N.o 1730—45 UYANIŞ 729 Mehmet Emin Bey şiirlerini Türkçe ve aruz Ona, Türk şairi deyorlardı ve bir azda eğleniyorlardı. Fa- kat hakikatler hangi vadide olursa olsun dün- yada durmaz yürür; Mehmet Emin Beyin ilk kaidesine bakmıyarak yazıyordu. adımını ve Servetifünunda attığı <asıl türkçeye dönüş» hareketini Matbuat hatıralarımda teşek- kürle yazmazsaydım bir büyük kusur etmiş olurdum. * Baş mabeyinciye mahut senedi verip Servetifü- nun tekrar çıkmağa başladıktan sonra 1908 de Meşrutiyetin ilânına kadar geçen yedi senele- rin vak'alarını takip suretile yazmak hatıratı- zevk veremiyeceği için en mühim ve: meraklı vak'alari. parça parça yazacağım. mın okuyucularına Servetifünunun 1909 da tek- rar intişarile beraber ölüm döşe- ğinde hasta olan ihtiyar Halil Rifat Paşa'son nefesini vermişti. Bilmem kaçıncı defa olarak meş- hur küçük Sait Paşı Sadarete geldi. Sadaretin değişmesi . İs- tanbulda bir büyük değişiklik yapmadı. İstibdat idaresinin kar- baba 'Tahirin Babiâli yokuşunda, Fehim paşanın Bey- oğluyla şehrin her köşesinde kaba dayılığı gittikçe artıyor taşıyordu. Baba Tahirin «<Malümat» is- imli türkçe günlük ve haftalık «Servet» isinili Fransızça gazetesi, resmi devlet gaşalığı, gazeteleriyle gazetesinden çok mühim olmüuş- tu; onun matbaası çok işlerin hal ve faslolunduğu yer idi. Dev- let işlerinin çoğu hatta nişan ve CEMA rütbe almak işleri bile nezaret- lerden baba Tahirin matbaasına intikal etmişti. Fehim Paşanın vurduğu vurduk, kestiği kestik idi. İkisinin de biralay avenesi vardı; onların göründüğü yerlerden kendini bilenler uzak kaçar olmuştu. Diyebilirim ki Abdülhamit devrinin en korkunç şekli Sait Paşanın Meşrutiyetten evelki sonSadareti zamanında kendini göstermişdi. Servetifünunda Edebiyaticedide o muharrir-. İeri tekmil dağılmıştı; Halit Ziya bey «Kı- rık hayatlar » romanını yarını bıraktı; saraya mensup muharrirler görünmez oldular. Birçok- ları da nefi olunmuştu. Hüseyin Cahit bey uğ- radığı muhakeme belâsından sonra çok haklı İstinaf Baş Muddeiumumisi L BEY merhum. olarak kendisine başka iş aradı; Sadrıâzam Sa- it Paşaya ettiği bir müracaat nasılsa iyi bir Hüseyin Cahit bey Mer- can idadişine muallim olarak bizden ayrıldı. Bu esnada benim surette kabul gördü. vefakâr ve sadık arkadaşım Mahmut Sadık, Kudüsteki tahrirat müdürlüğün- den ayrılarak gelmiş olduğu için Servetifünuna çalışkan elini uzattı. Önceleri « Kadri sile «Fenni müsahabe» lerini yazmağa başladı: imza- Ben Jules Verne? in romanlarından tercüme ey- liyordum; sade ziraatten, fenden, nafia işlerin- den, tıptan ve sanayiden balıseder olmuştuk. Matbuat müdüriyeti de bize sık sik Hicaz şimen- diferi resimlerini veriyordu, basılmasını eyliyordu. Matbuat müdürü Hifzinin vefatı bu aralık vuku bulduğu için matbuat müdürlüğüne gelen kara Kemal bey neşriyatımızın başına bir kara kuş kesilmişti, Meselâ Rus ve Japon muharebesinde Çarlığın maglâp oluşundan sevincimizi hissettirmeği bile Hıfzı merhum müsaade etmedi diye kızarken şimdi kara Kemal padişahı ve sarayı alkıştan başka hiç birşey bırakmıyordu . ihtiralarına, keşiflerine müteallik yazılarımıza bile karaKemal <sa- emr Avrupanın fenni yei atıfetvayei hazreti padişahide» kelimelerini ilâve etmekten çe- kinmiyordu. Matbaamızda edebi neşriyat kâmilen durmuştu; Tes- mi dairelerin defterlerini basar olmuştuk. Bunu da Baba'Tahirin nuluzundan ve tecavüzünden kur- taramıyorduk; çünkü babaTahir, Matbaai âmirenin kapatılmış ol- masından istifade ederek tekmil resmi evrakın tab'ını da kendi- sine hasrettiriyordu; bu esnada güya tahriri nüfus yapılacaktı. Bir kaç milyon tezkerei osmaniye bastırılacaktı; Baba Tahir <ba iradei seniye» bunların tab'ınıda kendisine ihale ettirmişti ve tam bu esnada Sait Paşa azledildi; Konya valiliğinde çok gayret ve him- metleri görülen Avlonyalı Ferit Paşa sadrıâzam oldu. Saraya ve padışaha çok yakından mensüp bir adam Sadarete geldi diye korkarken Ferit Paşanın zamanında iyi nefes almıştık. Alman sefaretile çıkan bir mes'eleyi behane ederek Fehim Paşa denilen Saray yaveri şakıyi Bursaya