşısında, müşterek mukabeleler yapan fertler ümidin tahak- kuk ettiği ufku bulmak iiçin taklit edecek rehberler gramışlar ve birbirine) dayanarak yürümüşlerdir. İşte insanların yaptığı bütün hareketler gibi bu ha- reket fe haz ve elem hudutları içinde kölan ve ona tekabül eden bir tasnifin mevlüdudur. Ve fertlerin kümeleşmesi anında en hâkim bir tesirle onları ihata etmiştir. Tabiatın müşabihi tesirleri karşısında acız hisseden fert kümeleri müşterek hareketlerile birbirini sezmeye, birbirinin varlığına sığınmaya çö lışmışlar, ilk lisan ilk dini ilk ahlâkı, bütün ilk ihtiyaçları tekabijl eden ilk müesseseleri haz ve elemin rehberliği ve onun hakimiyeti altında kur muşlerdır. Bu tasnifler ne kadar kuvvetli farkları ihtiva etmişse o cemiyet hayati kabiliyet itibarile o derece zinde olmuş, haz ve elemin doğurdnğu bütün aklâki, hukuki, bedii, iktisadi tasnifler çeni bir prensibe istinat etmese bile cemiyet hayatının revişi üzerinde en mühim ve yeğâne tesiri yapmışlardır. Muayyen fertleri birbirine bağlayan en hakiki rabıta yaptıkları tasniflerin birbirine olan yakınlığıdır. Ve eğer insaniyet içinde birbirinden farklı parçalar varsa bu da muhtelif tasnif sistemlerinin insani duyuş ve dü- şünüşlere hâkim olması demektir. Fertlerin ve cem- iyetlerin bütün enerjisi kendi saadetine daha emin yollar açan tasniflerdir. Ferdi, içtimai hayatın zengin- likleri tesniflerin kuvvetine ve inatçılığına istinat eder. Milli şuur bir tasnif, din, san'at, ilim, felsefe birer tasniftir. Ve insan ruhu bu tesniflerin kurduğu #lem içinde farklardan kaçarak iştiraklere sığınarak saadete giden yolu bulur, ayırteder ve birleştirir. İtiyatlar ve taklitler bu tasnifin haz ve elemi haber veren kadrosu içinde insanı, tatminkâr hislere kavuşturduğu için tecessüs etmiş ve bu hareketler membamı müşterek hislerden aldığı için içtimei- leşmişler, hericileşmiş bir hafıza halinde, insanın hayatına huvvet veren zafer ve saadet veren ta&- nifler yaratmıştır. Gurbette birleşen iki yabancı hemgeri müşterek tezahurlarını nasıl bir alâka ile karşılarlar ve eski yabancılıklarını yeni bir tostluğa tahvil ederlerse, diğer insan kalabalıklarından kat'i hndutlarla ayrılmış olan cemiyetler de kendi yarlık- larını diğer içtimai varlıklardan ayıran tasnifin kat” iyeti karşısında hayati bir iştirak ihtiyacı duyarlar. Müşahhas bir misalle ifade ederek adalarda yaşayan içtimai kütlelerin sıkı tesanüdünü, dağlık manislarla çevrilmiş sahalardaki insanların vahdet ve iştirakini gösterebiliriz. Coğrafi manilerin milli içtimai farkla rı doğnrduğnnu iddia etmiyoruz. Sadece tasnif yapan insanın iştirakler ve farklar karşısında kendi kendine ve başkalarına mânâ verdiğini tespit ediyoruz. Muhitini kendi benliğine yardımcı bir hale sokabil- mek için temeller arayan fertler müsbet ve menfi hareketlerle, sempati ve antipatilerle muhâtlerini bölerek, parçalayarak yaşarlar ve tasniflerin göster- diği yolda inkilâplar ve tekâmüllerin vaitlerini şrarlar Nefretler, sevgiler, hazlar, elemler müsbet ve menfi kıymetler hakiki insanlığın yolunu çizen kuv- vetlerdir, ferdin ve cemiyetin bütün saadetini kuran bu tasnifler tarihin avucunda yuğrularık yeni şekil- lere doğru yürüyor, bizim ilk ve son hedefimiz yeni, velüt bir tasnif inkılâbı yaparak mesinin müphem silik ve cansız tagniflerinin esaretinden kurtulmak hakiki ve mesut gayeleri başarabilmek için vicdan- ların bütün hızıyla yeni hakikatlere, yeni ümitlere yeni zaferlere koşmalıyız. Muslih Ferit - ©