19 Aralık 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20

19 Aralık 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

48 UYANIŞ Eyvahlar olsun !.. Kündaktaki çocuğumla ne yapa- rım ben şimdi?... Bizimki hâlâ gelmedi.. Kimbilir hangi meyhanede ziftleniyor, kimbilir hangi fahişenin pis kokulu yatağında uyukluyor... Ah benim kocam!, Acaba hep erkekler böyle mi? Böyledir yavrucuğum, böyledir. Ah, ah!.. ben bizimkinden az çekmedim... Hemen üstüme bir ortak bile geldi... Kaç sene o elin şırfıntısile kocam gözümün önünde fingirdeşirken ben ahretlik «ibi on- lata hizmet ettim... Ah bu erkekler ne fena! — Nefena! Boyunları altında kalsın! — Kalsın! Gökyüzünde müthiş bir kızıllk vardı ama, alevin nereden çıktığı görülmüyordu... Kâtibin utu, hafızın «hey hey» leri baha yangını unutturdu... Yarım saat sonra, Caferağanın gesi ortalığı birbirine katıyordu.. Yangın bize çok yakındı... Hafizın mededi boğa- zında tıkalı kaldı. Kâtibin utu tıngırdıyamadı. Bizde ir telâş... Misafirler kalkıştı: Kimse olmasın ! Bunağın sesi... Titreyerek odama kaçtım. Kapı aralığından bak- tum: Fesini, bastonunu, şemsiyesini, paltosunu kapan sokağa fırlıyordu... Sokakta da müthiş bir telâş başlamıştı. Kapılar “açılıyor, kafesler sürülüyor, geceliğinin üzerine hirka- sını, ayağına lâpçinini geçiren, fenerlerini yakan soluğu sokakta alıyordu... Hey hanım ! Ne var. Benim başım dönüyor yahu! - Patlayıncıya kadar içmiye idin! Bizim koca ihtiyar, körkütük sar- hoştu... Birdenbire kafamda şimşek çak- ti. Düşündüm : Yangın mahalleye gelse, şu ev yan-» sa da, şu körkütük yakıp yok etsem"... adamı Çeayır cayır Kendi kendime ; deli! dedim, çıldı- rıyor musun ?... Kulaklarım uğulduyor, başım dönüyordu... Gözlerimi kan bürü- müştü: Kan,kan,kan...İntikamımı almağı ahdettim... ai Yangın bizim mahalleye geldi. Bizim evi alevler sardı, İhtiyar kocam,” her şeyden bihaber, bir koltuğun üzerinde sızmış kalmıştı... İntikam, intikam !. Oh! nihayet hıncımı alacaktım... Ni- hayet kurtulacaktım. Usulca oda kapısını çektim. Kilitle- dim. O esnada kendine geldi... Duman- dan boğulacak bir hâle geliyordum.Daha fazla duramadım. No. 1740—55 kocam kömüre dönmüş cesedini, yangın yığınları arasından çıkardıklarını hayal meyal hatırlıyorum... Bundan sonrasını hiç, hiç bilmiyorum... Kendime gel- diğim yer neresi olduğunu bilir misiniz: ” Tımarhane!... Gözleri fincan gibi açılmıştı. Ağzından salyalar sa- çarak, kahkahalarla gülüyordu. Korku içinde elimiz ayağımız titrerken kadın hikâyesini tamamladı: Yangın, mahalleyi, bizim evi ve benim bunağı yalayıp yuttuktan sonra beni baygın bir halde bir akraba evine götürmüşler...Öteye beriye saldırmış, ko- camı öldürdüm! diye bağırmışım. «Delirdi, hezeyan ediyor» diye tıkmışlar tımarhaneye... Tımarhanede aylarca kaldım. Ne dayaklar yedim. Kâh kah kah!.. Ve bir hamlede, fincanları şangır şungur boşalta- rak kahve tepsisini kaptı. Tef gibi çalarak, camları şangur Şungur zınğırdatıp döşemeyi hoplatarak odada dönmeğe ve göbek atmağa başladı. Bağıra bağıra şarkı söylüyordu: Kara manda karariyer Boynuzları sararıyor Haniyada dümtek dümtek Galatalım bir tek bir tek O Bu korkunç gecenin sabahı apar topar, evden ve bu deli kadından öyle bir kaçış kaçtık ki! Devekuşu şeklinde sinema fotografcıları Vahşi hayvanları yakından nasıl filme alıyorlar ? Vahşi hayvanların sinemasını almak için göze alınan tehlikelerin haddi hesabı yoktur. Fakat şimdiye kadar sinema operatörleri yukarıdaki resimde görülduğü gibi | vvhşi hayvanlara yaklaşmak için bu derece zekâ sarfetmemişler ve tehlikeye bu derece Ben alevler arasından merdivenleri &ögüs germemişlerdir.Bu resimde'devekuşu şekline giren sinemacıların ormanda cesaretle dörder beşer atlıyarak kaçarken, 0 ka yürüdükleri görülüyor. Moana, yahut Beyaz Gölgeler namındaki mezkür filmi vücude B , a açarken, - pıyı yumrukluyor, boğuk boğuk haykırı- > yordu... Uzun bir müddet sonra, ihtiyar Ahmet İhsan Matbaası Limitet Şirketi etirmek için çok calışmiışlıtır. Bu filimde bir müstemlekeci aile tarafından oamanların eçilmesi, vahşi kabilelerle itilaflar, tutuşmuş çalılıklar arasındaki dehşetleri y. 5. bize o mıntakadaki her nevi hayvanları göstermek bahanesinden başka birşey değildir . MUT SADIK Mev'ul müdürü:

Bu sayıdan diğer sayfalar: