20 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ | hazır olacak, doktor bey.,, Hastabakteı bizi yalnız bırakın gittikten Bonra doktor Norman bana dönerek: — Tabit burada beni bekleye. ceksin değil mi Layobşin? dedi. Çok tehlikeli bir ameliyat yap- mafa gittiği halde- gayet sakin konuşan genç doktörün gözlerin- de, hedeflerine erişmek istiyenle- rin âzmi okunuyordu. Ö gittikten sonra balkona ' çık. tım., Sanatoryomun, ilik sonbahar ışıklariyle yıkanan bahçesi o ka- dar sessiz ki rüzgâra — katılan hazan yapraklarımın sürüklenişile doktorun bekleme salonundaki saatin ritmik tiktakından başka hiç bir ses duyulmuyordu. Balkonun bir köğesinde otura- rak tunç kelebekler gibi uçuşan yaprakları seyre daldım, Gözü. mün önünde durmadan uçup gi- iden bu yapraklar bana aynı sür. atle uçan çocukluk senelerini ha- tırlattı. İR ilkbahar — akşamıydı. Ben, saçlarr hafif bahar rüzgârı ile dağıları küçük kız, kol- larında sıkr srkr tuttuğu bebeğim. le, yazı —geçirmeğe gittiğimiz kampın en yüksek noktasına çık- mış, etrafımı seyrediyordum, Yavaş adımlarla yanıma yakla- Şan kampın yirmi yaşındaki genç sahibi, altın saçlır bebeğime ba- karak: “Sen küçük #sevimli bir bebeğin, küçük gsevimli annesi. sin.,, dedi, “Biliyor musun, İdedim, tıpkı babasına benziyor,, İlk önce şaşı- rır gibi oldu. Sonra sekiz yaşımın sebebini izah edemiyeceği kadar neş'elendi.. “Başka kardeşi var mı?.,, “Hayir, o şimdi göklerde; Al- lah onu daha bize göndermedi!.,, Düudakları hafif bir tebessümle kıvtıldı, “Bir saate kaklar fener- leri asmağa çıkacağım, görmek istersen gel.,, dedi. Tam kararlaştırdığımız saatte kulübesine gittiğimiz zaman hâlâ hazırlanmamıştı. Kollarımıdda — be- beğimle kapısının önünde bekler. ken, onu içeride bu kadar meşgul eden şeyin ne olduğunu merakla sordum. “İçeride ne yapıyorsun ?,, “Çoraplarımı — yamıyorum, cuğum?.., “Çoraplarını yamıyacak bir ka- rın olmalıydı! “Yakında olacak” derken güldü günü hissediyordum, Şen, mes'ut, inanan bir gülüş....... İçeri girldim. ço. Masanın, üstündeki resimlerden birine işaret ederek: “nasıl, güzel değil mi? dedi, ismi Alis, Vidinin öte tarafındaki büyük çiftlikte ötüurüyor; ama şimdi burada değil büyük babasiyle seyahate çıktı., Kollarımı mdsaya dayadım ve bir çerçeve duran resme dikkatle baktım, kız gülmüyordu, sanki bütün tebes. #ürm gözlerinde toplanmıştı. Şim- #iye kadar eşine tesadif etmedi- tim blr çif güzel gözde ... Saçla- rint o zamanin moödasına uydura. rak vukarı Yüzünde ÖER içinde Resimdeki kıvırmıştı.. "— On klakikaya kadar her tey hoşlanmadıfğım biİr şey vardı, fa- kat ne olduğunu anlayamamış- tım, Eğer annem olsaydı, beni öp- mesini istemiyecektim.. “Ne zaman evleneceksiniz?.,, “Ne zaman ona güzel, büyük bir ev kurabilirsem.,, “Bu güzel tepedeki küçük, &e. vimli kulübelerde oturmak iste - miyor mu?. ,, Sualim onu güldürmüştü.. “Ha- yır, dedi, hele büyük babası hiç istemiyor:,, Sonra daha fazla bir şey sorma- ma meydan vermek istemiyormuş gibi elimden tutarak yürümeye başladı. Küçük kamp evlerinin yanın - da ağaçlara astığımız rengârenk fenerler tepeyi periler diyarına | çevirmişti. NORMANLA ilk arkadaşlı. Bimiz işte böyle başladı. Hemen hemen bütün boöş vaktini tabilye profesörü olan babamla İgeçirir, otve çiçeklerin teşekkili hakkında uzun uzun konuşurdu.; Tatilimiz çok eğlenceli — geçiyor- du.. Kampı terketme — zamanımız yaklaştıkça üzülüyordum, Akşamları çamlar arasındaki hamaklarımıza uzanarak ateş bö- ceklerinin karanlıkta ışıktan dan. teller örüşlerini seyrederken bi- ze tatlı aköordiyon nağmeleri, ya- nıik halk türküleri dinleten Hans ve güzel yemekler pişiren karısı Gratayı çok özliyecektim. Fakat bana yüzme ve ata bin. meği öğreten Normanı hepsinden fazla arayacağımı hissediyordum.. İşittiğime göre Norman Avüs- tıryalı bir öksüzmüş.. Babası ölür- ken kendisine tepedeki kampla bir kaç bin dolar miras bırakmış.. Normana küçüktenberi hâmilik yapan komşumuz doktor Gans, liseyi bitirdikten sonra onu tıbbi. yeye göndermiş. Bu tatilin sonun- da da kiliniklerden birine gidip staj görecekmiş.. Aradan, dört yaz geçti... Aynı kampta geçirdiğimiz bu dört ya- zın birincisihde Alisi hiç görme. dim. Fakat ikinci yaz seyahate çıkmal'dığı için ona sıksık tesadüf ediyordum. Şehir kenarında yaptığımız kır eğlencelerine iştirak ediyor, fir - sat buldukça Normanı alıp tenis oynamağa ve yahut yüzmeğe gi- diyorduk. ,Bütün gayretime rağmen genc alışamıyordum.. / Fakat Norma: sevgilisinin her hareketini, hattâ mânasız hırçınlıklarını bile hoş gö rüyor, yalnız tatlı bir gülümse. me ile mukabele ediyordu. Üçüncü yaz, Alisin Viyanaya musiki tahsiline gittiğini haber al dık.. Bu uzun ayrılıkla fena halde sarsılan Norman artık eski neşe- sini kaybetmişti.. Vakitinin ekse- risini haştahanede geçiriyor, ga- yet az yiyor, günden güne zayif- lryordu, Annemle babamım yavaş sesle onun hakkında söyledikleri endişeli sözleri - duymamak için uzaklara kaçardırmı. Dördüncü yazın sonunda gaze- telerde Normanın beyin üzerinde esaslr. tetkikler w yapmak üzere | bettim. Mesleğinin icabı kizın şımarık halletine bir türli | Nevyorka gönderileceğini — oku. duk. Bu habere çok sevinmiştik. Yalnız, ânnemin günden güne fe- nalaşan sıhhati sevincimize karan irkk gölgeler düşürüyordu. O gittikten sonra annemi kay- ekseri gününü eviden uzakta geçirmeğe mecbur olan babam, beni de Nev. york civarında bir leyli mektebe göndermeğe karar verdi. Norma- na yakın olacağımı ve hafta son. larınlda beraber gezeceğimizi dü. şündükçe ayrılık acısını daha az duyuyordum. ENİ almağa geldiği — ilk hafta onu oldukça iyi bul- dum.. Bu değişikliğin sebebini ancak yemekte, ÂAlisten aldığı tes- mi gösterlliği zaman anlayabil- dim.. Haziranda tekrar kampta top - landığımız zaman berrak neşemi. mak için köyün postahanesine in- miştim.. Üzerine Avusturya pulu yapıştırılmış bi rzarf görünce he: men gül fidanlarına budayan Nor mana koştüm. Ve zarfır uzatarak- “İşte, dedim, bu senin sevgilin- den; bu da benim arkadaşımdan !,, Ona, Nevyorktaki ufak gençlik maceramldan hiç bahsetmemiştim. Mektubunu elimden kaparcasına aldı. Fakat açmadı.. Gözlerini be. nim zarfımdan ayırmıyarak “vay Layobşin, dedi, ben seni hâlâ se-| kiz yaşındaki o küçük kız tasav . vur ediyordum!.,, Mektubumu bitirdikten sonra, Normanın dalgın dalgin karşı te- pelere baktığını gördüm. Etrafı derin bir sessizlik kaplamıştı., . Ondaki bu ânf durgunluğun se. bebini çok merak ettiğim halde bilmem hangi meçhul kuvvet beni o dakikada sual sormaktan men- zi karartacak bir hâdise oldu! Bir , etti, — sabah bize gelen mektupları al-| Ağustos sonlarında — döktor Gans babama, Normanı beyin ü- zerindeki tetkiklerini bitirmek ü. zere Viyanaya göndereceğini söy- ledi.. “Viyana,, sözü genç ada- ma yeniden hayat vermişti. Ayrı- lacağı dün, babamla erkenden kal- karak vedalaşmağa gittik. Önlü - günü durmadan nemli gözlerine götüren Greta kendisine iyi bak- masını söylüyor, babam muvaffa- kıyetler diliyordu. Sıra bana belince sadece elimi uzattım., Bir gece evvel hazırla- dığım sözler boğazımda düğüm- lenip kalmıştı. Kollarımdan yakaladı ve baba. ma dönerek “dikkat edin, bu gü zel kızı yakında elimizden alacak lar!, ,dedi. Aynı senenin ilkbaharında ba. bamr şimal denizi sahillerine gön- derdiler. Tatilimi Normanla be- raber geçirmek için haziranın on beşinde, izin alarak Viyanaya git. tik.. Kader, bizi renk, çiçek ve KHt musliei” Mmeküleketi "öran 'Viyariadü tekrar birleştirmişti.. Her gün baş ka bir eğlence buluyorduk, Fakat ben en çok, Tuna sahillerinde do- laştıktan sonra- gazinolardan birin de halkın neşseine uyan bir tem- po ile Straus'un valslerini çalan orkestrayı dinlediğimiz saatlerini seviyorldum. Saadetimiz bu sefer de uzun sürmedi. Çünkü Avusturyalr zen- gin bir kont bulan Alis, Normanı tamamiyle terketmek üzereydi. İR cumartesi akşamı A. B vusturyanın meşhur lo- kantlarından birine gitmiştik. A. lisi, kont ile beraber karşı masa- da gören Normanın yüzü korkunç surette bozuldü. Alis ona her za. mankinden daha güzeldi. Giydiği | açık renk elbise içinde, güzel can- l1 bir tabloyu andırıyordu. O akşam otele dönerken yolda Norman nefret dolu hbir - sesle babama “artık her şey bitti!,, de- di. Sekiz yaşındanberi bana, ağa- beylik yapan Normanrı böyle ha. rap eden Âlisden * o anda bütün varlığımla nefret ettim. Bir hafta sonra biz babamla A- merikayaya döndük.. Aldığımız ilk mektupta Âlisin kontla evlene rek balayına çıktığını, kenidisinin daha bir müddet Viyanada kala- cağını okuduğumuz zaman ba. bam: “Ümitsiz âşıklar için daimi çalışmakta n başka y teselli kaynağı yoktur.. Yeter ki hayatı- nı tehlikeye koyacak kadar ileri gitmesin !.,, dedi. Nihayet bir gün Normanın yola çıktığını müjdeleyen - bir telgraf aldık, Babam kendisini karşıla - mak üzere Nevyorka gitti. Onları beklediğimiz © son saatin heyeca- nını ömrüm oldukça unutamıyaca. Arabadan iner inmez Gretanın kollarına atılan Normanı epey de- ğişmiş buldum,.. Şakaklarında be- lirmeğe başlayan beyaz saçlar, ona büyük işler başarmış olgun bir adam tavrr vermiş, eşkisinden dâaha yakışıklı yapmıştı. Ben de Greta ve Hant'gibi kollarına atıl- mağa hazirdim., Fakat o bana hiç bir şey söylemedi. Yalnız e"ff"j ellerine alarak küvvetle sıktı, hareket bim, gösterdiği soğuk tesirile bütün gün sızladı. Akşi'| ma kadar Normanla beraber © laştığımız halde o gün bana h zamankinden daha uzun göründ Gene eskisi gibi nehrin :lık SU rında yüzdük.. Tepelerde dolöf tık, Ona piyanoda sevdiği pargîu'd çaldım.. Fakat hiç biri 0 Ssa aramıza koyduğu derin boşlllıf dolduramadı. Ara şıra sanki şey anlamak, yahut bir şeye karâf vermek istiyormuş gibi israrla züme baktığını gördükçe eski lerimizin bir daha geri gelmiyet ğine hükmediyordum. Acaba Ali& daima müşfik bir kardeş scvgi“'* bulduğum o kalbi tamamiyle per çalamış - mıydı?, ALLARINI kanad git küçük kulübelerin — dam” | larına geren geniş çamların altif" ’ da öotüurmüş, günesin karsr uf | larda kaybaluşunu seyrediyordü” “Haydi fenerleri asalım Layüb'î şin.,, | Bunu © kadar neşeli sö;.ıladîlıl eski Norman geri döndü zannet” tim, Beş Mdakika sonra 'ouluşıîlı'*_k üzere ayrıldık. Kulubesine gitt/ ğim zaman henüz hazırlanmâ" mıştı, “Bir az bekle çcırapl;aırılnı yamayorum ,, dedi. W Maziye doğru Yyuvarlanan 5e nelerin arkasında, sevgili bebeği” ni kollarında sıkan küçük bir Ktf durüyordu. Gayri ihtiyari söyle” dim: “Coraplarını yamayacak bif karın olmalıydı. !,, “Yakında olacak,, derken lüyordu. Yine ayni gülüş. bir sâ* atlet dolu, inanan bir gülüş... “Görmek istermisin ?,, | Tatlı bir hatırayı takip edef ayaklarım beni içeri sürükledi. Yavaş, ürkek, bir az da endişt” li bir sesle “işte şurada idi!,, de“ di, İşaret ettiği noktaya baktım" Senelerce evvel Alisin resmim! gördüğüm çerçevede şimdi benit? portrem duruyordu. — Gözleri kendi resmimden Norman'ın gü zel yüzüne çevirdiğim zaman bt nimle evlenmek istiyen genç haâ” riciyeciyi niçin reddettiğimi anlâ” dım. güı | Şimdiye kadar — duymadığım bir yakınlıkla ona sokuldum. — - “Seni bu sabah her zamanli gibi öpemedim Layoöbşin, diyor* du. Çünkü artık kendimde o hak* kr göremiyordum. Söyle, çabuf söyle beni sevebilecekmisin ?,, Yüzüne baktım. En karanlıF gecelerden daha esrarlr iri siyah gözler, saadet ışıklarile aydınla” nan bir yüz, kulağıma durmada? güzel sözler dısıldıyan biçimli kâ” Ln dudaklar. — “İnsanlar bazen o kadar budalâ oluyorlar ki Layöbşin, işte asil kendisine tapılacak mahlük yâ- nımda dururken senelerce boş ha” yallerin hasretini çeken ben, bü söylediklerime iyi bir mital olabi” lirim. Fenerleri astıktan sonra her 74 (Devamı 14 üncüde), — d

Bu sayıdan diğer sayfalar: