130 UYANIŞ N. 1694—9 HARF SEFERBERLİĞİMİZ! .—..—. ROMADA VERİLEN KONFERANS BÜYÜK BİR ALÂKA UYANDIRDI. HER MİLLETİN NEŞRİYATı ORADA VARKEN BİZİM NİÇİN YOK Roma, 13 K. sani ( Milliyet )— ( Via Na- tionale ) de Büyük Britanyanın kapısından girdik, 89 numarada olan bu cesim binanın ikinci katı, Romaj( Üniversite ) sinin ( İnistitut Oriental ) şubesidir. Şark şubesi mükemmel bir kütüphanedir. Burada türkçe, arapça, farisi, ordu lisani, çince ve japonca v.s. kısımları mev- cuttur. Her biri zengin kütüphanelerdir; müst- eşriklerle, şark tarihine alâkadar olanlara bu kütüphanelerin kapıları açıktır. Arzu edenler geliyorlar; bu kısımlarda istedikleri kitapları açıp masa başında çalışıyor- lar. (Şark Enstitüsü ) nün reisi İtalya hariciye nezareti mühim erkânından Senyor (Civanini) dir; Türkiye inkilâbına ve yeni hart seferber- liğine dair olarak benden istedikleri konferansı enstitu reisi tertip etmiş ve davet varakaları göndermişti. Davet varakalarının bir kısmı dahi bana geldiği için Romada bulunan vatandaşla- rımıza dağıtmıştım. Milli müdafaa vekâletinden, iktisat vekâletinden v. s. Türk şubelerinden Romaya tahsile gelmiş zatlarla Roma sefareti- miz erkânı ve daha birçok zevat orada hazırdı. Konferans başlamadan reis Senyor (Civanini) bütün kütüphaneleri bana göstermek lütfunda bulundu. Şarka ait olarak Avrupa merkezlerin- de intişar eden ilmi ve tarihi mevkut mecmua- lar nazarı dikkatimi çok davet eyledi. İngilizce, almanca, İransızca ve italyanca otuzdan Ziyade mecmualar, mevkut neşriyat masa üzerinde dizili idi. Kütüphanelerin en fakir olanı Türk şubesi idi., Burada Istanbulun Sahaf çarşısından toplanmış bir hayli eski ve çoğu kıymetsiz kıtaplar arasında Türk neşriyat âleminin son senelerine ait mahsülü olarak merhum Şemsettin Saminin ( Kamusülâlâm ) 1 ve müerrih Ahmet Refik beyin iki üç kitabından başka bir Şey yoktur. Tarih Encümenimizin mecmuasını bile görmedim. Sorduğum zaman aldığım cevap beni mahçup eyledi; Romanın Şark enstitüsü bütün dünya müsteşriklerine ve (Üniversite) lerine vaktile müracaat etmiş, nasılsa bizim taraftan bü müracaat nazarı dikkate alınıp bir şey yollan- mamış.:. Acaba tarih Encümenimizin çıkardığı mecmua Roma Şark enstitüsü gibi yerlere niçin gönderilmemiş? Konferansa gelen birkaç İtalyan zatlar arasında Türkçe konuşur müsteşrik o gördüm. .—..—.. Bunlar memleketimiz inkilâbında çok alâka gös- teriyorlardı; konferansın tertip ve davet vara- kalarının tevzii, Romada çok kalmıyacağım için bir gün evel acele yapılmış olduğu halde bütün Şark tarihi mütehassısları konferans odasını; odaya bitişik diğer odayı, karşidaki medhalle salonu doldurmuşlardı. Birçokları is- kemle bulmıyarak ayakta duruyorlardı; bu hal İtalyadaki (Kültür) hars âleminin çok yüksel- miş olduğunu, Türkiye inkliâbı meselesine ilmi surette alâkadar çok münevverler bulunduğunu anlatıyordu. Saat beşi çeyrek geçe konferansa başladık. Ben fransızca söylüyordum; italyanca bilmemek- ten mütahassil teessüfümü anlatmakla beraber ecnebi dilile fransızcada olacak kusurlarımın mazur görülmesini rica eyledim; inkilâbunızm tarihçesini yaptım; buna bir türk tarihçesi ile başlamak lâzım gelmiş idi.'Türkün lisanı çok esk- iden mevcuti olduğu halde Türkü idare edenlerin arapça ve farisiyi benimsiyerek ana lisanile iştigal etmediklerini, resmi yazıların içine tektük türkçe kelime alınarak halk tarafından anlaşı!- masına imkân bırakılmadığını, hatta fermânların tarafından anlaşılmadığını, hele bütün imZa- değme adam sultanların turasından başlıyarak ların okunmaz halde yapılması itiyat edildiğini söyledikten sonrâ yüz sene evelki türkçeyi yazmak için arabi ve farisiyi tekmil kaidelerile öğrenmek lâzım geldiğinden ve o zamanlar tür- kçenin kendine mahsus sarfü nahvi olmadığın- dan okur ve yazar adam sırasına geçebilmek için om beş sene çalışmak icap eylediğini ilâve eyledim, ve bundan sonra Şinasi ve Kemal merhum devrinden başlıyan lisan inti- bahını ve latin harflerinin kabulüne kadar türkçenin geçirdiği sahaları söyledim. Bu söz- lerim tabiatile matbaacılığa, yeni neşri- yata sevketmişti. Yüz senedenberi memleketimize giren mat- baacılığın arap harflerinden dolayı bir türlü terakki eylemediğini ve 615 parça olan arap matbaa harflerinin matbaacılık, yani irfan âle- mimize verdiği zorlukları şerhettim. Hele ( voyelle ) siz olmak mes'elesi, ismi hasların okunmaması, binaenaleyh ilmi ve sınai, ticari kelimelerin yazıldığı gibi okunmasındaki 70r- lukları anlattığım zaman enstitü salonunda bulu- beni * »