“ hazır olacak, dölter bey.,, Hastabakıcı bizi yalnır bırakıp gittikten sonra doktor Norm bana dönerek: konuşan yenç doktörün de, hedeflerine erişmek rin âzmi okunuyordu. O gittileten sonrâ balkona çık. tım.. Sanatoryomun, slk sonbahar ışıklariyle yıkanan bahçesi o ka- dar sessiz hazan yapral doktorun bekleme salonun sâatin ritmik tktakından başka ses duy Balkonun bir köşesinde ötura- rak tunç kelebekler yaprakları seyre d önünde du. Gö; P âtle uşan çocukluk senelerini ha- tırlattır. İR ilkbahar o akşamıydı. Ben, saçları hafif bakar rüzgâr: ile dağılan küçük kız, kol- larında sık: sıkı tuttuğu bebeğim. le, yam geşirmeğe gittiğimiz kampm en yüksek noktasına çik- mış, etrafımı seyrediyordum. Yavaş adımlarla yanıma yakla» Şan kampın yirmi yaşındaki genç sahibi, altın saçlı bebeğime ba- karak: “Sen küçük bebeğin, küçük sevimli annesi. sin.,, dedi. “Biliyor musun, Medim, tıpkı babasına benziyor,, İlk önce şaşı- gibi oldu. Sonra sekiz yaşımm ini izah edemiyeceği kadar neş'elendi.. “Başka kardeşi var mı?. “Hayır, o şimdi göklerde; Al Jah onu daha bize göndermedi!.,, Dudakları hafif bir tebessümle kıvrıldı; “Bir saate kadar fener- leri asmağa çıkacağım, görmek istersen gel.,, dedi. Tam kararlaştırdığımız saatte kulübesine gittiğimiz zaman hâlâ hazırlanmamıştı, Kollarımila be- beğimle kapısının önürde bekler. ken, onu içeride bu kadar meşgul eden şeyin ne olduğunu merakla sordum. İçeride ne yapıyorsun ?,, “Çoraplarımı yamıyorum, ço. cuğum?.., “Çorapların; yamıyacak bir ka- rın olmalıydı! “Yakmnda olacak” derken güldü günü hissediyordum. Şen, mes'ut, inanan bir gi İçeri girtlim, sebe süm gözlerinde toplan: Give kaizr eşine tesadif e bie gif güzel tr © rak yukarı kavırmıştı gibi uçuşan | fazla arayacağımı hissediyordum. hoşlanmadığım bit şey vardı, fa- kat ne olduğunu anlâyamamış- tem, Eğer annem olsaydı, beni öp- mesini istemiyecektim.. “Ne zaman evleneğeksiniz?., “Ne zaman ona güzel, ev kurabilirsem.,, “Bu güzel tepedeki küçük, sc. vimli kulübelerde oturmak iste - miyor mu?. ,, Sualim onu güldürmüştü.. “Ha- dedi, hele büyük babası hiç istemiyor:,, Sonra daha fazla bir şey sorma- ma meydan vermek istemiyormuş gibi elimden tutarak yürümeye büyük © | başladı. Küçük kamp evlerinin yanın - da ağaçlara astığımız rengârenk fenerler tepeyi periler diyarına çevirmişti. İN ilk arkadaşlı. ğımız işte böyle başladı. Hemen hemen bütün boş vaktini tabilye profesörü olan babamla geşirir, otve çiçeklerin teşek hakkında uzun uzun konuşurdı Tatilimiz çok eğlenceli geşiyor- du., Kampı terketme zamanımız yaklaştıkça üzülüyordum. Akşamları çamlar arasındaki hamaklarımıza uzanarak ateş bö- | ceklerinin karanlıkta ışıktan dan. teller örüşlerini seyrederken bi- #6 tatl: akordiyon nağmeleri, ya- wk halk türküleri dinleten Hans ve gürel yemekler pişiren karısı Gratayı çok özliyecektim. Fakat bana yüzme ve ata bin. meği öğreten Normanı hepsinden İşittiğime göre Norman Avus- turyalı bir öksüzmüş.. Babası ölür- ken kendisine tepedeki kampia bir kaç bin dolar miras bırakmış. Normana küçüktenberi hâmlilik| yapan körişumuz doktor Ganş, liseyi bitirdikten sonra onu tubbi. yeye göndermiş. Bu tatilin sonun- da da kiliniklerden birine gidip staj görecekmiş.. : Aradan, dört yaz geçti... Aynı | karapta geçirdiğimiz bu dört ya- zin birincisihde Alisi hiç görme, dim. Fakat ikinci yaz seyahate şıkmatdığı için ona sıksık tesadüf ediyordum. Şehir kenarında yaptığımız kır eğlencelerine iştirak ediyor, fir » sat buldukça Norman: alıp tenis oynamağa ve yahut yüzmeğe gi- diyorduk. , Bütün gayretime rağmen ger” kizm şımarık halleğine bir türlü | alışamıyordum.. . Fakat Norma sevgilisinin her hareketini, hattâ mânasız hırçınlıklarını bile hoş gö , yalnız tatk bir gülümse. me ile mukabele ediyordu. Norman artik eski neşe Vakitinin ekse ga. z yiyor, günden güne zayıi. yordu, Annemle babamın yavaş sesle onün hakkında söyledikleri eli sözleri * duymamak için kazardıra. yazın sonunda gaze endi na uydura. | telerds Normanın beyin üzerinde Yüzünde! esas); tetkikler w yapmak Üzere| Nevyorka gönderilecsğini oku, duk. Bu habere çok sevinmiştik Yalnız, annemin günden güne fe- nalaşan sıhhati sevincimize karan lik gölgeler düşürüyordu. O gittikten bettim. Mesleğinin icabı ekseri gününü evden uzakta geçirmeğe | der mecbur olan babam, beni de Nev. york civarında bir leyli mektebe göndermeğe karar verdi. Norma- na yakın olacağımı ve hafta şon. larırida beraber gezeceğimizi di. şündükçe ayrılık acısını daha az duyuyordum. ENİ almağa geldiği ik hafta onu oldukça iyi bul- düm. Bu değişikliğin sebebini ancak yemekte, Alisten aldığı tes- mi gösterdiği zaman anlayabil- dim., Hariranda tekrar kampta top - andığımız zaman kerrak neşemi. 1i karartacak bir hâdise oldu! Bir, ra annemi kay-| sabah bize gelen mektupları al- mak için köyün postahanesine in- | miştim.. Üzerine Avusturya | pulu | zerin İ Yapıştırılmış bi rzart görünce he: men gül fidanlarını budayân Nor mana koştum. Ve zarfı uzatarak; “İşte, dedim, bu senin sevgilin- bu da benim arkadaşımda Ona, Nevyorktaki ufak gençlik | maceramklan hiç bahsetmemiştim. Mektubunu elimden kâparcasına aldı. Fakat açmadı. Gözlerini be. tim sarfımdan ayırmıyarak “vay Tayobşin, dedi, ben seni hâlâ se- kiz yaşındaki © küçük kız tasav - vur ediyordum Mektubumu bitirdikten sonra, Normanın dalgın dalgın karşı te- pelere baktığını gördüm. Etrafı | derin bir sessizlik kaplamıştı... Ondaki bu ân! durgunluğun se. bebini çok merak ettiğim halde bilmem hangi meçhul kuvvet beni © dakikada sual sormaktan men- etti, Ağustor sönlarmida (O dekteor Gans babama, Normatı beyin ü- tetkiklerini bitirmek Wi. zere Viyanaya göndereceğini #5y- ledi.. “Viyana,, sözü genç ada- ma yeniden hayat vermişti, Ayri» lacağı dün, babamla erkenden kal- karak vedalaşmağa gittik. Önlü - günü durmadan nemli. gözlerine | götüren Greta kendisine iyi bak- masını söylüyor, babam muvaffa- k:yetler diliyordu. Sıra bana belince sadece elimi uzattım. Bir gece evvel hazırla- dığım sözler boğazımda düğüm- İenip kalmıştı. Kollarımdan yakaladı ve baba. ma dönerek “dikkat edin, bu gü 201 kızı yakında elimizden alacak ler!, ,dedi. Ayn: senenin ilkbaharında ba. bam şimal denizi sahillerine gön- derdiler. Tatilimi Normanla be- beşinde, izin alarak Viyanaya git. #ik.. Kader, bizi renk, çiçek ve se heri inlete “öldü Yiyanmda tekrar birleştirmişti.. Her gün baş ben en çok, Tuna sahillerinde do- laştıktan sonra: gazinolardan birin de halkın neşseine uyan bir tem- po ile S'raus'un valslerini çalan orkestrayı dinlediğimiz saatlerini İ seviyoddüm. Saadetimiz bu sefer de uzun İ sürmedi. Çünkü Avusturyalı zen gin bir kont bulan Alis, Norman İ tamamiyle terketmek üzereydi. İR cumartesi akşamı A. B vustuzyanın meşhur İo- raber geçirmek için haziranın on! ka bir eğlence bulüyorduk, Fâkat| | kantlazından birine gitmiştik. A. İ lisi, kont ile beraber karşı masa- İda güren Normanın yüzü korkunç | | surette bozuldü. Alis ona ber mankinden daha güzeldi. Giydi açık renk elbise içinde, güzel ca: İk bir tabloyu andırıyordu. İ O akşam ötele-dönetken yolda Norman nefret dolu bir “sesle babama “artık her şey bitti!,, de- di, Sekiz yaşıridanberi bana ağa. beylik yapan Normanı böyle ha. rap eden Alisden * o anda bütün varlığımla nefret ettim, Bir hafta sonra biz babamla A- merikayaya döndük. Aldığımız ilk mektupta Alisin kontla evlene cek balayına çıktığını, kendisinin daha bir müddet Viyanada kals- cağını okuduğumuz zaman ba. bam: “Ümitsiz âşıklar için daimi bir şey söylemedi. Yainız € ellerin bim, g gis tesirile bütün gün sızladı. Af ma kadar Normarla beraber df ız hâlde o gün bana Taştı sankinden daha uzun görün İ Gene eskisi gibi nehrin sık sui İrmda yüzdük.. Tepelerde deli tık. Ona piyanoda sevdiği parçala çaklım.. Fakat hiç biri o #3 aramıza koyduğu derin boşluğt dolduramadı, Ara şıra sanki şey anlamak, yahut bir şeye vermek istiyormuş gibi israrla züme baktığını gördükçe eski lerimizin bir daha geri gelmiyeff” ğine hükmediyordum. Acaba Alİ daima müşfik bir kardeş sevgi” bulduğum © kalbi tamamiyle ps çalamış - maykdı?. ALLARINI kârad küçük kulübelerin di” larma geren geniş çamların ala İda oturmuş; “günesin Karar atıl” larda kayboluşunu seyrediyordüf “Haydi fenerleri asalım Layo” şin.,, Bunu © kadar neşeli söyledi jeski Norman geri döndü zânnef” | tim, İ Beş dakika sonra buluşma İlzere ayrıldık. Kulubesine gitti” hazırlanm” çorapların” dim zaman henüz mıştı. “Bir az bekle yamayorum!,, dedi. Maziye doğru yuva: nelerin arkasında, sevgi ni kollarında sıkan küçük b duruyordu, Gayri ihtiyari söyle ç yamayacık karın olmal'ydı. “Yakında olaca! lüyordu. Yine a ayaklarım beni içeri sürük! Yavaş, ürkek, bir az da endiş€” Hi bir sesle “iş de di, İşâret ettiği noktaya baktı Senelerce evvel oAlisin resmini gördüğüm çerçevede şimdi beni# porttem duruyordu. o Gözleri kendi resmimden Norman'ın gür zel üne çevirdiğim zaman b€” nimle evlenmek istiyen genç h# ticiyeciyi niçin reddettiğimi anla” dım, Şimdiye kadar (duymadığı bir yakınlıkla ona sokuldum. şurada idi|!, çalışmaktan başka teselli) “Seni bu sabah her zamani kaynağı yoktur.. Yeter ki hayatı- | gidi öpemedim Layobşin, diyor” ar tehlikeye koyacak kadar ileri du. Çünkü artık kendimde o hak ini, dei, İz göremiyordum, Söyle, çabuk yet bir gün Normanın yola tw müjdeleyen “bir telgraf İ aldık. Babam kendisini karla -| İmak üzere Nevyorka gitti, Önlüri| İ beklediğimiz 6 son sastin beyeta- | gar örerüm oldukça unutamıyaca. Niğm. Arabadan iner inmez Gretanm | kollarına atılan Norman: epey de- İ ğişmiş buldum. Şakaklarında be- firmeğe başlayan beyaz saçlar, ona büyük işler başarmış olgun bir adam tavrı vermiş, eskisinden daha yakışıkk yapmıştı. Ben de Greta ve Hana gibi kollarına atı)- mağa hazipeim.. Fakat o bana hiç, söyle beni sevebilecekmisin ?,, Yüzüne büküm, En karanlf gecelerden daha esrarlı iri siya gözler, saadet işiklarile aydir Ban bir yüz, kulağıma durmadı” güzel sözler fısıldıyan biçimli ks” ın dudaklar. “Insanlar bazen o kadar budal$ oluyorlar ki Layöbşin, işte 88İ kendisine tapılacak mahlök Y** nımda dururken senelerce boş h3” hasretini çeken ben, bü erime iyi bir mical olabi” yalle, söyle: lirim, Fenerleri astıktan sonra her # (Devamı 14 üncüde),