No, 1794—109 SERVETİFÜNUÜN İstanbul Tıp fakültesi Dartlfünunumuzun eş kıdemli şubesi, Tip fakil tesini tanıyan pek az zümre vardır. Haydarpaşa'da sikin, sessiz Mamaraya bakan o büyük bina içinde başka bir âlem yüğar Bunu bir tibbiyelinin ağzından dinleyiniz: Daha İisele, 'Tibbiyeye gireceğini kararlaştıran bir #alebe oOiken hayalimizde bu mektebi opek büyütür, pek esrarlandırdık. Tıbbiyeye girdikten sonra bu büyüklük ve esrar belki dahn ziyade arif. İlk şönemizi Fen fakültesine merbut P, CN. Sınıfı teşkil ediyor, burada bir sene fizik, kimya, hayvanat nebati okuyoruz, imtihan veriyor ve asıl tibbiyeye girmek hakkını kazanıyoruz. Bu sami altı gono evvel İhdas olunmuştur... w belki lizmelu bir sınıftır. Fakat İl selerin şimdiki programlarında küçük bazı tadilüt yapmak bi sene flebeye pek âlâ kazandı. rilabilir. stzretile Tibbiyelnin asil tabbiyeliliği ilk teşrih sene siyle Teşrihhane... Mer mer masalara gö rilmiş ölüler sıra sra,.. her türle nızı kapatan söm- leklerimizi giyin- müişiz hepimiz sap sarı... Fenu bir koku... hayret ediyoruz. , ne kokusu bu?... ölüleri çürütmemek icin formol içine koymuşlar onun kokosu Ve hep böyle #anettik. Sonradan ensaç dersinde formol şişesini görüp kokladık.. ne lâtif koku... Meğer teşrihhane- deki koku fermolln ölü koknsu imiz. başlar... Ölülere piçak utacağız. Pıçakları (bistüri) nasıl tatacağımız defnlarln tarif ediliyor, deriyi nasıl yüzeceğimiz gösteriliyor... Korkuyoruz.. masalara bile sürünemiyerek piçaklarımızı bu ölüsünü bize hasreden zavallı vücutları, saplıyoruz, Günlerce et yivemiyenlerimiz oldu. İşte bir asap... asabı fahzinin cildi şubesi, bu cilt nahiyesini duygulandıran, kımıldatan asap... gergin, Tesrihhane ihee beyaz. uzanıp gidiyor. İşete kalın bir damar... veridi saleni ümsi.. Şemada mavi gösterilen verili... taze ülülerde kırmızı giyalı, eski ölülerde beyur... kiremit tozu gibi kan dolu... İşte gıryanı falızi.. gergin, beyaz.. kalın... bu şiryan kopüma derlini bağlanmalıdır bir iki dakikade insanı öldürür. O çök korktuğumuz ölülere gün O ceçtikçe aziz ahbaplarımız oldular. Daha bir kaç ay evvel masasis nu sürünemediğimiz ölüler kollarımızı dayıyor, bir vüziyelten diğer vaziyete geçirmek için kucuklıyo- ruz bile... İşte bir dimağ... harici teşekkillâtmı oduyuruz. Dimağ dersini veriyorlar. kâinatın en sır dolu teşek» külü. varım sene dimağ okuduk çok şeyler öğrendik #annettik, İnleant hiçimiş., fen, dima» gın yüzde döksün beşini kurcaluyu mamış... o Viizde doksan beş (me 1111.11. hayret için: deyiz. Teşrih lerini bitirip fisi- plogya, büyali kimya, Kinraz te badlilerini okuma ya Ve Yayaşiyavüş kliniklere devama büşlüyinen ürtık varılan çok dök- tor sayılıriz diya ruz... fakat her gelen sene geçen Kel seneden kal baş- ka hayvetler doğuruyar, Hastaya soruyuruz..» neden şikâyet ediyorsunuz!,.. düşünüyoruz... ne olabilir?... aklımıza bir çok hastalık lar geliyor. nazarları, alâmetleri ariyoruz... hetiz bu naraları tefrik edecek mnlümalımız yök. Hoca ilim, içtimaiyat, insaniyet dersi veriyor, — Tedavisini imkânsız gördüğümüz hastaları bile tedaviye çalışın. hastanın bütün ümidi sizsiniz. gayemiz insanları hastalıktan korumak, hastaları eyiletmek, çaresizleri teselli ile tedavi etmektir. Dördüncü senemiz.... Yine teğrihhaneye indik... Ameliyatı cerrahiye dersi var, O bizim ilk göz ağrısı kadavralar safolmuş bizi bekliyorlar.., — Devami var —