e ÜÇÜK adndan ayrilan san. | dal ağır ağır ilerliyordu. Mikael Dbreyn sandalın başında o- turmuş, büyük bir dikkatle suların | olmamız! istiyorum, dedi, sesinde içine bakıyordu. sabırsmiık vardı, Arkadaşı Şarli Pranşo İse kü.| Arkadaş: rekleri yavaş yavaş sulara daldirn-| — İiralatımızdan İstifade etme. rak çekiyordu. Onun kürekleri su- | ği istiyorsak evvelâ telâş etmemiz ya daldırışindan, sülari bülandırma |ldarm! diye devam etti, Birçok ke. mak ve arkadaşmın suların dibin-|re bizim gibi iki biçareye tallin gü de araştırdığı şeyi görmesine mâ-|lümeediği görülmüştür, Fakat bu . ni olmamak işin çok gayret ettiği | Dun sonu he olmuştur? Böyle bir 1 teli kâtşısinde biçareler “yapacak, ya dişleri arasından | !arını gaşırmışlar ve kafaları yü- hafif bir ıslık çaldı. Franşo yerin, | #ünden bu talllerinden istifade & den döğruldü. dememişlerdir. Bir gün Steffen Obreyn, parmağı ile suyun birl Brott ve çetesini hatirlasana . Tam boktasını Işaret ederek: dört ay, Paumolu'da büyük ölüm — İştet dedi. tehlikeleri ile mücadele ede ede de, Renkli balıklar sürü halinde san / niz dibindeki inci sahdiğini çıkar - dalım önünde Werliyordu. Fakat on. | dilar. Döndükleri saman ellerinde © lardahı başka da denizin dibinde bir/ kadar çok inel vardi ki herbiri takim cisimler görünüyordu. ji Kendi hissesine dilşenle engin bir Franğo bir deli gibi yerinden fır. | adazm olabilirdi. Ama ne öldu? Her ladı, Pantalonunu, gömleğini çika - | biri kendisi işin daha büyük bir bir servete #ahib olacağız. Franşo: rarak denize atladı. Obreyn ulduğu yerde hareketsiz oturuyor, berrak suyun altından, arkadaşının eski kalyönun o enkası arasmda nasi İyüzdüğünü seyre , diyordu, O, yarım dakika sonra Buyun yüzüne çıktığı zaman elinde yuvar- lak ve yassı bir cisim tutuyordu. Ba, bir benziyordu, Obreyn bunu eline aldığı zamari bir altın olduğunu anladı. İki arkadaş parayı hayran göz. lerle seyrettiler. Ellerinde evirip çevirdiler, Sevinçlerinin şaşkınlığın dan ilk kurtulan Obreyn oldu; — Ben sana hor zaman hazineyi bulacağımızı söylemedim miydi? Dedi. Fakat şimdi aklımızı kaçır, mıyalm, Kurnaz davranıp altınla- suyun yüzüne çıkaralım. Bunu işiten Franşo hemen ye . rinden fırladı. Derin bir nefes aldı ve tekrar suyuü dibine dalmağa ha. zırlandı. Onun bu halini gören Ob reyn: — Hey, dedi. Ben #ana aklını oy. nat demedim. Aklım: başma topla dedim. Hazineyi sudan çıkarmadan evvel konuşacak bir sürü sözümüz var, Frarşo yerine oturdu: — Uzun zamandanberi bekledik diye isteksiz isteksiz söylendi. Ko. Duşmadan kozacıklarımızı kuru bir yere çıkaralım. rt evvel Öbreyi hisse istedi. Ve biribirlerini öldür. imeğe başladılar, Nihayet İki kişi | kalmışlardı, Onlar da biribirlerini boğazlamağa kalkıştılar. Gemi Yan dı. İneller battı, İçlerinde hayatta kalanı da kaçıp dağlarda, bayırlar, da dolaşan bir serseri oldü. Frango: — Biliyorum, diye homurdandı. Seh bana bunu çok kere ahlattın. — Evet anlattım. Fakat bunu tekrarlıyorum, çünkü ibset verici bir bikâyedir. Onul perişan kılığıyla vaaz ve « rir gekildö konuşması hiç biribirine uymuyordu. Fakat o hep bir vâiş edasiyle konuşmakta devam ©di . yordu: — Bu hikâye, büyük bbir talle uğradıkları zaman akıllarını kay. beden insanların başıma gelebile- cek şeyleri anlatıyor. Franşov sabırsız bir sesle? — Biliyorum, biliyorum, dedi. Şimdi de bana Bomon Bartena ve çetesinin hikâyesini atlatacak. sın. .Onlarda ayni altınlar yü - zünden biribirlerini boğazlamış * lar, Şimdi şu gördüğümüz enka. zın içinde kaybolmuş, asırlarca denitin dibinde kalan altınlar için,, v Obreyn başıni salladı? — Evet, dedi, onlarda tıpkı ğ- tekiler gibi bir hazine için biribir. lerin yemişler. Bana bu hikâyeyi, gemiden canını güçlükle kurtar'p — Sari! bir kere beni dinle! âr.'bir tekne parçam içinde on gün Ye konuşmağa başladı. Eğer tabir denizlerde kalan Çinli aşçı Ah doğruysa biz şimdi hayatımızın bir Lee anlattı, Zavallı bu hikâyeyi dönüm noktasma geldik, Yarın g. anlattıktarı sonra kollarımda cân hürsü gin ve zihayet on geç bir verdi. Simdi beni dinle; ben sana hafta sonra hayatımız sonuna ka, bütün bunları yalnız şunun içir der bili böyük bir bolluk içinde anlatmak İstiyotum, İbret olsun yaşatacak paranın birkaç yüz mis. da bizim gibi iki biçare tam zen. — Ben bu servete (hemen sahib kazandığımızı bilmemeli! gin olacağımız si: korsanının asırlarca suyun da bir İspanyol | Mater dibins| kat bun, Yaşla ısğmen onda h ahı İdi P bir çe de yatmış oltmları yüsünden aklı. 'cuk hali vard, mızı şaşırmıyalım diye... Afamız- San Krist.kallı idi, Orâda işçi da bir anlaşma yapmalıyız. Bellik etmiş ve bir işçi İsyanından da bizi ötekilerin yaptığı cinneti yapmaktan korusun!.. — Peki bü ânlaşmıya biz neyle bağlanmış olacağır?. — Yemin edeceğiz. Senin, ye- minini bozmıyacak bir insan oldu. ğunt biliyorum bu para yüzünden Bundan sonra âralarındaki an. laşmayı nokta nokta olarak tes bit ettiler; — En mühim madde süküttür.. Kimse bizim servetimizi nereden Obreyn, sesini daha alçlatmış- tr. Gemileri karadan en az üç mil ötede olduğu halde bunu gayri ihtiyari o yapmıştı. Franso; — Hakltsin, dedi. Fakat Gurru var. ,Onu ne yapacağız! Obreyn eliyle işaret yaptı: -—— Gurru tehlikesizdir, deli Çok budaladır ve gok cahildir, Bİ, #İm burada ne yaptığımız! bilmez Hattâ o altın nedir? bünun bile farkında değildir — Bunu nasl anlayabilirsin? Obeteyn bir müddet düşünlü.. Sonra gözü sandalm bir kenarına bıraktıkları altın paraya takili. Eğildi, onu aldı, cebine koydu . — Aklıma bir şey geldi, dedi .. Haydi gel, Christineye dönelim. Christine otları burüya kadar getiren küşük bir gemiydi. Sandal gemiye yaklaştığı »a. man;,Gürri, zenci Aşçı, hizmetçi kız ve gemicilerin el çırparak şar“ kı söyleyip oynaştıklarını gördü « ler, Gurru ufak tefek ve çirkin bir | salonunun cebinden âltını nı buy #aiiiğen cilam sö kaçmıştı. i mactrâperest yemekli yerlefken bi: ire Obreyn pa ali Gurruya attr, Gurru aldı, bek baktı, ağıma götürdü. İstedi muvaffak olamadığını rünce uğuşturmağa başladı Öyle uğuşturmuştu ki artık al tn pri piril parlamağa başlatmış- ti. Bunun üzerine Gurru altını ha- vaya etıp tutmağa, onunla oyna" mağa başladı. Fakat birden altın gö- elinden fırladı. Sıçradı ve denize| düştü. Altın enden fırlayıp eli Cen lişlince Gurrunun yüzüne büyük hir yala - belirdi. Obreynle 4ş0 bna dikkatle Kakıyorlar - Obreyn? — Görüyor müsun, dedi nedir biliyör? “E Altin KESİ, ik, ağam: eski il telif Na çalışmağıa başlar Üç z ne evvgi Bâltmş olan gemiyle likte sulara gömülmüş hazineyi | | Isırmak | cal üç altıri «Bulabilmişlerdi. l | aşmgi dedi. Ben altı | ğunu biliyorum. nertde oldu. sun? Sana adada diyöröm, R& mön Bartenonun gemisi . yülurdu.. ğu zaman, gemide altın yoktu ve adadan kaçan Lee de yanım altıfk la-ı almamıştı Demek hüzine ağar dadır, pa bah hazineyi a — jata araltıya başladılar; Bu vâbşi örmandaki Siki adım'ö- “| arak çok kolây bir şey döğüi Verde dikenli otlar ve çakıları İşe baklarliklârının! üçüncü gü-”.di, a9$6 her gür biraz! dâkâ 'asa;, kenjerin, çalıların dalları # i olüyardu. Günün birimde arka | gibi biriirine dolaşmış tür © â Hü. vahşi ağaşlarır arasından — Sana birşey söyleyeyim #ni? | mek'te' öyle'zordu kit 1 ») — Nerede?. ay olmuştu. Dört ay içinde MN ç — Orüda dört tane:top var «.. | yen. mebatlar bütün izleri ö" ” | Onları gıkaral m; ben eminim, al. | bulunuyordu. r İk unlar onun kovanlarından çıka; . On gün, Obrfeyn ile Fra X | caki. idada. dolaşıp durdular. Her Gİ N Bunu da yaptılar. Gurruyu da | mitlerini biraz daha kaybediy”” . |, yanlarına alarak - uğraştılar. Ni ..ve suratları biraz daha asılıy “ bayet beşinci günü kalyonun top-| du. say” y ları Çhristinein güverteğine çıka. | Pis sulara basabasa YÜ İş | selma Büfe yatdu. WE) İlardı. Kocaman sivrisinekler! «| Fakat bu sahüjet “de beyhiyi J böcekler, ellerini, yüzlerini m V muştu.. Topların içi boştu; İİ yotdu. Rütubetli (o sıcak a Bir müddet iki avkadâş'elnirii!! kesiyor, onlara ölüm * sinirli dolaştıktan sonra birdenbiz! veriyordu. vh ce Obteyn! *İ “Artık bir kaç gündür aralar, iş — Ben hüşinenin merede oh! da bir söz skonuşmuyorlarde / Oda İğunu biliyorum, dedi, “Şimdiye Mas larındaki erzak, yiyecek, İS, İt, ği azalmağa , başlamıştı. & 00: ve şişeleri de boşalmıştı; ik altınları elbet de denizde, Nihayst sğaçlar bitti, DİK (| & hizmeti. Eğer Yi yak bit tepeye çıkmağa, * İğriayıb, ir Favga ol fat. Yürüdüler, yürüdüler. y “| gi, “iğ i dike 4 HBirini lürüş ve ben buKitk metreye yüksel pla - İlirideki aşçının ağzrndün bihâ, | sonra... etrafa bakmağa bö! *i ne hikâyesini dinler ida lar. Öbteyn: k, Franşo, sana buldum diyoeğiğ4.| — Hiç. hiç.. hiç. diye A Elbette hazine denizin Gitlnde de | çekti... çö A gil adadadır. Evet, aşıyor, Ftanşo korkunç “İl | | iİhat yalnız sendedir! diyordU” wddetini büsbütün 3 ue ç müthiş bir küfür savurdu, SM 44 | zarpan , küfrün üzerine xe Ay i amıyan Obreyn arka af? .İ heslne müthiş bir yumruk İN dl. Pranşo düşesek gibi “e |sin en şiddetini gösteriy: a Yürümek 'çok © müşküldü. pi a sabuk vi gt si geçeli öy Bu nebatlar çi di, Bartena kk Obreyn'in yüzüne dik dik yordu, Bu öyle bir bakıştı ki oya. bütün benliğinin korkuyla 4 ip diğini duydu ve gayri ihty” kildi., Frango, sesini kısan bic les — Her şey kayboldu, b ma$voldu, manuisuz herif, ya ev ya» Obreyn, ker zamanki kekeledit Vİ — insan bu gibi şeyler İS" Im şaşırmamalı!.. Franşo arkadaşının hef e sekrarladığı bu cümlede” 0 nefret ediyordu ki, bu #Öf “ye arttardi e PİE Gözlerindeki hbldet kin vE i I Obreyn, arkadaşının veli davrangığını gördü. Buna gö İN olmak ve ölmemek için vi ona daha evvel saldırması e N sim geldiğini anladı. O gi ra davrandı. ja Bitibirlerine saldırdılaf Vak N an sonra İki ger ses birde” a Kİ seldi, Obreyn, arkadaşını ii gö” Ni sunda, Rranşo ine onu ©” KN vütmisiştu. w 0” bk » Biribirlerine daa ağ ge Ku hitaz sonra ayni vaziye' ay Dk na yere yuvarlandılar. O 4 ” — Ben sana söylemedim ar Aklını muhafaza etmek 7 , medim mi?, diye murada vi, Franşo, yattığı yerde ki yesle söyleniyordur v — Gurur bizl bulacaktı, ye Ç ki da hazineyi alıp kaçmak İ& 4” b *