6 Haziran 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” ÜÇÜK adadan ayrılan Ssan- dal ağır ağır ilerliyordu. Mikâel Dbreyn s#andalm başiında o- | turmuş, büyük bir dikkatle suların icine baktyordu. Arkadaşı Şarli Franso ise kü. rYekleri yavaş yavaş Bulara daldira- rak çekiyordu, ÖOnun kürekleri su- va daldırışından, sulart bülandırma mak ve arkadaşının suların dibin- de araştırdığı şeyi görmesine müâ- ni olmamak idin çok gayret ettiği belli idi. Bitden Obreyn dişleri arasindan hafif bir islik galdi. Fransşo yerin, deti döğrüldü. Obreyn, parmağı He noktağıfır İŞaret öderek! — İşte! dadi, Renkli baliklar sürü hâlinde &an dalıtı önünde ilerliyordu. Fakat ön- lardan başka da denizin dibinde bit takim cisimler görünüyoördü. Franşo bir deli gibli yerinden fir. ladı. Pantalonunu, gömleğini çikâa - rarak denize atladı. Obreyn olduğu yerde hareketsiz otürüyor, berrak suyun altından, arkadaşmiım eski kalyönun enkazı arasında nası İyüzdüğünü seyre . diyordu, Ö, yarım dakika Sonra Suyun yüzüne çıktığı zamân elinde yüvar- lak ve yassı bir cisim tutuyordu. Bu, bir benziyoördü, Öbreyn bunu eline aldığı zamari bir altın olduğunu anladı. İki arkadaş parayı hayran göz. lerle seyrettiler. Bllerinde — evirip çevirdiler. Sevinclerinin şaşkınlığın dan ilk kurtulan Obreyn oldu: — Ben sata her zaman hazineyi bulacağımızı söylemedim miydi? Dedi. Fakat şimdi aklımızı kaçır. mıyalım, Kurnaz davranıp altınla- rı suyun yüzüne çıkaralım. Bunu işiten Franşo hemen ye - rinden fırladı. Derin bir nefes aldı ve tekrar suyun dibine dalmağa ha. zırlandı. Onun bu halini gören Ob- reyn: — Hey, dedi. Ben sana aklını oy. nat demedim, Akimı başma topla dedim, Hazineyi sudan çıkarmadan evvel konuşacak bir sürü sözümüz var. Franşo yerine oturdu: — Uzun zamandanberi bekledik, diye isteksiz isteksiz söylendi. Ko. süyün bir nuşmadan evvel kozacıklarımızı kuruü bir yere çıkaralım. Öbreyn: — Şarli bir kere beni dinle! di- ye konuşmağa başladı. Eğer tabir doğruysa biz şimdi hayatımızın bir dönüm noktasma geldik. Yâtin ö. bürsü gün ve mihayet e& geç bir Bafta sonra hayattmızın Sonuna ka, dar bizi büyük bir bolluk ıçuıde yaşatacak paranın birkaç yüz mis- İi bit servete sahib olacağız, Fratışo: — Ben bu servete hemen sahib olmamızı istiyörüum, dedi, — sesinde sabirsizlik vürdi. Arkadaği: — Liralarımizdan istifade etme. ği istiyorsak evvelâ telâş etmemiz lâzrm! diye devam etti. Birçök ke, re bizim gibi iki biçareye tâllin gü- lümmsediği görülmüştür. Fakâat bu . nun söonü ne olmüştür? Böyle bir tali kârşısmda biçareler yapacak, larmı şaşırmışlar ve .hataları yü- günden bu tâlilerinden istifade e. dememişlerdir. —Bir gün — Steffeh Brott ve çetesini hatirlasana,.. Tam dört ay, Paümotu'da büyük — ölüm tehlikeleri ile Mmücadele ede ede de, niz dibindeki inci satdiğıni çıkar - dılar. Döndükleri zaman ellerinde © kadar çok incdi vardi ki hetbiri kendi hissesine düşenle zengin bir adam olabilirdi. Ama ne öldüu? Her biri kendisi için dahâ büyük bir hisse istedi. Ve hiribirlerini öldür. meğe başladilar, Nihayet İki kişi kalmışlardı. Onlar da biribirlerini boğazlamağa kalkıştılar. Gemi yan dr. İnciler battı, İçlerinde hayatta kalanı da kaçıp dağlarda, bayirlâar. da dolaşan bir serseri oldü. Franşo: — Biliyorum, diye homurdandı. Sen bana bunu çok kere ahlattin. — Evet anlattım., Fakat bunü tekrarliyorum, çünkü —ibzet verlci bir hikâyedir, Önüt perişan kılığıyla vaaz ve - tir gekilde konuşması hiç biribirine tüymüyordu. Fakat o hep bir vâiz edasiyle konuşğmakta devam edi - yordu:; e : — Bu hikâye, büyük bir talie uğradıkları zaman akıllarını kay. beden insanların başına gelebile- cek şeyleri anlatıyor. Franşov sabırsız bir sesle! — Biliyorum, biliyorum, dedi.. Şimdi de bana Bömön Bartenâ ve çetesinin hikâyesini anlatacak. sın. .Onlarda ayni altınlar yü - zünlden biribirletini boğazlamış * lar, Şimdi şu gördüğümüz enka. zın içihde kaybolmüş, —asırlarca denizin dibinde kaâlan altınlar için., i Öbreynm başıni salladı; — Evet, dedi, onlar idâ tıpkı ö- tekiler gibi bir hazine için biribir. lerin yemişler. Bana bu hikâyeyi, gemiden caninı güçlükle kurtarıp bir tekne parçası içinde öon gün 'denizlerde kâlan Çinli aşçı Ah Lee anlattı. Zavallı bü hikâyeyi anlattıktarı sonra kollarımda: can ,yerdi. Şimdi beni dinle; ben sana 'bütün bunları yaâlnız şunun için anlatmmak iatiyotum, İbret — olsun 'da bizim gibi iki biçare tam zen- gin olacağımız sırada bir İspanyol korsanının asırlarca suyun — dibin« de yatmış oltmları yüzünden aklı. mizi şaşırmıryalım diye... Aramız. lda bir anlaşma yapmalıyız. Bu da bizi ötekilerin yaptığı cinneti yapmaktan korusun!.. — Peki bü anlaşmıya biz heyle bağlanmış olacağız?, — Yemin edeceğiz. Senin, ye- minini bozmıyacak bir insan oldu- ğunüu biliyorum bu para yüzünden bir delilik yapmamağa yemin ede.- ceğizl. — Peki!l,. Bundan sönra âralarındaki ari- Jaşmayı nokta nokta olarak — tes- bit ettiler : — En mühim madde süküttür.. Kimse bizim servetimizi neretden kazandığımızı bilmemeli! . Öbreyn, sesini daha alçlatmış- tı. .Gemileri karadan en az üç mil ötede olduğu halde bunu gayri ihtiyafi yapmiıştı.. Franso: — Hakirsın, dedi. Fakât Güurrü var. .Ünu ne yapacağız! Obreyn eliyle işaret yaptı: — Güurru tehlikesizdir, —dedi... Çok budaladır ve çok câhildir. Bi, |. zim burada ne yaptığımızı bilmez. Hattâ o altın nedir? bünün bile farkında değildir , — Bunu nasil anlayabilirsin? Obereyn bir müddet düşünü. .. Sonra gözü sandalım bir kenarıta | bıraktıklart altın paraya tüakil lı. Eğildi, onu aldı, cebine köydü . — Aklıma bir şey geldi, dedi .. Haydi gel, Christineye dönelim. Christine onları burâya kaldar getiren küçük bir gemiydi. Sandal gemiye yaklaştığı za. man; Gürri, zenci âşçı, hizmetçi kız ve gemicilerit el çırparak şar- kr söyleyip oynaştıklarını gördü « ler.. Gutru ufak tefek ve çirkin bir | yerlefken birdenbire Obreyn pat-| Matenezyatı İdi. Yaslanmıştı. ctük hali vardi. San Kristobtallı idi. Otada işçi- | lik etmiş ve bir işti İsyanımdan | sonra kaçmıştı. ı İki — maceraperest yemekl:rînıl talonunun cebinden altınt — aldı, Gurruya atti. Gürrü aldı, baktı, baktı, ağzına götürdü. Isırmak istedi muvaffak olamadığını gö- rünce uğuşturmağfa başladı . Öyle uğuşturmuştu ki artık al- tın pıril piril parlamağa başlamış- ti Bunun üzerine Gurru altını ha- vaya atıp tutmağa ,onunla oyna- mağa başladı Fakat birlden altın elinden fırladı.. Sıçradı ve denize düştü. -Altın eviriden fırlayıp elin- den âüşünce Gürcünün — yüzünle büyük bir- yeis - belirdi. Obreynle Franşo-öna dikkatle Fakıyorlar - dı: Obleyayı ! a Görüyor müsun, dedi. nedir bilmiyor? ; Altın R:;ms; ikb âdam' eikınh' maşti. Eeerw Eîâî?b!îhn içindeki! SÜa g'iî chlg iyle bir Kavga öl ti huym**%üîünn c:ff':x’ı:mzılıç,ıçm.f çalışmağa başlâdılar. “Üç yüz 8e- ne evvel bâtmış olan gemiyle bir. likte sülara - gömülmüş " OYT hazineyi 2-»—»*%_ dirideki aşçınm ağzındlıl ; 'ıııl adadadır. Evet, 4 neri Pirs b * ene “tiş M * Fa. | sıkarmak çok koîay bir şey değil- Verdc dikenli otlar ve çalı 13“ kat buna tağimen onda hâlâ bir ço- | di. İşe haşlıdxkl.anmn üçüncü gü-”dı, nü ancak üç altın , Bulfabilmişterdi. | Franşö her gürn biraz'daka asa-, bi olüyasdu. Güntm birinde arka! aşına. $ — Sana bir gey soyleyeyım i'm’ dedi. Beri altınların nerede oldü. ğunu biliyorum, — Nerede?. — Orada dört - tane.top var <.. Onları çıkâaral m; ben eminim, al- tinlar önün kovanlarından çıka- cak... , Bunu da yaptılar.. Gurruyu dâa yanlarına alarak - uğraştılar. Ni « hayet beşinci günü kalyonün top- ları Christinein güvertelme rrİIijün;îrorıdu. “Fakat'bu th& de ..... Ti e beyğqşüc olmüştu.. Toplırmjgı bcgtu._ ÇA Bir müddet iki Aarkadaş sinişli: sinirli dolaştıktan s#onra bırdenbl,. e Öbreyn: n — Ben haüzinenin nerede oldu ğgunu biliyorüm, dedi. Şimdiye lıx'-ş dat niçin bunut , dh;ünmediglh» şaşıyurum anan Bartomo ç#e &:nrfBı:inı üqâutü; ve ben $ ne hikâyesini dinler sun?-Sana adadâ diw Rh' mön Bartenonun gemisi . Wufıdu. ğu zaman, gemide âltıri yjdkhı adadan kaşan Lee de yanıma ılimt ları almamıştı. Demek w ql#ı* dadır. z Bu vâlişi ormanükl gıi ıdım Ö tesiki gâıumk müml.un* (değiklir ı',_,.. RTEŞİ: ıâbıh hğgpeyi & -Suu çıka- dada srı!hyı hmıdııır, e VP )D? !_7_')9”_3_ .1.— Yürümek çok muşkdîda kenlerin, çaldarın dalları ?—B?-Pw gibi' biribirine dolaşmış tm'm Lkü: vahşi ağaçların aşasından_ mek'te' öyle zordu ki! çÜf Bu nebatlar çok çabuk b"’;d lerdi. Bartena hâdisesi gcçeh Çi ay olmuştu. Dört ay içinde büy” yen-nebatlar bütün. izleri ö bulunuyordu. On gün, Obreyn ile Franâ“' dada- dolaşıp durdular. Her İu mitlerini biraz daha kaybediy?” , we suratları biraz daha asıli) du. Ti bülem Desabisli yüf'” lardı. Kocaman sivrisinekler », İ böcekler, ellerini, yüzlerini $© 5 yondu. Rütubetli — sıcak yi lerini kesiyor, onlara ölüm ; veriyordu. gd Artık, bir kaç gündür araları? gü | da bir söz ıLonuşmuyarlard'* k- larındaki erzak, yiyecek, igett de azalmağa , başlamışti.. “Cin,, şişeleri de boşalmıştii yar Nihayet ağaçlar bitti.. le th bir tepeye, çılkmağa, bü 4 | laı'. Yürüdüler, yürüdüler. » ee Hİkttkç , metreye yük!eıd .| Bonra,, etrafa bakmağa bâ$ lar, Öbreyn: çai hiçle diyt iç —— Hiç.. hiç.. çıkdıı * e['ı Franşo korkunç 'b;:” Öbreyn'in yüzüne dik dik yardu. Bu öyle bir bakıştı ki O içte bütün benliğinin korkuyla "i İ diğini düylü ve gayri ihtiyâ” kildi.. det Franşo, sesini kısan bİf hlt'îl le: — Het ş-y kıyboldu. mahvoldü, namussuz herif, obre” *s!’ ef h ya” Obreyn, ,her zamaaki * kekeledi £. ig p — İnzan bu gibi şeyler iç Dnı şaşırmamalıla ın,şl* telerarladığı bu cümleden n,_,p nefret ediyordu ki, bu SÖZ — ye niddetini büsbütün j nüthiş bir küfür savurdü. S*â w şarpan küfrün üzerine kent'” ., tamıyan Öbreyn arkadaşiriif! nesine müthiş bir yumruk ıî"' di. Franşo düşetçit gibi tü neli” Gözlerindeki hüddet kin ve £ in en ;iddıtınl göıterîyofd“' g! Öbreyn, arkadaşmın — PS gi davrandığını gördü. Bunâ — j olmak ve ölmemek için ien yi pnâ dahâa evvel ıaldırmllmmw İzım geldiğini anladı.. O da ra davrandı. Biribirlerine saldırdılar V* ü’ an sonra iki acr ses bif “' seldi. Öbreyii, arkadaşını © l sündan, Frango ise onu S7 vürmüştü. Ü » Biribirletine dayanan biraz sgonra ayni vaziyettt yn ö fy |ha yere yuvarlandıları Öbre " —« Bön sana ıöylemedmw ac' Âklını muhafaza etmek ; medim mi?, diye mırıldan hlf“ bi Franşo, yattığı yerle şesle söyleniyordu! ge — Gurru bizi bulacaktir ır ki de hazineyi alıp kaçmak falarımızı kesecek ve İşte-0 ’,gl aklımızı başımızda değil, P* dt BU Devamı 13 , hat yalnız sendedir! giyordu. wıiî Franşo arkadaşının hef # e arttırdi. Di e F| öş- ae 4 " Ai a l j F — y

Bu sayıdan diğer sayfalar: