z<-— — u A a e LE " e ARVEHANELERDEN © İstihfaf İş bahsetmek âdettir; o kadar ki e. “© İğİn ömrünü kahvede geçiriyor İş8 yaramaz, miskinin bi havası, tavla gürültüleri, İçine kapanan kimseleri metbe- eğilim; onlar hayattan çekilmiş, Mezardan evvel gü bir kapanmış adamlardır. Gerçi o dar Yerlerde her gün birçok in- aim dünyaya alâka lerini, birçok işlerden haberdar İdin edebilirler; fakat bu a- Milece kuru bir tecessüsten iba- * Biçbir netice doğurmaz. Öyle &- Mü, yata bakarlar; fakat bir cam İN bakarlar, Onlar kayatın için ğa, hayatın ancak seyircisidir. Hütün ömürlerini kahvehanede i ka ler müdafaaya İmkân yok- Hany € bu kahvehaneleri dalma kötü MİN kâfi değildir. Biz gençliği &, Nuraowmaniyede İkbal kıraathane- "dik; Dergüh'i çıkaran arkadaş- silarımız, yani Yahya Kemal £- t Haşim orada toplanırlardı. O- a Ky kısmını, temelini orada eğin- Mama İkbal kıraathanesinde bize We, er bir ders mahiyetinde değil- Mi Kemal de, Ahmet Haşim de o- Ni, Allâme, birer hoca tavrı takm- Yay Biz orada orların çalışmasını, SA Tikirlerinin doğup şekil bul- 7rederdik; varsa, bizim şahsi- şt de orada, onları göre göre, din- Ta teyekkül etti. Biz, İkbal kıra- İl Mio kendimizi (Obulduk; bel — umuz büyük bir şeyde- X s 06 . yapalım © ki hissemiz da, © kadarmış. Fakat o kadar. iblarda, değil, derslerde değil, ela toplanıp üstad bildiğimiz a- Serbestçe dinilyerek, onlarla ser- m ederek bulduk. İçindir ki kahvekanelerden is- m Ülhsederilere acırım; oralarda * buluşmanın tadma Varama- demektir. Evlerde toplanmakla © buluşmak bir değildir, Bi- Arada nekadar samimiyet 0- » bir tarafta ev sahibi, bir ta Misafirler vardır. Halbaki kah- herkes kendini daha serbest * İstediği zaman gelir, istediği lkar, istediği kimseyle sohbet Bundan başka kahvehanylerde, Mükmanma imkân olmuyan bir sey * bilinmedik, tanınmadık yi- hanede oturan her adam bir. Açılıp hiç tanımadığı halde klediği bir adamın çirivcre- *debilir. Arkadaşlar arasında en bir sima, evvelâ sadece bei Misafiri olduğu halde söze ka- bütün bayatımızca tesir ode- Sİ #öyliyecek yabancı, Evde bü- v le, Yoktur; halbuki kahvehaneye Pek belki de asıl makast, kendimi. De Beçemediğimiz halde bize hi. wİ maksat budur, N Nurullah ATAÇ Sss kurumu fevkalâde kongresi #5 1 ; Z TM Zi Eg 7 İyi Basın Kurumundan: May teyig linde toplanan Basın Ku- ğe lede kongresi ekseriyet ol müzakerede bulunamamış “Niş Eylül 1938 sak © günü ty A bırakılmıştır. Kn mevcut aza ekseriyet te inden sayın Üyelerin her Tini rica ederiz, Meriy ME; Ne ni girmiş “clan basın birliği nce ilk toplanacak olan Nü mü kere edeceği nizamname , © Pibir a eki, Bütün gün bir kahveha- İ h eler konuşmaz, neler öğrenmez. ! İp ürün bildiklerimizin hepsini de- | Sovyvetlerde genç Arnavutluk k ile biz kardeşi prenses Müzeyyen geçit “Londra işte böyle bir yer!,, | Ciyun Lang Nevyorkun muazzam binaları arasında kâbus hayatı yaşayan- lara Londra pek ufak görünüyor. Holivuttan (İngiltereye gelen. bir sinema artisti oradaki herşeyi Ameri- kadakine nazaran pek ufak, âdeta ço - cuk oyuncağı bulmuş ve bunun için 0- rasını çok beğendiğini söylemiştir. Amerikada ber şeyin en büyüğüne alışmış olan Ciyun Lang ismindeki bu artist şunları anlatıyor: — Sizde trenler, ağaçlar, otomobil » ler, yollar, gazeteler, dükkân! hep küçük... Bizdekile, yannda ufacık birer model gibi kalıyorlar. ! “Fakat zannetmeyin ki Londray: be ğenmedim! Bilâkis çok hoşuma gitti Herşeyin böyle ufak olması bar | yük bit zevk veriyor. Adeta kendimi © yuncaklarla dolu bir çocuk odasında hissediyorum, “Biz Amerikada büyük, ve koca ko- ca şeylerden artık bıktık. Yüz katlı bi- malar, üç katlı otobüsler, otuz metre yüksekliğindeki vapurlar arasında â- deta kâbuslu bir rüya yaşiyor gibiyiz.. Gözlerimiz bunlara baka baka yorulu- yor, “Burada ise iisan gözlerinin dinlen- rallığının kuruluşunun onuncu yıldönlümli merasiminde kral Zozo resmini seyrediyorlar. 4 dakikada 10 bin liralık mücevher sır oldu?! Parise gezmeğe giden bir İngiliz ka- din trende, on bin liraya yakm bir kıy- metteki mücevherlerini çaldırmıştır. İ- şin garib tarafı bu on bin liralık yüzük ve broşlar dört dakika gibi kısa bir z2- wan İçinde çalınmıştır. On bin liralık mücevherlerin vaktiyle mes'ut, şimdi betbaht sahibi, Gillepsi is- minde zengin bir tüccarın karısıdır, Tren- de yalnız yoleuluk ediyormuş. Bir aralık dışarı çıkmak mecburiyetinde kalmış. Kompartımanındaki bavullarn Üzerinde durai Oo mücevher kutusunu oda sıklımağa veya (o bavullardan birine kilitlemeye lüzum görmemiştir. Çünkü, beş dakika sonra gelecektir ve gideceği yer kapımın yantbaşıdır. Kadım, beş dakika bile kalmıyor, kom- partımana göliyor. Fakat mücevher Xu- tumnun yerinde yeller esmektedir. Bu kadar kısa bir müddet zarfında hmsız nereden girmiş, nereden çıkmış, akıl er. dirmek kabil değildir. Hırsızın herhalde kadmı gözetlediği ve onun dişarı çıkma- sini kolladığı zannediliyor. Çalınan mücevherler arasında bilhassa iki yürük ve bir broş vardır ki kıymet- leri çök fazladır. Yüzüklerden biri elmas ve zümrüddür, kadın bu yüzüğü vaktiyle 2500 liraya almıştır. Diğer yüzük yalnız zümrüddür ve 2900 Jiralıktır. Broş da 2000 lira değerinde tahmin ediliyor. Di- ger küpe, yüzük ve gerdanlık gibi şeyler daha yarılır ki onlar da 3-4 bin lira tut- maktadır, Fransız polisi, bütün sıkı takibata rağ- men hırsızı bulmaya muvaffak olama - mıştır. Kadın, müceyherlerinin çalındığı- mi görür görmez derhsi tren polisine haber vermiş ve bütün kompartımanlar. da derhal araştırmalar yapılmış, şüphes N görülerler istievab edilmiştir. Fakat ne trende, ne de tren #on İslasyonn gel- dikten sonra yapılan tahkikatta hırsız hakkında bir iz ele geçirilememiştir. diğini hiesediyor,,, Ciyun Lang'ın Londra baklordaki bu düşünüşlerinin eheramiyeti vardır, Çünkü artist oraya “Londra işte böyle yerl, isminde bir film çevirmiye gelmiştir, Holivudun yeni parlamıya başlıyan yıldızlarından biri olan Ciyun Lang yirmi iki yaşındadır. İngiliz gazeteleri onu halka tanıtırken “ne cigara içer, ne içki kullanır,, diyorlar. Bu, onun mühim bir hususiyeti sayi- yor ve bu meziyeti takdir olunuyor. l ) beş bin çift kadardır. | :| vE | Harp korkusu yaşta evlenmek yasak Evlenenler bir sene hapisle cezalandırılacak Ingilizce “Sandey Pitorial, gazetesinden: tedirler. Pravda gazetesinin yazdığına göre, Moskovadaki bir mektepte 14 yaşmda- ın 25 i bu yaz tatili esnasında Sovyetler Birliğinde neşredilen bir kanunla, genç yaşta evlenmiş olanların nikâhları bozulacaktır. Bunların adedi Sovyetler birliğinde çocukların ev - lenmesi çok taammilm etmişti, Bu yaz Rusyada on dört yaşından aşağı 2000 evlenmiştir. Bir çok yerlerde on üç yaşındaki erkek çocuklar on iki, hattâ daha küçük yaştaki kızlarla evlenmek- Yeni kanuna göre genç yaşta evle - nenler bir sene hapse mahküm olâcak- ter. Nikâhları bozulacak olanlar da iki sene ayrı durduktan sonra tekrar ev- lenebileceklerdir. Bir resim sergisinin açıl- masına mâni oldu kinci cülüs yıldönümü kullulanıyor. Bu münasebetle Amsterdamda büyük bir) Rembrant gergisi açılmasına karar ve »- rilmişti. Fakat buna, siyasi vaziyet mâni olmuştur. Hollanda kraliçesi Vilholminanın Rembrânt Hollandanın büyük retsa- mudır ve dünya sanat âleminde bir deha olarak sayılmaktadır. Tabloları ön bin - lerce lira kıymetinde ve birçok memle - ketlerdeki sanat müzelerinin başlıca ser. vetini teşkil etmektedir. Hollanda, kraliçenin tahta çıkışmın kirkimecr Yıldönümünü kutlularken bu bü- yük sanatkârın da anmak ve odun bü- tün eserlerini bir sergi halinde toplamak istemişti, Ressamın eserlerinden yarısin dan fazlası yabancı memlekotlerdeki mü- zelerde bulunduğu için, Hollanda kükü- meti o memleketlere mürtcant etmiş ve tabloları, sergi için Hollandaya gönderi. mek müsaadesinin verilmesi ricasmda bulunmuştur. Böyle bir müracaat herhangi başka bir zaman derhal İyi karşılanır ve tablolar gergi için Hollandaya o gönderilebilirdi. Çünkü, Rembrandın tablolarını alıp bir daha vermemek gibi bir hareket Hollan- da hükümetinden beklenemez. Amerikanın meşhur konboyları arala” runla Elner Avl'e “en mahir kotboy,, is mini vermişlerdir. Türlü maceralara kor kusuzca alilan bu şampiyon kovboy re- simde, atını iki ayak üzerinde durdura. rak yaptığı bir hareket esnasında görü Bu gün de endişe edilen elhet bu de- Zildir; fakat Avrupada bir harb kopması ihtimalidir. Böyle bir ihtimali düşünerek | Jüyor. hiçbir hükümet, milli müzelerinde birer | ge servet teşkil eden Rembrant tablolarını, H Hollandaya göndermeğe cesaret ödeme- miştir, Çünkü, bir harb olduğu takdirde | i Avrupanın vaziyeti karışacak ve teblo- | ların bi rdaha Hollandadan o memleket. ler& indesi kabil olmıyacaktır. | AYATMI BU! Roman ii H. Rasim US Kitap halinde çıktı. Fiatı 30 kuruş Tevzi yeri: Ankara cadd. VAKIT 1 Hollanda hilkümeti, bu vaziyet karşı- Bında Rembrant sergisini açmaktan vaz- ae Yurdu, VAKIT Kitapevi, Dörtlerin şeametine ml, Bakırköy ziyaretine ml? VWELKİ gün de bir kazadan bahsettim. Bugün de ayni mevzu üzerin» de duracağım. Edirnekapıdaki feci kazadan sonra, Çekmece yolunda da bir kaza olmuş. Ne ayni günde, ne de ayni saatte. Biriicisinden bir gün sonra, iki arkadaşi; beraberce Edirneye hareket etmişler. Fakat Floryaya uğramışlar4 şişe rakı içmişler, dört saat derizde kalmışlar. Hareket saati gelmiş. Yola çıkılmış, Yolda da kaza! gelip çatmış, dört takla, tamam, İş bununla kalmıyor. Sonradan öğreniliyor ki kazaya sebebiyet veren ş0* för 4 defa da Bakırköye misafir olmuş. Bence kabahat kazayı yapanda değil, onun öireksiyona geçmesine müsaade edenlerdedir. Acaba şoförün dört defa Bakırköyü ziyaretini eksik mi bulmuşlardı? 4 şişe, 4 deniz banyosu, dört tak” Ya ve dört Bakırköy ziyareti... Dörtleriri şeametine mi inanalım, 4 şişenin ya. rattığı deliliğe mi? Yoksa 4 Bakırköy ziyaretinin kifayetine mi? Allah cümle” mizi esirgesin... e Gi R