228 SERVETİFÜNUN No. 1830—145 Dumlupınar'a doğru YAZAN: Halit Fahri Haydarpaşa dan hareket 90 ağustos sabalı.. Sait dokuzu geçiyor. Tren hazır. Şehit Mehmetçiğin Dumlupinardu'ki âbidesini ziyarete gidecek ölün heyet meyanında 9,58de hü: rekot edeceğiz. Bizi, Halk Firkası İs- tanibul merkezi umüimisi azasından ve Galatasaray Lisesi muallim arkadaş larımdan Rüknettin Bey gamimiyelle | karşıladı. Zevcemle bana seyahat vösikalarımızi veridi: Ben İstanbul matbuatı nn muna diğer birkaç arka düşla otuz kişilik İstan- bul hevetine dahilim; »eveem, arkadaşı Aliyo Bsnat Hanımla, İstanbul ürk Kadın . Birliğini temsil ediyorlar. Konya treninin arkası" nu ilâve edilen iki hususi vağonla seyahat edece Fiz. Her kompartimanda yülniz iki kişi bulunncak. Heyetin istirabati için, gök iyi düşünülmüş, te gekkire şayan bir karar, Üç gündür Kızıltop- vak'ın misafir öoldnğu- muzdan pek az eşyamız var, Bndece ufak bir ba- vül Ben Şişli'ye, eve gidip pardesimü bile almadım. Yolda, gece ölunca, mü bakkak üşüyeceğiz. Fakat gideceğimiz şerefli zaler tepesini düşündükçe kah bimiz şimdiden tatlı bir hararetle doluyor. Soğu- Bu, geceyi umüursamıyoruz bile... Dakikalar geçiyor ve iki vagonun koridarunda heyete dahil olan arkadaşlarla karşılaştıken meşerret sayhaları çıkarıyoruz. Hepimiz İstanbul namına çok yüksek bir temsilin verdiği zevk ile heyecandayız ve trenin bir an evvel kalkması için sabırsızlanıyoruz. Vakit yaklaşıyor, geç kalan arkudaşlar telâşin, ge lip kendilerine ayrılmış: yerleri işgal ediyorlar, Hey- Dumlupınar'da Şshit Mehmetçik âbidesi önünde İstanbul heyetinden bir grup elimiz meyanında Vesile Hamm isminde birde şehit anasi var, Dumlupmar'da şehadete kavnşan oğlunun ruhunu ziyarete gidiyor. Tayyare Cemiyeti miimessili Kâzım Hey ile beraber oturduğu kompartimann kapı yamudakiköşesinde,siyah çarşaflı ve nur gib muh- terem nine yüzü ile çok hazin bir tevekkül timsu- MH... Tren hareket ettikten sonra İha vakur ve asil türk anası ile her halde görüşeceğim, onu hisle- rini sorücağım. Yüzütde okadar derin bir feragat gölgesi açılmış ki snülle- rim.ihtimal,onumuztarip etmekten ziyade oğlunun hatıratı içinde bir an mes'nt kılacak. İşte son telâşlar.... Çnü ve İrenin uzun, keskin düdüğü... Artık hareket ettik. Mili gayemize doğru ilk kilometroyu aşıyoruz. “RENDE İLK TAHASSÜSLER Kazıltoprak'tan geçer ken gözlerim istasyon'da âşina o çehreler ardı, Sanki onları da içimden taşan derin işirake davet dayım. Fakut üşinasi olmüduğım Şu çehreler bile bana trenin sür'atle geçişi esnasında oküdür duygülara arzusu” eski bir dost «ibi görün- düler ki... İstasyon bah- çesivebinisi önünde Hay darpaşa trenini bekliyen kadın erkek birkaç yoleüyu ve bir tahta knnnpenin üstünde anasına sokulan kü- çük bir goruğü Adora selümlamak arısına kapıl- dım. Bu vatandaş gözleri okadar bizim vağonlnra vanhabbei deli sözlerle uzun urun baktılar... Bu ba- kışlarda ayni milli hisle çarpan kalplerin tahnesiisii, nurlu bir kitüp gibi ne sarih okunuyordu! Ne çare