HABER'İN TARİHİ ROMANI : Yazan: Muzaffer Muhittin Acaba Anita gece odasına birisini mi alıyordu ? — Berl biraz yalnız bırakm! Bu temenniyi yerine getirdiler ve yarım saat Sonra odaya geldik. leri zaman Anitannı yerinde yeller ettiğini hayretle görüp hakan Os. mana haber verdiler, , Osman bü işi pek garipsemişti. 16 yaşında bir kızım odadan güpegün- düz kaybolmasını mana vereme | miş, eirafa emirler vererek aran-| masını İstemiş ve kendi de vi ederek bu takibe iştirak etmişti. | Osman Anitanın yalnız kalmak istediği oda penceresinin açık oldu. ğunu görünce o tarafa gidip pen. eereyi dikkatle muayene etli, Kı - zın elbisesinden iplik parçaları bul- du, Muhakkak ki kız buradan kaç- moıştı, hemi de Lâ pencere kenarma kadar büyük bir dalı uzanan yaba. ni kestane ağacının yardimiyle kaç. mıştı, Hakan bir döteklif gibi Ximsöye bu keşfinden bir şey söylemiyerek buhçeye çıktı ve ayak İzlerini takip ederek kizin kaçlığı istikameti tes- bit etti ve kendisini belli etmemek için üstüne bir pelerin gibi örtü sia rak atma bindi, yavaş (yavaş eirafı gözetliyerek ilerledi. Os - man nldanmamıstı ve hayretler İ- çinde bir neticeye muttali olmuş bu umuyordu, Atlta iki eli ile kafasını tulmuş, hiç şüphesiz ki perişan bir halde *€ yine hiç şüphesiz ki hıçkıra hıç. kıra ağlıyarak biraz koşar adımla harb meydanma doğru gidiyordu. « Osman atından ati ve yavaşça Anitayı takip eti, Acaba kiz niçin harb yerine gidiyordu, orada ne görmek istiyordu? Osman bu merakım izale için, kendisini üzerine aldığı biç pelerin gibi örtü altında saklıyarak halka beili etmeden takibine devam et. miş ve nihayet bu sırrı çözebilmiş- ti. Anita benüz cesetler ayıklanma- miş boş ve yabani kuşlar ve hay - yanlar istilâsma uğramış harb mey danında her cesedi tutarak, çevire, rok babası Nikolayı arıyordu. Osmanm gözleri yaşardr. Bir genç kızın bu baba muhabbeti ve Basreti, acısı karşısında kalbine de Tin bir hüzün çökmüştü. Koştu ve kızı kollarından tutta. Anita eğer yalnız babasiyle meşgul olmasaydı tecennün edebilirdi. Bu bomboş yerde kollarından birinin tutması karşısında bir babayiğit de olaydı aklı zıvanadan çıkardı. Anita kolunu silkeledi, ama, Os. manin elinden kurtulunabilir mi? HABERİ n Edebi Romanı ye Gene kahvenin önüne ( gelmişti. Demtin sokağın ortasında durup ge. © niş kuşaklı adamdan malümat alan “insanlar orada yoktu. Onların yeri- ne şimdi başkaları gelmişti. Yalnız — geniş kırffızı kuşaklı sebzevatçı ora- daydı. Şimdi etrafını yeniden sar- “miş olan meraklılara vakanın tafsi. lâlnt anlatıyordu. ile yetinle muhakeme edince görecek - sin ki baban, Nikola ve ektiyse one evvel ayaklarına sürünen kedi şim-| — İskambil kâğıdından O kavga di nasılsa omuzuna çıkmıştı. Kara | çıkmış. tüylerini onun başına, yüzüne sü.| — Allah belâsını versin bu kumü- rerek memnuniyetinden dimdik kalk | cın!,. muş kuyruğunu gözüne sokarak bi:! — Ama ne?! yarak gene ona sokuldu ve: Osman sordu: i — Kızım, babanın cesedini mi a-|di sözleri” rryorsun ? Eğer Nikola ve yani babası mu - Anita döndü ve dikkatle Osmanın | yüzüne baktı, bir daha baktı, bunu! tanıyasaktı, ama nereden? — Sen kimsin diye sordu? — Osman! — Hakan Osman öyle mi? Babas | m öldüren Osman! Osman başını önüne eğmişti. 16 yaşmda bir çocuğun bu sözü eltm- da ne blyük bir ıstırab saklıydı. zaffer olsaydı, o zaman da Osmazın cuğu varsa o, yoksa karısı harb meydanma gelerek cesedi başında > lamıyacak mıydı? . Bu kadar güzel konuşan adamı gönlünde bir mücrim gibi telâkki etmeklen utunmiştı bile, Sozdu: — Sen mi öldürttön? | — Bizi neden esir etlin? Sordu: — Hayır, barbettir, öldü. | — Senin adın 'ne? — Eğer o galebe çalsaydı, bizle — Anits. Gi siz esir elmiyecek miydiniz? — Baban nerede öldü? Kız bu suali aeâib bulmuş, Osma- ma dik dik bakarak sormuştu: — Alayda hakirsin, çünkü galib-| — Beni zaten dağladın. Dedi. Se-| sin, küvvetlisin Osman! İni öldürmek değil, bir kızım gibi Osman kızm saçlarımı okgıyarak! himaye etmek İeterim. Ve senin derhal cevab verdi: İ hatme için bütün tekfurlarin küs — Hayır, alay etmiyorum, sunz wi smüselemet Üzere olunmasını İ- bir sual soruyorum: rade edeceğim. (1) Bahan nerede öldü? Benim adavetim, hileye karşıdır, — İşte görüyorsun! — Babamı burada mı bırakacak. — Sen de görüyor musun? 2in? — Elbette, — Ona bir kumandan gibi, gayesi — Öyleyse takdir ediyorsun kİ| uğrunda dövüşüp ölmüş bir kahra- burası bir harb meydanıdır. Kalkıp) man gibi merasim yaptıracağım. bir taşka harb meydunma gitsek) Ve böylece kol kola bernber dön- orada çok sevdiğim kardeşim Sarı. | güler, batının da henüz kurumamış kant nt bulacağız ve biraz ötede yeğenim bay Hocanın henüz çürümemiş bir uzvunu göreceğiz. Ve böylece bin- ieron gehidve ölük vu vr Bu harbin kusur günahmı a- | rarsak Anita, sen beni mazur, ba . banı suçlu göreceksin. Haklısın, her evlât senin gibi dü- şünür. Fakat hâdiseyi hissinle de- Zil, henüz minimini olmana rağ - men, güvenebildiğim zekânla, dira — Bizi de öldüreeck misin? Ozman güldü. Tekrar genç kım İ oeşiyirak: Osman, nerd adamdı. Bütün tari- hi boyunca onun merdliğini lekeli. çanraz eğlence biçti, Beni pusuya düşürdüğü zaman, & lüm mukadderdi, fakat çok şükü: ki tedbirli davranmıştım. Beni bir bakan gibi telâkki etme ve netekim seni ben bir dilşman kı- zı esirim gibi telâkki etmiyorum. 1.| 1 — Bir Türk erkek adı- alaydan ki dest gibi görüşüyoruz. büyük, 2 —“artı - gösterme, 3 — Anita ömründe böyle bir şey gör- Yaslanmak . üç (acemce),4 — Bir memiş, işitmemişti. Koskoca bir ha | €Xi Şairimizin adı - tutma vasıta” kânın onun yanıbaşında kendi ya - | miz, 5 — Halk * bağışlama, 6 — #mda ve ayarında bir genç gibi, bir | burçin bir şeyin krokisi, 7 — O dost gibi, bir derddaş gibi bastıhal | nün bergiri - büyük ve en eski kıta, ederek, ıstırabına çifa vermeğe ça-| 8 — Balıktan vapılan bir nevi meze kşışım hayretle karşılamış, baba -| (pahalıdır), 9 — Hazır “afpa süyu sının cescdinden yüzünü kaldırıp) bülâsası, 10 — Tersinden okuyunca bu çok gamimi konuşan adama hay) İstirahat manasına gelir * bir nota, goouscarumn Yukardan aşağı: )vle başka insanlardan ranlıkla bakmıştı. Doğru değil zkiy- | yen bir tek hâdise bile kaydedile - YA bir çocuk getirmişti. Onu bu halile İ mez. Bu itibarla bir genç kizin 18- tırabını dindirmiş olmaktan dolayı heyecan içindeydi. Kendisini artık saklamağa lüzum görmemişti, Halk © biribirine haber ayni kin ve ıstırabla durucak ve ağ- | vererek hakanları Ospunın yolu ö- | neşretmiştir. güne çileyi haykırıştılar: — Barekâllak! Haksız mıydılar? Yürüyüşünde farklı bir Sal, bir heybet ve başyet veren ih. | işam vardı. Büyük Türk devletinin ilk banisi olan hakan Osman, halkı telâmlı- yarak ve kız: birez da sürükler gi- bi hızlandırarak sarayton döndü, Sarayına değil, köşküne, hattâ köş- küne de değil, mütevazı evine dön. dü. Osmanım, yanmda çok güzel bir telur kızıyla geldiğini haber alan Mal Hatun kapıya kadar kogmuş ve biraz irgilerek bir Otmana ve bir de Anitaya bakarak, izah edemedi- ği bu vaziyeti sorar gibi bir bal ta- kınmıştı, Osman: — Bak dödi, hatım, Sana herbde maktul düşmüş İnegöl tekfuru Ni- kolanın kızı Anltayr misafir getir. dim. Ons ber türlü iktimamı esirge- memelerine sen nezaret et, (Devamı ver) (1) Münşenti Feridun bey, Soldan sağır 1 — Büyük vilâyetlerimizden bi. Tİ işirmdi nd Seyhan oldu) - insan, 2? — Bir Türk kadım adı .su3 — Beyigirli vesaiti sevk ve idare eden- ler, 4 — Arkamıza ve tebimize giy- diğimiz nesne - tavır, 5 — Akıtmak, 6 -— Pir şeyin değeri - seemee Üç, 7 — Milletlerin o bissiyeti * çalma, 8 — Mesırlılarm o mabudlarından biri - lazum, 9 — Kır çıkaran nes ne yaş yemiş, Şalını başına sarıp kaldırımın Üs- tünde duran kadın da gene oraday- dı. Kedi de oradaydı. Fakat biraz — Bilemem: dedi, O da bu mahal- İenin çocuğu imiş! — Niçin yapmışlar bu işi? omuzundan diğer omuzuna duruyordu. Genç kız bütün cesaretini toplı geçip | — Adam ölmüş mü? — İmdat otomobilile götürdüler Ölü olsaydı, götürmezlerdi, İçinde büyük bir sevinç vardı. Ölmemiş! Belki kurtulur, diye ! düşünüyordu. | İhtiyar kadın devam ediyordu: — Buradan giderken ölmemişti İhtiyar kadın bu defa şalını ağ ama, güya otomobilde zından çekti: İmüş diyorlar, .. Bir adam vuruldu! diye cevap | Yeniden büyük bir yelse düştü eki Rİ EA ne Biraz evvel kalbinde canlanan ümi* 70 “ di bilsbütün öldürmüştü. Fakat ih- A tiyar kadın, genç kızın üzerinde yap İhtiyar kadın omuzlarını kaldır. | tığı tesirin ne olduğunu anlamadar dı; konuşuyordu: — İşsiz bir çoculemuş!. o Görsen Kim bilecek ölüp ö'snediğini?. tanırsın diyorlar. Mahallede şuna odu hep... Beraber hastaneye buna su taşıyormuş. Tiden olmadı Y — Ya vuran?.. O da kimmiş?! Peki vuran ne olmuş? Vura Ihtiyar kadın: nı tutmuşlar mı? ANİ bi — Teyze dedi, kuzum bu kalaba. İk nedir? Demin iyi anlayamadım ne olmuş burada? tri i — Tutmamışlar galiba. — Yok... Tutmuşlar!., Leylâ, ses ne taraftan getiyor di ye anlamak üzere başını arkaya çevirdi, Önünde durdukları evin ka" “5 penceresinin arkasından bir ka dın sesinin bunu söylediğini anla ii. Hemen ona hitap etti, - Tutmuşlar mı?! Ihtiyar kadın: Tutmamışlar diye tekrarladı Kafesin arkasından gelen ses: — Tutmuşlar, tutmuşlar, dedi. Polıs İbrahim efendi söyledi. Evi ne kaçmış ama! Sonra yakalanmış — Ben de duydum. A kardeş” tutulmamış. Vallahi... Anasını gi- dip evinden almışlar. Nerede sak. andığını söylesin diye müdüriyete götürmüşler. -- Yok canım... Anasmı almişlar, Oğtunu tuttukları için karşılaşma ja götürmüşler, Şahitlik için... -- Yok efendim. Oğlan işi bece* rirken evinde oturan ihtiyar hatun ve bilir ki, sahitlik etsin! Ona: “Se. nin oğlun kirleri tanırdı? Nerelerde saıklanabilir., falan diye socurlar... Başka ne soracaklar! ii Arna “kraliçesinin annesi : Kraliçenin. 'nasıl , kaçtığını anlatıyor “Ufacık kasaba Italyan obüs'erinin yağmuru altındi harap oluyor, fakat bir avuç kahraman hâlâ mukâvemete devam ediyorlardı... Kızım tehlikeli bir ameliyattan sonra dünyâ kilometre uzağa kaçırmak icap etti, Bir Frahsiz gazetesi, sabık Ar-a- | vutink kraliçesi Jeraldinin arn-*”4 İyaptığı şayanı dikkat bir mülâl<iz Armavutluğun işgrli #irasında, 9 günlerde dünyaya bir çocuk getiren kızımın yanma gitmiş olan ve işgü- lin en acıklı manzaralarını bizsat gören kontes Apponyi Fransız mu. harririne: — On binlerce Tiranlınm o feci günde Fraasiz sefarethanesinin önlü- ae toplanarak: “Yarasın Prensa! Yaşasın Daladiye!,, diyo Bağırışla. irınm manzarasını hayatımın Sonuna kadar unutmıyasnğını. Döğikten (ozanra, şöyle anlatmaktadır; — 16 martta çocuklarımı yanma alarak, doğurmak üzere vlan kizi- mın yanına, Tirana gittim. Sarayda büyük bir üzüntü havar hüküm sürüyordu, Italya, A gördüklerini Vazifesi Başmda kalan kralin ağu Çer ie RAMA erkir bir vedadan $onrr otom runa tutmugtu, 15 gün böyle endişeli dakikalarla e hududuna doğru bareket geçli, 5 nisan sabah: kraliçe bir se- at süren tehlikeli bir ameliyattan sonra dünyaya bir veliaht getirdi. Biz henüz onun tehlikede olan ha. yatı için titrerken, Tiren birdenbi- re karışt, Her taraftar yıldırım Bürdtytü” Müthiş Aherier rdlildri duz “İtalyanlar işiznle başladılar, Ka, raya seker çıkarıyorlar!..., O gece sahaha (Oxadar sarayda! kimse gözünü kırpmadı. Korkunç ve müthiş bir gece geçirdik... muksvemeti hakkındaki suale” Kızımın sılıhati düzelmiş, tehlike | de kontca şöyle demiştir: J bertaraf olmuştu. Fukat buna bile Makul güm /Ü deği aevinemedik, e Jan dö Medila limannm İtalyanis” Tam bu sirada kral, hemen kaç- sesi bombardi İİ ;2 İcab ettiğini ve kendisinin |* user Sep i Salli basteda Kelacağını bildir , | ye0# Latalmuş olduğunu görü b) nda kalacağını BİNİP - ayal kasaba korkunç bir Knk ia ykm sete ie | ZE Mİ bi İİ Fakat bir avuç kahraman Arna liçeyi hazırladık. Bu sırada İtalyan 0 E i leri 'Tİ di | 8skeri ve fedaisi hâlâ mukavel tayyareleri Tiran semalarında WçU- | oünekie tereddüd etmiyorlardı. İ yor ve şehirde tam bir panik yara. aza, iin Arnavatlağın 9 teyorlardı. Erkekler silâhlara sarti- ke ELE vir Sabemddine verili mış, kadinlar ve çocuklar eşyalarm. e : dan bir kısmını almış dağlara doğ- ru kaçıyorlardı. Her an bir bombar- drman tehlikesi altında bulunuyor . duk, B Tam 36 saat dağlar, tepeler #£ rak devam eden bu, müthiş yö lukta 400 kilometre mesafe kot miştik. s Ezumım başına gelen bu b Tertemiz petetyyn İ etırablarma rağmen gösterdi Zukkanlılık adelâ mize bir saret örneği oluyordu.,, i Yransın Omuharririnin Arn&' Bütün Arnavut milleti, kra nm vatanperverliğine hayran muştu. Ve onun etrafında tek vücut gibi toplanıp müstevliye şt ümitsiz, fakat büyük kah kk ve cesaretle dolu bir mücağ? leye alilmaktan bir ah tereddüd memigtir.,, feci vaziyet altında, pek zayıf iş olan zavallı kızım: sedye İ- hasta nakliye otomobiline tagı - dik. — Oğlanı tutmuşlar müdüriyete götürmüşler. Anasını yanına yolla” muşlar, Leylâ fazla bekliyemiyecek bir ha & gelmişti, «— Bu müdüriyet ne müdüriyeti? diye sordu. -— A müdüriyet pe müdüriyeti o- sokaklar, östleri kapalı dehlizle? bi önünde uzanıyordu. Müdüriyet neredeydi? Bu İstanbul sokakları şimdi of! bir bilmece gibi, bir muamma gizi geliyordu. Bu sokakların bangi sapsa müdüriyete kadar | gidebi cek? Bu sokaklardan © hangisi 00“ r lacak kızım. Polis müdüriyeti! 9 tarafa götürecekti? — Bu müdüriyet nerede? — İstanbul tarafındadır, 8 — Istanbulda mı? Müdüriyete gidecekti, Nerede ©. ursa olsun bu o müdüriyet, oraya; adar gidecek karakolun o önünde nasıl dolaştıysa müdüriyetin önün” de de dolayacaktı: tün sokaklarına benziyen bir y Karakol pencerelerinin arkasında | İri taşlarla döşeli, bazı yerleri nasil Feyzi ile Lemanı görebildiy. | kük Arnavut kaldırımlı, cunbalı © İ se, Avnile'anasını da belki müdüri" | çer kat evli... Köşesinde bir baki setin pencerelerinde görecekti. İlerde bir kahvesi olan, kimi e Ihtiyar kadının yanından « seline | vinden gramofon kimi evinden mi” verip ayrıldı. ni sesi gelen kimisinde kavga edil” Bu müdüriyet nerede olursa, ol. | kimisinden tavla gürültüsü duyu”. sun oraya kadar gidip, orada da,| ve bir çoğunun taşlık kapıları | Avnile anasını arayacak, onları) lanınca kötü zeylin yağında tav& bulup na olduklarını öğrenmeden, | dilmiş palamut balığı kokan bir * eve dönmyecekti, kakiı. Dalgın alıyilarla yürüyordu, Dar j İstanbul sokaklarından bu da V başkasıydı. ii Bu da yanındakine, onun daf yanındakine bütün İstanbulur,