78 SERVETİFÜNUN No. 1840—101 Jozefin Baker |! | Yetiştiren İrk zenci kadınlarının güzellik telâkkisi, yaşayışları, hususiyetleri enei kadınları, henüz tamı mânâsile içtimni MM ayakis, içtimai hayatın muhtelif ve birçok sahalarında kendi ırklarından başka irklari mensup kadınlar gibi, mevki sahibi değildirler, Ancak, bügün bir sahada yi e Amerikalı kadinlarla kabete girişmiş ve öleli kıskandıracak (o derecede alâka uyandırmış buluntu yorlar. Bu-saha, eğlence sühasıdır. Eğlence sahası... Bu, şamil bir münü ifade eder. Biraz tahdit ederek, bil- hassa taganni ve raks ki sımlarını kaytedebiliriz. 'Taganni ve raks ,.... Fil- hakika, Zencilerin yerli havalarından mülhem o Jan cazband akisleri ho- şa gittiği nispette, her tarafta o akislere en mu- valfak tarzda ayak uy- duran Zenci kadınlarının çılkınca raksi, o rüksa tempo tutan kesik ve mü- teheyyiç tonlu tagannile- ri, onların ırkından olm yanları cezbediyor. Ve kendilerinden ayrı olarak, yalnız bunlar değil, Ren- dilerile beraber bunlar. Zenci kadınları, çok çü lâk, ateşli, canlı ve neti- ce itibarile hüsnsiyetli gö- rülüyor, Eğer bu mülühazavı mutlaka bir misalle teyit etmek lâgmgeliyoraı, Jözefin Baker'i ileri sürebiliriz. Bütün Paris'i yerinden öynatarı ve şöhreti bütün dün- yayı saran ba çikolata renkli kadın, sayısız meftum- İntim sade raksı ve tarannisi ile teshir etmekle kal- mıyor, âynizamağda ködin olarak da eti dilber yüce min renkli: kadınları, gölgede bırakıyor. Bu siyah gü- zelin beyaz güzellerden bümbaşkü bir vüzellik cazi- besine ınalik olduğu, her tarafin bararetle mevzuu bahs ediliyor. Onun mevecndiyeti otralında ne mac ralar yazılıp, çizildi. Bunu senelerdenberi güzüte ve Jozefin Baker'in ırkından bir güzel: rakkase evimin sahifelerinde görüyor, tafsilâtım sütün sütün okuyoruz. İçlerinden birinin böyle kayıtsız ve şartsız beğenilmesi, onun ırkından olanı diğer kadınlar üze- rine de alâkavı celbetti. Şimdi, o gene tahsisen be- denilmek vaziyetini mu- hafaza ettiği gibi, daha yüzlerce Zenei kadın da bu yıldıza peyk olarak, Avrupa ve Amerikada be- geniliyor. En lüks eğlen- ce yerlerinde sahneye çi kan muganniye ve rakku- seler arasında, birçok 8i- yalı kadınlar, göze çürpi- yor. Bir müddet evvel, İstanbula gelen ve «Fran- sız tiyatrosunda temsiller veren bir revü ttüpüüda, şehrimiz ahalisi de, Bu siyah dilberler serisinden bir kısmını gördü, Ya- kından görerek; uzaktan kulağa çalınan hususiyet- İleri, tarannileri, taksları, kendilerine mahsus güzel lik ve cağibeleri hakkında bir fikir edindi. Hakların- daki sitayişlerin varit o- lap olmadığını bizzat tel- kike fırsat elde etti. Ve netice olarak,...... «Zentis ler rövüşüs gok rağbet gördü, Her temsilde ti- yatro lamcahiriç doldu. Bu: rada trapan pek az kal müsin Üüzülerek,e Hakika- tsu fevkalâde şeylermiş, bu Zenci kadınları! denildi- &i, muhtelif ağızlardan tekrar tekrar işitildi. Zenci küninlarınn, medeni hayatım diğer saflın- latiudüki mevkiine henüz diğer ırklara mensup kudınlirm mevkileri derecesine yükselme- miştir. İlatti, erkekleri bile. “bir dereceye kudar— hetiiz böyledir. Zenci kadınlarının oOkendi oOmepileketlerindeki hayatı, hiç de hoş değildir. Erkekleri, en çetin, yorucu, Şıpratıcı işleri, ekseriyetle kadınlara bırakırlar. Muganniye ve gelince,