ONSERDEN çkâk belki yarım saatten fazla oldu” ğu halde, hâlâ tiyatronun önün: den yarılamıyordu. Bu duraklayı. şında biraz mesleğinin, biraz 'de musikiye karşı olan “düşkünlüğü nün tesirj vardı. Mey Belinski is- mi altında hakiki hüviyetini giz- Biyen bu Alman kadını zatin pek az olan parasinm çoğunu konser- lere werirdi, Mozartın bir sotatını veya Bethofenin bir “senfenisin! dinledikten sonra aç yattığı sıksık vakiyidi. Biraz evvel dinlediği ilâhi mu. sik ve ılık yaz gecesini yaldız layan ay ışığınım müşterek tesirle. riyle kendini âdeta mes'ud “hisse diyordu. Eski bir valsin hatırında kalan parçalarını murıldanacik ağır ağ'r yürüdü. Bir * kitapçı odükkünmur önünde durarak camdaki aksine baktır: Dümdüz siyah elbisesi, göz terişsiz şapkası ile mesleğinin ne olduğunu ilk nazarda belli edecek bir hali yoktu., “Belki bunun içir banm açtığı çukurda yirmi dört saat kan içinde yatar ve üç ay kas tahanede ölümle o pençeleşirse, dünya güzellikleri büsbütün -kıy. inetlenir. Bu gecenin güzelliği ona âdeta ıstirap veriyordu; “Zaten Londra geceleri çök güzeldir. Musiki, mehtap ve gecenin ses- sizliği ile yumuşayân hisleri onu berkese, her şeye karşı müşlik, muhabbetli olmağa sevkediyondu.. Kitapçımn dükkânmm önünde İnsan belki burnuna dolan ağır esans kokusundan, belki de yaşlı gözlerin kendisine ümidle çevrili- İşinden ne tipte bir kadınla karşı- laştığını derhal anladığı halde, o- İradan uzaklaşamadı. Genç kadını ağlayan kızm yarında durduğü! OK 5 Çeviren: | İlhan TANA karâk sordu: — Bu hayta nasıl atıldınız, son. suz, güç bir yâşay:ş.. değil mi — öyle, baklınız var. Fakat siz topallıyorsunuz, yarâlt mısınız yoksa?. — Hastahaneden bugün çıktım. — Şu harp ne müthiş şey!.... | Bütün bu çektiğimiz sefalet harp) yüzünden değil mi?. Kimbilir ne zaman bitecek. . z — Siz İtalyan mısınız? — Hayır, Rusum.. — Sahi mi? Hiç bir Rus kızıy! tanışmam'ştım.. Hanj bana hayatı dırız. » Kız, eldivenli elini zabitin keolu- na geçirdi. | <— Herkeş sizin gibi kibar olsa nerede! (Gülümsedi) &iz mahzun, ağlar gördüğünüz için yanına geldiniz.. Ötekiler şen 6- Yursam sokulurlar. Erkekleri hiç sevmiyorum. Zaten insan erkek- leri tamırsa, sevmez. — Fakat siz onları cephede bir görsenir, erkek olmanın ne demek olduğunu o zaman anlardınız. Yal, nızlıktan bahsediyordunüz, bürâ- İ biraz daha yaklaşarak; — Ne oldu? Niçin ağlyorsu. UE?, kimse yarıma yaklaşmıyor,, diye düşündü ve derileri bozulmuş çan- tasını açarak bir küçük esans Şşi- şesi çıkardı. Beki koku ile gelen geçenin dikkatine çarpabilirdi. Bu mesle- ğin harp zamanımda ne kadar güç- leştiğini ancak © hayâtı yâşayan kadınlar bilir, Birden, yanımdan geçen Yki ki. şinin Almanca konuştuklarını du- yuca, içini detin bir hüzün ve da- üssıla kapladı. Bu mehtaplı gece- de, Almanya ormanları hele Ren kıyıları kimbilir ne kadar güzeldi! İki taraflı elma bahçelerinden ta- şan olgun elma kokusu, ay ışığıyla bayazlaşan suların üstüne Yyayıl- yaştır. Uzak tepelerde eski satola. vür ve derinden Belki bir? iki sandal, ışıklı sularm Üstünde ay bat a kadar dolaşır ve ka- hn Alınan sesleri, almanca konu- ur. Yanaklarının pudrasını bozan göz yaşlarını kurutmak için pek te temiz olmıyan mendiliyle gözleri- ni üğuşturuyordu. Fakat insafsiz göz yaşlarını sildikçe daha kuv» wetle böşanıyardu. İRDENBİRE, ayni kitap- şın önünde duran üni. formal bir genç adamın, kitapla- rın serlevhalarmı okuyacak yerde dikkatle kerdisini süzdi ü far- ketti. Zabit, uzun bo K inde tâze ve samimi bir ifade vardr . Mesleki alışkanlığının tesiriyle kadm, erkeği görünce toparlan- mak, göz yaşlarını kesmek istedi, fakat muvaffak olamadı. Büsbü- tün hıçkırdı. Genç yüzbaşı, daha o akşam hastahaneden çıkmıştı. tik işi, ay. lardır hasret kaldığı musiki ile çektiği acıları biraz unutmak için bir konser salonuna dalmak ol- muştu. Bu konser, uzun bir açik- tan sonra oturulan bir ziyafet şof- rasının mideyi tatmin edişi gibi kulaklarını dimağını doyurmuştu. Harbe iştirak etmeden evvel, gü- zel sana'tlarla, musiki ile çok'alk kadar olurdu. Şimdi bir aylık ne. kahat devresinden sonra gene cef- heye döneceği için günlerin mümkün olduğu kadar zevkle ge girmek riyetindeydi. Ay ışıklı havayı, emer gibi de- rin nefeslerle içine çekti. Etaser. güzelliğe tapan bir insan, Uzun müddet siperlerde kahr, bir bom Diye sordu. Genç kadın, hölâ'yağlı » Szler'İr i zatite baktı; : İ Gece çok güzel, cn- Bir sokak kadının tpkt kendisi gibi gecenin güzelliğinden ıstırap duyuşu, yüzbaşıyı;dlâkadar Sati, > İ —Aldırmayın, canım, “ne var” bunda ağlâyacak? ? j j — İnsan bösim gibi yalnız, yap- yalnız olurs3. İp Şöyle yürüyelim; konuşuruz kek için bu yeptehi ve heye. canlı bir maceraydı.. Kızın göz ya- şı izlerini taşıyan güzel yüzüne ba da Rus tanıdıklarınız yok mu?, ruz: anlataçaktınız, harbi karıştır-| İRDİKLERİ oda, insanın Giğüzüme: “Bu gece burada sın.. Yarın gidecelsin.,, diye hây- kıran bir yerdi. Hiç bir hususiyı olmıyan bir karyola, bir masa ve iki sandalyeden ibaret “döşemesi ile cının geçirdiği hayatın se. | faletini açıkça anlatıyordu. Odada yalnız kalır kalmaz, genç kadın erkeği öptü.. Her halle &- Işkanlığı, âdeti buydu. Şapkasını i p gâzı yakmağa giderken, kek mâni oldu. — Yakmayın.. Pencereyi iyice J açalım, ay ışığı içeri dolsun, daha iy ; I İçeri girdiğine pişman olmuş İ gibi, bu eğreti eşyayı bol ışık al- Jinda görmekten ürküyordu. Pen- İcereye doğru yürüdü, camı açarak pervara dayandr. Kız da yanma gelmiş, dirseklerini pencerenin ke. natina dayayarak gök yüzüne ba- kiyordu.. Zabit, birden ona dördü: — İsmini söylemedin bana?. — Mey! Ben kendim buldum İ | — Rus mu? Hayır.. Belki var. Fakat şehir öyle büyük ki! Benim irördüğüm yer bir deminki ken ser salonu bir de odam. Sir.ir xonserde miydiniz? Ben hiç kaçır sar. Mülkiye taparırı. İ — Bütün Ruslar gibi Gen; kadın güldü: | — Gâliba, biraz. evvel son me: öeliğimi de konsere verdim, Bürü Ja otürüyorum ben. Gelin içeri... Bir apartımanın önünde düru. vorlatdı. Genç ada m, kısa bir te seddüt am'ndan sönsa, kadının 'ac- kasın dan Katahi k “msr turmanığı 1) adınla biri... bu adı. Sizin adınızı sorsam doğ- ru cevap alacak mıyım? Neden &o | :ayım? Zaten artık kimseye inan- mıyorüm. Kimbilir ne çok Almar öldürdünüz ve ölklürüyorsunuz leğil mi?, Zabit güldü: — Sayısı bilinmez ki.. Ben za ten düşmanla göğüs göğse harp- etmedim, Tayyareden bomba at tılar bizim cepheye. — Ama bir kaç Alman öldürse- niz, memnun olurdunuz yal. 25 Memnun olmak.. Yok, hayır Hârp, İnsan vazifesini yapmas demektir, yevk meselesi değil... — Of, ne korkunç ya Rabbi kardeşlerim muhakkak ölmüşler. dir, — Hiç haber almaz mısınız? — Hiç.. Memleketten hiç haber gelmiyor. Art k, sanki memleketim, akrabam, soyum yokmuş gibi geli- yor bana.. Bütün tanıdıklarımı kay bettim.. Babam, annem, kardeşle- rim... Bir daha göremiyeceğim ot- ları... Harp feci şeyl, Dişlerini alt dudağınm üstüne kenetleyerek bir müddet durdü.. Sonra devam etti; — Siz beni sokakta ağlar bul. duğunuz zaman ne düşünüyer- dum, biliyor musunuz? Vatenımı, bu mehtaplı gecede beyâzlaşan bahçeleri düşünüyordum. O yer- leri bir defa daha görehilmek ne tatli bir şey! hiç daüsla his- settiniz mi?, — Evet, siperlerde,.. Fakat ora. da insan böyle hisleri itiraf etmek- ten utanıyor. — Evet, belki avunuyorsunuz da, çünkü arkada bıraktığınız “bir kardeşinizin yerine orada yüzlerce kardeşiniz vardır. Ya ben, burada, eni herkesin hakir görüp, nefret y , bit bahane ile hapse attr- mak istedikeiri bu “yerde, benim "âlimin fecaatini tasavvur edebi» ir misiniz?, Zabit, kızın yüzüne doğru eğil. Ni. Göğ heyecaniyle #ik sık kabarıp indiğini görüyordu. Dizini ukşıyarak mırıldandı : — Yazık, zavallıcık!. -— Çoktanberi bana karsı İyi; müşfik muamelede bulunan bir tek imsan sizsiniz. Size hakikati öyliyeceğim.. (Hıçkırdı.) Ben Rus değilim; Almânım. Zabit, kendi kendine “ka: “e, la dü'mu harp ettiğimizi sanıyofi diye düşünerek cevap verdi: — Ne ehemmiyeti var, yavrucu* ğum?. v — Siz ne iyi adamsınız! İnsaf” ları anlıyorsunuz. Dünyada en 1 zım olan şey budur Zâten. iyilik 9 kadar az,ki şimdi — Siz çok bedbinsini — Belki ide iyi insanları ben t8* bir kız olsaydım ve siz dediğiniz insanlara götürüp “4 küçük Alman kızı anasını, babasi”; hı, kardeşini kaybetmiştir. Işi, PA ras <, fakat saf ve temiz... seydiniz, iyi deyip insanlarıns#”, sırtlar. İnımıyorum.. Ama, meselâ, ben BİF| ee olduğum gibi iyi, temi) i iye, 5 “yazık Alman,. çevirmezler miydi 2, Gördünüs mü? Susuyorsunuz.. Bil bene“, Zatat yok, bir Almanın iyi olebii leceğini düşmanlarımız kabul eti ler. Bende de iyilik kalmaği artik.. Bir kete fena olmağı ÖĞÜ rendikten sonra. Ne ise, bırakabf bunları.. Beni öpmiyecek misin iyi çocuk?. ö Zabit, kızın kendisine doğru © zanan dudakları görmemeziiği İ gelerek geri çekildi. Bu hareke” kadını müteessir etmedi. İ Zabitin yüzüne hayretle bakti İ tan sonra gözlerini tekrar a ds &. Erkek sanki, gözelrinineönü den güzel b ara birdenbi kaybolmuş gibi şaşkındı. — & Cephede, siperlerde, hastah#f”” de iken hayatın hep kahraman tatla”dolu olduğuna Adeta ini © muhitten uz8 Harp sahalarında lürlerken bile cesur, meş lerle gınlryan sesleri, doktor” ve hastabakıcınarın fedakârlık” hepsi kahramanca ve kibar 46 di doğru. Fakat bütün o kah manca hareketlerin arkasında le zavallı, kimsesiz kızların, dınların fena yollara düşüşleri" Düşünceye dalan zabiti, sesi uyandırdı; — Bu gece, çok aydınlık.. » va hücumu olmaz, Bizim tay” lerden birini yanarak gördüm. Ne müthiş Halk, neş'e içinde bu ölümü al. Wyordu., Gâyet tabii bir şey. kat, bizden, pek çok mu nefref dersiniz2.. Ben İngilizlerden *. nefret etmiyorum. Sadece beri ni milerim addediyorum, He Kendi vatandaşlarımı da., H3” başlayan onlar değiller vardı dünyanın rahatını cak? Ne vardı milyonlarca ©” yil öldürüp bir o kadar kızı soka düşürecek; dünyayı fenalığs ru götürüyorlar, besi fenalıği tlar.Artık biç bir şeye inan rum. Neye inanayım? Allah “ Hayır. Bir zamanlar ben ye çük çocuklara din ve iman d',« ri verirdim. Ben de inanır e cettiklerime.. Şimdi bir şeye " nmyorum.. Zaten, yalancı ve © la olmıyan insan hiç bir şeye “4 maz. Hastahanelerde çair! zedim: Almanım diye kabtl * mediler.. Hâlâ mı Allaha in jim? Aslâ.. Belki bu hayatın riyle böyle seyler söylediği 4 nıyordun.. Hayır, temas © adamlara hiç bir kinim yok. © patamı, konser paramı onl# yesinde temin ediyorum.. B“" harbi çikaranlara kızıyorum Ğ gi ABİT pencereden Lr iak odada gezinmeğ* gi ladı.. Kiz, kaşmasından kor bi hemen İlikırdıyı değiştirdi İ — Aldırma söyledikleri İçocuk! Konuşacak hiç ir yok ta... Ama istemezsef; bi sessiz durmarını da dilini « — Devam et. söyledi” (Devamı 14 üne