126 UYANIŞ No. 1797 —112 SON EI ASE ER Yazan: HASAN REFİK Ne kadar da yorulmuştu. Babahleyii matbaaya uğradığı vakit vazife defte- rinde ismi hizasına yazılan işlerin mıktarından ürkmüştü. Dört, beş mülâkat ki her biri İstanbulun bir ucunda. Biri Sirkecide, diğeri Şişlide, Bdimekapıda, dördüncüsü Beykozda, sonuncusu da Modada... Dönerken de Haydarpaşa garında. ekspros- ten çıkanlardan raühimee bir şabsiyet varsnı beyanat, Not defterine üeele acele bunları kaydettikten sonra merdivenleri indi, kapıya gelince durakladı. Evvelâ nereye gitmeliydi. İlk iş olarak şu Sirkecideki dekto- Tü görüp onunla konuşmağa calışmak ve söyletmek pek münasipti. Fakat bu adam da çok aksi idi. Daha evvel bir kere'içerde hizmetçiye bağırdığını işitmiştiz — Gazeteci ıni?., Yok de, Çabuk, buraya uğramaz, dersin... Haydi, marş... öbürü buğün hiç Bakalim bugün nasıl yapacaktı... Ol, bu işte çekilir şey değildi, ama ne yapmalı. Biden ne gelinlit.. “ Mağazaların witrinlerini dolduran renk renk elöktirklerle sokak ründüz gibi idi. Fakat saat g nin dokuzu,, Matbaaya döndüğü #uman rüuharrirler odüsında kimseyi göremedi, Talırir müdürünün kapısı mi iterek içeri daldı, O, heniz Oturuyor ve önünde muhartirlerin topladıkları günlük havndisleri oku- yor; bazı yerlerine ilâve yapıyor, bazı satırları çikarı yordu. Bu her akşamki iş mesleğine mugayir haberler bazan bu kalemin tesiriyle büsbü- bin başka bir mahiyet alırdı. Kapının ağıldığım duyüncü başını kaldırdı. Okumaktan uyuşan gözlerini uğuğtararak içeri girene baktı, ve gonru müstehzi bir sesle: Gazetenin Dotaum Mehmet Selim Hey : İsmini ve ilhamını senin şiirine den alan bü bikâyede gördü- ğüm yegâne kıymet, samimi- yetidir. Onun içindir ki sana ithaf etmek istedim, dostum.. ürda erken santler oldu. — Maşallah,.. Naci Bey, dedi, nek geliyorsunuz. Arkadaşlar gelip Muhakkak havadislerle yüklüsünüz.. Naci, bu ani karşısında kendini toplayıp kelimelerini gideli Biraz öteki aftaliadı. kadar, hücüm vevap ağzına taktı: — Güzelenin verinceye birinci sayfasında sizin mülükatlar için sondan iki sütun boş bıraktıle. çabuk oturup yazımız, Çünkü bir, bir bucuk saate kadar mürettipler gidecekler. Artik bi & nasıl meram /lere karşı ne denebilirdi?. Bu adama anlatılabilirdi? Yavaşça kapıyı çekti, büşin tekrar müsveddelere eğen müdürü yalniz bıraktı, Ve odasını daldı... “ “4 Masanın başında bir sagttenberi hem yazmağı caliyor, hem düşünüyordu.. Biradi ne yapmalıydı. ettiği gibi Sirkecideki mülâkat çıkmış, içeri bile alınmamışı, Çünkü bu defa artık Talırnin gene İos hizmetçi de onu tanıyordu. Onun için Kapıyı açıp, «Doktor Bey bürada demesiyle burnuna kapaması bir olmuştu. Oralan Edirnekapıya değil, bugün hiç uğramaz.» gitmek için bir tramvaya atlahıştı. Neyse aradığını bulmuş, ve istediği inalünü- tı alabilmişti. Fakat söyletinceye kadar neler çekmiş ti, neler. Sokağa ktığı vakif ölmüş karımı ackınışta. Hemen oracıkta, kale kapısının dibindeki tiğereide yemeğini yedikten sonra Şişli mülükatı için vola çikmisti.. i Apartımanın öğle ziline | #arken bu mülükatın kaç sütün futycağın düsünüyorve bir eli cebinde kalemi- nin ncunu yokluyordu. Kapıyı şik ve temiz giyitrmiş bir hizmelei açmıştır