Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Düşündüğüm qıâı Bır anket Yazan: SUAD DERVİŞ ENDİNE çok kıymet verdiğim bir genç arkadaşım bilmem nereden aklına gelmiş, 19 uncü asırda - yapılması lâzım gelen bir anketi bugün yirminci asırda ve yirminci aszır Türkiye- sinin zekâsını. ve münevverlik seviyesini gösterecek olan bir mu- hitte, üniversite muhitinde yapıyor., Ve bu anketin suali şudur: Kadınm yeri neresidir?. Ev mi, iş hayatr mı? Dünyanın her tarafında bu işin münakaşası çoktan yapılmıştır. Ve büyük Atatürk memleketimizde onu kafeslerin arkasından çekip çıkararak, medeni dünyada yeri neresi ise öraya götürmüştür: Hayatım bütün müca- - dele saflarıma, ilk mektepten unn.rersııeyı: amelelikten mebusluğa kadar umumi! hayatın her tarafına... Münakaşası çoktan yapılmış oian bu meseleyi, bu. arkadaşı- muüzın tekrar kurcalanmasını bir orijinalite telâkki edip geçer ve onuü bBurada mevzuu bahsetmezdik. Eğer bu arkadaş üniversite tahsili gören genç kızlardan bu ankete, on dokuzuncu asırda dahi verilmi- yecek kadar geti ve iptidat cevaplar almasaydı. Bizi bu anket ve cevapların üzerinde durduran şey şudur: Yüksek tahsil görmek gibi bir gaye güden genç kızlarımı- Z hareketleri ile sözleri arasımdaki bu garip ve inanılmaz tezad... Biz üniversite dershanelerine 'kadar yükselmiş olan genç kızlarımızdan evvelâ ne isteriz?. Mütekâmil bir kafa değil mi?. Tekemmül etmemıs bir baş ile üniversiteye devam etmek ne- ye yarar?. Üniversiteye bir genç niçin devam eder? Bundan gayesi nedir? Dostlar alışverişte görsün diye mi?, Bayır!,. Halbuki üniversiteli genç kızlarrmızdan bu ankete cevap ve- renlerin hemen hepsi üniversiteye devam etmeleriyle «tam tezad teşkil eden şu sözleri söylüyorlar: K — Genç kızın yeri evdir: Genç kıza orta tahsil kâfidir. O otahsili dahi lüzumsuz! İ Eğer bu genç kız!ar Üniversitede olmasalar, “bu yanlış ve saç- ma bir kanaattir. Fakat nihayet bir kanaattir,, diyebiliriz. Fakat bu — kanaati taşıyan genç kızların üniversitede işleri nedir? Dershane. o leri kalabalıklaştırıp hocaların işlerini çoğaltmak mıdır?. A Üniversite, bir milletin yalnız münevverlerinin devam ettiği * bir ocaktır. Oraya devam eden her genç bir ideal ile oraya girmeğe — Mmecburdur. i Çalışmak, mensup olduğu temiyete müfid olmak ve memleket kültürünü her sahada Bir derece daha — yükseğe çıkarmağa gçabalamak. İ Böyle bir şeye inanmıyanların, üniverııteyı: devamı Türk kül- &; türüne küfürdür. y Biz üniversitede bu cevabı veren genç kızlarımızın bu asırda — bile kadını yalnız eve bağlamak düşüncesini hakikaten bir kanaat Ü şeklinde beslediklerini bi olsaydık, gene ba'kadar telüğ'etmez.! K dik.. Nihayet, 'bunun kimbilir hangi Lmüd’an veî'ms kötü bir pro. | pagandi olacağımı ve Türk kıziniım başında uzün bir müddet tütüna- ; »' mıyacağını bildiğimiz için umursamazdık bile... Fakat böyle düşünen genç kız, o zaman evinde olürdü. Bir ta- — raftan hayatın en çetin mücadelesine irfan zaferi kazanmağa çık- k. mış olan kızlarımızm diğer taraftan Hu sözleri söylemeleri fiille. riyle sözlerinin biribirine bu kadar aykırı oluşu... Evet düşünce- leriyle hareketleri arasındaki bu tezad, onlarda düşüncenin, bu O tezadı idrak edecek bir seviyeye henüz yükselmediğini gösterir. ç. Ve asıl üzerinde durulacak şey, asıl telâş edilecek şey de — budur. N : ei üimüüü İrin 4 Ürgümü YÜ Çdi —| a D LN d Ş —. J a : - Lise » » » | Üniversite kızının Yyani yarın hayatta, memleketm yükserme D savaşında en mümtaz saflarda dövüşecek bu kültür mücahidinin O hâlâ vazifesini müdrik olmaması ve tıpkı sinemaya gider gibi, tıpkı | '-:, çaya gider gibi, üniversite dershanesine gitmesi... " Üniversite bir ilim mabedidir. Oraya yaptıkları ibadetin doğ- “Fuluğuna inanmrıyanların girişi bir günahtır. Biz kızlarımızın hiç olmazsa bunu müdrik olmalarını isterdik, h:nkete bu kızlarımızım. sözlerinin naklinde bir yanlışlık olmasın?. Suat DERVİŞ 38 Esnafa para — cezâsı verildi X Belediye daimi encümeni tara-| Köprü altında manav Asador, — findan yeniden birçok esnaf hak-| Mahmutpaşada 91 numaralı dük- kânda — manifaturacı — Mehmet, Mahmutpaşada Aynacılar çarşısın — kında para cezâası verilmiştir. Yir- — <mi lirâ para cezası ödeyecek olan da tuhafiyeci Mustafa, Mahmut- paşada kavaf Viçen Agopyan, “lar şunlardır; | İstiklâl caddesinde 234 numara I: dükkânda tubafiyeci Nobar, |kunduracı İlya Roman, Sirkecide — şapkacr Nikoli, Sultanhamamda | Hamidiye caddesinde , tuhafiyeci j gapkacı — İsrail, Sultanhamamda Filora, Mahmutpaşada İrfaniye # manifaturacı Behar, Keresteci- Oyan, tubafiyeci Kenan, Yenicami M caddesinde tuhafiyeci Mayer Ya- “tko, Eminönünde Meydancıkta ku- Umaşçı Topuzoğlu, Bahçekapıda tuhafiyeci Gülüzar' M. Yanes, | Galatada Kemankeş caddesimnde ” tuhafiyeci Pinto, Galatada Necati » bey caddesinde Daviçe Aron, Sül- — tanhamamında tuhafiyeci Nesim, * Mahmutpaşada — tuhatfiyeci Bay- | ram, İstiklâl caddesinde manifatu. Uracı Karamanoğlu, Perikli Hrris- 'tldi, şapkaçı Erifili, Tepebaşında — Lala birahanesi karşısında gapka- " ga Firuza, Galatasaray karşısında gömlekçi Zara Yanos, Beyoğlun. t “da Bahkpazarrrıda yağcı İlya. On ilra püra cezası vereçekler — de şunfardirt sokağında kunduracı Yervant. Beş lira vereceklerin isimleri: Beşiktaşta Ortabahçede kasap Halil, Karaköyde Lalaşahin cad- desinde kasap Sabri Çevik, Pan. galtrda Bilezikçi sokağında Kir- kor, Karaköyde kasap Hasan, Fe riköyde Baruthane — caddesinde bakkal Ethem, Şişlide — Silâhşör caddesinde kasap Miço, Beyoğlun da Ergenekon caddesinde 'kasap Lambo, Çembhberlitaşta Vezirhan caddesinde sebzeci Mehmet, Uzün çarşıda yağcı Hasan, Kadıköyde Söğütlüçeşmede — bakkal İbra- him, Beşiktaşta Şehit Asrm cad - |desinde kasap Mustafa Nuri, Ka- dıköyde Yeldeğirmeninde Kara - kol sokağında bakkal Refail, PDizde garip bir tecellidir: caddelere münasip isimler verirler.. na çakılır. Şehrin plânı çizilir. Bu plânda sokak. lar, caddeler işaretlenir. Alâkadar makamlar, tesbit edilen sokaklara, Cadde veya sokağın isimlerini ha- vi tabelalar, küçük veya büyük bir merasimle sokak ve cadde başları- Şehrin plânında 8-10 melre genişlik verilen bu caddenin sağlı sollu arsaları birdenbire birkaç misli kıymet iktisap ederler, Çok — hısa za, manda, etrafında üçer, beşer katlı apartımanların, evlerin dizildiği gö- Seneler geçer. Fakat, zavallı cad olmaktan bir türlü kurlulamaz. İşte, dına “Aksaray,, deniyor. Etrafında Şehir plânında caddeye verilen e hibi, senelerce, evine girebilmek için bulanıyor. Çalışkan vali ve belediye reisi şüphe yok ki, bu cadde sakinlerinin lardan birini dosyalarından bulup ra kaldırımlı bir caddeye kavuştura NU 2U NISAN — 1939 * ..ııığ de, yazın toz, kışiın çamur deryöf Lâlelide de böyle bir cadde vat- üçer beşer katlı binalar yükseliy?" hemmiyete aldanan zavallı mülk yarı bellere kadar çamura ve 107 Lülfi Kırdarın bir himmeli, lliî_ makamı tiyasele sundukları isti çıkaracak ve kısa bir zamanda © cakltır. Lise muallimleri İmtihana girip doçent oldbilirier Maarif Vekâleti üniversite ve yük şek mektep profesörlük ve doçent liklerinin münhasıran bu mektepler den yetiştirilerek verilecek bir paye şayılmaması ve lise muallimlerinin kanun ve nizam yollarımdan üniver sgite ve yüksek mektep profesör ve doğçentliği imtihanma girebilecek < leri hakkında mektep idarelerine şu tamimi göndermiştir: “Memlekette en yüksek ilim pa - yesi olan üniversite ve yüksek mek |tepler profesörlükleri münhasıran bunlarım icinden pelecek olan çent ve asistanlarımızın varacakla- rı bir paye sanılmamalıdır. Onlar - dan başka ve gehe meslek içinde bu- lunup yüksek ilim kabiliyeti göste- renlerin, bilhassa lise muallimleri - 'İ mizin muayyen kanun ve nizam yol- larmdan üniversitenin ve diğer yük—" sek mekteplerin doçentlik imtihan, larma her vakıt girebileceklerini hatırlatmayı lüzümlü görmekteyim. Bilhassa genç arkadaşlarımın bu hedefi daima gözönünde tutarak bulundukları yerde ve vazifede bu- na hazırlanmalarını beklerim, Genç Türk nesillerini yetiştirmek ödevi- ni üstüne almış ilim mensuplarımın talebelerinden önce kendilerini da - imi surette yetiştirmelerini ve mü- kemmelleştirmelerini pek tabil, hat tâ zaruri bulurum, Ehliyetin ve ça. lışmanın bir isbat yeri olan doçent- lik imtihanları, memleketin en kıy- metli ilim namzetlerini seçecek esas lı bir miyardır. Akademik kariyere girmek isşteyen arkadaşlarımdan bu yolda azam? gayret bekler; ilim idealine yaklaşmakta önlerinin her suretle açık olduğunu bildirmeyi bir vazife bilirim.,, Haber aldığımıza göre, —Maarif Vaekâleti bu hususta bir talimatna - me hazırlamak için de Üniversite Rektörlüğü İle temaslar yapmakta - dıı. y REUFUTREPRETETIU Çocuk zevk ve neşe kaynağıdır. Çocuğu sev. Yoksul yavruları da hatırla, yılda bir lira vererek Ço - cuk Esirgeme Kurpmüna üye ol! (Ç. E.K) do - j AM £ İki, cinayet davası Susuzdere cinayeti . falli ilk ifadesini ınkâr ediyor Sekiz gün sekiz gece dayak yediğini iddia etti, fakat şahitler aksini söylediler Dün ağır ceza mahkemesinde Okmeydanında işlenen “Susuz- ere cinayeti” nin muhakeme- sine devam mnnrîn KATN Mü Tat yakalândığı zümuan” Yoliste ve sulh hâkiminin huzurunda verü!ği ifadelerde: “— Dadaylı İhsan ile Okmey- danında bir eve gidip içecektik. Fakat yolda kavga ettik. Başını bir taşın tizerine koydum. Diğer bir taşla vurup öldürdüm. Ar- kadaşım Hasan da bana yardım etti” diyerek suçunu İtiraf et- miş, fakat ağır ceza mahkeme- sinde muhakemeye çekilince topyekün inkâr ile; “— Poliste dayak atıyorlardı. Suçu kabul etmek mecburiye- tinde kaldım, Yoksa beni da- yaktan üöldüreceklerdi” demiş- ti. Mahkeme heyeti bunun üzeri- ne tahkikatı yapan polis komi- serleri ile maznunun — ilk ifadesini alan Galata sulh hâkimini çağıra: rak " dinlemeğe karar — vermiş- ti. Mahkemeye çağırılan komi- serlerden Şükrü Şu ifadeyi ver- di: ı — Arap Murat ile beraber Ok- meydanına gittik. Murat yolda bize cesedin vaziyetini tarif et- mişti. Oraya gidince: — Cesedi işte böyle yatırmış- tim, Obaşı bu taralfta — olacaktı. dedi ve gösterdiği yerdeki top- rağı karıştırarak birkaç tel saç buldu.. Bunlar tefessüh eden cesedin başından düşen saçlar- (54 4 bi Sonra maorga gittik. Orada cesedi görünce yere kapanıp ağ- lamâağa başladı!: — Ah niçin bunu yaptım, ya- zık oldu, diyordu,” Tenton amca âşık Komiser Şükrünün sözleri bitince, maznun haykırarak ayağa farladı: <ec Yalan, baştanbaşa yülan un'ı]ıi; or., Du u,duı-n beni © n?t 8'gece “dövenler “arasındaydı.” Sözlerini kabul etmiyorum” de- di. — Bundan sonra Galata sulh hâ: kimi Nusret dinlenildi. Nusret de tutulan zaptın doğru olduğu- nu, Arap Muradın İhsanı öldür- düğünü itiraf ettiğini, öldürdük ten sonra da cebinde para olup olmadığına baktığını, maktulün başını ezdiğini, 6 tane taşı ayı- rıp gösterdiğini ve morğdaki tahlil sonunda bü taşlardaki kanın insan kahnı olduğunun an- laşıldığını söyledi. Hâkim, Nusrete bu sirada A- rap Muratta, dayak yemiş bir hal olup olmadığını sordu. Nus- ret: | — Hiç bir gayri tabil hali yok- tu. Hattâ o dereçede ki civar bostanlardan Aaldığı — kırmızı turpları - iştah ile yiyor, — cıgara içiyordu.” Arap Murat bunlara karşı da: — Hâkimin söyledikleri doğ- rudur, ancak ben ona yalan söy- lemiştim. Dediğim gibi, aksi ol- saydı, dayaktan şimdi ölü bulu- nacaktım.” dedi. Muhakemenin devamı — bundan sonra, diğer şahitleri celp için baş- ka bir güne bırakıldı. Haydar cinayetinin muhakemesi Birkaç ay evvel Fatihte, Hay- dar civarında bir gece yarısı kadın yüzünden bir cinayet İş- lenmiş, Makbule adında bir ka- dınla sinemadan çıkıp gitmekte olan 21 yaşında Sanayi —mekte. bi talebesinden Hasan, İngiliz (Devamı 5 incide) he gae taçy ni vti Bi ülaş . LÜ RÇ yrdimü “miğler b e—  gü üeü — z ee Ürün Pi —i İ eee Hİ | Hamdi kızın odasına girerek gü Manisada - sevgilisini — öldüren genç Jandarmalardan kaçark€ : uçuruma düşüp öldü — Manisa, (Hususi) — Vılâ»etımlfi"ı Hakibaba mahallesinden İbrahw' oğlu Mehmet,kızı Halideyi başli birisine nişanlamış, bundan müs teessir olan kızın âşıkı Usküpıf Hilmi oğlu Hamdi nişan gec samanlık damına gelerek gizlel-. miştir. Davetliler gittikten son!4 d, Hü yi -KALdAdElün um..uiıal'“ Bu sırada Halide kardeşi ile bö” basına haber göndermiştir. Bi* nun üzerine Hamdi hazır bulul” durduğu bıçağı kıza muhtelif yef lerinden saplamak suretile. kafl- lar içerisinde yere sermiştir. Babasi kızının imdadma yetiğ” miş işe de katil babasını da yara” lamıştır. Firar eden katil iki g'-“’ P| | sonra İzmir — Manisa yolu üde- | rinde ve Kapıkaya mevkii deni- len yerde jandarmalardan korkâ: rak kaçmakta iken yukarı sırt- tan avcrlar tarafından atılan Sİ” lâh sesi üzerine ürkmüş ve metre yüksekliğinde olan kayâ * lardan yuvarlanmak güretile paf” ça parça olarak ölmüştür. — Almanya bizden domates istiyor Son günlerde Almanyadan YBİ mahsullerimizden birçoğuna yeni ye ni talepler yapıldığı görülmektedir: Bu meyanda- Alman firmalarının memleketimizden — çilek istediğl“i. yazmıştık, Alman firmalarından bif çoğundan gelen mektuplarda bil * hassa ihracat tacirlerimizin — niçill domates ihraç etmediği sorulmakt&”* | dir. Almanya bugün domates ihtiya * cınm kendi az istihsalâtımim hari * cinda.-kalan mikdarmı İtalya, Ho « landa ve Bulgaristandan tedarik eİ- mektedir. Alman firmaları Türkiyü” den Almanyaya muvaffakrıyetle do * mates ihraç edilehilecaği kanaatin * dedirler. Alman firmaları aradaki mesafeyi bilhassa garp mrmntakalar? için fazla bulamamaktadırlar. Almanyaya günderilecek domatef lerimizin çekirdeksiz olması, çatlak olmaması ve güzel ambalâjlar içit” de bulunması şart olarak konulma tadır. İ - Bir kısım ihraç firmaları önü - müzdeki mevsimde Almanyaya dö- mates göndermek üzera Alman fir” malarile temasa geçmişlerdir. | Önümüzdeki mevsimde fiyatlaf müsailt bir gekle girince Almanyay? teerlibe olarak domates gönderile * cektir. SŞimdi fiyat Üzerinde anleşm? lar yapılmaktadır. i tallı :,_,'[ | N | Pt Dizü - FEĞİE EDAŞ,E _A_ r PPf v 5 B AD EEE Edi; &i?îğ,ğ FEERE a & L EERZEE DEE KEB