No. 1846—161 SERVETİFÜNUN o Bi fazla yaklaşan arkadaşım şiddetle iter ve hastalığın kendisine de geçebileceğini söylermiş. Sonra bağır- masının sebebini anlatmış: Kitabı okurken İfrengili hastaların dudaklarım da kaybettiklerini ve diş etlerinin çekilerek dişlerin birer birer düştüğünü öğrenmiş, idare kandilinin ölü ışığında düvüra aksö- den çehresini burunsuz ve dişsiz görüyor gibi olmuş ve elleri ile gölgeyi iterken yüzünü kolları arasında gizleyerek bağırmış, bağırmış... Müthiş bir buhran içinde imiş. Nihayet bir az yatışmış ve sayıklamağa varmış. ; İşte, facin, ertesi akşam olmuş. Semili o gün adlileye gitmemiş ve gündüzden bir otomatik tabanca tedarik etmiş. Eve gelince nışanlıya uzum bir mektup yazmış, sonra odanın ortasina gelmis, tabancayı şakağına dayamış, gözleri dalmış, yüzü görginleşmiş, gülmek ister gibi, fakat ağlayan bir ifade ile nazar- İarimı sabit bir noktaya dikmiş ve tetiği çekmiş. Silâh sesine koşanlar odaya girecekleri zaman kapiyı arkadan sürmeli bulacaklarını sanarak ormuz- lamak istemişlerse de kölayen açıldığını görmüşler, Tabancaya yakin bir yerde şu kâğıt parçası varmış: «Tabanca otomatik, anlıyan birisi gelinceye kadar kimse el siirmesin kaza çıkabilir, Oh, iyi kalpli Semih! o bulran, o beşeriyeti kemiren menlhrus has- talığm verdiği fikri kargaşalık ve asbiyet içinde bile insünlüri bu kadar fazla düşünmek... Asil bir ruh sahibi yazık!., hayatında dama uslu oturan ve bir delseik insanlar sana benzeyebilenler olacak... ne yeni senenin verdiği sarhoşluk ye sevinçle yaramazlık ve temiz ve onun kadar kalhini işvesine kaptıran bu aziz vücut artık görülü... Glen, oksijen Okadar saf “etrafindaki hayatları iyilik sacan kadın Her kânunusapi başlangıcı Noel babanın çocuklari oyuncak getirdiği gibi büyüklere de keder ve nete dağıtıyor. Neş'e: bir gün İIçin.,, takvimin (1) rakkarmı yirtilmeaya kadar... ilerisini görebilsek;, ne olacağını evvelden Kestirebilsek... Ne çare. İhtiyatsızlıkla ını, bugan savma bazı hareketlerle mi nelir, büna whem İşci vermiyoruz, Semihin temiz ve İasşas kalbi yılbaşının en salim ve katil hediyesine nail oldü.., Ruhu sert rüzgürlum düyananıyan, ince boyunlu, narin saklı çiçekler gibi bülüüldü, kırıldı... Onün idrak edemediği senelerin başlangıcı, bann bir ölü evini ziyaret anını hatırlatıyor... Soğuk mer- merler üstünde yatan bir vücüdun burunsuz, ağızsıZ, gözsüz, - teşhis edilemiyen manzürasını görür gibi ölüyorum... Düşünüşler Bugün cemiyet dahilindeki bütün imtizamazlık- ların sebebi işbölümünün lâyikile anlaşılmamasıdır. Her fert cemiyet dahilinde kendi şahsına düşen va- zileyi yaptığı gün cemiyet bugünkü anarşiden İkur- tulacaktır.. Sehap Nafiz Bugünkü bulranın yegâve amili harplir. Harp endişesi ortadan kalktığı ve milletler şimdilik harp bütçelerini iktisadi sahalarda kullandıkları gün bul ran kalmayacaktır.. Sehap Nafiz Evvelâ cemiyeti değil ferileri tekâmül ettiriniz. Zira, o cemiyeti teşkil edecek olanlar ferilerdir.. Sehap Nafiz Gençlik giranbahn fakat o nisbette hor kullanılır nadide bir meteoğdir ki, ancak kaybülduktan sonrü kiyıneti bilinir. Halil Nimetullah Medeniyet denilen büyük gürültünün manası mi kinadir.. Ahmet Hikmet Kazazedeler Yahu, sen uyurken horlar mısın? Birisi yanında hurlarsa, benim gözüme bütün gece uyku girmez!