No. 1694—9 UYANIŞ 143 önünde vekarlı ve düşünceli bir tavurla tezgâhta duran Marti kuşuna yaklaştı. Kekeleyerek: — Madınazel Onorin, biliyormısınız.. yarin! Onorin kısa bir süküttan sonra cevap verdi: — Heyhat... biliyorum. Ve başını kaldırarak elini ona uzattı. — Cesaret Nikola!. Dedi.. Sefer çabuk ge- çer .. sonra yine buluşacağız. — Allah isterse.. zira deniz Pek haindir. — Allah isteyecek Nikola.. ve gelecek sene evleneceğiz.. karalaştırılan şeyi iyi biliyorum. pederim razı oldu. * Bu sözler Nikolayı takviye etti. Güneşten yanmış boynu palyaço - elbisesinin yakasından gözüküyor, parlak şiyah gözlerile Onorina bakarak ayakta duruyordu. Onorinin kalbi uzun zamandanberi Nikola- yı intihap etmişti. O hiç şübhesiz, diğerlerin- den daha ziyade sadık ve hörmetkârdı. Nikola Onorinin ellerinden tutarak: — Dügün gününde bulunmamı isterdim.. fakat su ile sema arasında çürüyeceğim galiba dedi. — Ben senin için Nikola, her gün dua ederken daima sakin olmanı ümit edeceğim. Bir kaç dakika sesiz kaldılar. Her ikisi- nin de kalbleri heyecan içiude çarpıyordu. Sonra gemici sükütu ihlâl ederek: — küçük bir hatıran yanımda olsaydi ne kadar iyi olacaktı... dedi. Onların teni ile gömleği arasında, boynunda taşıdığı küçük bir zinciri cözdü. Bu Zincirin ücunda küçük bir gümüş kalp bağli idi. Kalbi Nikolaya verecek. — Al... dedi. taşırım. Vaftiz anamdan almıştım, iade edersin... Nikola teşekkür etmek içün onu kuvetli kollarila kendine doğru çekti. — Şimdi, bende sana bir şey vermek is- tiyorum, dedi. — Ceblerini karıştırdı. Fakat genç bir kıza verilebilecek münasip bir şey bulmadı. Cep- lerinin mühteviyatı: bir pipo, bir tütün taba- kası, bir yumak sicim ve bir biçaktan ibaretti. Bunuula beraber tereddüt etmeden: — İşte.. gemici biçağım.. dedi. hatıra olarak al.. Onorin biçağa şirdi. onu çocukluğumdan beri bana avdetinde İstersen, dikkatli baktı. Sapı şim- Nikola tekrar; — Onu uzun zamandanberi saklamaktayım. eğer hoşuna gidiyorsa muhafaza et. Martı kuşu gülerek biçağı aldı: — Teşekkür ederim.. bu bıçağı kullandığım vakıt hep seni düşüneceğim.. Uzun müddet gözyaşlarıle biribirini kucak- ladılar sonra Nikola, arkadaşlarına iltihak et mek için ayrıldı. * * # Uzun bir deniz seyahatindan sonra (Stella Marrio) (Ter növ) de balık saydına boşlamıştı. Dudakları donduran, elleri çatlatan, adele- leri sertleştiren soğuk; korkunç, siyah ve kesif bulutlar, semanın tehditleri, balıkcıları işlerin- den alakoymiyordn. Onların hepsi rikkatengiz bir uhuvvetle müttehit Normandiya sahilinden zahmetlere ve tehlikelere karşı şen ve gay- gusuz azimet ediyorlar, ufukta gümüşi bir leke gibi görünen gemileri ve marina balıklarıla dolu küçük kayıklarila, günlerce bahrimuhitte dolaşıyorlardı. Balık saydı onlar için çok kazançlı bir işti, Her zaman ( Stella Marris ) in en yüklü ve birinci olarak memleketine avdet edeceğini ümit ediyorlar ve bu ümit, cesaretlerini fazlalaşdırı- yor, sefinede iki misli hummalı bir faaliyet hükümferma oluyordu. (Nikola Dro) azimette mukadderdi. Fakat avdette kim bilir ne kadar şen olacaktı. mağsum balikcıların (Jan ) bilakis daima sessiz ve duruyordu. ( Ter Növü ) lüler, seyahatlarında dümenciyi tanımişlar, fakat hu- yundan ahlakından, bir şey anlayamamişlardı. Herkes: — « Başının böyle düşük durmasına sebep, marti tokatıdır » diyor. fakat hiç kimse ( Jan- Boyü ) mün karşısında bunu söylemeye cesaret edemiyordu. Çünkü Janin sert bir bakışı ve demir gibi bir yumruğu vardı. Bir sabah, Nikola ve Jan, balıkları topla- mak için tesadüfen aynı sandala bindiler. Jan dümeni idare ediyor Nikola ise kürek çeki- yordu. Deniz sakindi. Alel'umum ruzgârlardan bizar olan bu sevahilin böyle sakin olmasi pek nadirdi. Küçük sandal kolların kuvvetile ilerleyor, ağlar yavaş yavaş çekiyordu. Iki balikçı mana- vranin yalniş yapılmaması içün biri birlerile konuşmayorlar yalnız yan, kısa sözlerle ku-