13 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

13 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A N — a — ü ĞÜĞ GA eli d Ğdi ö G HABE R —— Akıı.m Postası | 13 MART — 1939 'AKSAM POSTASI “NeESahibi ve Neşriyat Müdürü 'İDARE EVİ : Istanbul Ankara caddesi Pahta kutumu: blanbul 274 Telgral adresi . İstanbul HABER “ÇYan işleri leleionu 23872 idare |. 5 24370 y .llln 'ı_* k z 20335 .. ' ... B.vi ... VAB NE ŞA'n Sı i Genelik ? SADA Kav 9 ETOĞ KO : G#aylık — 7150 » 1400 4 Ü Saylık 400 « B00 * ı ı'â--ıfı-o--.-ı-h- İHayata dair İmlâ meselesi MLÂMIZIN kat'i kaidelere : bağlanmamasından şikâyel e- V0r dururuz. anberi,.. Öxle zannediyorum ki u“'iıçc türkçe olalı, kelimelerinin na- ı:]Ivhdnlu ağı bir türlü tesbit edil- Miştir; ancak — arapçadan veya arisiden aldığımız kelimelerin şek- İni muhaflaza edip ötekileri herkesin SYfline bırakmağı dahâ münasip Ulmüuşüz, Biz bündan şikâyet ediyoruz ama "'EHL'r başka milletlerde de — bunu Sliyenler varmış. Meselâ bu — hafla *Ğîlğıı Martanne gazelesinde, M. An- Billy, fransızcanın kolaylaştırıl- Mak Cereyanından bahsederken: “Ni- îll” Biyim gibi, imlâ da bir moda ve Sİ zevk meselesi olmasın,, diyor. ŞUM, Andr& Biliy'ye türkçe öğrelsek ümbilir ne kadar memnun olur! Fa- )iîaetı he de olsa bu yaşina kadar keli- ©ri muayyen bir imlâya göre yaz- :::elıntı alışmışltır, bizim — dilimizde slup Talan yazmağa kalkacak - Ürsa gene bir kaldeye tabi olmak chr “nnmfıh makalesi hoşuma gilli; SÜnkü içinde bir zamanlar benim de O_ıuma giden ve sonra nedense unut- &ğum bazı fikirleri buldum. Lâtin arllerini yeni kabul elmek” üzere Olduğumuz sıralardaydı; bir gün mü- ilarrirlerimizden — birine: “İyi ama 'ündan sonra hepimiz bir suretle yaz iMağa mecbür olacai ğız; halbuki arap larfleri ile, kimimizin şöyle, kimimi- ?ln böyle yazmasında — hoş bir şey ll*dı açağı 5ui-.ırı hcıkcsıu mızacı Erı | ECÜ ILll:l ınsamıı Â kcndısıdır.. Doşuma gider; çok şükür lâtin harf- *ri de bu keylimize mani olmadı, im- Âmız gene şahsiyelimizin aynası oöl- Makla devam ediyor. Meselâ “söylemek,, fiilinin halini ASrif edin: söylüyorum, söylüyor- MiN, v.s. Herkes bo',lc yazmıyor ki! tazıları “söyliyorum"”, bazıları da Söyleyorum,, şeklinde 3.'.'3'ıııyor; yani v Sekil var:le, Ü, lü. “Le,, ile yazan- T eski gramerin bir kaidesine riayle Üyorlar: “Fiillerde asli madde de- Mmcz.,, Mademki söylemek masda- Tün gsli maddesi söyle'dir, © halde (Sin tasrifte aynen kalması lâzım- S1 tiraf edeyim ki eski harfler za- 9mda da, şimdi de söyleyorum î“kx»'ıde yazanlara karşı, adelâ nef- #eteenzer bir his duydum; bazı ya- glla' sırf içinde öyle bir şeye Tas- | ld»:ını için elimden altığımı bili- İm,, #Kaideye, hem de pek manasız İr kiteye © deretteye — kadar rin- ;eî“ “Li, İle yazanla ise, lâtin harf- Mi daha yeni kabul etliğimiz za- _J““İııda çıkan gramer iitabına ria- 'et eliyorlar; onda, y Ölünde kalın _“aö'tllcrin Üya, ince vuüğrellerin de Ye tahavvül ettiği bir kide olarak İ i'—'îi sürülüyordu. Bu, müdı'ş:ı'ı:ı_lilç— hlllir zaten söyleyorum derediğimiz iş, Makkak ise de — söğylüyrcüm mu, “Sa söyliyorum mu dedilmiz pek İ lli değildir. Öyle yazanldın yazı- Sİnı ökuyabilirim. Fakat bn, kendi İ :îı.ıiıınm, lü ile yazmağı terih eden- aa ehim; çünkü böyle yazalar gra- ditaplarının kaidelerinen ziya- ebkmmiyel Vij sendi Yalâlfuzlarına İtler, fi I“'lhî böyle birçok kelimeeri, key- bit Zin istediği şekilde yazıamız ka- l“lkır Hepsini, şöyle birazyakından Möl k edecek olursak, birikim ma- Köypey ? Çıkarlır ve — hemcinlerimizin t “kterlerine, zihniyellerie — dair DA “eler bulduğumuzu — vümederek İş Nebiliriz, El vyazısına bkarak ruh R İne girişmek gibi inâya baka- "a Tuh tahliline — kalkımak... Bu, timselerin objektif, İmi tenkid İklarını iddia etmeleine hizmet i'ona hiç doyum ohaz! lleI ilmem söylemeğe — heet var mı? Bi ıı asıl sevdiğim — İmseler, bir Üa V İmltları ertesi gükü imlâları- rîl'ırtlhnı"ılnlıııiıı isk,harfler - za- ’dh Nda da “doğrudartoğruya,, ya- I—vı "dan koşlanırdım çünkü onlar, "l ıtl““n yazı şeklişibi — kıymeli Tei _;u © sevlere eheniniyelt vermedik- z uı-"m.lııl:»ı. Nuruah ATAÇ Hem de ta ne zaman- | V dcrleı Talânın da insanın tâ kendisi -olması! DA Not Bedava doktor ALKEVLERİ içtimai yardım şubelerinin çok hayırlı ve H yurd saran değerde ve doğrudan doğruya halka müte- veccih bir hizmetini görüyoruz. Buü, günden güne bütün Halkevleri teşekkiıllerine şamil blr kedef haline geliyor. Fakir halkı, ev mensubu doktorlara bedava - muayene ettir. mek, onların hayatlariyle kaygulanmak, doğrudan doğruya bir içtimai yardım demektir. Çok güzel bir iş, çok güzel bir hedef, çok yerinde bir sây. Bunu hatırlıyanlar, yapanlar ve bu yolda: halka, ihtisasmım elini maddi menfaatlerden uzak olarak uzatanlar, ne mübarek, ne aziz bir yurd hizmeti yapmak yolundadırlar. Bu münasebetle İçtimal bir hâdiseye temas edeceğiz: Hiçbir meslek ve ihtisas tasavyur olunamaz ki tababet ka, dar beşeriyetin doğrudan doğruya hayatiyetine müteveccih ol- sun, Neden? Dünyada hiçbir hâdise, insan ıstırabı kadar korkunç değil- dir. Zaten düşünülürse, bütün hâdiseler et, kan ve kemikten ö- rülmüş insan dencn mahlükun can ve hayat acısma göre değer alır, | Ölümden sabit hiçbir hakikat yok denilebilir. Tababet ise, bu ezeli insan kaderini mümkün olduğu kadar geciktirmek müca, delesidir. İnsan ıstırabma şifa ilmidir, Dünyanm her yerinde en küçüğünden en büyüğüne kadar Âdem oğlu, ıstırabımı dindirecek, elemine şifa verecek ve ebedi ve insiyaki korkusu ölümle mücadele edecek doktoruna, tevekkül. le, imanla, inançla kendini tesvdi eder. Doktorun insanlık şuurundaki meykiini böş*lece tebarüz et- tirdikten sonra, Türk cemiyetinin bir yarasına temas edelim: Yurdun birçok yerlerine tababet denilen ilmin ayak basma- dığını görürüz. Kaç kazamız var, kaç nahiyemiz var ki doktor bilir? Nice köylerimiz var ki, nice kasabalarımız var ki halk bu yoksulluğun günalımı ölümle çekmektedir. Neden? Bu ilim ve ihtisası veren mekteb mi yok? Bu ilim ve ihtisası edinecek İnsan mı yok? Hepsi var ve 18 milyon Türkün 760 bin kilometre murabbar satıh mesahası üzerinde hayat emniyetini mümkün olduğu kadar koruyacak doktor yetiştirebiliyoruz ve yetişiyor. Fakat, bizde mesleke bağlı kalmak, meslekin icab ettirdiği halk vazifelerini, memleket vecibelerini takdir etmek için lâzımgelen şuur ve zih- niyet henüz olgunlaşmış değildir. Moktepten çıkan birdenbire bir tezgâh açmış esnaf gibi mes. lekini ticaret bezirgânlığı haline getirmek kaygusuna düşüyor. Ve onun için bir yurd davası kalmıyor. Şahsi hayat icablarmı, memleket vazifesine tercih ediveriyor. Gönderildiği yere gitmi, yor, gittiği yerde çalışmıyor. İlmini, ihtisasını, — vazifesini para ile ölçmek gibi bir zaafa düşüyor ve biz bu zaafı en mütekâmil, <— *te3 Anumü l lik eittt lerlüüire” anktııhımdıkı m *olıfoııı..». - mıgohmk âmı tini, ıhtisaamı parayla değil, ancak minnet ve şükranile udiyebl- lecek halka kapısmı açmıştır? Hastanelerimizin kâfi gelmediği meydandadır. Halkm dokto, ra, tababete ihtiyacı da gözönündedir. ; Hayatlarmı, tarihlerini, hattâ servetlerini yapmışların bile hâlâ kapıları halka açılmadı. Bu itibarladır ki tıb mekteplerimizde talebeye, önce halka hiz- met zihniyetinin aşılanması lâzımdır. Bu meslekin üstünlüğü te- barüz ettirilmelidir. Mektepten çıkan Türk genci mesleğini koltu- ğunun altma sılaıştırıp kendisini iştiyak ve ihtiyaçlar zebunu ola- İ ile ve bütün kudret, kuvvet ve liği yapması gerektir. rak bekliyen halkım ayağmına gitmeğe hazırlanmalıdır. Mesleğe bağlılık esas olmalıdır. Meslekin iİdealini ticaret ve tezgâhtarlık zihniyeti içinde yere sermemlidir. Halkvleri, bu büyük memleket ihtiyacmım nasıl önlenebile. ceğini göstermek ve nümunelerle ifade etmek Fakat, kâfi değildir. Bu halk hizmetinde, mektebile, mütehassısı vaziyetindedir. elemanlariyle bu mesleğin elbir. Mudanyada mütareke âbidesi Mudanyada istiklâl harbi müta- rekesinin imzalanışı. hatırasını tes- bit için bir âbide yapılacağını yaz- mıştık, Heykeltraş Sabiha Bengu- taş tarafından hazırlanan — âbide | Atatürkle İsmet İnönünün inkılâp arkadaşlığını tebarüz ettirmektedir. Âbidenin sağ tarafında, İnönünün Mudanya mütarekesi şartlarını ec- nebi devlet mümessillerine dikte e- derken gösteren bir rölyef vardır.. neral Asım Gündüz ve arkasında da Türk zabiti ve askerleri görülmek- tedir. Abidenin sol tarafı ise İsmet İnönünün mareşal Çakmak ve di- ğer kumandanlarla beraber Mudan- ya halkı tarafından — karşılanışını göstermektedir. Heykelin dikileceği kaidenin ön tarafına ise Atatürkün şu sözleri yazılacaktır: “İsmet İnönünün gösterdiği liya> kat ve fartı gayret kendisine tevcihi bulunduğu için millete kârşi, ordu: ğ& karşı, tarihe karşı lamamen müs Rölyefte, İnönünün yanında orge- | vazifede isabetini füllen isbal mm'şı Maslakta bir otomobil kazası Bir zavallının iki bacağı kırıldı Evvelki gece Maslakta elli yaşla- rında bir adamın iki bacağının kı- | rılmasile neticelenen bir otomobil kaazsı olmuştur. Kazazede seyyar fıstık — satıcısı Ruşendir. -Ermeni mezarlığı önün- de giderken arkasından gelen bir o- tomobil şiddetle çarpmıştır. Yeti- yenler iki bacağı kırılan — ihtiyarı Şişli çocuk hastanesine — kaldırmış- lardır. Meçhül otomobili bulmak kazası olmustur. Yurtta 35 milyon Türk ve büyük kuvvet ve saadet kaynadığı — çocuk Esirgeme kurumu teşkilâtını yar- Udımlarınızla — kuvvetlendirmek bu saadeti bize bir batında temin etme- Çe kâfidir., (ÇE.K,) terihim., — Alalürk, , — Kaidede bulunacak diğer yazılar da ÂAtatürkün gençliğe hitabesi bu- lunacaktır. — ——cçşçm Tütün böy İstanbul tütün — depolarında ve müesseselerinde çalışan — işçilerin dertlerinden bahsederek istedikleri: ni üç maddede hülâsa etmiştik. Bun lar, gayrimamul tütün - ihracatının durdürulması, toriga denilen usulün refi, 30000 kadar olan işçiye bir ce- miyet kurulmasıydı. Bu yazımız münasebetile sabah refiklerimizden birinde kısa bir fık- ra intişar etti. Umumiyetle işçilerin taleplerinde hak bulan bu fıkra mu- hartiri, yalnız bu nazik mesele et- rafında hassas olmak lâzımgeldiğini işaret ediyordu. 'Türk tütün limitet şirketinde ça- lışan Lütfi adında bir işçi gazetemi- ze müracaat ederek bu fıkra müna- sebetile şunlar ısöyledi ve bu söyle- dikelrinin işçilerin mühim bir kısmı ile müzakere edilip mutabık kalınan fikirler olduğunu ilâve etti. “Arala- rında müesses bir cemiyet bulunma dığı için işçilere şamil herhangi bir işte ancak bu tarzda harekete imkâ- nı olduğunu,, söyliyerek sözüne başlı yan Lütfi diyor ki: “Neşriyatınıza teşekkür — ederiz. İşçi, müşterek haklarını müdafaa yolunda bir cemiyetten mahrum bu- lunduğuna göre bu memleket vazife- sini elbette matbuatımızdan istemek mecburiyetindedir. Buna — tavassut ettiniz. Tütün işçileri, haklı 'Tonga denilen iş çok yorucu ve üzü- cüdür. Filhakika tütünlerimize Te- kabet vaziyetinde bulunan memle- ketlerde bu tonga usulü yok değil- memleket — bakımından sını görmüyoruz. Ama, nihayet, bu caret siyaseti meselesidir. Eğer böy- le lâzım olursa gene böyle olur. Bir şey demekten sarfımazar, itaat ede- rek daha fazla sâyile başarmağa ça- lışacağımızdan şüphe olunmamalı- dır. Ancak bu takdirde de bir mesele- meydana gelir: Biz, her yerde oldu- ğundan başka türlü hareket edilme- sini istemiyoruz. Diğer memleketlerdeve bilhassa komşu devlet Yunanistanda tonga | işinde şu suretle hareket olunuyor: Tactir, tonga yapmak istediği za- man tütünün beher kilosuna açıktan bir para vermek mecburiyetindedir. Bu parayı işçinin kasasma yatırrr vor. İşçi cemiyeti bu parayı, işçile- tin işsizlikleri veya işlerinin azaldığı zamanı nazarı dikkate alarak istis> mar ediyor. Bu itibarla o —memleketlerde ve belki her yerde tonga işçisi de yev- miyesini basmabaşı bağlama işi iş- liyen işçi tam olarak alır. Yani tacir, yarım ücret ver şe bile diğer yarım ücretini İşçi ce- miyetinin kasasına öder. Halbuki bizde böyle değildir. Bir tacir veya müessese hiçbir şarta bağ- lanmadan tonga yapar. Bu yüzden mütehassıs tütün işçileri çok peri- şan haldedirler. Çünkü tonga işi ih- tisasa lüzum göstermiyen işçiliktir. Gayrimamul tütünleri Triyestede işletiyorlar. Burada Türk işçisi yok mu? Kaldı ki Türk işçisi bütün dün- yada şöhret, itibar — ve rağbet ka: zanmıştır. Bizim elimizden mamul — olarak çıkan işle dünya rekabet — edemez. Cemiyetimiz olmazsa böyle vaziyet- lerde şunun bunun keyfine mahküm oluruz. İsteklerimiz bunlardan ibaretti ve olma- || | Tukları İy Üwerizmla sorar — atmarlar | dir. Biz kendi hesabımıza — bunun | fayda - | iş mahiyeti itibarile yurdun bir ti- | nihayet yapılamadığı takdirde böy- le tedbirler almak imkânları bulun- duğunu bildirmekti. Büyüklerimiz tetkik etsinler, araş- tırsınlar, Hakkımız yoksa yok desin ler. Varsa bizi bu vaziyetten — kur- tarsınlar.,, Eyet bü tütün işi bir ince mesele- dir ama, işçinin isteği de incelenme- Be değer bir meseledir. Bu ince me- sele üzerinde ne kadar hassasiyet is- teniyorsa, bu inceleme işinde de o kadar sürat ve hassasiyet talep et- mek gerektir. Biz kendi hesabımıza Türk tütün işçisi adına vaziyeti ol- duğu gibi bildirmekten çekinmeyiz. Üst tarafı alâkadarlara düşer. * * * NoL: .. Gazetemizin 8& mart çarşamba ta- tihli sayısında “bazı geceler aç ya- tan beş yavru yardım bekliyor,, baş- lığı altında İsmail adında bir hama: liın hayatından bahsetmiştik. Hamal İsmailin oturduğu köy mümessilleri bu yazı münasebetile şu izahatı ver- diler: işçileri, mütehassıs işçilerin vaziyetleri acına- cak haldedir diyorlar ! " Başka memleketlerde, tütün taciri tonga yapmak istediği zaman tütünün beher kilosuna açıktan bir para ödemeğe mecburdur. Neden bizde le bir mecburiyet yok? , 1 — İszmailin beş çocuğundan biri orta okulda, diğer ikisi de köyün ilk okulunda himaye heyeti tarafından yedirilmekte ve yatırılmaktadır. 2 — İsmailin kardeşi ayni köyde helvacılık ve tatlıcılık yapmakta ve annelerine bakmakta, yardım etmektedir. 3 — Beş çocuklu olduğu için yol vergisinden istisnası mümessillerce temin edilmitşir. 4 — Şimdiye kadar İsmailin mo- tör şoförü olarak çalıştığı Mehme- din motöründe çıkan ihtilâflar dahi daima İsmailin lehine halledilmiş, bu suretle çok çocuklu olması vazi- yeti mümkün olduğu — nisbette ko- runmuşlur. 5 — Mümessiller çok çocuklu ai- lelere yaprlan yardımdan İsmailin de istifadesi için teşebbüste bulun- muşlardır. Mahalle mümessillerine, köylerin- deki muhtaçlara gösterdikleri bu tarzdaki alâkadan dolayı kendi he- sabımıza teşekkür ederiz. Papa dün taç | giydi Papanın giydiği tdc hazıtlanırken.. Vatikan, 12 (A.A,) — 12 inci Pi- nin taç giyme merasimi bu — sabah yapılmıştır. Mutantan bir — şekilde yapılan merasim, saat öden 13 e kadar sürmüştür. Şehrimizdeki merasim Dün yeni papanın — Romada tac giymesi dolayısile Pangaltr Ermeni kilisesinde de merasim yapılmıştır. Merasimde şehrimizde bulunan se- fir ve konsoloslarla kalabalık bir katolik cemaati bulunmuştur. Yeni cemiyetler kanunu- nun tatbikatı Eski cemiyetler, yeni — cemiyetler kanununa göre nizamnamelerini de- ğiştirerek vilâyete — müracaatte bu- lunmaktadırlar. Bu iş temmuz a- yına kadar tamamlanmış olacaktır. Spor klüplerine verilecek müsaade için evvelâ beden terbiyesi genel di- rektörlüğünden müsaade alınmakta- dır. — 4 Hava Kurumu menfaatine müsamere Türk hava kurumu — menlaatine Şehir tiyatrosunun komedi kısmın- da bir müsamere tertip edilmiştir. Yarın akşam saat 21 de verilecek o- lan müsamerede De Marki ile Ka- rakaş ve relikası tarafından alaf- ranga koönserler verilecek;, Şehir ti- yatrosu artistleri tarafından “Dama çıkmış bir güzel,, isimli üç perdelik Belediye ve otobüs seferleri Nisan devresinde Şehir Meclisinden müsaade istenecek ! Belediye, harap bir halde olduk- larından dolayı hepsini — seferden menettiği Rami otobüslerinden son- ra şehrin diğer semtlerinde işliyen otobüsler üzerinde de esaslı bir tet- kik yapmağa başlamıştır. Belediye, uzun müddettenberi şe- hür otobüslerini bizzat işletmek için tetkikat yapmaktadır. Bu tetkikler sonunda esasen kendisine ait olan otobüs imtiyazını belediye kullan- mağa başlıyacaktır. Bunun için şim di işliyen otobüslere verilen ruhsat “muvakakt,, kaydile verilmiştir. Be- lediyenin otobüs işletme imtiyazını bizzat kullanmağa karar vermiş ol- masından sonra üç yıldanberi yap- tığı tetkikler esnasında tam 34 fir- ma belediyeye müracaatle — otobüs vermek teklifinde — bulunmuştur. Bunların içinde işletme işini beledi- ye namına deruhte etmek — istiyen firmalar da vardır. Yapılan muhte- arasından en muvafık şerait ve tipr te olanların seçilmesi için bir taraf- tan tetkikler yapılırken diğer taraf- tan da bu firmaların taahhütlerini cekleri hakkında mahallinde tetki- kat yapılmaktadır. Belediyenin kararı bu yaz otobüs nun için şehir meclisinde nisan dev- resinde bu hususta teklif yapılacak- Cir. —— g— Silivride hükümet konağı yapılacak Oldukça harap bir halde bulunan Silivri kazası hükümet — konağının vaziyeti Milli Şefin son silivri seya- hatinde de nazarı dikakti celbet- miştir, Bunun için burada yeni bir hükümet konağı inşası kararlaştırıl- maış ve yirmi bin liralık tahsisat ve- bir komedi temsil edilecektir. rilmiştir. İsmaile de - lif şeraitte ve muhtelif tip otobüsler — ne dereceye kadar yerine getirebile- — işletme imtiyazını kullanmaktır. Bu

Bu sayıdan diğer sayfalar: