240 UYANIŞ erkeklerin sanki bütün hareketleri ölçülüydü, bazı müşterilerden madası barlarda bulunan kadınlar ve erkekler muhakkak hiç eğlenmiyordu. . , Piyer daima kendi kendin# soruyor, niçin buraya İer akşam geliyorum diyor. Oradaki kadınlardan bir kaçına bile sordu. Onlar göya cavap verecek gibi ellerini kaldırırlar, sonra bir şey söylemeden dudak büküp ellerini indirirlerdi. Piyer onlara bakardı, kimisi ufak yapılı, narin ve nazik, bazıları büyük ve heybetli haşmetli... Hemen hepsi açık kestane saçlı ve alâgarson kesilmiş saçlı; onların kaşları bebek gibi düzgün, yeşile kaçar parlak gözler üzerinde munta- zam şekildedir. Ağızları sanki bir lokma yemeği sığdı- ramıyacak kadar ulak; güzel bacaklar, ipek çoraplar “içinde, memeler ipekli veya ince yünlü şeffaf elbise altında düzgün ve keskin,.. Bunların hepsi Piyeri haveslendiriyor, lâkin intihabı yoktu. Bir akşam bir tanesi dediki: — Güma günü kendi menfaatımıza müsamere Yar; siz de bir masa tutmalısınız, bilet on liradır, Derhal cevap vermedi, düşünüyordu ve diyor- du ki: — Niçin geldiğimi şimdi anladım. İste bu kızı seviyorum. Gönlümü açmalıyım. Yalnız bileti kabul ile iktifa etli. Yine bir gey söylemedi. Bileti satan kadının ismini sordu: — Madam Robeknii, Hassa olayında karısıdır. Piyer gülümsedi. Rusyada hâlü Hassa alayı var mı? Kara yağlı saçlı bir kazağın kolunda o kadın dânsediyordu idi. Piyer lüzunisiz bir kıskançlık his getti, bardan çiktı, miralüy 4 İki gün geçmişti. Geceyarısından üç sanat sonra Piyer ile bu genç Moskolt kadını kol kolü bardan giktılâr, bindikleri siri renkli bir otomobille Bey oğlu üzerinden Boğazici yolum tuttular, O akşam Piyerin rengi uçuktu; Moskof barında olürdüğu masada yanında oturan bu kıza pek dikkatli bakıyordu. Kız merak etti, basla misiniz diye gordu. Ve anlatıyordu; kendisi de büyük bir hastalık ge- girmiş; kocasi TMusyada kalmış, hiç haber Aâlımyor- muşş Moskovada büyümüş... Böyle hasbihallerden sonra ötomabil ile gezmek teklifini Fiyer yapınca kadın derhal kabnl etti; gece karanlıkta, rüzgür çarparak sür'atli gezmelerden höoğlanırdı... Otoda gidiyorlardı. Bebek yolu, Kuru- çeşmeden #onra deniz kenarmı takip eder; rıhtım boyunca kayıklar, çektinmeler görüyürlar, Denizin mavi rengi, Aandolu kıyısının karşıdan inikiasile koyulaşıyor, ulvi manzaralar peyda ediyordu. — Bize pirestiş ediyorum. — Deli mi oldünuz! Siz kaç yaşındasınız. — Yirmi iki... Sizin yaşınızı da sorabilrim değilmi Çünkü çok gençsiniz.. iv — Ben en çok ihtiyarım... — İsminiz? soba, Yaşım yirmi dürt, Müdürü mes'ul: AHMET İHSAN ik No. 1804— 119 aym k severim. an p yı Ş0 — Evet, a bu akşamdanberi, — Koca çocuk! — Elinizi bana veriniz. Elini uzattı. — Eldiveni çıkarınız. — Hayır. Hem niçin çıkarayım? Kadın eldiveni çıkardı. Piyer parmağını ayrı ayrı öptü: Lobanın her — Ne güzel el, ne parlak tırnaklar, Herbiri birer şekerleme! — Uslu otürunuz. — Kabahat benim değil... Kendimi zabtede- miyorum. Bir gün olup beni sevebilir misiniz! — ei — Niçin? — Çünkü kocam var! Bu sözler olurken ikisinin de çehreleri birbirine yaklaşmışdı. Dudaklar temas etti, öpüştüler, fakat pek seri... Sanki öpüşmüyorlardı, otomobilin sarsıns tisile dudaklar birbirine sürünüyordu. Böbekle şolör arabayı çevirdi. Rihtim üzerinde durdular. Kadın sordu: — Siz İstanbulda ne yaparsınız! Piyer anlattı, #onra isticvaba başladı, kadını daha iyi tanımak istiyordu : — Şimdi Rusya nasıl” Kadın hüzünle güldü. Piyer tekrar sordu : — Orula ne yapanlıdız! — Büyük bir evimiz vardı. İdadi mektebine gi- derdim. Mektebim bitti, beni sile balolürma götür. düler, sonra kocaya verdiler. Kocam benden yaşlıdır. Evlendiğimiz zaman yüzbaşı idi. Beyaz deri panto- lon giyerdi. — Sonra — Sonra, Moskovada, Yerleğtik, Misafirlerimiz çoktu. O zaman beni görseydiniz nekadar güzeldim anlardınız. — Sanki şimdi güzel değilmisiniz? — © kadar değil. Hem o zaman bahtiyardım,. -— Çok müştaklarmız varmidiY — Vardı, ben hepsine gülerdim, — Şimdi, serkal hayatı, her gece uğraşmak... — Naçar! | — Barda toplanan adi adamlar tebessüm meç- buriyeti, onlarla konuşnak size ağır geliyor değil mif — Aman bunu unutalım. Bardan çıkınca fordaya kadar hepsini unütürüm! — Affeğiniz, sizi müteessir ettim. Kabalıkettim! Piyer başını genç kadının omzuna dayadı, Loba onu alnından öptü, ve seri parmaklarile delikanlıyı takdis eder gibi istavröz çıkardı, Piyer sordu: — Sizin dostunuz olmamı kabul edermisiniz — Arkadaş ve dost! Piyer tereddüt etti, sönrü: — Peki, değdi. — Devamı var — Karlı Dağdan Ses Abdullah Cevdet B. in şiirleri Yeni intişar etti. Karilerimize tavsiye ederiz. Dai İnSAN Masa imi