10 Eylül 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19

10 Eylül 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No,1830'—145 SERVETİFÜNUN Fransız edebiyatı : Kulaklarından Asarım! K. 5. Beye: — Geçen nüshadan Dedi, Çocuk. ânnesinin boynuna asılarak ağlıyı nğliye: — Huyur, anne, öyle değil, kendimi suyu at mak İstedim; cünkü beni çocuklar dövdüler... Benim babam yokmuş diye dövdüler, Dedi. Genç kadını yüzünü pişirici bir kimlik boğdu, Etlerinin hor parçası, bir yara ncı duyarak gözlerinden çocuğun yüzüne yaşlar boşundığı halde kapıp bavaya kaldırmış, bağrına basıyonlu. Heybetli amele, derin bir teessür içinde oraya ilişmiş, nasil gifihmek münasip olucağını düşünüyordu. Çocuk, kendisine atıldı: — “Biz, beyim babam olur musunus ? Dedi. Bu, köinati suşturun bir sn olmuştu. Kadın, dilsiz ve ârından işkenceye tutulmuş gibiydi. Arka- şinı duvara vermiş, iki eli göğsüne gitmişti. Çocu, bir cevap çıkmadığını görünce: — Siz benin babam olmazsanız, ben de kendimi suya atarım ! Dedi. Amüöle, işi Btifeye dökerek ve gülerek: — Olürürü, yarım! Dedi, O zaman, çocuk gordu: — Peki, ddyuz nel Bunu bileyim, ki çocuklar sorunes şöyleyiri | Adamenğdız, cevap verdi; — Filip! Çocuk, bu ismi kolasınaı iyice yerleğtirmek İçin bir an sustu, sonra kollarını açtı, büyük bir teselli içinde : — Peki, Filip, sen benim babamsın, hal Deği. Amele, çocuğu yerden kaplı. İki yanağından sandan öptü ve birakıp sür'atle . kaçtı Çocuk, ertesigün meklebe gidince, kölü kötü gülüşmelerle kurşilaştı. Mekteplen çıkarlarken, ayni külhanbeyi gene yanına yaklaşrmış, gene &yni snhneyi ihya etmek istemişti. Çocuk, öna bir kaya fırlatmak kabilinden ; — Babamın adı Filip! Dedi, Bütün çoduller, geviniyorlardı. hep bir ağızdan güldüler; devam ve son — — Filip! Ne FilipiT Bu Filipi nerde buldün” O, sustu, İmanında kavi, kaçınıktansa ölmeği göğe almış bir hnlde, onlara hiç ehemmiyet vermi- yerek, hepsini birden hiçe sayar bir vaziyette idi. Hoca, imdadına yetişti. Evine selâmatle döndü. Üç sy müddet, amele, çocuğun evinin önünden sik sik geçti. Bazan, kadını pevceresinin önünde gördükçe, selâm vermek cesiiretini bil ığta. O ür nezuketle mukabele ediyordu; dalma siddi idi; hiç Büldüğü yuktu; eve hiç davet etmedi. Fakat #mele, kendisile gelâimlaştığı, konuştuğu zainanlar kalin kızardığını zannediyor ve bundan paye ah» yordu; fukat bir kere yaralanan bir şerelin indesi okadar güçtür, o göre! artık o derece nazik ve © mertebe kolay kınlmnğa imüstaittir, ki kızım her türlü ihtiyatlarile beraber kasıbada bu hususta bir şayin dönmeğe başlamıştı. Çocuğa gelince, o, kendi. hulduğu bu babayı cok «eviyor, oğunla gün battıktan sönrü kemei her akşam dalaşıyordu. Mektebo muntazaman gidiyor, arkadaşlarının arasında vakar ve ciddiyetle dolaşıyor, onlara mukubeleye lüzum görmüyordü. Kendisine ilk hücum eden çapkın, bir gün gene önüne çıktı ve; — Yalan söyledin, senin yok! Dedi, Çoruk, asim teçsaürler içinde sordu : — Neden? Haylaz, öllerini uğuşturarak, şevine S6vine £ — Çünkü, dedi, o, senin baban olsaydı, sünni da kocası olmuş bulunulasi lâzım gelirdi... i Çosuk, bu mulnakemenin isabeti karıtında ezildi. ve — Ns de olaa, o, benim babam! Dedi. Çöcuk, onun anlatmak İstediğini 4 miş. Ayrıldıktan sonra, mekiğp çantası Ol Filipin çalıştığı demirhaneye gitti. Bu de yüksek ağaçlar altında gömülmüş lbiyai karanlıktı. Yalnız müthiş bir ocağın İsi çıplak kollu beş demirci ustasının yordu; beşi de öreler üzerine yaman Filip adh bir baban

Bu sayıdan diğer sayfalar: