ME Ayr İM AŞ, e e o Bi No, 1809—124 «Jazz. Bande a gelice, ben bü garip imüsikinin #hammüt edilmez gürültüsü karşısında fücceten ölen amusikisinas Okadar müifeasap olmamakla beriber, bunu diilemeğe tahamınml edemiyorum. Manmafih, baskalarinmn dinlemesine de karışmam. Fakat,sJazz»ın çaldığı gürülüğl, takırtılı bir parça ile DireCencerlde- yu höyen hemen ayni İulakla dinliyen, hatta “uzzsa dahu çok alilm gösleren, oldukça münevver bazı kimselerin varlığı bön mütecasir etti, Bunu görmek istemezdim,bikat şahit oldum. Bu bakis üzerinde dahü iazla oyalanmak istömiyorum. Çünkü, bu garip gürül- tülden ahin zevk. ruhiyatcıları, benden dalın fazla alükudur eder, Alatirka drüşikiiin İlgisile yerine alafrangunın ikamesi iddissinda buluumadığım için bü İki sanatin amütekubil vazivetleri o—Maklında yaplarık bütün münakaşaları. lüzumsuz Zörüyorüm, Çünkü, Türk milletine lâzım olan musiki hakkındaki diirlerimi anlatmağı çalıştım, Belki memlekette, bence tyaen köhnemiş olan nlaturkz imusikiyi ihyaya onlsarilar Bulüübilir. Fakat bi şülisi, dala açikça, faydasız bir 'Teskili çok mütasip ve faydali olacak olan bir musiki müzesi, alaturka denilen musiki için en lâyık bir makamdır. Alafranga musikinin memlekette taammilmi. ise, zevkin tekâ- mülü gektai müzamıdan faydalı olabilir. Fakat, müthasıran. bü musikideti. alının zevk de, ineseli srüzülienin yanısıra <Shukespentes i de okumaktan alında şahsi zevk hududunu aşamaz, Güne tekrarlamak firsatını buluyorum ; bize ne alufranua, ne de alaturka münsiki lüzim. Bize eizeni ulan, Türklerin rahundan fişlaratı nağmeleri, Garp inuaiki tekniğinin çerçevesi içinde, meharetle işliyerek, hüuyatiyete sahip yepyeni bir Türk musikisi yara maktır. Bü büyük iş yapıldığı günden itibarendir ki alafranva —alaturka davna da ortadan kendiliğinden kalkmiz olur... Ve yalnız bir delacık vukindan göre bildiğim Elif Naci B. EL ninzarif niktelerine de Tüzum kalınız. güyret olmaktan öteye geçemez. Alaturkanın “Raha tatlı bir rehavet veren maniz; boş. İzin, sıcak, reyyal ukip giden, arada lafi bir neş'e İle fışkıran nağinelerle dolu, surda bir telâtmi, havanda yumuşak bir vüzcars hissini veren besteleri olahilir. Fakat, bon kendi hosuma, Tatlı bir rehavet içinde güşyolmak, kendimi hazin bir <İBereeusesin nağmelerine terkederek ruyalar âlemine yükselmek, bir «Nöwturnes dün mübhem pağmelerinde, gecenin sırlarını keşfetmek, şimşeklerin velvelelerile rpermek, kusırgaların islik çalan mütehevvir uğultülamle heye canlanmiak ve biran içinde ülemden leme sürük- lenmek işin ülafrangayı dahu çok yilksek buluyor ve kendi müusikimizi de bunu muktedir görmek istiyorum. Ezer şn birkaç satır yağı, münevver ve kiymettar yevatın nazim «dikkatini celheder ve kendilerinin, bü hususta, yüksek fikirlerinden istifade etmemizi temin ebebilirse, benim için ne mütla!.... Mehmet Adil Feridun Mehmet Selim B.in bu cevapta tespit edilen hea kayitler etrafındaki #müsahabesi, gelecek nüshemizda bulunacaktır. SERVETİFÜNÜN Yunan operetlerinden biri gitti” Tenor M. Kofinyotis, Türklerde san'at zevkinin çok mütekâmil olduğunu söyliyor Uzunca bir zamandanberi İstanbulda temsiller veren iki Yunan operet trupundan «Fransız» tiyatrosundaki, temsillerini bitirmiş, Yunanistana dönmüştür. Matmazel Zozo Dalmasın başında bulunduğu bu irapun tenoru M. Kolinyotis, giderken şehrimizde edin- diği intibaları, şöyle anlatmıştır: — Neticeden memnunuz. Fakat, ben bu memnu- niyetimle alınan maddi neticeden ziyade manevi cephe- ye “ehemmiyet veriyor ve buna işaret etmek istiyorum. Biz İstanbulda temsil vermeğe gelirken, yalnız. temsillerde konuşulan Jisam anlıyan Rumların bizi sey- retmeğe, dinlemeğe geleceğini: zannediyorduk. Halbuki, bu arada Türklerin de rağbetine mazhar olduğumuzu gördük. Bu, bizi çok mütebassis etti. Ve Tisanından anla: madıkları temsillerimize gelmelerinden, Türklerde san'at zevkinin çok inkisal etmiş olduğu neticesine vardık. Lisanımızı bilmedikleri halde, musiki, dans, taganni ve jestlerin kendilerine zevk verebildiğini müşahede ettik, ki bu, ancak san'at zevkinin çok mütekâmil eğri “Eg bir şey ve Türklerde bunun böyle olduğuna de- ildir Burada ber hususta gördüğümüz teshilât ve rağbet, bizde gelecek sene de şehüinizi ziyaret arzusunu uyan- dırdı. Bu şekildeki mütekabil ziyaretlerin, san'al ei luşmalarının, her iki memleket arasındaki dostane an- laşma ve münasebetlerin — artmasına o yarayacağından EMİNİZ. Konservatuvar talebesinin konserleri Konsorsutuvar. telebesinin senelik konserlerinin verilmesine «Tepebaşı skişlik tiyatrosude başlanmıştır. Konserler, Cuma ve Pnar günleri verilmek üzere, bir ene. İçin ulu konsenle tekmillenecektir. Könsürlür, nlüka uyaudırmakta, müsail İutibalar bırakrnaktndır. Tanburi Refik B.in konseri Manburi Refik Bı; «Tepebaşıs kışlık tiyatı ikinci konserini de muvaffakiyelde ve san takdirle Karşılarımıştır. & ği