No. 1857—172 SERVETİFÜNUN 259 Kimsin diye sordular yanyan bakarak bana, Halbuki sokaklarda nara atan atana. Onları görmezler de fakiri durdururlar N Meyhanede leventler birbirini vururlar, Bunlar ancak. yetişir onların ölüsüne. Halkı da benzettiler bir koyun sürüsüne : Ağzı, dili bağlanmış bu zavallı milletin... NEDİN Sonunda fena olur korkarım akıbetin, Baba, böyle söylenme sakın başka bir yerde! ESMA Sahi, sonra sokarsın başını binbir derde! NEBİM Üçüncü Ahmet devri; İbrahim Paşa devri, Bil ki bütün tarihin en parlak bir cevheri: Bunu görmiyen gözler ya kördür, ya dumanlı! NEYZEN Vezire köle olan her hususta fermanlı | Sefa sürer lâleler, şakayıklar içinde; Sâdâbat'ta süzülen o kayıklar içinde Gecegündüz inliyen tamburların sesidir, Su gibi akıp giden milletin akçesidir. NEDİX İhtiyar, susl... ŞEMLEYENT, neysene. Çok fazla ileri gidiyorsun... NEDİN Bu sözleri acaba kimden ışidiyorsun ?... NEYZEN Yine kazan kaynıyor, hey oğul, Ortalarda! Bu isyan bir kudurmuş ejder gibi salarda Kan dalgası içinde kalırsa et meydanı, Korkarım dehşet alır sarayda Ahmet Hanı. Hele Damat Paşayı mutlaka öldürürler, Belki de lâşesini sokaklarda sürürler: Bunu rüyamda gördüm... MEDİ, birdenbire dehşetle izkülir, sonr naysenin önünü bir kese alarak. Baykuş sesli ihtiyar! Yalnız senin feryadın dünyayı kana boyar... Çekil... çekil.. bir daha seni gözüm görmesin|.. Kulaklarını ellerile tıkayarak. Hâlâ kulaklarımda çınlıyor mel'un sesin ! NEYZEN, ağır ağır kalkar, neyini kılına ko- gar, ulralındakilere müphem bir his Ic bir müddet gös çesdirir, sonra İki buklüm giderken, Doğru söyliyenleri dokuz köyden kovarlar... İyi olur inşallah... Bir tayf gibi sallanarak yürür, bahçe kapısından çıkar. MECLİS V Nöyzenden mada &vvelkiler LEYLA Ne uğursus ihtiyar! Feliâket haberile kaçırdı neş'emizi,. ESMA, yaraşşı Meştinie'a. Kül kesildi baksana şairin beti, benzi! Git, yanına oturda elinle bir kadeh sun, Gül yüzünü görsün de kederini unutsun! MESTİNAZ Sazende kızları da çağırtsak komşu evden. ESA Bacı şimdi çağırır.. şairi oyala sen | Cömertliği tuttu mu, malüm ya altın saçar. BACI, gülerek, Elbette... Karun gibi İbrahim Paşası var. Bahçe kapısından gıder, MESTİNAZ, gilip Metin'in yanıma. otararak. Ne o?.. niçin dalıyor nazarların derine ? Boş yere sinirlendin neyzenin sözlerine. Derdetme, Şair Nedim, kendine bu geceyi: Çalalım, eğlenelim 1... ESK Öyle ya eğlenceyi Dünyanın fevkinde tut... âlem ne derse desin KEDİM, Mesinazı deli Ba göğelne çeker, sonr hırakır, dehşetle şayıklar gibi. İhtilâli.. sen ne korkunç, kızıl ateşgedesin| MESTİNAZ İhtlâl mi? KEDİM Hepiniz dinlediniz neyzeni! MEŞTİNAZ, edim'i taskina çalışarak, Bırak, canım, düşünme ! ESK, söze karışarık. Ortaların düzeni... Hep böyle dedikodu salarlar İstanbul'a, Kandıracak bir bunak bulmuşlar bula bula... HEDİM Ya sahiyse?... ŞERLEYENT Sizi de meraka düşürdü bak! LEYLA Ne var, canım, bukadar üzülüp kahrolacak ? KEDİM Ne mi vârP.. mel'anet var, iftira var, yalan var, Ortaların içine binbir fesat salan var. Ne mi var ?.. Han Ahmedin tahtını yıkmak için Yeniçeri ocağı kaynıyor için için. Amma kan dökülürmüş bu Ocağın nesine? Bir baldırıçıplağın hepsi koşar sesine. İstanbul'da bunların hepsi bugün efedir, Hepsinin emelleri yeni bir ulüfedir. Böyle ayaklandı mı bu haydutlar alayı, Ne Han Ahmet çeşmesi, ne han Ahmet sarayı, —Devamı ver —