'Esırlıge karsı muslumdnlıgm,şyuksek mucadelesı— '..m' Z SEB!LURREŞAD İ Yazan Tahır OLGUN ___1._. ; Yaradıhstakı hurrıyetını kaybederek başkalarınmın irade ve idaresi altına 'mel demek olan esaret, beşerıyet tarihinde pek &s- kidir. En eski zamanlardaki insanlar, harben mağlüp eylediklerini ya öldürmek, yahut tah- telkahır istihdam etmek yolumu tutmuşlardı. Fsir namını alan biçarelerin, efendileri na- zarında hayvanattan farkı yoktu. Oldukça Mmedenileşmiş olan Mısırlılar, hattâ daha ya- kın zamanların adamı an Romalılarla İranlılar da bu vahşetten kurtulamamışlardı. Müşrik kavimler böyle olmakla beraber, ehli kit. b lan milletler de esareti İbka etmiş- ler, hattâ şıddetlendırmıslerdı Meselâ, Mı- sirda esaret hayatı geçiren Yahudiler, bilâha- re girdikleri - şehirlerdeki bütün halkı öldü- rürlerdi. Harb esirliğinden başka, bazı sebep- ler dolayısile hurrıyetmı kaybetmek te Muse- vilikte vardı. Ezcümle bir börçlu, borcunu odıyemezse alacaklının esiri, bir baba, kızını satarsa, o kız, müşterinin cariyesi olurdu. İsevilik de esareti caiz görmüş, hattâ Iscvıhk en ziyade esirler arasında yayılmıştı. -Cahil ve müşrik olan Araplara gelince, onlar da galebe çaldıkları bir kabilenin erkek lerini ya tamamen öldürürler, yahut «fidyei- necatr alarak salıverirler, yahut perçemleri- ni kestikten sonra bilâbedel azad ederlerdi.. Bu perçem kesmeye «cezzünnevâsin dertlerdi. * / kadınları ve çocukları ise, esir ederek ya hu- susi işlerinde kullanırlar, yahut satarlardı. - -- Nitekim Hicretin dördüncü - senesinde Ra'l ve Zekvan kabilelerine din talimi için gönderilen yetmiş Sahabiden altmış dokuzu gadreri şehit edilmiş, yetmîşincî olan Arar bin Hayatta kâlanlar: Hazreti Hüseyinin bütün cemaatinden hayatta kalanlar, Hazreti Hüseyinin zevcesi Rubab'm kölesi Ukbe bin Sem'an ile Merkâa!' bin-Sümame idi! Hazreti Hüseyinin diğer yet; miş iki arkadaşı Kerbelâda şehit olmuşlardı. (Bütün bu tafsilât, İbnülesirin dördüncü " - Gilt 30- 35 inci sahifelerinden aynen alirtmiş- 0 z tır.) » mer Riza Dogı'ul . Ümeyye ise perçemi kesilmek suretile salıve- rilmişti. zâa kabilesi şubelerinden Kelb oymağından hür bir genç iken yakalanmış, ve Mekkeye gö türülüp Cenabı Hatice hesabına. Hakim hbhin Hizâm'a satılmış, sonra Seyyide Hatice tara- “ fından Seyyidülenbiya Efendimize bağışla - nılmış, onun tarafından azad buyurulmuştu. Keza Selmanı Farisi, İranlı bir hür iken, memleketi olan Ramhürmüz'de bir kiliseye girmiş, hıristiyanlık ibadeti haoşuna giderek, Mecusıhgı terketmıs, hattâ babasından kaçıp hizmetle Arabistandan Âhir Zaman Peygam- berinin ba's olunacağını haber almış, Kelb kabilesi tacirlerinden bir kaç - kişiye katılıp Hicaza giderken arkadaşlarının gadrile Va . dilkurâ'lı hir Yahudiye satılmış, sonra diğer bir Yahudiye satılıp Medineye götürülmüş, daha sonra da efendisile Mükâtebe (1) ede- rek, hürriyeti bedelinin tesviyesi için tarafı risaletten yardım olunmuştu. | ülâsa, esir istihdamı Araplarda umu- mi bir âdet halini almıştı. Bir Araba güöre, kü- - le ve cariyesi bulunması, deve sahibi olması - kadar lüzumlu idi.. Hayvan gütmek;, tarla sürmek, bostanlarda, hurmalıklarda, rinde, hatta ticaret umurunda, hep köleler ve cariyeler kullanılırdı. Hattâ bunlardan başka türlü istifade eyliyenler, meselâ cariyesini kölesine tezviç, yahut kendisi istifraş ederek doğan gçocukları satanlar, yahut cariyelerini (1) Mükâtebeye dair aşağıda malümat verile- - .cektir. : v (2) Asrı Saadetteki münafıkların reisi bulü-. nan «Abdullah hin Übeyy bin Selül» ün .6 tane GAS riyesi vardı ki efendileri tarafından fuh: edilirler ve. aldıkları paraları o verirlerdi. Bunlardan «MWiuâze» ve «Nesike» isimli ; "cııt I, Sayı l4 _' Sirkat, yahut gadr suretile hür bir-ada- mı esir diye sattıkları da olurdu. Meselâ ilk * müslümanlardan olup Resulullâhın azatlı kö-. - - lesi ve oğulluğu bulunan Zeyd bin Hârise Ku- — ev işle- * fuhşa sevk ile vizite ücreti alanlar da vat- - - di ( -.