NO.1836 —170 SERVETİFÜNUN 219 Kalemin Ucundan Okumak Bir akşam gazetesi, yeni nesillere ne okutacağız diye bir anket açtı, cevaplar verildi. Vakıa bu mevzu ve bu anket son seneler içinde ilk defa yapılmış bir şey değildir. Dünkü ve daha evvelki günkü nesil mü- nevverleri hep bir ağızdan goygoycular gibi tekrar edip duruyorlar; — Gençler okumuyorlar, gazete, kitap, mecmua satılmıyor. Gençlere ne okutacağız, onları okutmak lâzımdır. Bu fikirler doğrudur. Şu noktadan: Bugün biz Avrupa kültürünü aynen kabul etmiş, onların çalışma- sını, neşriyatını takip eden, yaşayışımızı, bir tek kelime ile her şeyimizi onlara uydurmağa uğraşan bir milletiz. Tıpkı onlar gibi olmak kararı ise dokuz on senelik bir maziye aittir. Bugün biz az okuyor, kitabımızı, mecmuamızı az satıyorsak bu mukayese, bugünkü garp milletlerine göredir. Eğer okunmuyor, satılmıyor mülâhazaları bu noktadan serdediliyorsa doğrudur. Kültür esetleri, ilim, san'at semeresi bir ziraat işi de- ğildir. Bugün ekilen gelecek sene biçilemez. Seneler lâzımdır. Bugün en çok kitap basan Almanya ilk mektep hocası muntazam lise ve darülfünun tahsili görmüş olan Almanya, altmış sene evvel inkilâbını yapıp mekteplerini çoğaltırken, ilk mektep hocasını sokak- larda rasgeldiği “okur yazar,,lardan alıyordu. Biz bütün inkilâpları en kısa zamanlarda yapan, başaran bir milletiz. Son on senelik, her sahadaki değişiklik ve terakki kuşbakışı görülecek olursa baş- döndürür. Geminin armaları inildiyordu, her tarafı buzlarla örtülmüştü. Bir dakika sonra &ri buzdan bir çifte direklinin parçalanıp batışına dalgalar: Hul. hul. diye güldüler!,.. # Bu simsiyah denizin sahillerinde güneş doğarken yaşlı bir balıkçı kayalıkların üzerine dalgalarla atık mış bir gemi direğine bağlı genç bir kızı dehşetle karışık perişan bakışlarla, küzüyordu... Tuzlu deniz suları göğsünde ve tuzlu göz yaşları kirpikleri arasında donmuştu. Esmer deniz yosunla- rına benziyen saçları denizde çalkanıyordu... İşte bu vak'a «Hesperus» ün bir gece yarısı tipi- nin altında batışıdır!, Yarabbi, bizi Norman kayalıkları üzerinde bula cak böyle korkunç bir ölümden esirge!.. Tercüme eden: H.R. Son bir sene zarfında basılan yalnız terbiye kitap- İarnın adedinin şimdiye kadar Türkiyede basılan terbiye kitaplarının adedi kadar olduğunu, geçen gün bana sahibi selâhiyet bir zat söyledi. Tekrar ediyorum: Hepimizde bir gaye var: O da garp devletleri seviye- sine bir an evvel ulaşmak. Bu endişe ile söylenirse gayet tabit ve haklıdır: Onlar kadar okumuyor, onlar kadar kitap satmıyoruz. İkinci şık: yokl!.. Eğer bugünkü nesil eskiler kadar okumuyor, deniyorsa bu hüküm yalnız hatalı olmaz, saçma olur. Biz eskidenberi olkumuyoruz. Ancak okumadığımız yeni anlaşıldığı içindir ki bu endişe şimdi kendini gösterdi. Çünkü müterakki ve medeni milletlerin nasıl çalışıp okuduklarınn son on sene içinde farkına vardık. Demek ki ihtiyaç tespit edilmiş ve üzetinde düşünülmeğe başlanılmıştır. İktısattaki arzı talep kaidesi mucibince fazla kitap lâzım geldiğini bile ta nesil meydana koymuş- tur. Bu ne büyük şerefi. Yeni nesil okumaya AŞ Yirmi sene evvel bir ecnebilisanı bilen gençlik adedile, bugünkü ecnebi lisanı bilen gençlik arasında bir mukayese yapmanızı tavsiye ederim. Hakikat güneş gibi aşikâr olacaktır. Bir zamanlar Ahmet Şuayıp Beyin Fransız edebiyatı hakkında verdiği çok mahdut, programsız ve sathi malümatı, bugün gençler asıllarından okuyorlar. O va- kitler hayret ve takdir uyandıran o makaleler, şimdi bir kenara, bir edebiyat tarihi vesikası olarak atılmıştır. Liselerde garp edebiyatı okutuluyor. Tuhfei Vehbiyi okutarak (Sultani şahadetnamesi (vermeğe alışmış eski nesilden lise hocaları, şimdi harıl harıl garp ede- biyatına çalışıyorlar. Son senelerde basılan kitap adedi ise, hatta yeni Türk harflerinin kabulünden sonra bile, inkilâptan ev- velkine nisbetle, sene vasatisi itibarile, çok daha faz- ladır. Eskiden okuyan adam kuş sütü kadar nadirattan idi. Onun için onların kıymeti, azameti, şöhreti, zaman- larında arşı âlâya yükselirdi. Edebiyat Cedide diye edebiyat tarihimizde muazzam bir mektep var. O za- manki gençlikten kaç kişinin bu şöhretleri okuduğunu merak ediyorsanız, Türk neşriyat hayatı tarihinin en sahibi selâhiyet üstadı Ahmet İhsan Beye sorunuz. Edebiyatı Cedide zamanında Servetifünunun binbeş- yüz nüsha basardı. Bu da eskilerin yenilerden çok okuduğunu zanne- denlere cevapl R.F Düşünüşler Derdini göstermemek bir vazifedir, derdini örte- bilmek ise marifet. Bence en adi ve Öâciz adam dertli görünen, en görüşülmiyecek insan da gülmesini bilmeyendir, ,'.i.