arasinda NO, 1796—111 Boğulan adam Vİ Rus Şiüri i © İ MAZSSESELREİN PE EEEC EKER kekeme ERE Çocuklar, koşu koşa eve geldiler. «Baba, ak için de boğulmuş bir adam yatıyor» dediler. Babalar, onları şöyle söyledi: «Susacak mısıtuz siz, yaramaz çocuklari Bacaksızlarfsizi, bir türlü ihtiyatlı olmıyacak- mısınız? Susmanız için, o carcar dilinizi kısacağım!. Ölü bir adamı bulmak! Müstantik evine ayak bastı mi, artık işin vokan uğraş, dur, Fakat, ver hele kaftanımı, ar! Oraya gitmeliyim... Hakikaten: Nehrin kenarında ölmüş bir adam, a£ içinde yatıyor. 5 Boğulan adamın cesedi, ftanmmaz hale gelmiğ, Simsiyah, şişmiş bir halde, Bu yeryüzünden kacan müerim bir ruhun kalı rm idi? Yoksa burada ödürül. müş ve haydut elile boğulmuş bir tavir mi? Yalnt da kapaklanan ve bafan kayığı icinde boğülan bir balıkcı mı? Önve kendisini bir anlamak üzere dikkatle Fakat bundan, köylüye nej gözetliyen olup olmadığım ctirafına bakınan köylü... cesedi ağdan gıkardı ve Yalçın kıyıdan tekrar nehire fırlattı. Öcset şimdi nehirde, evvelce olduğu gibi, bir Hiristiyan mezarı na ulüşmak için dolaşıyordu. Akıntının kuvvetli ileri göri hareket müddet önü sonra düşünce ile ağırlaşmış olarak, evine döndü. «Çocuklar! diye bağırdı, «e susacak olursanız, size yeni birer eeket alirim, Ana tazyiki ile, ennlı ediyordu. Köylü, ozun basi imiş gibi, seyretti, gevezelik edecek olursanız!..» Ve kalın sopasını gösterdi. Geceleyin, fırtına ürpertişi ile, dalım uğultulurı nehir taşdı. Köylümüzün kulübesinde va: nân işik, vılpırdıyarak Söndü, Karısı ve çocukları, yatakta mışıl nüşil uyuyorlardı. Kötü köylüye gelin: ce, o döşeğinde rabat ödemiyordü. Dinle! Bir vuruş, pencereyi zingir zangır sarstı, SERVETİFÜNUN Çizgiler Ne bir kadın yüzünde, ne filozof alnında Bu kadar derin midir, sıra sıra çizgiler ?.. Bir şövalye kılıcı azametli kınında Çizgilere bakar da ağlayarak dişbiler.. Dörtyol ağzında kalan bir yabancı yolcudan Fazla duraklarsınız çizgilerin başinda.. Tabut önünde giden sersemleşmiş «Hul,» cudan, Daha çok hüzün verir bir gözkapayışında... Kalbimin çizgileri... sıra sıra çizgiler... Kadınlar birer birer... sira sıra çizdiler... REŞAT FEYZİ «Kimdir of» «Köylü, aç kapıyıls Ve kövlü hiddet le gözlerini açtı. «Kabil, geceleyin burada ne arıyor sun? Seni şeytan mi gönderdi? Bu yerler karanlıktır ve evde sana yer yoktur!» Korkuyla böyle bağırdı, ayni zamanda yatağından yere sıçradı, gözlerini pencereye çevirdi. Boğulan adam, ay ışığında, «plak ve acınacak halde duruyordu. Komboş deritleşen gözleri hareket- siz ileriye dikilmişti. Ve sakalından sular gızıyordu. Kolları, cansız, taştan yontulmuş gibi iki yanında sarkıyordu. Yara, bere içindeki vücüdünde yengeçler yerleşmişlerdi. Köylü, soğuk sörük ter döküyordu. Pencereyi hızla kapadı, Delice, silima ürperişleri icinde bağırdı: «Defol, bayalei, beni rahat birak!» Fakat, günahkâr olan hayaletler Sabaha kadar kapıya, pencereye zıngırdata zıngırdata vuruş vuruş üstüne oldu. sağırdır. Ahali arasinda bir masal, dilden dile dolaşır, Göya bü köylü, mzap vekerek, her göne AVNİ gün, ölü misafirini kabul edermiş, Du sirada v veri fwtma altüst edermiş. Berarlı bir torzda, sabuln küdar kapiya, pencereye zıngırdatı o zingırdatı, ilstüste Yalkın, Aleksandr Puşkin