118 SERVETİFÜNUN VE NU AN 2 & 5 ER) No. 1848 - 163 VE Müşuhede i MEKTEPÇİLİK Ben, bu yazımda pedagojiden bahsedecek değilim. Ne de tedrisin tarihçe veya tekemmülünden,. Kay- detınek istediğim sadece tecrübelerime, görgülerime istinat eden bazı müşahedelerdir. Darülfünuna talebe yetiştiren müesseselerimiz, liselerimizdir. Lise programlarımız aşağı yukam Fram sz Jiseleriukivin aynıdır. Bu müesseselerde gence ne bir sanat, ne de hayatta kabiliyeti tatbikiyesi olan ameli ve tatbiki malümat verilir. Liseler, ilmi etüt- ler yapılan üniversiteye sadece talebe yetiştirmek xmecburiyetindeğdir. Binaenaleyh bir genç lisede umum! malümat glır, bilgileri ve yollarını tanır, bütün melekelerini in- kişaf ve terbiye eder, Bunun içindir ki liselerde bu gaye nazarı itibara alınarak, ona göre bir program takip edilir. Size bazı müşaherelerimi anlatayım : Muhtelif liselerde tahsil eden tanıdığım gençler var, Bunlardan biri mektebini şöyle anlatıyor: — En zor ders tarih.. Muallim çok sıkı.. Müthiş döndürüyor. Tarihten yakayı kurtardık mı, ötekiler kolay.. Sınıfı geçtik demektir. Bir başka liseden, bir başka talebe şöyle diyor: — Riyagiye en zor ders. Ötekiler Bir başka talebe diyor: — Edebiyat muallimi geçirdi mi, diğer dersler. den geçtik, demektir..» Ve, hülâsa, bu gençlere bakacak olursanız hangi dersin daha zor olduğunu anlayamazsınız. Sebep. Basit.. Çünkü coğrafya, riyasiye, edebi- yat V. 8. derslerinin programları her lizede aynıdır. Fakat hoca aynı değildir. Bilfarz bir mektepte fizik hocası programı hakkile tatbik eder, işi çok ciddi tutar, her telebeye öğretir. İyi bilmiyeni döndürür.. Başka bir lisede bu vaziyette bilfarz kimya hoca- sıdır. Bingenaleyh o mektebin talebesine göre en zor ders kimyadır. Bir lise talebesi fizik dersinde lâboratuvarda ç0- lışmadıklarımı, bütğn dersi siyah tahtada yaptıkla- rını, çünkü alet olmadığını söyledi. Genç bir lise mezunu altı senelik lise hayatında 0 fizik muallimi değiştirdiklerini, bazı şeneler mu- allim olmadığından aylarca hiç fizik okumadıklarını söyledi. Gene bir lise mezunu altı sene tabiiye dersinde birşey öğrenmediğini, çünkü muallimin fazla musa- mahakâr olduğunu söyledi. Orta mektebi bitirmiş bir çocuk muntazam bir çizgi çizemiyordu. Sordum : — Siz mektepte resim dersi görmediniz mif. — Gördük. Sekiz sene resim dersi oküduk.. Fa- kat birşey öğrenmedik. Çünkü resim dersinden &i- nıfta bırakmıyorlar.. Ne olacak ehemmiyetaiz deri. Diğer derslerden, hele riyaziyeden geçtikten son- Ta resim muallimi numarayı nasıl olsa verir. Bir başka orta mektep mezunu 7 notayı sıra ile ezbere bilmiyordu. Sordum: — Siz mektepte musiki dersi okumadınız mıf. — Okuduk.. ama birşey öğrenmedik.. Musıkiden sınıfta kalmk yok,. Hem o da dersten sayılır ml. Ara sıra şarkı söylerdik.. Bir diğer orta mektep talebesi daha teneffüs ha- reketinin nasıl yapılacağını bilmiyordu. Bana dedi ki: — Terbiyeli bedeniye dersi var, amu yapmıyoruz. Mektebin salonu yok.. Hem ondan ne korkâcağız.. Sınıfta kalmak yok ki.. Nasıl olsa numara alıyoruz.» İşte bunlar gibi daha bir çok müşahedelerim, tecrübelerim var. Liseden çıkan bir genç maalesef kuvvetli ve zengin lise programlarının onda birini öğrenmeden çıkıyor: Hiç şüphe yok ki o gençlerin umumi malümetı, noksan, hassaları, zevkleri, me- lekeleri inkişaf etmemiş oluyor. Halbuki mekteplerimizde, meselâ, musiki tedri- satı programı bir insan için, hele ileride musikişi- nas olmıyacak bir kimse için kâfi ve elzemdir. Fakat musiki, resim, beden terbiyesi, diye bun- lara ehemmiyet verilmiyor. Halbuki muasır hayat caminaında yaşayanlar için bunlar ne büyük, nelü zumlu malâmattir. Her mektep bir veya iki ders ten kuvvetli talebe yetiştiriyor. Eğer herhangi bir talebe kendi hususi istidat ve kabiliyeti olan bir derse çalışırsa, yalnız onu mühim addediyor, di- gerlerini ihmal ediyor. Ve iseden çıkınca istidadına