No. 1794—109 utu ehlinin mahenbiyetlerine dikkati tarhik icin hiç İşe farsat kaçımımaz: hâllerile onlan ümitsiz ediyor © Nihayet, bir sübalı, bütün kihirlerini ceplerine köyü ük, — söz temsili, çünkü cepleri yok — İlepsi, yolu alışmak için mismirlere iltihak etmeğe katlanıyor Mer. Eemimiyati. olan, mekülünn geriye kalanın wikâye elmek için yolu eti çabuk zamatda bitirmek. “Ruhlar Ölü, süküt içinde meşakkat çekiyorlar; yo “venklar bile ansuyor kadınlar, kucak dolusu çalı Gi “şirken büngrütleyerek ağlıyorlar. Onlar gördüğü © imam, Walker a derece gülmeye başlıyor ki, az > kalsam alından düşeek, o Memen veni havadis, hiçbir kanağın hiçbir zaman uldatamadığı ilitiyar ” tilkinin en büyük Zaferi, bir barut döküntüsü gibi “Yayılıveriyör, ve ada ehalisi ağlamalarını. kadar gü- Müyorlar, Sonra, herkes, yolu yaptık için yirmi İk yayı veldelip, havadan çalışmaya tüçcbur Olan “budalakırı görmeğe, nilesile beraber yolu düzülüyer. Bu sırada zavalhinr kendilerine zahmet verdiküs, isalirler yan geliyor; mademki hiç para vermeden etkiyi yiyip içiyorlar, ve alay uzadıkça eyileşiyor; işmak melerine gerek? Nihiyet, sabrı bükenmiş, ihsiz köylüler ücret olmadan kendi başlarına yo: bitirmeği vöze alıyorlar: ve, işte bu sabahı sığın ar, köylerine yollunması için Validen ricava gel- işler. Wulker'in zaferi kat'i, ve münakaşa gölürmü: ör artık. Geniş Jalaz yüzünü bir azemetli menin: Hiyetin ifadesi istili etti, Ve, koltuğunda, mzzan ir kutbüğa gibi çiştiği görülü. Muckintaslı, istikrah» titredi. Sonra, uzürluyıcı sesiyle vali gonuşmağı mal : Acaba Kendim içinmi vol yapıyorum, Her i bir kazancı olduğunu zanusdiyor musunuz” tamamile öizin menlnuliniz... Berbestçe dolaşma- 4 müsait olup kotranızm pnklini Kolaylaştırın Siye,hem uluvvuconaplıkla, yeğüne istifâde ede- olduğunuz bu iş için bir ücret teklif ettim. nd, İm parayı siz veröceksiniz. Eğer yolu kendi #imiza bitirir, ve mevcut yirmi lirayı Mavna'lıları İrseniz, onlüri yerlerine göndermezğe rayı olurum. Hiddetten,ve gazaptan bir ses yükseldi. Pariyı de bulmalı 7 Bütün delillere, Walker, kuba istih- irla mükabele etti. Nihayet çan cald, — Yemek sgnti, hepsini kovanuz. Ve, zülhmetle kalkarak oğayı verkerli. Maekintosli Walker'i, masada, peçeteyi boynunun alınan sirmuş, elinde bıçakla catal, çinli alıçınm weği yemeği beklemekteyken buldu. Walker neşeliydi. Muavini otururken ; — Hepsini yola getirdim, dedi, bundan böyle, ik yolür için üzüntü vekraiyeceğim. Mâekintosli, bârit: — Alay eltiğinizi zannediyorum, nlund. ii .— Yâni, ne sanıyorsunuz? 5 Her hâlde bu yirmi lirayı mukabelesinde oulara ödetmeğe — Başınız üstüne şemin ederim ki, evet! i — Hakkımz olduğunda tamamile emin değilim. — Görçek mi? Şunu belleyin ki, bu slnda mutlak r ikitilarım ver, SERVETİFÜNUN fi 79 — Önlüm kâfi derecede tahkir etmediniz mi Walker, aptaleaşima güldü. Maekintosh'n reyi pek hi silika, değildi. — mufaleanız beni wlükader ©dinee, #izden ari, Markintosh sarardı. Ac terübelerden sülütü muhalazayı öğretmiş; oo faka, o soğukkanlılığını mulhufazn için sarletiği eehitinn dermansız düştü, Walker etleri yuttşünü, kendi Je gelmeğe gayri muktedir, tiksinti ile bakıyordu. fu iğrenç adumla solra arkadaşlığı icin sağlam bir mide elzemdi. Mürkintosh titredi. Bevliğini, bu kaba Aptal talıler için gedit hir arzu kapladı; şimdi bunu toz toprak içinde, çektirmiş. olduğu iztiripları kendi de duyar görmek isin dünyada herşeyi verirdi, Maekintosl'u kini, hiç bu derece şiddetli olmamıştı. Gün geçiyordu, Yemeten sonra, uyumak istediş sinirden muvaffak alamadı. Okumaya teşebbüs ottiso, huvülat gözlerinin önünde dünsettiler. Güneş, amal vermeden pırıldayordu. Maekintosh, hiçbir serinlik. gelirmiyeceğini bilmesine rağmen, yağınnr için derin- den içini çekti, Yuğsn bile, sonradan hava dahı sıcak, daha ağır olâcaktı, Kalbi, birdenbire, doğduğu şehir Aberlem'in granit sokakları ormanda esen buzlu ruzğarlarmı dünsslasım duydu, Burada, değil yalnız. aside denizi, fakat birde menfar ihtiyara karşı diyduğu uzaklaşmanın esiriydi. İki elile, ağrıyan ahını sikti. Walkeri öldürebilmeyi dun ediyordu. Nihayet akl, başını geldi. Düşüncelerinin rövişini değiştirmek İçin, mâdemki okuyamıyordu, zati evrü- kım d#anzime kürür verdi. o Yazıhünesinin gözünü açıp bir tomar mektup çıkardı. Birden tabancasını farketti. Hemen bastırdığı kafasına bir kurşun sıkarak böylelikle hayatın tahammül olunmaz köleliğinden kurtarmak arzusu zihninden bir şimşek gibi geçti, Rütubet, silâm azcık yaslatmistı, Tam bir yağlı paçavrıyla temizlemeye kalkarken, kapının gerisinde gürültüler oldu, Başını kaldırarak bağırdı: — Bim o! Gir sükütü rülenkıpı, Mariuma göründü. — Ne İstiyorsunuz? Mulizün, reisin oğlu susuyordu. Nihayet kısık bir sesle itirnk etti; — Bu yirmi lirayı veremeyiz. Verecek biç paramız ok. Mackintosh : Ne yapabilirim ? dedi. Mr, Walker'i duydunuz. Manuma; yanı Samon İeliçesinde, yanı İngilizce müdaflsaya girişti. Bü, dilencininki. gibi gâh titrek, gâlı bozuk makamlarla adeta terennüm ölünün figen, Maekintoşh'a iğrenmek verdi. Bu, bir İnsan değil, şü yanı merhamet bir paçavraydı. Kizün Müuvkintosh : - Elimden birşey gelmiöz, dedi. Âmir Mr. Wak ker'dir, biliyorsunuz. Kağı eşiğinde hüreketsiz, Manu yevideri süküte muhafaza ediyordu. Nihayet söylendi: — Hastayım. Bana bir ilâç veriniz. — Neniz vari — Bilmiyorum, hastayım, vucudumun her | ağrıyor.