110 UYANIŞ No. 1796—111 TALUA'NIN Muharriri ; William Somerset Maugham — Aallah aşkına, gene orada ne gayıklıyorsutnz? — Geçen akşamki hançeri hatırlayın. Onları kendinize düşman ettiniz. — Pulhi, Cesaret edemezler. — Fakat, birisi cesaret etti, — Ö bir tehditti. Benim ne için fenalığımı iste- inler. Beni babaları gibi telâkki ediyorlar, Her zamân iyilikleri için hareket ettiğimi bilmiyorlar mi? Mackintosh, nefret dolu bir nazarla bakıyordu; bu adamın nefsine itimadı isyan ettirici bir şekildeydi; bünü rağmen israr etti, — Hemen de unuttunuz mu? Bu akşam evde kalınız, bir piket partisi teklif ediyorum. — Avdetimde oynarız. Beni kararımdan nükül eitirtecek kimse duha anasından doğmumıştır. — Öyleyse, bırikın da size refakat edeyim. — Şuradan şuraya kumldanmayacaksınız. Maekintosh, omuşzlarını silkti. Tenbihleri kat'i, ve sarih olmuştu. İşin sonunda, eğer, öteki aldırış etmezse ne vazifesi idi. Valker şapkasını alarak çıktı, Mackin- tosh bir kitap aldı. Her ne olursa olsun, bir gıybet halinin kendine faideli olacağın mı düşündidi1 Bir kulpunu bularak, çinli ile gevezelik için mutbaha gilti, Sonra, Gramafona bir plâk koydu. Lonüralı bir meyhane balosunuu sıkıntılı havaları, gamlı, ger darken bütün benliği, gecenin sükünetini yırtacak gödaya doğru uzanıyordu. Kulağının dibinde, plak gürültü ile boğuk lakırdılar savuruyor, fâkat, Maekintosh, keridini fevkattabie bir sessizlikle mulmt hissediyordu. Dalgaların kayalara çarpıp geri dönerken o çikardığı yeknasık gürültüyü farkediyor, meltemin hindistan cevizi ağacının en yüksek dallarındaki şikâyetini duyuyordu. Ne kadar zaman bu devam edebilecek? Sabrı tükenmekte, Birden müthiş bir kalıkahu patladı: © — Demek her zaman mucizeler olcak, ken- diniz için musiki çaldığınız pek sik vaki olmazdı, Maç ! Jap kırmızı ve neş'e içinde, Valker, pençerenin içine girmiş; ondan kendine bir çarçeve yapıyordu. — Görüyorsunuz ya, yaşıyorum ve zehir doluyum, Ne için çalgı çalıyordunuz * KROM AM beslemek istiyordu; âmiri her sözü, her hareketi ile kendinden daha çok nefret ettirdi. Nihayet Walker halktı. Bir esnemede: M KRALI Mütercimi : Hayri Aziz İçeri girdi, — Beyin sinirleri var! avunmak için değil mi? Ruhunuzun istirahatı için bir dun çalıyordum. — Acaba ne biçim şeydir, o? — AH o'bitter an'a pint ol giout. - Gene şayamı hayret bir şarkı! Bir türlü dinlemek- ten bikmiyorum, Şimdi, pikette paranızı almağa amaleyim. Hemen partinin başlangıcından itibaren, Walker, galip olarak hareket etti. Hasımna blöf yapıyor, hatalarından zevkleniyor, sevincten titriyordu. Bir müddet sonra, Maeckintosh, süküneti elde edince, diğer bir suretle de ikiye bölünmüş, hatta sekinetle adamın âdiliğini seyretmekten garip bir zevk aldı. Manuma inzivasında bir kirpi gibi büzülerek saklan» mış, vaktin hululini bekliyordu. Walker bütün partile- ri kazandı. Oyunun sonunda, mennun kazancını cöbine aktardı. — Benimle başa çıkmak için, daha bir kaç firin ekmek yemeniz lâzım; Mae. Kat'i olan bir şey varsı ödü kâğitlari kulluanmağı bilmemidir. — Ondört as almanın neresinde bu kadar kabili- yet görüyürsünüz, acabal — İyi Kağıtlar iyi Oyunculara gider. Sizin oyununuzla gene kazanırdım. Ve, nasil, müteaddit kereler, hevecanlurindan ağızları acık kalan sahici Yunanlıları son metelikleri- ne kadar kokoz ettiğini anlatmaki çin uzun hiküyetle- re atıldi, Kendini medhediyor, kabürivordu. Büyük dikkatle o Mackintosh o dınlemekteydi. OKinini — Haydi, ben uyumağı gidiyorum. Yarınki gün uzun olacak. — Ne yapmak fikrindesiniz. — Adümn teftişi. Sabahın beşinde gideceğim ama, beni ükgüm yemeğine beklemeyin. Umumiyetle #uat yedide sofraya otururlardı.