716 UYANIŞ No. 1733—48 MATBUAT HATIRALARI Nufus kâğıdı bastırmak entrikaları. — Sadrâzam arnavut Ferit Paşanın himmeti. — O zamanın yadliesi. — Belâlı ve kâbuslu gazetecilik. İlk defa olarak memleketimizde 1883 de nufus yazılmış ve nufus teskeresi dağıtılmış, türklerin hüviyetini gösterir birer kâğat ortaya çikarılmıştı. Ben o zaman Mülkiye mektebine yeni girmiştim. Küçük Kovacılardaki mahalle. mizde bizi de kaydetmişlerdi. Sonraları «hami- diye» unvanı verilen bu nufus hüviyet kâğatlarına her kesin san'atı yazıldığı için imam bana da Mektebi mülkiye talebesinden mektepten çıkalı çok seneler geçtiği halde hâlâ nufus kâğadımda mektepli yazılı idim; teskere- vukuat yürütmek yazmıştı; ben lerin omündericatı üzrerine adet edilmemişti; bir türlü tashih ettiremiyor- dum, matbaacı ve gazeteci yazdırmak kabil ol- muyordu ve ben buna çok kiziyordum. Ondan dolayı 1902 de tekrar nufus tahrir edileceğini duyduğum zaman çok sevinmiştim, çünkü nufus kâğatları ile kendi aramda bir alâka tasıvvur ediyordum. İlk nufus yazıldığı vakıt hüvviyet kâğatlarını merhum Ebuziya basmıştı; bu sefer kendi mat- baamı bu işe karıştırmak istiyordum. Vakaa zavallı Ebuziya merhum bir kaç Sene evvel Konyaya nefy edilerek matbaası kapanmıştı. Matbaai Amire dahi Devlet salnamesinde olan bir yazı hatası yüzünden Abdülhamidin iradesile kapatılıp kapısı bile mühürlenmişti. İstanbulda Türk elinde ancak dört beş matbaa vardı; bizim matbaa bunların muhimleri sırasına geçmişti. Mutlaka bu işe girişmeliyim diyordum. Halbuki Baba Tahir hususi irade ile nufus kâğatlarının tercihen kendisine verilmesini temin etmişti. Veni vesikalara neler yazılacağına ait olduğu nezaret bir türlü karar veremiyor, her kelimesi Saraydan soruluyordu, bir türlü tab müsveddeleri ortaya konamiyordı, Baba Tahir bu işe başlıya- mıyordı. Bu tevakkuf devresinden istifade ederek Halil Rifat Paşanın son zamanlarile Küçük Sait Paşanın kısa sadareti zamanında arzuhallar verdim; Baba Tahir matbaasının fiyatından çok tenziller vadeyledim. Hiç 'tesiri olmadı. Bu iki sadrâzam zamanında benim arzukallar hasıraltı edildi. Avlonyalı Ferit Paşa sadarete gelince bir daha talii tecrübe edelim dedim. Bu defa iyi bir haber aldım. Ferit Paşa arzuhalimin altını «Hazinenin menfaatını temin edeceği cihetle kemal ehemmiytle Dahiliye Ne- zaretine» diye bir havale yazmış... Derhal Da- hiliye müsteşarı Fuat Bey tarafından çağrıldım; gazetem tâtile uğradığı zaman bana eziyetlerin türlüsünü yapan ve beni kurtaracak tastikli sansür provalarımı Saraya göndermeğe kalkan bu adam nufus tahriri kâğatlarının tabı meselesine çok alâka gösteriyordu; bu iş kaça olur; kaça çıkar, ne kâr bırakır, nasıl yapılır diye ahret sualleri sorduktan sonra matbaamın yalnız başa çıkaramıyacağını ileri sürerek<Sabah» sahibi Mihran matbaasile birleşmemi tavsiye eyledi ve adeta ancak bu şekilde muvaffak ola- cağımı anlattı. Ben ozaman çok saf, daha doğrusu resmi mahfillerle yapılacak iş âleminde toy idim ve Mihranla birleşmeği göğnlüm istemiyordu; diğer taraftan yalnız kendi matbaamla işin hakkından gelemiyeceğime bende inanıyordını . Ben henüz düşünmekte iken bir defa da Da- hiliye Nazırı Memduh Paşaya müracaate karar verdim. Memduh Paşa da rahmetli babamın eski bildiklerindendi. Dahiliye Nazırı Memduh Paşa işi ehen- miyetle dinledi; Mihran meselesine pek ses çıkarmadı ve tam bu esnada Dahiliye müsteşarı Fuat Bey Kastamuni valisi oldu, İstanbldan aştı; Zaten Nazırla Müşteşarın mücadelesini çoktanberi işidiyordık; Nazir galebe etmişti; Fuat Beyin yeri münhal kalmıştı. Artık nufus kâğatlarının tabı meselesine Dahiliye Nazırı merci olmuştu. i Bir kaç gün sonra Dahiliyeden yazılan tes- kerede Baba Tahirin fiyatından yüzde kırk ten- zil gösterdiğim nazarı dikkate alınarak istizan şartile işterviç edilmiş, kâğat Sadarete gitmiş; Sadaret ise tenzilden dolayı tab işinin bana ihale olunduğunu malümat kabilinden Saraya bildir- mekle iktifa edip Dahiliyeye mezuniyet vermişti. Nufus teskerelerinin suretleri de hazırlanmıştı. Benim gönlüm Mihranı istemiyordu; İkdam sahibi Ahmet Cevdet Bey kardeşimi teşriketmek istiyordum. Sadrâzam . Ferit Paşaya bu arzumu ihsas ettirdim; ermeni ile müşareketine şaşmıştım: Çok muvafık olur cevabını gönderdi. Biz işe başladık; halbuki Sabahçi Mihran rahat durmadı; Adliyede dava açtı; güya ara- benim