728 UYANIŞ No. 1730—45 MATBUAT HATIRALARI Edebiyatıcedide de asıl türkçeye dönüş hareketi — Şair Mehmet Emin ve Ahmet Hikmet a Matbuat müdürlüğünde tebeddül— İstanbul tahriri nüfus ve Hamidiye kâğıtları basılma işi 'Tanzimat devrinden evvelki şairlerin arap ve acem kültüründen bize getirdikleri yabancı ruhun tesirleri, oEdebiyaticedideye tekaddüm eden Şinasi, Ziya Paşa ve Kemal Bey devrine kadar sürmüştü. Bu yabancı tesirden kurtulup edebiyatımıza yeni bir inkişaf vermek istiyen üstatların hepsine yetiştim. Onları bir mektep şakirdi iken görmüştüm. Kemal Beyin yetiştir- diği Recai zade Ekrem Beyden edebiyat dersini Mektebi Mülkiyede okudum ve sonra bu aziz üstadın himayesinde «Edebiyatıcedide» zümre- © NŞR HALİL RİFAT PAŞA merhum. sinin kendi gazetemin ağuşunda yetiştiğini gör- düm. Hüyatım böyle şair ve ediblerimizin en güzideleri arasında geçtiği halde elime kalem aldığım ilk gündenberi sade türkçe yazmağı severim. Buna arabi ve farisi tahsilimin belki derin olmayışı da sebep oluyordu. Istıllahlı, çok arabi ve farisi kelimeli yazı yazmaktan zevk alarak ve san'atı burada farzeyleyerek tefahur edenler, sırası düştükçe benim arapça ve acemce kaidelerini iyi bilmediğimi yüzüme vürurlardı. Ben yabancı bu iki lisanın sarf ve nahvinda yanlış yapmamak için, çok eskidenberi, izafetler- den kaçar olmuştum. Acaba buraya hai te'enis lâzım mı, değil mi, diye düşunecek yerde kelime- leri kendi lisanım usulile o sıralayıverirdim. Servetifünunun koleksiyonuna bakanlar, ve ilk senesinden şimdiye kadar yazdıklarımı gözden geçirenler, umumi bir hastalık “olan istıllah parçalamaktan mümkün olduğu kadar kaçındı- Şımı görürler. Türk lisanını Türklerin konuştuğu gibi yaz- mak cereyanının kuruluşu, hele lâtin harflerinin kabulü ile kendimi o kadar bahtiyar buluyo- rum ki tarif edemem. Artık bana hiçbir mu- FERİT PAŞA merhum, harrir, hiçbir edip, lisan bilmez diyemiyecek!! Eski kanaatça lisan bilmek dimek, arabi ve Farisi sarf kaidelerini bilmek dimekti; ve bir muharrir bu lisanların lüğat kitaplarını alıp bizde işidilmemiş yeni kelimeler bulup çıkar- dıkça ve yazdıkça, koltuklarını kabartırdı. Şim- di nasıl, asıl türkçe kelimeleri arıyorsak, on sene evveline gelinceye kadar muharrirler işi- dilmemiş ve yazılmamış arapça ve acemce ke- limeleri bulup çıkarmaktan iftihar duyarlardı. Türklük cereyanının ilk işaretleri Servetifü- nuna, Tevfik Fikretin zamanında şar Mehmet Emin ve Ahmet Hikmet Beylerle gelmiştir.