1 Aralık 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 10

1 Aralık 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

siz bir endamın- nefis saçlarla © maz dan başka hiç bir. kudreti van bir kızın karşısında muzaffer a5- kerler kumandanının açzü zafını, lere etilip Onun ayaklarının tozunu silişini, kayalar kadar kuvvetli erkeğin ir kapılmış bir Tap gibi anlatan yapraklar, süphes SİZ olma- Ver- | dü hi- felerindendir. Mato uyuyunca, Salammbo bir kere eline gelince kendisini adeti Jakayı bırakan örtüyü alıp kaçar. Kamilkarın tarafından Ahta büyük güzel inya İli; atının en adamları ordusi bir yangın çıkarılmış ve bu kargaşalık firar kız m Harp gene bitm bu harbin muhtelif dataların ali Flaubert esnasında bir ihürasla sürük- ler, Ni t Hamilkan bir hilesi ücretli askerleri ve onların kumandan ları olan Matoyu mağlup eder. Mato- nün yolu her taraftan kapatılan ordu- sunda askerler birbirlerini parçalamakta, Bu boğuşmalar on doku? hatta vemektedirler. esnasında yirm bin kişi gün içinde mahvolur. Matw Kartaceye esir getirilir. O kederden hasta, ölecek kadar hastadır. ve Salammbö bir komşu krala verile cektir. Matonun büyük şenlikler orta- sında, bin bir İşkence ile öldürülmesi kararlaştırılmıştır. Eserin en muhteşem kısımlarından birini ve en son sahile- lerini teşkil eden bu işkence ayininde, zevci olacak kralla beraber Salammboda hazırdır. Ve Mato feci ıstırablardan sonra can verince, Kartacenin için içmek üzere başı oturduğu tahtın çözülen inrek ölü Kalbini taşlardan katı ve mermerlerden souk sandığımız Salammbö, belki ha- bersizce Matoyu aşkların en çılginile miş, yahut ta zaferi kalkmışken, saçları yerlere papasların insanı görmekten bile menettikleri mukaddes şalı eline lâkayt bir hisle aldığı için bunun cezası olarak can vermiştir. yk kısaca ve ne fena anlattığım Salammböyu okuyalı beş sene oldu. Ve okuyup bitirdikten sonra tam bir hafta hiç bir şey okumağa tahammül ede- olduğumu hep hatırlıyor, ve üvercinler kadar zaif Salambönun ordulardan kudretli güzelliği karşısın- memiş Türk ellerinde : HAYAT, 10, Acara Cnmhuriyetinde iktifa ediyorduk. Diye bilirim ki bu seyir haylı eğlenceli bir işti. Kaçan, kovalayan, titeni kaçıran, arkadan ko- şup vak Bütün bunlar arasında hayli gülünecek va ayan. kalar olurdu. tirende geçirip de er- artık bizde bu Bir geceyi sabaha çıkınca yolculuğa alışmiştık Uyanır uyanmaz ilk işimiz, lerle beraber ilk istasyonda oldu. Hava daha henüz ışıyor, lar hanımlar da uykularına ediyorlardı. Tiren kalktıktan yerimize döndük. Herkes bir şeyler gevelemekle uğraşıyordu. Bizde Dok- torun köylü sarıcılardan aldığı tavugu atçalamakla meşgul idik. Bir türlü kopmak bilmiyen bu tavuktan birer parça kaparak yedikten tiren için ve seyahatâ çıktık, Vagondan va- resi incu- inmek çocuk- devam sonra Tİ sönrü gona geçerek, memurlardan birinin güya restoran haline koyduğu bir kompartımana Kudar geldik. Bir az kuru peynir, bir kaç parça küflü su- vuktan ibaret olan yiyecekler hiç de iştah uyandırır gibi değildi. Sabahleyin sıcak bir şey içmiş olmak için birer çay ismarladık, Otu Ulak pisliği. masaların üzerindeki kaybolmuş renkleri a mide bü- landırıcı şeylerdi. Biz etrafı tetkik ile yerlerin ugraşirk n çaylarda ge mişti, Hakikaten rülecek şeylerdi. Su ile bulandırıl- mış kiremit tozu renginde bir mayi, kimbilir ne kadar zamandan beri esaslı bir temizlik yüzü görmediği np cam rengini kaybederek donuk sarı veşil bir ton olmuş bardaklar içinde âdeta yutulması hayli kahra- manlığa bağlı bir iş idi. Doktor bana ben doktora bakışıyorduk. Gülmemek da erkeğin zavalılığından duyduğum rikkat ve azabı hala görsümün içinde duyuyorum. Şunuda ilâve etmek isterim ki, (o Flaubret kitabi Oen taşgın bir hayalle sarsılarak yazmış olmaklı (o beraber, kitabı yazmadan Kartace ihstrabelerini sinesinde taşıyan 'Tunusu ziyaret etmiş ve romanın feç- için hayli güclük çekiyorduk. Doktor yokmu? gözüne karışmış, iri seslendi. Limon üzü iz meyha neci kıyafedi bir herif günlerdenberi rafın bir köşesinde dura çek İmiş. buruşup b muş bir limo- nu alarak sucuk kestiği koca Vi ç parçaya böldükten etirip öm bıraktı. Biz doktorla birer kerre daha bakıştık, Konuşma ladık. O kadar dalmışız ki limonüda unütmuşuz. orada kalmışız. İç kişinin hareketinden istifade vererek savuştuk Çocuklar uyanmış- la merak ve telaş içinde bizi arayor- lardı, adeta kork'nuşlardı: N redesiniz? sizi dışarıda kal- dınız, tireni kaçırdınız sandık dediler, Artık güneş dormuştu. Baküya varma- miza da bir saat kadar kalmıştı. Yakın istasyonlara ine ecekler hazirlanıyorlardı, a baş- dura suyu ii a baş- çayıda Bir saatt n f.zla ile para Bizde yavaş vavaş hazırlanmağ lamıştık. çocuklar giydirildi. çantalar toplandı. Bütün dikildi. Gün cuma idi. Şupheyok ki her yer kapalı olacaktı. Biz resmi zatleri nerede ve nasıl bulaca:tık!? Filhakikı bir saat sonra büyükçe izleri görülmege baş- gözler pencerelere bir istasyonun lamiştı. 'Ta uzaklardan andiran petrol kuyuları görünüyordu. Bakünun hem istiklâlinin hem de esaretinin sebebi olan kuyular!.., Bir Azeri şair bu yerler için: . O servilikte çayırdan, çiçe- kten iz Söke Görürken anlayacaksın ki, hep be tak ıktır. kara kara servileri tiği Kartace hakkında yazılmış tekmil eserleri de (o Okumuştur. Tarihi roman davasına kalkınca en bas tarih o hakikatlerine riayet (o etmeği pek zait bir yük, hatta haysiyeti ede- biyeye dokunacak bir hareket sananla buna bilmem ki ne derler?. Nahit Sırrı 2 in

Bu sayıdan diğer sayfalar: