ÇT FFÇ F T Çocuklar arasında — Annem, babamın kafasına ta. bak atıyor, K e- Eyvah, İşler fena desene., De- mek ki annen babana kızdı. — Hayır... Henüz kızmağa başlı- yor! Kavga — Adam, sana bir yuniruk vur- duktan sonra ne oldu? — Üçüncü bir vurdu. — İkinci yümruk demek istiyor. sun galiba? — Hayır. İkinci ona vurdum. yumruk daha yumruğu ben 6 HAZIRAN — 1';:'. Staj Genç kız neşeyle annesinin oda- sına girdi ve: — AÂnneciğim, dedi. Babamdan bana yüz lira ister misin? Yeni bir| elbise yaptıracağım. , Hayır, git kendin iste. Bir aya kadar evleniyorsun... Erkekten pa ra istemeğe biraz alış! Fransız Tıkrası Protestan rahibinin kızı, kocasi- na — Gidip babamın, “biribirinizi seviniz, iyi geçininiz,, meyzulu . hi- tabesini dinilyelim mi? . Kocası — Hayır sevgilim... Evde oturup babanm dediklerini tatbik edelim daha iyi, D aa :/J// ÖÂ /// // .—ıı/ıııır !4: , '_ğ; F ı/’/ ge YAZISIZ HİKÂYE: Vapurda bedava yolculuk etmenin bir çaresi! -u T OAT LA 'Nh'ı, " “ Çi y ı!ı/ '/'/'i///w//% — “İTlk bakışta âşık oldum,, der- — ler. Sizin başınızdan böyle bir aşk | Ö geçli mi? AĞ Hi e nnn dB nn ddi zt aK 'H BÜ |a ” n n İsn ea Yi D l l ĞĞŞNDU ÜD « y n — Geçmedi ve geçemez. — Neden?-çok-mu müşkülpeseni- / siniz? — Hayır, miyopum. — Hayır, ıen:len cıgara değil, Iıîbrıt istemiştim. — Meyhaneye gitmeden önct — bana bir iskemle Tesmi o miydı sanki? yapamadı A LEm Fakirlik 1 Dilencinin biri büyük bir evin ö ’.' tünde durdu, Ve alt kat pencere- | Jerinden içeri bakarken bir diğer dilenci geldi. — Na dersin, dedi. Bir şey ç- kacak öve benziyor mu? Öteki mırıldanarak cevab verdi: — 'Hilç zannetmiyorum. Pek fa- - kir şeyler, galiba, şuraya baksana, İki kişi bir bivano calıyorlar b | Zekâ Yazlık evine taşmirken gaz oca- ğini yakıp Üüzerinde su dolu bir çaydanlık bırakmıştı. Bunu gören kömşusu hayretle sordu: — Neden onu bırakıyorsun, Kay nayıp gidecek, Gelip çay içecek de gilsiniz ki.;. — BSen bizim işimizi anlamazsın, Havagazi saatine attığımız on ku- ruşun henüz müddeti bitmemiştir. Mademki pıîrasmı verdik, hakkımız olan havagazi de sarfedilmelidir. Tanıştırma kadın kapıyı açtığı zaman hkar. şısında iki dilenci birden görünce kızdı: — Artık kepazeliğin bu derecesi olmaz. Dün bir dilenciyken, iki tane oldunuz, Sizi besliyecek değiliz ya... Dilenci özür diledi: — Kusura bakmayın, Muvakka- ten iki kişiyiz. Arkadaşım benim yeni ortağımdır. Müşterilerime tak dim için getirmiştim. Dalgın adam — Havalar da nekadar sıcak gidiyor. İnsanın daha şimdiden bacaklarımı kımıldalacak takati kalmıyor. © bir şey mi? — Tuhaf değil mi? Alelâde bir dananiın kemiklerinden piyano tuş- ları, diş, bıçak ve çatal sapı ilâh ya pıyorlarmış... Şayanı hayret değil mi? — Daha şayanı hayreti var. Bi- zim pansiyon oturduğumuz evin sahibi © kemiklerden çorba dahi yapıp her sabah önümüze koyu yor. Da'na fenası İki arkadaş biribirlerine bir ge- ce evvelki eğlence maceralarınm tarihini anlatıyorlardı. Bir tanesi şöyle dedi: — Vallahi benim gecem, sonuna doğru pek garibleşti; karakola gö- türüldüm. Öteki arkadaşı cevab verdi: — Sen gene taliliymişsin. Ben evin yolunu bulmüuşüm ya... O ha. limle köroğlundan yediğim daya - ğın hesabini sorma,., A eee FT T ee şimdi | — Son istasyona geldik, !mn“ı!ı' Vüzem, — Neden inecekmişiz? Bizim gidip gelme biletimiz var, — İngiliz karikalürü — — Kızı mı kandırmak nasıl olur- muş şimdi ben sana öğrelirim. o er Teşekkür ederim, Ben;bu işij tek başıma pek bereremıyecektım — Senden hiçbir zaman ayrılmı- yacağım. — Ya ölürsem? O zaman da beni takip edecek misin? — Tabii, mezarınmı başına kadar! — Karının resmini neden davw sn Üüstüne yapıştırdın? — Böyle daha hızlı Ja ondan! VuUruyorumM Barberde Başmda hiç saç olmıyan müşte- riye berber dalgınlıkla sordu: — Saçmızı mı keseceğiz dini ? Nüşteri hiüdetle covab verdi: — Hayır. Saçımı kesmeyip yal- niz tarıyacak, sonra arkadan bir topuz yaparak peombe kurdelâ bağ- efen. hyacaksın.,.. Anladın mı? tT K Ürü dut nedeğ*i kızarmış? Dr. G. A, Bu mevsimlle karadut ye“ meği elbette seversiniz. Fakat onun öteki dut gibi beyaz olma yıp ta neden ilkin k-rmızı, son- radan da kara olduğunu bil- mem, hiç düşündünüz mü? Ta- biat onu öyle yaratmış, insan” ların kimisini sarışım, kirhisini esmer, kimisini de kapkara yap tiğı gibi, demeyiniz.. Kara in- sanları, çok güneşli iklim k3- rartmış, derler. Halbuki dut için öyle olamaz. Onun beyazi da karası da şimdi ayni iklimde, biribirinin yanında yetişir. Ö halde?, Rivayete göre, dutların hepsi eskiden beyaz olurmuş. Son” ra meşhur Babil şehri civarında bir ağacın dutları beyaz iken birdenbire kara olmuşlar. Bakınız nas:1- O şehirde biribirine bitişik iki evin çocukları, biri Çisbe adında kız, öteki Pirame adında delikanlı biribirine âşık olur- lar. Çocukların anneleri, babaları böye komşuluk arasında âşıklık tanrmadıklarından çocukların biribirlerini görmeleri- ne razı olmazlar. Onun için iki genç evlerinin aras ndaki du" varı delerek mektuplaşmaya başlarlar. O zamanlarda — kâğit henüz icat edilmemiş olduğundan onların kiremit parçası Ü- zerine yazdıkları mektuplar da delinmiş duvarın arasında hiç belli olmaz. Ancak mektup, kiremit üzerinde bile olsa, aşk â teşini söndüremediğinden, iki genç nihayet biribirini göre « bilmek üzere geceleyin bir beyaz dut ağacının altında rarile” vu verirler. Kızların, randevu yerine etken gelmeleri âdeta değilse de bu Çisbe adındaki güzel kız, beyaz dut ağacının alt na önce gelir, Fakat oraya gelince karşısında bir arslan çıkar, kız ars- landan korkarak bir kayanım kovuğuna kaçar. Kaçarken d? arkasınidan maşlahı düşer.. Arslan, kızı kaçırınca onun maşla” hını parçalayarak, öfkesinden çıkar gider.. Derken sevgilisi dut ağacınım altına gelir. Kızın yerine orada parçalarımış maş- lahı ve arslan ayağının izlerini görünce yüreğinin acısından kılıcını göğsüne saplar.. Delikanlının göğsünden çıkan kan dutağacına sıçrayınca, bütün dutağacı ve onunla birlikte be” yaz dut ağaçlarının hepsi birdenbire k-zarırlar ve ondan sonrâ bizim taraflartlaki dut ağaçları hep karadut verirler. — Ya şimdi yediğimiz beyazdut?. Diye soracaksınız.. Onu daha altıncı asırda - yani dün Yazan: Vdelek?t bizim Aynaroz! pâpasları Çinden alıp getirerek ipek böceklerine yem, yetiştirmek üzere dikmişler ve bu taraflara tanıtmışlardır.. Babildeki Pirame idelikanlının göğsünden sıç- rayan kan damlası Çin diyarına kadar gidemediği için, orada- ki dutlar beyaz kalmış olacak... Bu masala, tabit inanmazs'nız ama, karadut neden karar- mış olursa olsun, faytdalr bir yemiştir. Bir kere suyu, başka yemişlerin çoğuna nisbetle az, ancak yüzde 84,75 olduğundan geri kalan kısmında yüzde 9,8 nisbetinde şekerinden dolayı portakaldan daha tatirdır ve bununla insanı beslemeğe yarar. Ekşisinde yüzde ikiye yakın nisbetinde elma asidi bulun” duğundan ekşi elma gibi mayhoş olur. Yağı hiç, albümini de ağcak yüzde bir olduğundan bunlar hesaba katılamazsa da... Karadut madenleri bakımından çok işe yarar, terkibin- deki fosfor yüzde 35, kireç, 36 miligram, ikisinin arasındaki nisbet bire pek yakın, 1.03 olduğundan çocukların kemiklerini kuvvetlendirmeğe faydası olur. Dutağacının çocukların bel * lerini kendi kütüğüne benzetmek için söz vermiş olması <a bündan olsa gerektir. Yüzde 275 miligram potasyom madeni» le çocukların etlerini dolgun yapmağa yarar. Klor ile selİyo” mu da az çok bulunduğundan kolay hazmedilir. , Onun terkibindeki yüzde 1,57 miligram nisbetinde çeliği çocuklar taze yemişlerin hiçbirinde bulamazlar. Bununla da çocukların kanımı kuvvetlendirmeğe hizmet eiler. Gene yüz- de 15 miligram manyezyom 0.06 miligram bakırı bulunduğun” dan bunlarla vücudun o madenlere ihtiyacını tamamlar. Yal- nız iyot madeninden mahrum kaldığı için kız çocukların gü" zelliğine hizmet edemezse ide onu da tamamlamak isterseniz kırlardan büğürtlen toplatarak kızlar nıza ondan yedirtiniz « Sarı eritarili esmer güzeller kendileri böğürlen yeyerek kıv- rak oldukları için, ismarlarsanız, ondan size de bulup getirif” lera Karadutun vitaminlerin'den şimdiye kadar bir haber çık- mamıştır. Fakat kendisi pek eski zamanlardanberi daima f>Y” dalr bir ilâç diye şöhret almıştır. Meşhur lâtin şairi Horas b:€ yazın tam sağlık halinde bulunmak için her yemekten sonzü karadut yemeği tavsiye eder, ancak İdut güneş çıkmadan Ön- ce toplanmış olmak şartiyle... Karadutun tam olmuş yumuşak” larr ink baza karşı gelir, biraz ham kalmış olanları da aksine.- Onun şürubu boğaz hastalıklarına, ağız hastalıklarına karşf hâlâ kullanılır. Karadut yapraklarının suyunu da şeker hastalığına kar$i iciren hekimler vardır. Bş, Dış, Nezle, Grıp, Rutızmîı Vevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal V€ AA ser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir.