Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
d — Tadan - | ç4 *;'X_İLŞ z Evden tvine dönçdığ_u' bir taksiye atlayıp Uşağı; ——ıL_D dedi, < Şt zaman? AFi B_'"m saat kadar oluyor. < Ç Sey söylekli mi? T G!he arıyacak, Hiztm İ_Ju Bırada telefon çaldı. Siçi ahizeyi aldı. Bit Doyl... ı Ong telefona geçti: —| GA Thâba Doyi, . "'—'Cmuı sesi telefonda: am, M;' Mmuhakkak görmem 1lâ. L - Si :eh' Nerede ve ne zaman? he"îlıı]u akşam., Akşam yemeğini I He beraber yer misiniz? m.“m:y hay, Sakin bir yer isti- Iz benim klüpte buluşalım, ' 5* Orada yeriz, h;;feki. Fakat frak ve beyaz B Beyaz gömlekle gelin. gm&;mkten sonra dolaşacağız y Ük a , Fhüqn irtn Bi OYİ telefonla sizi aradı. — Belki.. Şimdi izahat vere - Saat sekizde buluşalım. Bu mı? Pekâlâ. Şimdi - laldık, 8 telefonu kapattı: Ne esrarengizlik! Mut'fn Doyl saat tam sekizde t Ğ?mmiş olduğu halde klüpte F“rıo“%h buluştu.: Ong: y;;; Sh? bir âdetimi haber vere- Yemek esnasında işten hlg hlhı €tmem, v Mükemmel bir fikir. y çök CEk çok neşeli geçti. Doyl Takacr ve hoşsohbet biriydi. Yi tş::;h*n senra cigara salonunda li körI'n'ini getirttiler. Furlong: d;" Haydi bakalım; esrarengiz Tüm, dedi, anlat. Sizi idinliyo . DOyı gülümsedi : &—" *Enlatıcaklınmı nasıl karşı . 'uîqgmm doğrusu merak ediyo .“;;ge diye endişeli görünüyor: &ğ% onu anlıyacaksınız. Pet kş *tin kumar arkadaşlarını bul 8a memür edilmiştim. “> Evet, .3.; Bu işte muvaffak olduğumu du doğrusu kısmen muvaffak ol “Umu sanıyorum. “ Bravo! '*;.i Âcele etmeyin. Henüz hiçbir lteş ddia etmiyorum ve teşebbüs. Me devam etmeden önce sizin Zörüşmek istiyordum. — Teşekkür ederim, » ı“;; Bir saniye! Gazetede zabıta fip bi âtı şefi olmak hasebile ga. r Vaziyetteyim, Zabıta ile a: .:?“ gayet iyi olduğunu söyle - &e lüzum görmüyorum, çünkü Vâzifem... Fakat diğer taraftan hiq% araları pek iyi olmryan (e ?tandaşlarlı dost geginmeâ:— i mesleğim hesabına fayda Ürmekteşini e y m;'“ Bu muhakkak, fakat usul bi. tehlikeli değil mi? g;; Tehlikeli olmasına tehlikeli. derece bitaraf hareket etme. nin, “burum. Her iki taraf da be- mrhc“ualuk yapmıyacağıma inâ- racar , Polisler tahkikatı zorlaştı tizlay VZ şey yapmıyacağımı, hir. %ğı_midl_ kendilerini ele vermiye. iy bildikleri için benden bir e m“khmukr. Bu vaziyet--- ir Sına garip görünebilir ama, teş Bazeteci için öyle değildir, ga- *ci kenldisinden fedakârlık yap herkesle dost geçinir. " ÂAnlıyorüum. Bu sebepledir ki ' İki tarafda da dürüstlük şöh- Miz var, — Fakat ihanet ettiğime kana; OĞt a l aa Bötirilirse hesabımın derhal Börü — her H İnmiy h gilide ideleri — vardır.. affetmezler. — Demek bu dostlarınız saye- sinde petti Greve dair malümat elde ettiniz? — Evet. Ancak, müracaat etti- ğim adam şahsen Petti Grevi tanı mıyordu. Bana, takip edilmeğe lâ- yık bir ipucu gösterdi. — Ne zaman işe başlıyoruz öy. leyse? Gazeteci ne söyliyeceğinde bi- raz mütereddit göründü: — Bakın size söylemekte tered düt ettiğim noktaya geldik, Müs- yö Peter namına tahkikat yapma- nız dolayısile siz de bir polis va. Bu —kusurumu beple size hoşunuza gitmiyecek bir teklifte bulunacağım. — Nedir teklifiniz? — Görünüşte tehlikeli olmıyan fakat içinde epey şüpheli vaziyet. lerle karşrlaşacağımız bir yere gö- türmek istiyorum. Lâkin bir şar- tım var: Gördükleriniz ve öğren- dikleriniz etrafında kimseye bir şey çıtlatmıyacaksmız, Ben kendi hesabıma orada sizin gibi yapmı - yabilirim, çünkü Petti Grev benim meslekdaşımklı, fakat polisten sa- yılmanız sebebile siz benim gibi yapamazsınız. Vaziyet bu, gelmeği muvafık görmü'yorsanız bana söylemekte tereddüt etmeyiniz. Furlong biraz düşündü. — Karşılaştığınız müşkülü an . İryorum. Teklifiniz çok dürüst, fa kat ben de hesaplı hareket etmek mecburiyetindeyim. Sizden daha fazla tafsilât istemeden fikrimi si- ze anlatayım. Ben zabıta mensu - bu değilim ve vatandaşlık vazife - ıııııııııııııı zik davrandığı için ona da müte- şekkirim, Fakat şimdiki vaziyette ben Petti Grevin katilini bulmağa memur edilmiş bulunuyorum ye bu yolda öğreneceğim her şey ben ce mühimdir. — İkimiz de aynı gaye için ça. İışıyoruz, Ben üstelik bu uğurda havadis toplamakta bana çok fay- daları olan birçok ahbaplıkları kay betmek tehlikesini de göze almış bulunuyorum. MUMA ziyetinde bulunuyorsunuz. Bu se- | HABER — Akşam Fostası ÜÜÜ Nakleden: F. K. — Fikrinizi anladım. Tamamile J| size tabilm ve Petti Grevin katli hâdisesine taallüku oları malülmat- tan başka ne öğrenirsem sizin mü saadeniz olmadan kimseye söyle - memeği de vaadediyorum. Bu kâ. H mi? — Tabii... Teşekür ederim, Bu- nunla beraber muhtemel bir teh. likeyi de size haber vereyim: Biri si bana iharlet ettiğinize zahip o lursa tehlikeye düşersiniz. Fakat böyle söylediğim için darılmayın henüz Metektif sıfatile tanınma - dığınız cihetle bu ihtimal pek za- yıftır. : Forlong güldü: — Guürüurumu — kıracağınızdan. korkmayın, meşhur olmadığımı biliyorum. : — Çok mühim muvaffakıyetle. riniz olduğunu bilmiyor değilim, ancak amatörsünüz ve yenisiniz. Bu sebeple şehrin sabıkalıları mu- hitinde henüz meşhur değilsiniz. Bu şimdilik sizin Jlehinizde bir şey... Maamafih kimbilir? Sizi ta. nıyanlar da bulunabilir... İsterse- niz oraya ben yalnız gideyim? — Rica ederim Doyl, benim için bu kadar üzülmeyin Beni böyle bir yere ğöturdüuğünüz için size mü teşekkirim, İcabında kendimi mü- dafaa etmesini de bildiğimi sanı. yorum, — O halde mesele yok. Sizi i - kaz etmeği vazife bildim. Bunun. la beraber sizden beklediğim ce - vap da bu idi. Şimdi bahsimize ge- lelim: Mandaren isminde bir bar biliyor musunuz? — Evet, Bugün ilk defa öğren- miştim. Direktörlerinden biri öl . — Havadisi. biliyorsunuz de - mek? Gazetede de bu tinayet ko. nuşulmuştu. Eğer Sir Peter mu - vakkaten beni mezun addetme - miş olsaydı tahkikatını ben ya- pacaktım. Fakat cinayeti siz ne - reden öğrenldiniz? Gazeteler dar ha yazmadı, yarın yazacaklar, Za bıta akşam gazetelerine malümat vermedi. Forlong izahat verdi: (Devamı var) Rüya ve Oralarda akşam — başlıbaşma bir âlemdir. Güneş, selvilerden süzüle- rek evlerin pencerelerine çarpar, mezar taşlarında dinlenir ve bir sandukanm arkasında — çöreklenir. Kadmlar ufak çocuklarını kucakla. rma alarak, kapı önlerinde topla. şırlar. İşten Gdönecek erkeklerini bekler, konüşurlar. Birisi, bir tram- vay kazasmınmı; öteki, yeni bir savaş olacağını anlatır, Öbür yandan ço- cuklar keçi yavrulariyle oynaşarak mezar taşlarından atlar, itişir, dö- '| ğgüşürler. Kız çocukları takunyaları üzerinde, ayakları burkula burkula, bir iki sokak ötedeki çeşmeden su taşırlar, Sıra kapmak için etekleri ıslanarak, düşerek, — yuvarlanarak koşuşurlar. Kovaların, tenekelerin tangırtısı onların çok hoşuna gider, Oralarda akşam her yerden daha sevimli gelir Erkekler işten döner. ler. Ve kapı eşiklerinde dinlenirler. Erkeklerin işten dönüşünde evlerin kapıları açıktır. Açık kapılardan, bazan malta taşı döşenmiş, bazan toprak ev altları görülür. Buralara hasırlar, çuvallar serilmiş, yastık. ,|lar konulmuştur. Her şey fakir, fa- kat temizdir, Pencere önlerinde fes- liyan saksıları arasından ıslak bez- lere sarılmış su destileri göze çar. pat, Selvilerin arasmdan süzülen kozalak kokulu bir rüzgâr ak patis. ka perdeleri bütün bir günün yor- '| gunluğuyla esnetir. Evlerin pencereleri günün hemen her saatinde açıktır. İçerden ya bir Günün beş vaktinde bir sokak öte- deki mescitten ihtiyar —müezzinin yorgun sesi duyulur: “Tanrı ulu. dur, Tanrı uludur. Tanrıdan başka tapacak yoktur.., Öralarda oturanlar dindardırlar. Fakat bu dindarlık mutedildir. Ka. dımlar yazma baş örtüleriyle başla- .| rını örterler, baş örtüleri kayar ve omuzlarında toplanır. Artık onlar başlarının örtülü — olup olmadığını unutmuşlardır bile,,. Genç kızlar ev altlarındak! hasırlara oturarak sö- kük dikerler, Kısa basma entarile- |ri, diz kapaklarımımn üstlerine kadar çıplak bacaklarını sokaktan gelip geçönlere gösterir. Onlar bunun farkında bile değildirler, İçleri, ko. zalak kokulu rüzgâr gibi temizdir. İşte Ayşe, —annesile birlikte, bu selvilere bakan evlerin en ufakla. rından birinde otururlar, Ufak, ku- tu gibi bir evceğiz... İki odaları var- dır. Birinde yemek yerler ve yatar- lar. Ötekini de misafir odası olarak kullanırlar. Bu odada, Âyşenin yün işi yaptığı zamandan arttırdığı yünlerle işlenmiş, allr yeşilli köşe yastıkları, duvarlarda el işi kâğıdın. dan yapilmış çerçeveler içinde bir bayram günü ayak resimtisine çek. tirilmiş soluk Tenkli fotoğraflar vardır. Bir de, yüklüğün yanma s0- külmuş, üstünde Galata ve Beyazıt külelerinin bayraklarla donanmış resimleriyle, Meşrutiyet hattrası İş- lenmiş teneke bir sandık. Bu Ay- şenin çeyiz sandığıdır. Ya... çeyiz sandığı! Bu sandık, onun, annesin. den sonra en yakın sevgilisidir. O. nun İçinde, göğüslerine rokoko İş- lenmiş patiska kombinezonlar, ya- kalarına su taşı çekilmiş gecelikler, beyaz “A” markası yapılmış tepsi örtüleri, Bursa havluları, silecek, bamam keseleri, üstünde kiraz ve şeftali çiçeklerile 5-10 arşım basma, yatak yorgan çarşafı ,sarı bir ha. mam tası ve daha ufaktefek neler, neler,.. Bütün bunlar, sıcaktan yeni ı'çıkmış bir genç kızın süçları'gibi te. Albu Li Ayşe ve annesi yarim saat İlerde tütün mağfazasında yaprak devşirir- lerdi. Sabahleyin altıda evden çı- karlar, akşam yedide dönerler, A- na, kız hayatlarmdan hiç de şikâ, yet etmezler. Onlar kanaatkârdır. |lar. Tanrımnın bu kadar da vermedi- ği kulları olduğunu düşünerek avu- nurlar, Ana kız, ikisinin de en bü- yük sevinçleri sandığa yeni bir şey ilâve etmekten ibarettir. Kenarları oya işlenmiş bir ipek baş örtüsü, , hakikat bir mendil, onlarda büyük sevinç- ler doğurur. Ondan başka, pencere önündeki çiçekleri ve saç mangalın altında yavrularımı emziren tekiri severler, Âyşe geceleri annesini u. yutur ve idare lâmbasmın ışığı al- tında sandıği açarak, kere öpüp kokladığı bu gül sabun kokan gömlekleri, havluları tekrar tekrar öper, katlar, devşirir. Bütün hulyası bu sandığı tıka basa doldu- rabilmek, onlara tam saadeti geti- recek, annesini tütün tozları ara, smda öldürmekten olsun kurtara. bilecek erkeğe bomboş gitmemektir. Çeyiz sandığı o taraflarda büyük bir saygı ile sevilir Yeni kız evlen- direnler için: — Aşkolsun doğrusü, kızına ağız dolusu iki sandık verdi! — Tanrı daha çök versin. Kadm dişinden tırnağından arttırdı da ev- lâdmı el evine çıplak yollamadı. Darısı dostlar başma! Diye konuşurlar, Bir gün Ayşeyi istediler. Bu, on- larım yaşayışlarında bir dönüm nok, tası oldu. İstiyen erkeği zaten ya. kından tanıyorlardı. İyi, güclü kuv- vetli, namuslu bir adamdı. Manav- ıkk yapıyordu., Kazancı da fena de- ğildi, Yalnız bir kusuru vardı: İçer, di. Ayşenin annesi bu noktada çok tereddüd ediyordu. Çünkü o, rah. metlik kocasımda içkinin kötülükle- rini çok yekmdan görmüştü. Tanrı günahlarını bağışlasm, merhüm da çok içerdi. Hele 8on günlerde ağız mişlerdi. Her akgam kavga, her akşam kavga,.. Ve nihayet koca &- dam, o zıkkımın yüzünden devrilip gitmişti. Ayşenin annesi koca evine, genç kızların içlerinde esen bahar kokulu bir hayayla gitmiş, rakı o. run baharmı soldurmuş, öldürmüş. tü. Şimdi kızmm ayni akıbete düş- mesini istemiyordu. Bunun için, Ayşeyi istiyeni karşısına aldı va bir erkek gibi konuşmağa başladı, —Soııuyum-. 201 Areten : — Nasıl? dandı. sesile sordu: tim. Areten eğildi: — Monsinyör, istifa etmiş ol- duğunuzu Venediğin hesabına büyük bir kayıp olarak kaydedi. yorum, Fakat ben büyük engizi- törle değil, bizzat Sinyör Dan . dolo cenaplarile görüşmek ar - züusundayım. tiâlinizi yebilirsiniz,. _:e_cfğgflg |—muhakkaktır. Onla Bu düşüncede iken bulundu - ku odanın kapisı açıldı. İçeriye kır sakallı, saçları vaktinden ev. vel ağarmış bir adam girdi. Büyük Engizitör denen adam bu mu! diye miırıl- Dandolo vakur ve azametli — ' Müsyö! Büyük Engizitör. le görüşmek istemişsiniz? Evve- lâ size şunu haber vereyim, ben artık vazifede değilim-istifa et- | — Yal O halde sırf şahsıma taallük eden bir mesele. — Zati devletleri maksadımı anlayınca hükmedebilirler. Ev - velâ affınızı istirham ederim, Za rahatsız eylemekten maksadım hoşunuza gidecek bir şey bildirmek içindir. — © halde çekinmeden söyli- — Niçin olduğunu pek bilmi. yorsam da gerek sizin, veyahut , a size mensup olanlardan biri- — FAHRAMAN HAYDUD de kaldı. Areten bu sözleri söyler söy - lemez olduğu yerde dehşet için” ğim bir adam hakkınlda fazla hir teveccühünüz bulunduğunu zan- * nediyorum. Bu adamın ismi de Rolan Kandiyanodur. — Muazzam bir pot kırldım, Diye düşündü. Çünkü Dando. lo oturduğu yerden birdenbire sıçrıyarak ayağa kalkmıştı, ren- gi sararmış, elleri titriyordu. Hemen şairin girdiği kapıya ko. şarak kilitledi. zaman Âretene hafif sesle sordu: — Böyle bir zanlda nasıl bu- lunuyorsunuz? Bana ne söyle « mek için geldiniz? Onun tarafın" dan mı geliyorsunuz? Sizi o mu gönderdi? Çabuk söyleyiniz, Şair büsbütün şaşırmıştı. Yerine döndüğü — Hayır, hayır diye bağırdı. gideyim. Onun tarafından değil, arzumla geldim. Fakat mademki bu isim sizi o kadar mütcessir e. idiyor, ben aldanmışım, o halde kendi — Hayır, kalmız! Dandolo Aretenin üzerine na- zarlarını dikmişti. Alnında, iri ter taneleri parlıyordu. Nihayet kendine hâkim oldu. Sakin bir sesle: — Müsyö, dedi. Oturunuz. Fikrinizi açıkça söyleyiniz. (Bi KAHRAMAN HAYDUD Hattâ üç tabutu sipariş için bizzat diışarı çıktı.. Usta bir ma. rangoz ile görüştü, .Öğleden son ra goöndolu ile sarayına döner- ken, Emperyanın sarayının ö. nünden geçti.. Görünmemek için göndolun köşküne sokuldu. Per- delerin arkasına gizlendi. Şairin tabiatinde biraz (kadın lık) — vardı. Yani — hissettiği korku nakadar şiddetli olursa olsun merak hissi her şeyin üs. tünde idi. Gözucu ile perdenin arasından sarâya baktı. Önünde bir sürü kalabalık gördü. Gon. dülcüye sordu: — Bunlar niçin toplanmışlar? — Zati devletlerinin haberle- ri yok mu? Sabahtanberi bütün Venedikte mühim bir şayia ge- ziyor, Sinyora Emperya gitmiş. Şair sevinçle haykırdı: — Gitmiş mi? — Evet, idün gece, — Emin misin? — Bakınız, eşyalarını satıyor. lar. Aretenin artık korkusu kal - mamıştı. Cesaretle bir kahraman gibi gondülün köşkünden mey - 201 Empei—yauın sarayı hıncahınç doluydu. Grup grup toplanmış genç sinyörler bu harikulâde hâ dise. hakkında konuşüuyorlardı, Diğer taraftan birtakım köylüler kâhya ile pazarlığa girişmişler - di, Şair bir kısım halk tarafından selâmlanarak, bir kısmını da ken disi selâmlayarak ilerledi. Kâh - yanın yanına geldi. Kâhyanın. her şeyi yok bahasına satmak ve parasını alarak Emperyaya gö. türmeyip başka tarafa savuşmak fikrinde olduğu anlaşılıyordu, — Areten sanatına ait bazı ufak tefek şeyler satın alarak sarayı- na gönderdi, Sonra merakla sa * tışın Nihayetini bekledi. Akşama doğru sarayda yalnız tek tük birkaç müşteri kalmıştı. Onlar da gittiler, Emperyanın sarayı dahili tezyinat ve servetinin nıs. fını soyguna vermiş bir vaziyet- te idi. Her taraf dağılmış, kalan eşyalar yerlerde, ötede beride sürünüyordu. Bu manzara karşı sında şair kâhyaya döndü: — Ben olmasaydım eşyaları çok uçuz satacaktın, dedi. Sana dana çıktı ve sandalcıya rıhtıma — eşyaların hakiki kıymetlerini söy * yanaşmasını emretti. lememiş olsaydım elinde olan ha Birkaç dakika sonra karaya — sılat yekünu yarı yarrya az o - çıktı. İşittiği havadisin hakikat — hurdu. - ' olduğuna birkaç kişiye daha so. rup kanaat getirdikten sonra Kâhya şairin ne tabiatta bir adam olduğunu saraya gelip gî._t:_v kimbilir kaç tadıyla bir akşam yemefi yiyeme-