9 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Te U e BB Tihaslkr AA VA . « Ti a v a ee P- * *HVEHANELERDEN iatihfaf- bahsetmek âdettir; o kadar ki * la ? Ü İçin ömrünü kahvede geçiriyor hiçbir işo yaramaz, miskinin bi- €ktir, Bütün gün bir kahveha- havası, tavla gürültüleri, Ülzni İtine kapanan kimseleri methe- açi vdeğmm: onlar hayattan çekilmiş, | OH Mezardan evvel gürültülü bir İ kılPllıımş adamlardır. Gerçi o da- : Şerlerde her gün birçok in- ! k“nllşmklarmı dünyaya alâka ı’tmnerüıl birçok işlerden haberdar İddia edebilirler; fakat bu a- İt F“dece kuru bir tecessüsten iba- %hi&'bir netice doğurmaz. Öyle a- %mdh!)ata bakarlar; fakat bir cam An bakarlar. Onlar hayatm için- KŞ ı'lı dir; hayatin ancak seyircisidir. %î:' bütün ömürlerini kahvehanede K tlı:;înmıeıeı—ı müdafaaya İmkân yok- h%h ! bu kahvehaneleri daima kötü bi . 'Sin kâfi değildir. Biz gençliği- |. Uttosmaniyede İkbal kıraathane- îhk **rdik; Dergâh'ı çıkaran arkadaş- h Ahm dlarımız, yani Yahya Kemal i- *t Haşim orada toplanırlardı. O- 'ukr Reler konuşmaz, neler öğrenmez- Ki 5 Uğün bildiklerimizin hepsini de- ş Sanlı kısmını, temelini orada edin- lnl,h;ıphüîz. İkbal kıraathanesinde bize Ç m“'er bir ders mahiyetinde değil- fq*. hh-îî Kemal de, Ahmet Haşim de o- | M allâme, birer hoca tavrı takın- E'l Biz orada onların çalışmasını, w '“W fikirlerinin doğup şekil bul- w Seyrederdik; varsa, bizim şahsi- , de orada, onları göre göre, din- 5 "“ye teşekkül etti. Biz, İkbal kıra- %da kendimizi — bulduk; bel- x düğüumuz büyük bir gşey de- N6 > yapalım — ki- — hissemiz 90 kadarmış. Fakat ©o kadar- kitaplarda, değil, derslerde değil, Mı“la toplanıp üstad bildiğimiz a- “Berbestçe dinliyerek, onlarla ser- B"% münakaşn ederek bulduk, w İçindir ki kahvehanelerden is- qlı%lhaedenlere acırım; oralarda © buluşmanın tadıma varama- Ütmektir. Evlerde toplanmakla wede buluşmak bir değildir. Bi- arada nekadar samimiyet o- "”q dı“"n bir tarafta ev sahibi, bir ta- h.ı 2 Misafirler yardır. Halbuki kah- “ herkes kendini daha serbest Si i3tedıgî zaman gelir, istediği x 1? ı... hlıl dan başka kahvehanşlerde, Uhmasma imkân olmıyan bir şey ;:;d" bilinmedik, tanınmadık si- Vehanede oturan her adam bir- Dlnm açılıp hiç tanimadığı halde İhu ekieı:lig'i bir adamın girivere- Mn be edebilir. Arkadaşlar arasında h'* liren bir sima, evvelâ sadece mkafin olduğu halde söze ka- İüy T bütün hayatımızca tesir ede- ['11:5,1 Söyliyecek yabancı, Evde bu- utme Yoktur; halbuki kahvehaneye âpe :i belki de asıl maksat, kendimi- ah i Beçemediğimiz halde bize hâ- Sil maksat budur. ar istediği kimseyle sohbet | x Nurullah ATAÇ ü 3 İN kurumu fevkalâde kongresi ?mîîüıl Basm Kurumundan: N% wı:'—l'lhırıde toplanan Basın Ku- h)*!lığmaa.ulüde koöngresi ekseriyet ol- W Sder Müzakerede bulunamamış SEN * 13 Eylül 1938 salr günü DA bırakılmıştır, ı“h mı““da mevcut aza' ekseriyet d'ı' ımeceîlnden sayın üyelerin her lerini rica ederiz. lt.,ı;'*m: Mu girmiş clan basın birliği Sereni Pük akere edeceği nizamnamc Münce ilk toplanacak olan | ile kız kardeşi prenses Müzeyyen geçit “ Arna'vut[uk krallığınn kuruluşunun onuncu yıldönümü merasiminde kral Zogo resmini seyrediyorlar. “ Londra işte böyle bir yer. , Ciyun Lang Nevyorkun muazzam binaları arasında kâbus hayatı yaşayari- lara Londra pek ufak görünüyor. Holivuttan — İngiltereye gelen . bir sinema artisti oradaki herşeyi Âmeri- kadakine nazaran pek ufak, âdeta ço - cuk oyuncağı bulmuş ve bunun için o- rasmı çök beğendiğini söylemiştir. Amerikada her şeyin en büyüğüne alışmış olan Ciyün Lang ismindeki bu artist şunları anlatıyor: — Sizde ttenler, ağaçlar, otzmobil - ler, yollar, gazeteler, dükkânlar hep küçük... Bizdekilerin yanında ufacık birer model gibi kalıyorlar. “Fakat zannetmeyin ki Londrayı be- ğenmedim! Bilâkis çok hoşuma gitti .. Herşeyin böyle ufak olması bana bü- yuncaklarla dolu bir çocuk odasında hissediyorum, “Biz Amerikada büyük, ve koca ko- nalar, üç katlır otobüsler, deta kâbuslu bir rüya yaşiyor gibiyiz.. yor. yük bir zevk veriyor. Adeta kendimi o | ca şeylerden artık bıktik. Yüz katlı bi- | otuz metre | yüksekliğindeki vapurlar arasında â- Gözlerimiz bunlara baka baka yorulu- — 4 dakikada 10 bin liralık mücevher sır oldu! Parise gezmeğe giden bir İngiliz ka- dmrı trende, on bin liraya yakın bir kıy- metteki mücevherlerini çaldırmıştır. İ- şin garib tarafı bu on bin liralık yüzük ve broşlar dört dakika gibi kısa bir za- man içinde çalınmıştır. On bin liralık mücevherlerin vaktiyle mes'ut, şimdi betbaht sahibi, Gillepsi is- minde zengin bir tüccarın karısıdır, Tren- de yalnız yolculuk ediyormuş. Bir aralık dışari çıkmak mecburiyetinde kalmış, Kompartımanındaki bavulların Üüzerinde duran mücevher kutusunu da saklamağa veya — bavullardan birine kilitlemeye lüzum görmemiştir. Çünkü, beş dakika sonra gelecektir ve gideceği yer kapınım yanıbaşıdır. Kadın, beş dakika bile kalmıyor, kom- partımana geliyor. Fakat mücevher ku- tusunun yerinde yeller esmektedir. Bu kadar kısa bir müddet zarfında hirsız nereden girmiş, nereden çıkmış, akıl er- dirmek kabil değildir. Hırsızım herhalde Ladını gözetlediği ve onun dişarı çıkma- sını kolladığı zannediliyor. Çalınan mücevherler arasında bilhassa iki yüzük ve bir broş vardır ki kıymet- leri çök fazladır. Yüzüklerden biri elmas ve zümrüddür, kadın bu yüzüğü vaktiyle 2500 liraya almıştır. Diğer yüzük yalnız zümrüddür ve 2000 liralıktır. Broş da 2000 lira değerinde tahmin ediliyor. Di- ğer küpe, yüzük ve gerdanlık gibi şeyler daha vardır ki onlar da 3-4 bin lira tut- maktadır. Fransız polisi, bütün sıkı takibata rağ- men hırsızı bulmaya muvaffak olama - mıştır. Kadın, müceyherlerinin çalındığı- nı görür görmez derhal tren polisine haber vermiş ve bütün kompartımanlar- da derhal araştırmalar yapılmış, şüphe- Ni görülenler isticvab edilmiştir. Fakat ne trende, ne de tren Son istasyona gel- dikten sonra yapılan tahkikatta hırsız hakkında bir iz ele geçirilememiştir. Sovyetlerde genç yasta evlenmek yasak Evlenenler bir sene Ingilizce “Sandey Pitorial,, Sovyetler Birliğinde neşredilen — bir kanunla, genç yaşta evlenmiş olanların nikâhları bozulacaktır. Bunların adedi beş bin çift kadardır. Soövyetler birliğinde çocukların ev - lenmesi çok taammüm etmişti. Bu yaz Rusyada on dört yaşından aşağı 2000 çift evlenmiştir. Bir çok yerlerde ön üç yaşındaki erkek çocuklar on iki, hattâ daha küçük yaştaki kızlarla evlenmek- /|hapisle cezalandırılacak gazetesinden; tedirler, — Pravda gazetesinin yazdığına göre, Moskovadaki bir mektepte 14 yaşında- ki 26 kızın 25 i bu yaz tatili esnasında evlenmiştir. | Yeni kanuna göre genç yaşta evle - nenler bir sene hapse mahküm olacak- tır. Nikâhları bozulacak olanlar da iki sene ayrı durduktan sonra tekrar ev- lenebileceklerdir. Harp korkusu | | Bir resim sergisinin açıl- masına mâni oldu Hollanda kraliçesi Vilhelminanın kır- kme: cülüs yıldönümü kutlulanıyor. Bu |, ? ; münasebetle Amsterdamda büyük bir |. * Rembrant sergisi açılmasına karar ve - rilmişti. Fakat buna, siyasi vaziyet mâni olmuştur. Rembrant Hollandanın büyük ressa- mıdır ve dünya sanat âleminde bir deha | olarak sayılmaktadır. Tabloları ön bin - lerce lira kiymetinde ve birçok memle - ketlerdeki sanat müzelerinin başlıca ser- vetini teşkil etmektedir. Hollanda, kraliçenin tahta çıkışının kırkıncı yıldönümünü kutlularken bü bü- | yük sanatkârımnı da anmak ve onun hü- tün eserlerini bir sergi halinde toplamak istemişti. Ressamm eserlerinden yarısın dan fazlası yabancı memleketlerdeki mü- zelerde bulunduğu için, Hollanda hükü- meti o memleketlere müracaat etmiş ve tabloları, sergi İiçin Hollandaya gönderil- mek müsaadesinin verilmesi ricasımnda bulunmuştur. Böyle bir müracaat herhangi başka bir zaman derhal iyi karşılanır ve tablolar sergi için Hollandaya — gönderilebilirdi. Çünkü, Rembrandın tablolarını alıp bir daha vermemek gibi bir hareket Hollan- da hükümetinden beklenemez. Bu gün de endişe edilen cihet bu de- | gildir; fakat Avrupada bir harb kopması ihtimalidir. Böyle bir ihtimali düşünerek hiçbir hükümet, milli müzelerinde birer servet teşkil eden Rembrant tablolarını, Hollandaya göndermeğe cesaret edeme- miştir. Çünkü, bir harb olduğu takdirde Avrupanın vaziyeti karışacak ve tablo- ların bi rdaha Hollandadan o memleket- lere iadesi kabil olmıyacaktır. Hollanda hükümeti, bu vaziyet karşı- sında Rembrant sergisini açmaktan vaz- geçmiştir. Amerikanın meşhur kovboyları - aralar rında Elner Avl'e “en mahir kovboy,, is- mini vermişlerdir. Türlü maceralara kor kusuzca atılan bu şampiyon kovboy ve- simde, atımı iki ayak üzerinde durdura. rak yaptığı bir hareket esnasında görü- lüyor. HAYATMI BU! Roman H. Rasim US Kitap halinde çıktı. Fiatı 30 kuruş Tevzi yeri: Ankara cadd. VAKIT Yurdu, VAKİT Kitapevi. “Burada ise insan gözlerinin dinlen- diğini hissediyor,,, Ciyun Lang'ın Londra hakkındaki bu düşünüşlerinin ehemmiyeti vardır. Çünkü artist oraya “Londra işte böyle bir yer!,, isminde bir film çevirmiye gelmiştir. Holivudun yeni parlamıya başlıyan yıldızlarından biri tlan Ciyun Langz yirmi iki yaşındadır. İngiliz gazeteleri onu halka tanıtırken “ne cigara içer, ne içki kullanır,, diyorlar. Bu, önün mühim bir husüsiyeti sayı- lıyor ve bu meziyeti takdir olunuyor. PiRüsgele Dörtlerin şeametine mi, Bakırköy ziyaretine mi? VVELKİ gün de bir kazadan bahsettim. Bugün de ayni mevzüu üzerin- de duracağım, Edirnekapıdaki feci kazadan sonra, Çekmece yolunda da bir kaza olmuş. -— Ne ayni günde, ne de ayni saatte, Birincisinden bir gün sonra, iki arkadaş,y beraberce Edirneye hareket etmişler. Fakat Floryaya uğramışlar 4 şişe rakı içmişler, dört saat denizde kalmışlar. Hareket saati gelmiş. Yola çıkılmış. Yolda da kaza! gelip çatmış, dört takla, tamam. İş bununla kalmıyor. Sonradan öğreniliyor ki kazaya sebebiyet veren şo- för 4 defa da Bakırköye misafir olmuş. Bence kabahat kazayı yapanda değil, onun direksiyona geçmesine müsaade edenlerdedir. Acaba şoförün dört defa Bakiırköyü ziyaretini eksik mi bulmuşlardı? 4 şişe, 4 deniz banyosu, dört tak- la ve dört Bakırköy ziyareti... Dörtlerin şeametine mi inanalım, 4 şişenin ya. rattığı deliliğe mi? Yoksa 4 Bakırköy ziyaretinin kıfayetme mi? Allah cumle' mizi esirgesin.... ç ç ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: