Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
FTT —e —P DAĞ L d Maber'in tarihi Romamnı: GüA Abdürrahman harbin bö Yazan: yle Öırden- ikimim bire patlıyacağını ummamıştı Hammer, filhakika en fazla doa: kümanlara istinat etmiş bir mü- vertihtir, fakâat Osmanlıları daimâ bir düşman telâkki etmekten kur. tulamadığı için birçok noktalara si. yaset kariştirmiş, bitaraf — olarma- mıştır. Geçenlerde bir katlimize ver diğimiz cevabda bu ciheti daha &- Baslı bir şekilde tebarüz ettirmiş- tik. O tarihlerdeki satvet, idare, ihti. şam düşünülürse, ÖOsmanlı hünkâr. larından birkacını, yukarda — söyle- diğimiz vasıfllarla — ayırt etmek mümkün olur. Hünkâr Murad Abdürrahmatidan telâkki etülği şekilde hatreket ede, rek şehre Bol taraftan ilerlemisşti! Fakat garip ve inanılmaz bir hâs dise, hünkârı şasırtmış, kanını bey- nine fırlatmış, gözlerini fırlıyacak gibi şişirtmişti, Sakin ve tahat, hiçbir şey bekle: Meksizin, bir şehir meydanıinda gi- Bi yürüyön hünkür ordusu birden. bire bit hücuma maruz kalmış ve Şaşktınlafa, hattâ bozgunluğa uğ- ' Yamış, birtok yöniğeri ölmüsş, hün- kâr bile kendini güç Kkürtarabilmiş, derhal bozguna uğriyâatn askerini geride fabşid ederek bir cephe al. muş ve bu hâdisoyi izah edemediği için hayretlere düşmüştü. Acaba Abdürrahman bir oyun mu etmişti? Acaba degil. 'boşle olmak gerekti. Harbettiği ve daha doğru- Su pusuya düştüğü asker Beyşe, hirlilerdi. Beyşehirliler bu büyük zafer ve müuvaffakiyet Üzerine kaleyi muha- faza iğin Tüuntazam bir şekilde gö- ri çekilip Şöekir Kaleleri civarmda mevti âldılür, Abdürralhman askerin — gerisinde ili O da bu hârbin böyle birdernbi. ro patlıyacağını ümmam.ıştı. Ve bir nokta daha onu hayrete düşür- müştü. Demek hünkâr ordusu, kü. cük bir kuvvet karşısında dahi pe- rişan olabilecek kadar tedbirli de- gildi. cak savâş mejydanmda kıilıç kılıca, Türarak mrğfağüa, ök ökü, göğüs gö. güse gelindiği gumafi merd ve küv- vetli belli öolutdu, Yolk&ü bir hilei Harbiye, köskoca Hir ördüyü, hün. kâr başında olduğu Hhalde bile peri- san edebiliyordu. Mul-tahk H Abdürrahman böy- le bir şey arzu etmiyördü. Harb ö. Ö zamanın askerliği bu, An i karşı tarafın da hazır — bulunması buna sebeb de Abdürrahmandı. İçinde derin bir üzüntü — vardı. Fakat bütün bunların tesellisini bu- İuyördu. Ne yapalim, — seviyordu, hem gök söeviyordu. Sevdiği bir kı. zin milletlâe ihanet edemezdi, ede- imemekte de haklıydı. Çünkü böy- le bir-şöy yapsa kızi hkaybüdecek Ve yani kendisini kaybetmiş ola. taktı. Halbuki Abdürrahman da artik yaşlarmış sayilırdı. Bin bir hâdise içine girip çıkmaktân — yoruülmüş, istirâahâate, dinlenmöğe ve adama - kilir bBir aile kurmafa — muhtaçfiı, Bütün bundan evvelkiler hep birer sergüzeşt kaldılar, Hiçbiri. Abdür; rahrmanın istediği gibi çılımadı. Şu gırada eğer büyük zalerle ordusu reisleri Abdürrahmana.- ba- kiverselerdi, onun gözlerinde ken- di yüreklerini de sızlatacak kadar ati göz yaşlarmı göreceklerdi. " Abdürrahman ağlıyordu, Bütün hayatı, şöhreti, şimdiye kadar kur. duğu muvalfakıyet âbideleri, her şeyi, benliği birdenbire — gözlerinin önünde yıktİmıştı. , Artık o Ösmanlı değildi. Osmanlı askeri degğildi, hünkârm adamı de- Bildi. Artık bir âst idi. Hem Hün. kâra hile ederek isyan öfmişti, Vah zâvslir Abdürrahmian. Cemile deten bu beyaz et yığımı bti bir Musrahklanı fazla 'kirdretle ve (haşin bir kuyyetle. Ahdürrabmanıi Yete garpimisti. Abdürrahman, — şimdi alimacak tedbirleri töpliyacak, — düsütnöcük halde değildi, Ve etrafindaki — mü - vakkat meclisi harbe ot önürini verdi; — Ketidimde bir fehnalik hissedi: yotüm. Artık mütâffer vo muvaf - fak bir ordu halindasiniz. Cöster - diğim yol üzerinde çâalmmiz, Ben büyük bir hâdisenit zebtnuyuğ, Siz bilmezsiniz ve bana sormayifuz. Meclisi hârb azasından — Kanbur Osman, reislerinin bu — 1stirabmı goktan sözmiş bulunan biriydi va: — Reis, dedi. Sen bize bu büvük günü Bağışladın. Bizim dertlerimiz- le hemderd oldün. Senin yasmı bil- metmik İâdımdır. Söylü biğe ne vüt? —- Hiç Osman! — Söyle reis! lâzımdı. Bu harb kahpece öldu ve' | saltanatının padişalı lacağı aşikârdı amâ, hie olmarsql —Hlt, Ösman! — Yalan söylemek söanin . gibi bit merde yakışmıyor. Senin bir derdin var, Derdini söylemiyen der man bülamaz. — Osman, ben hâinilmi: Osmanın gözleri yerinden fırlıya. câk gibi büyümüştü: —« Nasıl, dedi, Hain misin ? — Evet, Hem hünkâr Murâada karşı. Bir kenara tekildiler. Abdürrah- manın yürefini yakan bu vicdan a- zabmi birine, bir arkadaşma söyli- yerek teselliye ihtiyaor vardı. —— Ya Osmarn, dedi. Ben ÖOsmâatilı kurbiyetine nail olmuş devletlülarından biriy . dim ve size bir ayun - aynammtığa mest olan Beygehir fedaileri, halİk | gelmiştitlm. Fölek bünü yantma ko- madi. Cemlleyi sevdim. — Hangi Cemile kara reim? — Hatği Cetmile mi? Hâkimin kızr işte,. Kalamda, beyntimde, da- marlanmda ve heb geyimde o var. Şimdi de böni böyle miıim bir hâ- le getiren bu kadımdır. Ne yapayim, insanım, irademe sahib olamadım. Bön dağlar aâğ. maış, gehirler basmış, isyanlar gön- dürmüş, Canlar yakmış hn Ah— dürrahmanımı. Kahtbur Osman yerinden fırladı. Üeri geri çekilerek söylendi: — Nö, Kara Abdürrahman mı17? Kara Abdürrahman mı? — Kaçma! Sana esrarımı söyli- ' yerek teselli bulmak istedim. Merd bir Beygehirlisin. İstersen bu — sir. | rmt İfşa öderek böni büsbütün mahvedebilirsin. Fakat dinle, Sana değil, söylemeğe ihtiyacım var, Beynim uğuldüyor. Hasta gi- biyim. Bugüne kadar hiç kalbim bana hain olmadı. İlk defa bu asab içindeyim, Kanbür OÖgmati Abdürrahmanm yanında diz çöktü: (Devamı var ) Çapraz eğlencgg_ 123 4 5 6 7 B9 d oDU u- # Bagünkü bulmacamız Soldan sağa: İi ğnıık w Osmanli devleti arastında yapılan hârbin &n hararetli dütişmâ$ına tahme olan mevki. 2 — Elin işini gören - İzmi- rin yerli tipi. 3 « üskiden mürek- keb kurutmuk için Üszerine ekllen - 'İskambilde birli. - İstidalara ya - pıştırılan. 4 «« Tatlının aksi « Doğ- mamış gocuk Bağı. D «« İnsan eti yiyen -- Tahtı tatirrufümüzdüâ nos- He, G — Elcozirede yaşamış büyük bir-Türk Wlest. T .— ÇVok yiyen. 8 — Mısırlıların güneş mabudu - Hiktnet ilminin eği, Ö — Buşlin kul- landığımız 20 patulıklariıt madeni,; Bir yaş yemiş, 10 — Maheub ol - mak « Sporcularım yaşası, Yukardan asağı: 1 — İstanbul tarafmda bir burun. .4 —« Sıdak mMmadessüyü hHüamüami - Çök üzâak. 3 —— Voesvase gibi — bir gey » Tersindön eküyüncâ -heyaz ©- p lur. 4 — Beygir - Yenilen Sırada (yenmek masdarmdan). 5 « Ağa- bey - Fennin arkâadaşı. G6 — Zehir. lenme., 7 — Trabzona merbut bir kazamız - Bir (farsca). 8 — Tutuk konusan - Sanat (fransızca). 9 — Büyükbabâ -. Fill, 10 — Aktârayda bir Semt, İl —« Vuküa getirma (yapma). 1 ) >»|İ?le rlolu £ M - |— |> (e ho o İr - PiSİ—-İ3|>İZ c sli AİLİİ —42_1;.v>ı»ı: l ATİN 'A ulmlula ’iı HL ©OM K (ARBTİUİT Dünkü bulmacamızın halli N Rİ O—louı—uu-— SA H İP"' - (6 — Müşitlik dairesine Müvasalatında babamı derhal merkez kumâandaân . liğinın kapt altı odâstma hapis$ va ihtilâttan menettiler. — Mütcakiben da.ıreyi va evini arayıp pek çok Mnüsveddeleri va mektupları, Namik Kemal merhumun bazı mühaberele- Fi, gazete kolleksiyonları, masot - İuk şehadetname ve nişanları gibi şeyleri müsadöre edip mühürledi . ler, Fakat cemiyote ati mühim def- terleri bulamadılar. Çünkü bunları Bedirhanilerden Hüseyin Avni bey- akp götürmüşlerdi. İki gaat kadar sonra bet müşir. lik daliresine gittim ve Abdullah pt- |(şğayı görmek istedim, O da harem- deni çıkmız, köridorda bana döğru geliyordu. Kendimi takdim — edince irkildi ve geri çekilerek: — Ne istiyorsunuz? Dedi. — Müshadenizle babamı görüp e- Üni öpeceğim. Kilbise ve para vere- teğim, Elendimizden de öonun nere- 'ye gideceğini sörmağa geldim. <a Babanız olduğu cihetle kendi- Sİnl yariın memurlar huzurunda gö. rebllirsiniz. tocak. Oradan neröye gönderilecöği- ni bilmiyorum, Tevkif haböri Üzerine babamiın dostları bizden kaçmağa başladdar. Kimse ne evimize uğruy?'r, ne de sokakta selâm veriyordu. Hünkâr yaverlerinden ve Hamidin kainbi.- raderlarindenkön Şama — sürülen kaymakam Çerkes Şefik bey de en |aziz dostlarımızdan biri olduğu hal. de ö da ayni çekingenliği gösterdi. Bu hali asla affedemem, Bön © genelerde (309 - 310) mül kiye mektebinden çıkmış, majyet memurluğuna tayin edilmiş- Hm. Ayni zamanda Şam idadisinde tarih, kinsya, malümatı denniyemu- allimliği yapıyordum. * WTÜYERDİ Tevkif gecesi babanım omr—ktar adamı, lalam Süleyman banâa — dedi ki: Dağıstanlt yüzbaşı Ahmet Hamdi efendi seni görmek istiyor. Filân yerde oturmaktadır. Gece git. Kendisi tömiyettöndir. Merâk ct . me, Gittim ve gece- kapısını çaldım. Uzünca boylu, göniş omüzlü ve ya. kıştllı bir yüzbaşı beni İğeriye hldı. Yavaş sosle konüştük : — Babanızın maiyetine ben ve Şamlı yüzbaşğı Tevfik tayin olun - duk. Dedi. Tevfik bizden değildir. İki de polis komiseri var. Birisi ge- ne bizdendir. Babanız gelecek hu- suszt bir vapurla Trablusgarbâ gö. türülecek. Oradan dâa Belki Fizana sovkedilir.. Hiç. morak etmayimniz, kılma bir hâta gölmez, Ben de o. üun oğlu sayılırim. — Gizli bir şey Söyliyocekseniz bana bildiriniz, ÜLaA A BER ÜN MİSİHVENASK (ROMA DK KM (B y DKM SO NIRA ZUN TEGNE Tablolarımı sergiye yerlestirirken, bellti Olduğum yerde dönüp kalmıştım: Yazan: Asatf ıoıgl le maarif müdürü Hüseyin Avni bey, Yarın Beruta sevkedi- | vilâyet | $ Teşekkür ettim ve öpüştük. Eve döndüğüm * zaman mw*f müdürü Hüseyin Âvni beyin zevdü” * | sini bize gönderdiğini anlayınıı | kala kala iki dostumuz kalmış 015'“': | Bunu ânladım. Ertesi günü müşirlik &sırm' gittim. Babalnın yanma sokmak i$“ temediler. Ön adıra mesafeden W' nüştük. Kendisine 300 lira para VÜ eşyasını — getirdim. Kur'ınıkedd de unutmadım. Çünkü Mmerhum Mü- tekld ve mütedeyyindi. Kür'anıkö — rimi yanmdan ayırmardı. K i ne: ' — Babacığım, dedim, Trablbir garba gidiyormuşsunuz. — Fizana gidiyorum — oğlum. Ü. | rast butadan daha iyidir. Ç““ka bütün büyük adamlar orada mvî" niyor. Biraz sonta on beş kadar SW"lııt askerinin ihata ettiği bir araba İ istasyona hareket etti, Ben de ka bir arabayla istasyona gitti” Orada bir bölük süngülü asker beki lemekteydi. İi Tren hazırlanmcaya kadar b'n’ I bir iskemle verdiler. Babamla adım mesafedeni könuüştuk: — Öflüm, ben elli böş yalm'”'[ yımiı, Dahâ bu kadar yağamamı. 9; t ten namusu ile yaşıyan adamlar cin şerefsiz g#ünler ömürden Bâ |maz, Bugünlerse şerefli günle fq Kötü günler iyileri Goğurur. Bu sırada merköez kurırııll'âd"nh * Çarkes Tayyar paşa dolaşı;or : dinliyordu. Babam, zahiren olan bu adamım önünde sdzlefw devam etli: Ü — Yakında öyle günler gd'îj ki sizler de bizi gönderenleri 0 ceksiniz. i AE Biraz sonta da şüyle dedi! £h — ÜÖğlüm, Sen atlemizin )reG”ıq ! etkek evlâdsm. Alle babasr 0'4”: artık. Siyasetle uğrasma, Ben B yörr j pinize yeterim. Bir köyundan ka post çıkmaz, Bir kurban ?eıp Allomize bakacak adam yok. _ Biraz sönra aanem, öğlümi W ü| 11 'han Asaf Bölgeye hâmilâ olan KS ’f rim istâsyona geldiler. AİW P bir müşteri çıkar timidile t& fiyat koyduğu- mü sördulür.. Ben Meliketin — hayallerini Milyonlar mükabilinde eldeti çikâtmak iste* mem, Fakat âdete uymak lâzım, Manasız bir heves uğrunda almak İstiyen ölutsa ar. zusuna set çekmmek üzere çok yüksek bir fi- yat koydum.. Bir tanesi için 3000 lirâ... Bü fiyâtt işiten kâtip hayretle sıdradı... Bu ar dam deli mi gibi yüzüme baktı. Fakat sak natkârlarm manasız heveslerime alışmış bit “adam olduğu için sesini çıkarkadı ve def- tere istediğim rakamıı yatmakla iktila ettil Melikeye tablolarımı Galatasâray resini sergisinde teşhir ettireceğimi — söylerhiştim. — Muhakkak serginin açıldığını öğrenir öt “renmez resmini görmeğe gelecektir. * * * Buğün sergi açiliyor.. —Melike ile karşt karştya işeleceğimize eminim. Bütün gün gözetledim, bekledim, Melile gelmedi. . * * Buğün serginin ikinci pünü.. Burtün de Melike görünmedi. Fakat yatm da beklerim. Moelilenin Yeşilpınar köyünü, Vezir köş. kü harabelerini, festrini yapan zavallı re> samı unutması imkâtisiz.. Muhakküak ,geîe—_ cektir. TARARAR GOGUGU? Büğün de yolk: * v * Günler geçtikçe ümidim kesiliyor. Melike Helmiyecek,, İHer sabah «5i açılıyora İçeriye ilk gi reh benifn Alkşammi kâpanıncaya Kadüt tâh- lotarıtım bulunduğu salondan bir Şere üy- rxlamu'm*miı. Fakat Melik& acaba İstâribulda mı? Bela ki de İzmirdedir, yahat başka bir yerde,, Bütün Bu bekleyiş bBöş artılk. Kümbilir Ntelike şimdi nerede eğleniyor; Yeşilpınar- dâağ, Vezir köşkü harabelerintlen, Budalaca Kehdisine âşık öları hülyacı restarıdari Me- likenin kafasında bir tek 12 bile kalmadı. . * * Sergi açılırkeh annem birat hastalanımış, romatitma lluâafl. uyanmıştı. Ben tablo. larımın da nöbet beklerken o sisilara şifa bulmak emeliyle Bursa — kaplıcalarına gitmişti. Bugün andemden bir te'graf âle dım. Hastalrğt ârtmış, beni yanına çahr vör. Derhâal Bursaya köştüm. Annemin her vakitki telâşıydı bu.. Sızi. İarr biraz artınca etrafi — velveleye verir. Binaenâleyh onu kâli derecede teselli &- dip etrafımda beş altı döktör — toplayınca İstanbula dönmek tekrar mümkün — oldu. Fakat tam iki gün sergiden uzak kalmış, fazla olarak kapânış günü de orada bulu- hamdihıstam. ü Şimdi yapıladak iş tablolarımı sergitleti eve gölirmek... Sarıgideri çolt s$eyler beklemiştim, Fakat beklerliklerimin hiçbiri olmadı. d * * Bu sâbah tablolarımı almak üzere sergi. ye gidince hiç beklemetdiğim kotkunç bir Tablolarımın asıilr durdüğü salonun ha- demevi beni sevinçle kargıladı: — — Tablolarınız satıldi, bayım! dedi, — Nasil, ne diyorsunuz? — Satıldı diyorum. Hemi ikisi birden... Satın alan, onları son düti Yatın altlı ve gö- türdü. — Rica ederim, dostum, benimle — şâka yapmayınız. Ben'm gibi. —tanınmamış bir ressamnın eğerlerini hiç bu yüksek fiyatlarla satım alacak bulunur mu? — Yeryüzünde budâla bir tane değildir ki bayım.. Ben aldanmıryorum, tablolariniız satıldı. Önları bön kendi elimle yerlerinden indirdim İdareye uğrarsanız het size dâha | , geçenleri unütmüş mü? faxla tafsilât verirler, hetm de paranizı al. miış öluryunuz. Hademenin temtinatma rağmen — işte bir yanlışlık olduğuna kanidim. Fakat idare odasında da büna ayni şeyleri söylediler. Sön gün sergiye uğtryan birisi iki tabloyu da satmm âlmış ve mukabilinde 6000 liralık bir çek İmzalamıştı. Her tarâftan memüurlar beni tebrik ediyorlardı. — Doğrusu taliiniz vardmış.. Senelerden beri sergilerde bundan daha aşağı fiyat ko- nan tabloların satıldığı hiç vaki değildir. Bu inantlmmryacak bir muyaffakiyet doğru. su.. Dâha ucuz bir çok üsta eserleri satılma eni dü pek pahalt olmasına rağmen bu iki tablo satilsm.. Fakaf daima — yeryüzünde olmryacak işler ölüuyor., Herhalde parala- rı aldıktan sonra bizlere bir ziyafet çeker$i- | ve lkondine yer hazırlıyor, eşyüyi ve görüşmek — istiyorlar, ı'l" maâni oluyorlardı. Ben kendil enlü teskine galışırkön babam sesi '“ — Söyle hemen evea aönsünle! ıf’ | Annene söyle, sakin olsun. Ü BT ! kadındır. Biz onunla böyle Iü”ı"'_ |çok gürdük. Hepsi geçer. İ İ L | #İği VI görürüz. Kadğmmları ağlaya sizliya evl 'y "'j İi derdik, Lala Büleyman İse l“n a kitki gibi Babamdan ayrrlama'! yA0' - arlta — kompartımanlardan w";_t.,iı, yakmda gene — görüşür, lYî laştiriyordu. 'Tren hareket edeceği SITâ bam vagonuh — porceresindet lendi: — Oğlum. Beniim bir cizef "“r tem vardır, (xamıgermden w i taripti) Hastanede eözât? W Süleyman bilir. Onu banaâ çet Bİn, Süleymandan Öğrendiğim? ge ; | meğer bir töçete hikâyasi, P“” | Reşli paşularla Abdullâah  nfn Vüutulması İçin parola ! dü W.'; İ niz, İ (Devamı var) (Devamı WÜ