2)4 i SERVETİFÜNUN No, 1856—170 ZE A 2 ©: SULH İÇİN Istırap nesli intikam nesline sport diyor mazi istikbale kundak sokuyor, zavallılar zavallılıklarını gorbulara kaptırarak hayattan çelilecekler! İnsanlı. ğın dimağı her an yeni dinamitli vehimler çıkaran bir fabrikadır, bu tehlikeli vehimleri utanmadan kelime ve Iâf yapanlar bu kelimeleri hakikat yap- mak istiyenler kadar gülünç ve slçaktırlar. İptidai beşeriyetin mirası ve artığı olan bu dejenere yam- yamların ortadan kalkması için bir cihan harbi kâfi ise sulhü şeven her mütekâmil insan bu harbe ta- raftar olmalıdır. Tekniği yükselişi insan ruhunun alçalışına uç ramlar hazırlıyorsa insan ruhunun yükselişi bu küs- tah tekniği yerin dibine geçirmelidir. Tabiatın Az- raili çalıştıran bütün kuvvetlerini kara kuru maki- naların içine biriktiren yaramaz nesilleri, tarih fa- lakaya çekmelidir. Bütün bu hoyrat ve canavar silâhler katılığını parıltasını rabi bir madenden alıyor, boğuşma dün- yasının muhteris yangınları manevi iltihapların c6- rahatidir. «Terki teslihate mıf Evvelâ tesanüt âlemi- nin sinesinde kaşınan intikam ve hotgömlik çıban- larını tedavi ediniz. Eğer bunu yapabiliyorsanız, terki teslihat lüzumsuz, yapamıyorsanız gene İüzum- suzdur. Cemiyetlerin içinden boğuşmak ihtiyacını söküp atmadıkça bu ihtiyacın zaruri bir hayat uzvu olarak meydana çıkardığı öldürme vasıtalarını tabii ve zaruri olarak kabul etmek icap eder. Bir şeyi vareden şeraiti ortadan kaldırmadıkça o şeyi yok ştmeğe imkân olamaz. Bugün milletleri birbirine karşı kendini müdafaaya mecbur eden itimaisızlık maziden gelen intikam istikbale giden menfaat duy- guları bertaraf edilmedikçe yapmacık tedbirlerle harp ihtimelinin önüne geçilemez. Harbin ortaya çıkmasına sebep olan silâh değil belki silâhın orta- ya çıkmasına sebep olan harptır. Milletlerde harbet- mek temayülü olduktan sonra tahdit edilmiş silâh- larla ve hatta hiç ailâhsız bile çarpışmak imkânsız değildir. Bu itibarla harp bir teknik ve fen meselesi olmaktan ziyade bir ahlâk meselesi olarak tetkik edilmeli, milletler arasındaki dostlnk ve anlaşma cereyanları terbiyevi propagandalarla takviye edil- melidir. Tarihi intikam veya sadece menfaat mas- raflarının saçmalığı çirkinliği insanlara sarahatle telkin olunmalı. Milliyet mefhumu insanlığı parçe- hyacak şekilde yanlış tefsir edilmemeli belki bütün İnsanların beynelmilel bir hava içinde birleştirecek bir ruh olarak anlaşılmalıdır. Başkalarının ihtiyacına hürmet etmek kendi ihtiyaçlarına hürmet ettirmek istiyenlerden çok haklı olarak beklenen bir borçtar, bu borcu ödemekten âciz olan bir milletin mevgudiye- tini taşavvur etmek imkânsızdır. Karşılıklı ihtiyaç bağlarının ehemmiyetini hissettikçe insanlar birbr- rini daha kuvvetle sever daha kati ve emin hare- ketlerle inkişaf ederler, birbirine kargı duydukları itimat ve sevgi nisbetinde geniş bir teşanüt hayatı yaşarlar. Bir millet ne kadar diğer milletlere bağlı bulunursa o milletle öteki milletler arasindaki ihtiyaç mübadelesi o derece mütenevvi ve Şu- mnllü Olur. Bu tahmim edici münasebetler insan topluluklarına iş bölümü kadrosunda öyle mevkiler verirki birbirinden ayrı gözüken cemiyef- ler yekdiğerinin mevcudiyetinin şartı olmayı itiyat edinirler, her biri kendisi igin değil fakat kendisi için her şeyi ifade eden bir bütün için yaşar. Bütü- ne doğru yürüyen parçaların anlaşmağı beynelmilel teşanüdün temelini kurar. Bu suretle milli farklar milletleri birbirinden ayırmağa değil birleştirmeğe yardım edebilirler. Mill hocgümlık işin beynelmilel diğergâmlık bir esas teşkil eder. Kendi kendisinin hakkile dostu olan fertler kütleler diğerlerinin de dostluğundan istifade etmesini bilenlerdir. Aldatıcı menfaat hulyalarına kapılarak mücadeleye atılanlar fedakârlıklarını sulhperver bir hedefe çevirgeler daha az mı müşmir olur? Tarih bu snalin menfi cevapla- larile doludur. Ve her zaman ve mekânfs &on İm- kânsızlığın vereceği mecburiyete kadar sulh istenil- melidir bu bir zarurettir. Fakat teessüfle kaydetmek lâzımdır ki sulh uğ- runa yapılacak fedakârlıklar daima riyakâr ve menp- İaatperest maksatların şarlatanlığı şeklinde tezahür ettirilmektedir, hakiki gayeleri gizliyerek sulhperver maskeler arkasından şaklabanlık yapan devlet adam- ları çok kere milletlerin saadetinin sülh ile temin edilebileceği hakikatini ya görmiyecek kadar gafil yahut hiçe sayaeak kadar vicdansız olurlar. Harbin ası bir son nefes rüzgür! halinde memleketi kasıp