782—783 SAN'ATIN HAKİ Geçen makalede demiştikki san'at mühtelif — rwyet- lerden e tah mağın taazzuvu edilmiş çolan bir wo beşeriyet parçası, kendi © kendin kısmıdır. KL şerhe,tafsil etmeğe er eseri sar başlar. Işte umumi at, aynı zamanda; lisanı i lum. vazedilip j * halle- luk esi, bu ve entellkt. m. 1 bir me başlar. Artik penbe mayi beşer, ia şte san'atın ve ve eşya san'utkâr eseri n ha için ancak birer kiki © mahiyetini “unsur» — olurla ifade eden bu ei- ye bu unsurlar heti, atide izaha san'atkârın işinde olana yaşatlkı. daçlay YE a G8 AKfON Prensip itibari” il ei aa 1 çi an sonra, artistin | racaat bir bir amal benliğin dev- , ara, z i Hi devresi, san” ELİZABETH Tardan e rın mizaç ve hu- < Helbein'in Windeor gatosundaki tablosu üredi © Verunlin. rr e aşadığı © Şe sm olduğu terbiyeye göre muhtelif surette tecelli debilir. Tabiatın sırrını, ve mizacına göre ifadesini keş etmek bu arayışı bazı kere a ban "yünbütün ayrı şubelerde icra eder, Ttonard de Vinçi gi göre, Değiş meye, nl manası mahdut olan dünya ve tabiatta Tek li iş ndi şahsiyetinin bir make- arayiş ameliyesinin en bariz hususiyetide layunt problemlere tak- etmesidir. Onun için- bir portrenin o kadar bü sini arar, Bu tabiatin, san'atkâr. indinde, sim edilmis bir surette tecelli dir ki bir naturmortun, bir peyzajın, ratılmasında, halletmek kabiliyetinin Yük bir rolü vardır. Artirtik faaliyetin ilk devresini teşkil eden arayiş san'atkâr için dimaği ve fikri bir jimnastikdir. Dİ w MEMO “ iz edi- lebilirler, Bu rededirki eseri san'at, hakikaten bir lisan, en öğ ük, en beşeri bir lisan olur. Arayiş de- vreesindeki tereddütler, teknik ne dar kaygular kalk- mıştır. Her eseri san'at vazedilip halledilmiş entel- lektuel bir muammadir. Bazı san'atkârlarda, arayiş devresi, namevent denilecek kadar e ey ne taazzuv etmek kabiliyeti harikuladedir, karakteristik o mesela Rubens, Velasguez, Fran vE da görülür. Fakat ida edilebiirki bir san'atkârda arayiş kabi- ş yapacağı eserin derinliğide o Bazılarında arri, bütün hayat müddetince de- yam. ederek, nisbi bir kışlık tevlit edebilir. mesela Paw Cezanne gibi. doon UY 2 NIŞ » 1738— 43 İ AHİYETİ. Benliğin taharrisi demek lan tabiat taharrisi fevka- lâde san'at lerimi en birinci amel » her san'atın lâzımı gayri mafariki olan arayiş ve ke- şif endişesi, aynı zamanda hususiyeti olan harpten bir sonra tü- reyen yessam ve le rda te edilen tik r. v mi, hik ğin sev kn aulayağlı başlıc; Lanrens, rnes - Jones, der, a misal olarak zikredile bil e teplerin yanına & mış olan #mpreselonisme ri sonra Cezanne mektebi- nin ndo- Yi earpresİ- cub a pom- n Bu gibi matavassıt san at numayışlerinden lülmesi lazım € onüsme, tillism. iye m ya azı a tihası, estetik bir taharririn an tarama cnn e eri ediliyorlar, Halbuki bütün mış olan büyük sanatkârlar. in ve hard de Vinci; Mic i nun mufrit te Le greco, Goya, anne gibi cazımın < eser dir 5 m AMA mi neden beri, tabiatın ni rsek musirrane tekrar ey eyer, lediğimiz investiyation endi- e ki vr rım asırlık bir zaman  a ine şıkışan siyasi ve içtimai te- beduller, makinenin hakimi- yeti, ahlak kaidelerinin alt, 5 heti- üst olmasi, ve daha nice cesi olarak şalıslarına mah- sebepler, alelâde insanların birer âlem yaral olduğu. gibi, san'atkâr insan- arı değiştirdiler. Hayatın bu değişikliği san'ata do- kunmasın olamazdı, çünkü san'at, devirlerin en sadık makinesidir. Muasır sus yeni mişlardır. İşte Jocende, Sirtine şapelinin dekorasionları, Va- tinkandaki levhalar, çıplak yatan Maja, Cezanne'nin naturmorlları dimağı ve deruni bir alemin eserde tecellileridir. avrupa, eski devirlere nispetle normal ya- ein za and, sinema, otomobil, müfrit spor İp- arı ve birer sem'i hayecan vasıtalarıdır. İşte bu Bu dahiaie nümay yi yanında, değişmeyen ln e ve maraziyet asrının lm ona gö- tabiatın, san'atkâr işin re bir kalıp, bir şekil göstermektedir. Cezanne da kolaylıkla anlarız. M da yi Mi halde Picasso, Seurat, Van or Derain, Greco nun imei Utrili lamink, Rops, Ensor ve Cha e gibi san'at Ye asır, bu Zimiyetin has evlatlarıdır. Bütün hırsımız! i zihniyetine gidi ne uymak arfı gayrı Nm kiii ben şol i dansinkte BİE ği gibi ojuadıpnız çözlestene yârin caya kadar şimdiki ihtiyaç a tatmine çalışır. vetini halleden şahsiyet için ne kadar kabili ihmal için adığımız âlemin tersumanları olan bir keyfiyettir. sina ile kiri osarldribi aramamak, sevme- 'k, bir kültür eksikliğinden başka bir şey olamaz, turlar. Goyanı yasına bile gil Ve ile bize tabiatın, ölü an benliği yanında, tahiak, iskilmil et ooo Muasır san'at hakkında bir kaç söz söylemeden bu makaleyi bitirmek istemem, Yukarıda zikr edilen, Nurullah Cemal