784 UYANIŞ Nefes alan ölüler Fırtınadan nafile sarsılıyor pancurlar, Odada uyanacak sevdalılar yok artık. Uzun uzun yağsa da bütün gece yağmurlar Uyur bomboş yatakta ölü gibi karanlık. Yorganların altından duyulan bu nefesler Yorgun hayaletlerin gögüs geçirmesidir. Gece bu tayıfları siyah kanile be Bu an ölen aşkların mezara girmesidir. Bu an öyle bir an ki yıldırımlar inse de Bu ölüler hortlayıp toprakları eşemez. Şuur gizli bir hırsla rüyada gerinse de Zevk almıyan dudaklar çürür de birleşemez. 14/10/29 Halit Fahri Akşamların kızı Hicranlı şairin gönül yıldızı, Sevda, saçlarından dökülen sızı, Söyle dudakların neden kırmızı ? Akşamların kızı... akşamlar kızı Edalı omzunun bükülüşünde, Saçının almına dökülüşünde, Öldüren bir sihir var gülüşünde, Akşamların kım... akşamlar kızı ! Unuttum: var midim senden evvelce... O eski günlerim şimdi bilmece ! Bana andettiğin ah o ilk gece... Akşamların kızı... akşamlar kızı! H.S No. 1733—48 Tetkik: Portekiz Edebiyatı Camoens'den sonra en büyük portekiz şairi ola- rak anılan G. Yungucire vatandaşlarının takdirlerine cidden lâyik bir şairdir, yetmiş üç yaşında Lizbon'da ölen bu büyük insan ölmez eserler bırakmıştır. İs- yankâr: ruhunun ilk mahsulleri olan yazılarında Voltaire'e karşı bir aksi tesir göze çarpar. Fakat, edebi hayatının en velüt ve parlak devresinde bilhassa V. Hugo'nun tesiri altında kaldı. Filhakika Don Juanın ölümü ve Vatan ismindeki eserleri ibda eden şairle Hugo arasında çok sıkı bir ruh ya- kınlığı vardır. Ayni vâsi, hararetli, ve asil ilham, ayni yükseliş, ayni taşkın vatanperverlik, ve doğru- luğa tapış, ayni dini telâkki, Sira zait felsefe ve ay- ni kelime ihtişamı, bu iki büyük yazıcının eserlerini karakterize eder, Şiirleri mümiyetin hievidir. Söğütlerin altında mehtabın akisleri yanan bir pınar gibi taze, berrak ve sade çıplaklığıyla şiirleri taklit edilemiyecek kadar nefis ve namütenahi güzel- dir. Vatandaşlarının ateşin ruhunu selt ırkının hüz- nünü sami kavimlerin peygamberliğini Hugo'yu Cev- rante&i, Henri Heine'yi bir araya getiriniz, bütün bu unsurları hususi vasıfları kayboluncıya kadar im- tizaç etsinler, o zaman ikinci bir Tolstoi'le karşılaşır- sınız. Yungucire, bu mümtaz şair hariciyeci, muta- sarrıf, heyecaiilı, ve hassas mürşit yekpare şahsiyetile yalnız portekiz edebiyatının değil muasır dünya ede- biyatının mühim simalarındandır, ve. hususile Agrip- pa d'Aubign&'den sonra Avrupa'nın en büyük hiciv şairlerinden biridir, Jungucire, Portekizin İsviçre'de ilk siyasi mümessili olmuş Dini bir yazısı: İnsanlık Allahın ekip Allahın biçtiği bir ekin tar- lasıdır. Dilenciden hükümdara kadar her insan bu ilâhi ekinden bir buğday tanesidir. Milyonlarca senedenberi, her saat, her an insani ruhlar filizlenerek, çiçek açarak biçilirler ve ilâhi kudretin değirmeninde öğütülürler, İşte muhayyel, tatlı un ve buğde O üç mabut: e Aşk ve Süzellik, bununla tele O şekil- zavallı insanlar, toprakların üstünde Sihbipeti besliyen ekmekten başka birşey değilsiniz. Ruhunuz hakikatın, içinde yandığı bir parlaklık- tır.Ve bu ruh ışıkla yuğrulmuş bir mukaddes ekmektir. Ve bu ruh, aşk balının damla damla sızdığı kanlı Muslih Ferit erguvanın usaresidir. İngiliz Edebiyatı: , . Diyorlar ki «Charlotte Fiske Bates.» ten « Niçin yaşıyoruz, neden ölüyoruz? » Bu suali soranlar, neş'enin mestettiği vüculler değil, gözleri önünde elem renginde bir gece tülü gerilmiş insanlardır. Yanından her sefil bir insan geçlikçe onlar niçin doğduklarım öğreniyorlar, fakat niçin öleceklerini bilmiyorlar « Bizler Allahın zevki için yaşıyoruz, onun için öleceğiz: » Bu cevabı verenler, hayatları mütemadi bir gündüz ile aydınlanmış insanlardır. 0 halde : Allahtan gayri hiç bir mevcut niçin dodu- « ğunu, niçin öldüğünü ve ya ölmediğini bilmez. Hasan Refik