144 UYANIŞ No.1694—9 manda ediyordu. Yanlarında, suyun üstünde mantarlar küçük mevcelerle sallanıyor semada kanatlarile kasırga Nikola ise müş- martilar uzanmış beyaz gibi etraflarında dönüyor, fik bir nazarla kuşları takip ediyordu. Jan göz- lerini çevirdi ve bağırarak: — Hey... Gemici... iş başına... Ağa dik- kat et, dedi. Her ikisi de martiları ve hatıraları bir tarafa birakarak işlerine koyuldular. Yakriben oObir sâattenberi (çalışıyorlardı. Kayıkları balıkla dolduğu zeman, birdenbire denizin üzerine sis düşmege başlamıştı ki şimali memalikte ekseriya vakı olurdu. Her tarafta soğuk ve süküt, insan üzerinde büyük bir te'sir icra ediyordu. Jan Bojü ve Nikola Dro evvela ne bu soğuğu ve ne de titre- meleri hissettiler. Diğer seferlerde (Ter Növ ) ün bu sürprizlerine alışmışlardı. Bir dakikada, herkesi tehdit eden bu tehlikeye karşı kendilerini müdafaa etmek için mücadeleye hazırlandılar. Jan — Küreklere... Nikola... dedi. Dümenci ( Stella Marris ) in istikametine doğru dümenin yekesini çekti. Fakat bu istika- met gözle gözükmeyördu. İki saatlik bir yürüme esnasında daha henüz bu kesif sis içinde sefineyi goörememişlerdi kefeni andıran bu sis her tarafı istila ediyor, kayık kolların kuvvetile hızlı yürüdüğü halde yerinde duruyor gibiydi. Jan bir dakika kadar düşündü, sonra dum- enin ipini hiddetle birakarak: — « Çok fena » dedi. Nikola bir aksiseda gibi; — « Çok fena Bir lahza karşı karşıya, kollar düşük, söyle- diye cevap verdi. mek içün bir kelime bilmeksizin öylece kaldılar. Sonra dümenci sedasını duyurabilmek içün el- lerini ağzına götürerek: — Hey... Stella... Yirmi defa cümleyi tekrar etti, kulaklarını Fakat bu bağırmalar diye bağırdı dikerek cevap bekledi. sis duvarını aşamiyordu. Nihayet dermansız kalarak: — Şimdi sen... Nikola... dedi Nikola, ciğerlerinin bütün muteviyatını ne- hayatına kadar boşaltarak âvazı çıkdığı kadar bağırıyor, onun dahi feryadı neticesiz kalıyordu. Jan: — O halde dümeni sen al... Küreği ben çekeceğim, yolumuzu bulmak lâzim... dedi. Derhal küreklere yapışarak kuvvetli çekme- e başladı. Takriben her yüz metrede duruyor- vx lar, bağırıyorlardı. Bu hal böylece beş uzun saat devamı etti. Git- tikleri istikamet üzerinde bağırmalarına cevap verilmeyordu. Kuvvetlerinin kırılması ve mücadelenin fai- desizliği, kendilerine mahıv ve helâk olmak fikrini veriyor, iki adam artık manövrayı bırakı- kayık ise maceraya doğru gidiyordu. Şimdi artık, dünyadan, hayattan, ve her şey- den uzakta idiler. mışlar, Konuşmayorlardı. Kalpleri bir mengenede sıkışmış gibi, soğuktan titreşiyorlar ve nefesleri tıkanıyordu. Düşünüyorlardı: Bitti.. olacağız? her şey bitti.. ne yapacağız? ne Birdenbire bir martının sedası kulaklarında çınladı ve başlarının üzerinden bati bir uçuşla geçti. Şüphesiz, oda gaybolmuştu. Jan, dişleri arasından küfür ederek: — Mabadı var — Nakili: Ferit Namık Oyundan evel oyun Viyananın meşhur aktrislerinden Frtedl Haerlin sahneye çıkmadan teniste. Mes'ul müdür : MAHMUT SADIK