12 Mart 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

12 Mart 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Çizgiler | : Tulüat 5. —Selim Nüzhet Beyin “Türk Temaşaşı” adi (1) kitabını oku- dunuz mu? B. — Güzel eser... Müellifte eski temaşa san'atlerimize karşı büyük bir hürmet olduğunu gösteriyor... Yeni bir adamı eski bi götüren ihtiyacı düşünüyorum... S. — Mazi hasreti olacak!... B. — Kendini kaybeden tiyatro şuurunu sarsmak ihtiyacı belki... S. — Mümkün mü?! B. — Bir san'at eskiyerek maki- ne haline geldi mi, kurtulmak için şuurunun yaratıcı mebdeine kadar çıkmaktan başka çaresi kalmaz. Karagöz, mettah, ortaoyunu, asıl tulüat... Tiyatronun henüz kayıt ve esaret tanımıyan ilk, mâsum şekilleridir. $. — Selim Nüzhet “Karagöz, suratı, hareketleri, düşünüşü ve söyleyişi itibariyle Türktür” diyor. e Me Ben çin ileri- gideceğim, göz perde a ine aksetmiş insan, “insan bizâti- hir dir, diyeceğim Karagöz içtimai ananeleri tanımayan “tabif adam” m kendisidir. Nitekim Hacivat ta Türk çelebisinden fazla bir şey, “tabif adam”ın isyanlarma karşı mukadder olan aksülâmelleri ve- ren cemiyetin kendisidir. $S.— Desenize her biri bir Char- 1ot71... B. — Yok... Charlot bunlardan her biridir. Charlot miami gil, Türk temaşacılarıdır. eli da içinde olduğu | halde, hiç bir sinemâ komiği Karagöz mimiğinin kudret ve belâgatine erişememiştir 8. — Yalnız bu san'atler dekor itibariyle pek geridir!... B. — Aksine, üstünlüklerinin bir delili de bu dekor © unsurunu ihmal etmeleridir. Tiyatro dekor san'ati değil, “Discours” san'atidir Karagöz dekoru perde şeniyetine Orta oyünu dekoru yeğen şeni- Yetine, Mettahmki baleye yeniye tine göre bir türlüdür. 85, 86, 87, inci sahifelerindeki deve derileri resim değil, resmin mutlak tecellileri, âdeta metafizi- &idir!... Bir Akademi Profesörü için bu terkipli tipleri icat etmek kolay bir iş değildir... 5. — Hiç olmazsa tiyatro teleni- ği itibariyle geri şeyler!.- B. — Halâ o anleyamadmız; temaşa a sap'atlerinde asil (oolan san'atkârın yaratıcı (o kudretidir. Müellif, rejisör, (osüflör değil... Sonra bu san'atlerin de. kendine göre yüksek bir tekniği vardır. eselâ temaşada tekâmülün mih- veri piyes değil, komik şahsın ken disidir.” © , S. — Bu tarihi © san'atlerimiz modernleştirilemez mi? B. — Edilince Kendi asaletleri kendilerine kâfi. dir. S. — Canlı karagöz fena mıdır? B. — Yalnız fena değil, müs- tekrehtir. Karagöz hayaldir, cisim değil... Ss, gö Bari yaşa; ler mi? B. — Tarihi san'atlar ancak dâ- hiler sayesinde (yaşayabilirler; Nasıl ki sözsüz sinema © yalnız Charlot için yaşıyor. 5. — Naşit hakkındaki fikriniz? lar; bastonu tambur haline ge- tirir, Ve ona can verebilir. Naşit hali gülüç bir insan değil, eşyanın haline güldüren m a $. — Mettah Ali nasıldır? B. — Orta oyunlarında pek sü zeldir. Yaratıcı kudretini en ziya. de mimiklerde, kavuk devirdiği zaman gösteriyor. S. — D.İsmail'i tanırmısınız? B. — Zamanm en büyük tulüat. çısıdır, D.İsmail kadar bedahat duygusu taşıyan hazır cevap bir komik “görmedim. Yalnız zavallı kendini satmasını hiç bilmez... S. — Bari bu adamları himaye etseler... a B. — Selim Nüzhet'le birlikte “Tulüatı sevenler cemiyeti”diye bir cemiyet yapmayı düşünmüştük Yapamadık, çünkü bu da bir san'at... İsmail HAKKI (1) Selim Nüzhet, Türk Tema- eni Mettah, Karagöz, Orta oyunu ist. Matbaayı Ebuzziya 1930, İ dığı mülâhazaları da ki SANAT Fikirler ve insanlar YAHYA KEMAL ını 5. — Tenkit, bir eseri beğenip be ğenmediğimizi değil de verdiğimiz hükmün dayan- del edebi eserler arasında tenkidi olanları biç şüphesiz ki şiirl bassa lirik şiirlerdir. Herhangi serde meziyet diye © göstereceğimiz vasıfları, bir başkası için kusur saya» biliyoruz; çünkü o vasıflarm — birer meziyet veya kusur olması, o ancak sezebildiğimiz, fakat ne © olduğunu bir türlü tayin edemediğimiz bir İkuv- yete tabidir. Onun mevcut (olduğu her yerde kusur yok, ancak meziyet vardır. Onun mevcut olup olmadığı da bizim için bedihidir, isbatına hacet yoktur; fakat onu m Ee yenlere göstermek nasıl ur Tenkidin gayesi de ancak bu kuv- yetin ne olduğunu meydana 7 asaletinden fox gayet na zik bir sözdür; mülâ kayde kalkınca hükmümüzün yalnız değil, için de kaybettiğini Onu tekrar bulmağa çalışırız ve bu kay» bolan vüzuh peşinde koşmak nihayet bizi bir fasit daireye sevkeder. Bu- mun içindir ki bir şiirden bahseden her tenkit yazım ne kadar uzarsa © kadar eksik kaldığı hissini verir. Bu- na rağmen münekkit, ilk (sözlerini tekrar edinciye kadar duramaz. Yahya Kemal hakkında geçen haf- ta yazdıklarımın ne kadar eksi eksik ol. duğunu. tekrar bahsetmeğe, kendi mecburum. karşı, 6. — Yahya Kemal'in şiirinin vazıh olduğunu söylemiştim. Fakat vuzu- hun, bilhassa şiirde vuzuhun ne oldu- Zunu tayin etmek müşküldür. Vuzuh, in evsafındandır; bir bakı- ma sadece ikna edebilmek demektir, ina ee ki ia iddia ot tiğimiz işti etmediğimiz fi- kirleri anlamamış olmakla ittiham ©- dilmemiz, pek de haksız değildir. Şiirde böyle bir şey aranamaz; ve yahut ki şürde ikna mevzuu bahis o- İursa bu ancak (şairin iç âleminde, bizimkinin bir benzerini bulmak de. mek olur. O hâlde Yahya Kemal'in şiirinin vazıh olduğunu © söylemekle lik e diri ebe anladığın Gi göstermiş oluyorum? Hayır; o mana- da olmadığını pek âlâ biliyoruz, Yi ya Kemal, her Türk tarafından değil- se de, edebiyatla uğraşmış her Türk dan derhal anlaşılabilir. | De- mek ki onu anlamak için (edebiyat “discipline” inden geçmiş olmak kâ- fidir. Bundan bir netice çıkarma; kalkacak olursak zannederim şu neti. ceye varırız: Vazıh şiir, bütün unsur- ları yazıldığı mevcut olan şiirdir. Bu itibarla hiç bir vazıh şiir, tamamile original de- ğildir. Bunu bir kusur olarak kaydetmiyo- rum. Otiginallik mutlak bir surette meziyet olmadığı gibi ondan mahrum olmak da muhakkak © meziyetsizlik değildir. Eski sözleri tekrar | etmek demek de değildir; onları yeni bir şe- kilde terkip etmek, onlara kendilerin- de bilkuvve — fakat ancak bilkkuv- değildir; fakat buru anla- mamız İçin hiç bir eksiğimiz yakin la âlemimize değil, aklımı. lerimizi geçirmek lâzımgeliyor. Bunun için bu parçada işaret ettiğim bazı o edek “Originallik mutlak bira sureti siyet olmadığı gibi ondan mehil olmak da mul meziyetsizlile değildir” dedim. Aceba?... Hiç ol. mazsa bazı kayıtlar gözetmek lâzım. dır. Hakikaten büyük şair e ki “büyük” kelimesinde derece ğ ancak keyfiyet mevzuu bekle), dilinin ananesine yeni bir şey. ilâve, etmiş olanıdır; fakat her yeni bir şey ilâve eden muhakkak © ehemmiyetli bir air değildir. Hakikaten büyük Kar evvelâ anlaşılmamazlıkla run fakat her bir e bize çok güzel vermiştir, fakat büyük bir şair değil dir. Zaten e mi bir devir açmamıştır, bi- yan muştur. Maksadımı daha iyi anlatabilmek için şiirlerini her oluyuşumda © zevk duyduğum Yahya Kemal'i, eserinden doğrusu hiç de emen başka bir şairle, Tevfik Fikret'le İcarşılaştı. racağun. Tevfik Fikret & hakikaten yeni bir görüş cak lisanı için, bütün iddinlara rağ bir sanatkâr olmadığı için, zevk- sevmiyoruz. o Yak; in lisanı, Fikret'in çetrefilliğin- © bir sanatkârder; sizlik yoktur. Fakat bir yaratıcı de- ğildir. Kendisinin pek sevdiği Naili, hiç şüphesiz ki Şeyh Galipten daha sanatkâr bir şairdir, fakat onun ka- dar ehemmiyetli değildir. Zaten, Nedim müstesna, kendisi- De gerek bizim edebiyatımızda, ge- rek Fransız edebiyatında seçtiği ve- talar, hep böyle şairlerdir: | Naili, Josi « Marin de Hörödin ve Jean Morâas, Nesrinde ve hayat daki vaziyetinde (attitude) ise, Maw- rice Barrâs'i hatırlatır. Yahya Kemal Verlaine'den de bah- Verlaine bolan güzel mısra zevi ya Kemal hatırlattı. Fakat bu bazan küllün aleyhine oldu. Vakıa ne ga- ellerinde, ne de yeni tarz tamamile eskilere uyup biribiri ile a- lâkası olmıyan beytleri sıralıyamadı. Yal parçasında, o “Fazıl Ah- met” inde bir beyit, ille ta, diğerleri ile alâkadar değil gibi- dir. akin bahsederken birden bire: Pir olur Yakup, uzaktan bir ceres gör eylese — Mahfel Yusaf sanır ye Ken'an'dan geçer diyor. o Fakat bü, Yahya Kemalin — başlıca “subtilit&” lerindendir. İyi bakılınca, remzi ma- nası düşünülünce, manzumede hiç de yabancı olmadığı zevk ile görülür. Yahya Kemal küllü düşünmedi de- Hil, onu inşa edemedi. o Kusursuz manzumesi yok gibidir; bilhassa uzun parçalarında... En güzel manzume- lerinden biri, “Açık deniz”, tatsız mus ralarla doludur: o Mağlâpken ordu, yaslı ie bütün İzer Rüya ma girdi her e bir e zan, Bilkama son beyti! Şekvanı dinledim, ezeli muztarip deniz! — Duydum ki ruhumuzla bu gurbette sendeniz. . sibi gözel bir beyitten sonra, bir ks sadan hısa çıkarır gibi, takdim ve tebirli, vezne girmek için ter döken şu beyit: Dardurmaz, anladım bunu, hiç bir. güzel kıyı, — Bir bitmiyen susuzluğa benzer bu ağrıyı!.. Buna ne lüzum vardı? Garip gözükür ama bir manzume- ye lüzumsuz ve tatsız mısralar kat- mak, mısracılığın illetlerindendir. zel mısralar var ya! onların hatırı i- çin öbürleri de gider! Fakat Yahya Kemal'in en | güzel addettiği mısralar da o kusurdan sa- lim değildir. Birçok kimseler gibi be- nim de en harikulâde beyitlerd. dettiğim şu matla bakalım: bezmi camı kurduğu gün: “Şat olun” dedi; — «Ey dilharaplar, için abat olun dedi. Sonunu “için, abat “olun” diye, yani siçin> kelimesinden sonra durarak ©- kuyamıyoruz, vezin vaslı emrediyor. Halbuki mana asıl o zaman güzelle- şiyor ve şüphesiz ki Yahya Kemal de öyle kastetmiştir. Tam hedefine va- ramamış. Bütün bunlara rağmen türkçeyi en lamış bir şairdi kadar hâkim olmak pek az kimseye müyesser olmuştur. Nurullah ATA Tarihi çehreler etrafında İ sr tarihine dair ve çok etrafi ve esaslı- tetkiklerin mahsulü olan bir kitaptır. Vaktile (Ayın tarihi) ve (Hayat) mec. ka verici, Nahit Sırrı Beyin bu'yeni &- serini her münevvere, Darülfünun ve lise talebelerine hararetle tavsiye ede. biliriz. Boynu bükük kızlar” Mnibanda Akşam iri Reşat Feyzi mecmuasında “Kalemin ucundan” lâvhası yz yazdığı kvek ar ve” da Akşam” ismi altında top ladığı ürer ve buyeni neşredilen “Boynu bükük kızlar” isimli hikâye külliyatında edebi liyakatini karilerine ispat ve takdir ettirmiş genç bir san”. atkârmızdar. Roşat Feyzi Bey orijinal ve bayatı bakikiyenin O tam bir makesi olân bu yeni eserinde tam bir muvaffa- kıyet göstermiştir. Kendisini tebrik ve eserini tavsiye © Birinci Sahifeden Geçen Yazılar Almanya imparatorluk bayrakları içinde (Başı 1 inci 7 sine aykırı bir hareket saymaktadır. Bu hale bir nihayet verilmek üzre diploma- si yolil teşebbönlerde bulunulması iht. Fransız gazeteleri bir şeyler söylemek isteyor PARİS, 11. A. A. Frame İngiliz konuşmaları hakkında dün neşrolunan zeteler bu hakiemda objek- “ konuşmalar konuşmaların ibti i ol. duğunu ve ilerisi için baz ı işaretleri ih tiva ettiğini kay: Yeni bir Beşler konferansı proj vazgeçil- miş olmasından dolayi gazeteler memnu niyet gö itlercile- Hi in taşkanlıllarma mutlu ve Taki bağinsise Mi Mümin dei Taz olmasını ayrıca sevinçle karşılayor- Se Mim gel sek gani Beam Gi pen iğ ra alg " y> dederek Londra ile Paris arasındaki iyi anlaşmanm sulh için en kuvvetli terni- nat başk ettiğini yazmaktadırlar. Neşredilen tebliğ PARİS, 11. A. A. — Fransız ve İngi- liz e ziyafet im başlayarak saat 10,16 ya devam etmiştir. Sant 17,10 da aşağıdaki tebliğ veri. MÜ Mac Demmla il Siç Behü Simin, egri bilir sefareihanesinde geçiniz lerdir. İngiliz mazırları, Cenevreye gi kon fırsattan istifade ederek M. Dala rinden dolayi çok İngiliz nazırları Fransız halihazırda göze çarpan başlıca iktisekii ve siyasi meseleler ip “Cenevre meselesinin Avrupanın şim- diki hal ve vaziyeti dolayisile en a mazırlar tarafından ka- mk vie olduklarım Dldlemilerdi İmparatorluk bayrakları çekildi BERLİN, 11. A. A. — Prusya dahili ye Releh komiseri yarınki | pazar günü büyük harp ölülerinin hatırasını sini i çin bütün resmi dairelere matem bayra- ği çekilmesini emretmiştir, Bu bayraklar siyah ve Beyaz Prusya, siyah - beyaz - kermızı imperatorluk bayrakları olacak- tir, Siz de silâhları bırakın! CENEVRE, 11. A. A. — M: Nadolay, re lan gazeteye yazmış luğu KE yam Almanyanın emniyetsizlik içinde bulun- dağudan silâhları konferansının geri bırakılmasına ve orta bir hal çaresi Hitler'in bir ME Tam birliğe doğru BERLİN, 11 — Almanya birli: ğe doğru gidiyor, Bütün bükümet- ler birer birer istifa etmekte ve yerlerini Alman komisererine ter- ketmektedirler. Bu suretle bütün Almanya Hitler kabinesinin emri altına geçmiş bulunmaktadır. Sarre mere ere mühim bir BERLİN, 11 Gidek, — Nazi hü- cum kıtalarina mensup 200 kişi kadar zannolunan bir grup, bir- kaç gün için Kehl kışlasını işgal etmişlerdir. Berlinde Kehi kışlasının Nazi- ler tarafından işgal edilmesinin as lâ askeri mahiyette olmadığı ve işgalin tamamile dahili siyasete teallük eden sebepler dolayısile yapılmış olduğu söylenmektedir. Civardan gelmiş olan kimsele- rin çoktan gelmiş oldukları yerle- re dönmüş oldukları söyleniyor. Silâhları bırakma zamanı değil VAŞINGTON, II AA.—M. Norman Dawis,M. Roosevelt'e Av rupanın vaziyeti hakkında izahat vermiştir. Mumaileyh, buhran dev resinin yaklaşması, silâhları bırak ma konferansının muvaffakiyeti- ni şüpheye düşürmekte olduğunu söylemiştir. M. Norman Dawis, Almanya ve Avusturyadaki siyasi vaziyet ile Uzak Şark ihtilâfınm silâhları br. rakmak için birer mania olduğu: nu ilâve etmiştir, Amerikada yüksek mevkilerde bulunan kimselerde silâhları bı- rakma dei akibetinin ne o- lacağının birkaç güne kadar anla. şılacağı intibar vardır. Bu zevat, Almanyanın yeniden silâhlanması ve Japonyanm in art ması ihtimalleri karşısında telâş i- çindedirler, Roosevelt idaresinin diğer dev- etler kuvvetlerini artırdıkları tak- dirde Amerikanın da böyle bir si- yaset kabul etmek mecburiyetinde kalacağı fikrinde olduğu zannolu- nüyor. M. Nadolni'nin bir yazısı BERLİN, 11 A, A.— Volf A- jansı bildiriyor: Alman elçilerinden M, Nadolni, Milletler cemiyeti o mecmuasına gönderdiği bir yazıda diyor ki: “Emniyetsizlik içinde bulunma- sı kendisi için büyük bir tehlike olan Almanyanın konferansı tehir yolunda ortaya sürülecek herhan- s bir teklifi reddetmesi lâzımge- lir. Almanya geçici ve muvakkat > çare bulunşnası fikrini de ka- bul etmiyecektir. Almanyanın emniyetini sağlam laştırmak kaygusu hakikâtle geç- mekte daha fazla geçikmeye ya- » ğ Turizm kongresi (Bay: 1 inci sahifede) ları, rehber ve tercümanların beynel- milel kaidelere uymaları, gibi mesele- ler ve en mühim olarak ta otomobil- lerle demiryollarınm rekabeti ve tu- rizm için lüzumu çıkarılması meseleleri müzakere edil. miştir. Bu son iki meselede Türk be- yetinin poktai nazarı şu idi: Demiryolları ile otomobillerin re- kabeti meselesinde, demiryollarının lehine bazı kayıtlara tabi tutulması ticaret noktasından makul ise de, tu» rizm noktasından, otomobiller lehine tetbirler alınması daha lüzumludur. Kambiyo meselesi hakkında kongre- ye teklifte bulunan İtalyan heyeti, kambiyonun dış memleketlere çıkarıl ması için hükümetler nezdinde teşeb- büste bulunmasını söylemiştir. Türk heyeti ise prensip itibarile buna işti- rak etmekle beraber, seyahat acente- lerinin, seyyahların hareket ettikleri noktadan bütün seyahat için alacak miş ve bu teklif kabul edilmiştir, Kongre dağıldıktan sonra Türk be yeti reisi Reşit Saffet Bey Kahire, İskenderiye ve Şam ve Atinada resmi turizm müesseseleri ile bazı temaslar da bulunmuş ve Türkiyeye seyyah cel bi için bazı itilâflar imza etmiştir. komiteler Femen işe başlamışlardır. Bu meyanda basılmakta olan arapça ve rumca Türkiye turizm rehberleri- nin, faydalı bir surette tevziine karar verilmiş ve memleketimize gelecek seyyahların sınıflarına göre propa- ganda zeminleri tesbit edilmiştir. Kahirede Prens Tahir Paşa ve Va» gön - Li şirketi mümessili Şakir Beyin iştirakile teşkil edilen komiteden bü- yük faydalar ümit edilmektedir. İsken deriyede Başkonsolosumuz Nizamet- tin Beyle Macar Başkonsolosu ve Sey risefain acentesi M. Paul Nam, İş Bankası müdürü Esat, Muhadenet ga- zetesi müdürü Remzi ve Anadolu A- jana muhabiri Ziya beyler Clariç ote linde Reşit Saffet Beyin nezdinde yap. tıkları toplantıda İskenderiye'deki fa ,en müşkülpesent insanların tak- i celbedecek bir mükemmeliyet- , Vapurda kendileri ile birlikte seyahat ettiğimiz İngilizler, Fransız- lar ve Yunanlılar bizimle beraber hep bü fikirde iğiler.. olan kambiyonun | Kazanç iâyihası (Başi I inci sahifede) kudu. Ve şimdiye kadar divanca yas pılan bütün tetkiklerin ve Meclise ar- zedilen raporların bu kanunun icabas tından olduğunu fakat bunların ka- nun mahiyetinde kararlar olmadığını söyledi. Erim Atalay Beye de cevap vere- rek: — O zat müessesenin plânçosunda temiz göslerilmitşir. dedi. Fuat Beyin izahatı Refik Şevket Be yi tatmin etmedi. Noktai nazarında rar etti: — Fuat Beyin izahatı noktai naza- rımı reddetmiyor, Divanı Muhasebat mürakabesini mademki Meclis nami- na yapıyor, tabiidir ki tetkiki, de Meclisi âliye bildirmek mecburiyetin- dedir. Mevzuu bahis mesele bu değil- dir, dir. 3 aylık raporlara şamil olmıyan dip yin teklifine iştirak ederek meseleyi lı esasiye encümeninin tetkik et- Refik B. in beyanatı Refik Bey (Konya), teklife encü- men namına iştirak etti. Ve meclisten çıkacak karar ister kanun mahiyetin- de olsun, ister olmasın böyle bir rar aleyhine hiç bir vatandaş resmi ta itiraz müracaatları yapa- maz dedi. Şu mütaleayı ilâve etti: — Meclis yalnız. raporlara kesbi attıla etmeli ve bunların içinden yal Biz elzem gördüklerini müzakere et- melidir. Neticede meselenin teşkilâtı esasiye encümeninde tetkiki için Refik Şev- ket ve İsmet beylerin takriri okuna» rak kabul edildi. Kazanç vergisi Meclis ruznamesinde kazanç vergi- si kanun lâyihası da bulunuyordu. Bütçe encümeni mazbata muharri Dr. Galip Bey lâyihada bazı kelime tnahihleri yapılmak | üzere lüyihanın işaret etti. zakeresi de lâyiha bütçe encümenine iade o- lundu. Lâyihada tadilât ANKARA, 11 (Telefonla) — Büt balik sonund layacaktır. Encümenin lâyiha üz de bazi tadilât yapacağı anlaşılmak tadır. Bu meyanda lâyihada bütçe en cümeninin evvelce yaptığı tadilât ü- zerine hükümetle muhalif kaldığı ba zı esasların da değiştirilmesi i galiptir. Tadilât yapılırken am Şeref Beyin takriri nazarı i- tibara alınacaktır. Bu maksatla Şeref Bey encümen müzakeresine iştirake davet olunmuştur, Lâyiha Bütçe encü- meninden sonra Adliye ve Dahiliye encümenlerinde de tetkik olunacak ve ancak Nisan sonunda tekrar heyeti umumiyeye gelebilecektir. 20 kanun lâyihası ANKARA, 11 (Telefonla) — Hü- kümet bugün meclise 20 den fazla ka- nun lâyihası takdim etmitşir. Mahke- meler teşkilâtı lâyihası, Adli sicil İz. yihası, Adliye kadrosunda tadilât ve bazı makamların maaşlarına zam ic- rasına dair lâyiba, soy adı lâyihası, askeri izin hakkında lâyiha, movdu- atı koruma lâyihası, nahiye müdürle- rinin tayini sureti hakkında lâyiha, #memurin kefalet kanunun bazı mad- delerinin değiştirilmesi hakkında lâ- yiha, dersleri muallimlerinin ücretleri lâyiha ile Temyiz mahkemesinin Ankaraya nakli hak- kındaki lâyiha bu meyandadır. Bu Kayalıklara oturan gaz gemisi Bozca adada Mermer burnunda kayalıklar üzerine oturan İtalyan bandıralı 7500 tonluk motörlü Pri çtone gaz gemisi 20 derece san- cak tarafına meyletmiştir. Gemi, mürettebat ve kapdanı tarafından terkedilmiştir. Nihayet dün akşamdan itibaren kurtarma işine başlayan Lavalet tahlisiye va i

Bu sayıdan diğer sayfalar: