Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
'::l" Basur mömelerinde, bastit memelerinin her türlü iltihaplarında, * h“eumıı fistüllerde; kanayân basür memelerinin tedavisinde daima müvaffakiyetle şifâyı temin. eder. ...... Türkiye Kızılay Cemiyetinden: Jı'etumzce aşağıda yazılı beş kalem eşya satırı alınacaktır. Taliple. Inda yazılı tarihlere kadar İstanbulda Yenipostane — civarın . b.:. ” hanındaki satış deposu direktörlüğüne kapalı zarfla tekliflerini y te> ve fazla izahat almak ve şartname ile nümüneleri — görmek üze. t direktörlüğe müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. 15.9.,938 Saat l1 e kada 150088 İ 4 GA A 500101 endd u — 0 YD GS ç TE ee n Urgan 15.9.038 ., 16 » | % M2 Podöşüet M2 Parlak kayışlık deri T2 Parlak zırhli derisi ion îz Çadır bezi Edirne Nafia Müdürlüğünden : l 'ın '; Edirne bölge sanat okulunda yapılacak 5369 lira 54 kuruşluk tamirat ' be! gün müddetle açık eksiltme ye konulmuştur . '”l, >Bu j işe ait eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, hususi, fenni şartna- l gi y:ğ'ı;îlık işleri genel şartnamesi, keşif evrakı Edirne Nafra müdürlüğün- ilir ii> — Bu işin ihalesi 20 Eylül salr günü saat 15 te Edirne Nafıa müdürlü- İi 4 Sinda yapılacaktır . | — Etsiltmeye girebilmek için 403 liralık muvakkat teminat vermek — ve Ğ Vesikaları ibraz etmek lâzımdır. -c,,' .ah;;nNafıa Vekâletinden veya Edirne Nafıa müdürlüğünden bu işe girmek ;:—h uş ehliyet vesikası. — — 338 yılma ait Ticaret vesikası. , (6112) v ri Çanga yazıhanelerini Voeyvoda hanı ı adedi yağlattırılacaktır. İşia şartnamesi Materyel Dairesinden alınabilir. ——— f" Kadıkoy Hava Kurumu menfaatine 15 /9/938 PERŞEMBE GÜNÜ AKŞAMI Büyük Sünnet Düğünü Sazımıza ilâvelerle heraber, HOKKABAZ, KARAĞÖOZ, KÜUKLA ve gaire, * Kadıkoy İnci Gazinosu Çocuklarını sünnet ettirmek istiyenlerin ! müdüriyetine hergün saat 16 dan 24 e kadar müracaatları GA b Eski F eyzlatı < %ml yatlı Boğaziçi Liseleri vyatısız Ana sınıfı ile ilk kısım en yeni ve modern tesisat ile Bebekte eski Fransız Sen Jozef mektebi binasında, orta ve lise sınıfları Arnavutköyünde tramvay caddesinde Çifte Saraylarda kız ve erkekler için ayrı dairelerde. Her gün saat 10 dan 17 ye kadar yeni talebe kaydı için Çifte Saraylarda mektep idaresine müracaat edılelıilir lılıyıııılero ae HiT GEİEELİN tarifname gönderilir. 36.210 Telefon. M ğymı-b Saraçhanebaşında Horhor caddesındep _ AMTAYRIYE LıSESı;ît;':z ua, ilk, orta, lise gmıflarile fer ve edebiyat kollarıni havidir. Benebi lisanı ilk sınıflardan itibaren başlar, | Arzı eden talebe okulun hususi otobüslerile naklolunur. Kayıt için her gün saat 10 dan 17 ye kadar müracaat w nabul olunur. İstiyenlere tarifname gönderilir. Telefon: 20530 vi Okullar Guneşı YATISİZ HN Ana — ilk — Orla B İstanbulun en eski ve ciddt özel okuludur, Hi B Yuva - İlk - Orta kısımlara hergün yatılı, yatısız kız ve erkek talebe yazılır. Leyli için çok sıhht bir binadır. ğ'i'ğğ İlk kısım dördüncü ve beşinci sınıflarda Fransızca, Orta kısımda Fransızca, Ingîlızce. Almanca derılen vardır, TEEEEEREEENEE LA BN Beşiktaş: Yıldız - 'Tel: 42282 ERNENİNENEEEEEEEEEER DENİZBANK Istanbul şubesi müdürlüğünden : Bankamıza aid deniz vesaitinde kullanılan muşamba örtülerden 270 GD SASİSSAE SeSSSSEESAS SA? YATILI Hit LH O Yazıhane nakli Ali Galip Yener ve şeriki Mehmet Nu 5 - 6 numaraya naklettiklerini ilân e- derler, Teklifler en geç 20.9.,938 tarihime kadar mezkür daireye verîlrmg bulun- malıdır. için kraliçenin yanına yaklaşmağa ve NU BÜRİDAK, :'etınden dolayı seni hiç bir vakit al- - Etmez, | lttî Doğru.. Zabit beni zındana emirle |» Onun kabahati yok. Fakat beni k“n bldurtmck istedi. Ben kimi öldüre- ? Bana bunu söyleyeceğinizi sanı- bi Bi '“m Beni buraya sırf bunu söylemek ş İt getirdiniz, değil mi?, h;— Öyle.. Sana, senin ölümünü iste- * ÖM kim olduğunu söylipeceğim. Fa- t sana “işte vakit geldil,, demeden Şey yapmıyacağına önce yemin et- ıhelııin! — Yemin ederim. — Burada kalacak ve kimseye gö- hmiyeceksin. — Buna da yemin ederim. — İhtiyacın olan yeyip içeceği ben Na, hafta da iki gün uğrayarak geti- “Ceğim, Şimdi de bana: “Haydi!,, de- Hf İm zaman tereddüt etmeden ve ta- *#deceğim şekilde hareket edeceğine *min et, Söy — Yemin ederim. Şimdi sıra sızde.. leyin bana o alçağın adını, — Margarit dö Bürgony.. İküz — Kraliçe.. Evet bir hissikablelvuku bunu bildirmişti. Herkesin hür - öi *ttiği bu kadının cehennemden ko ttmm“! bir şeytan olduğunu anlamış - lân Saten.. Onun beni ürküten bakış - Vardı. Eğer cesaret edeydim. abel, Vilhelmin sustuğunu görün- ! ! — Hislerini, dedi, başkasına söy - Ş üyı—emelısın Şimdi bu adı öğrendin: bakalım, gene ayni şekilde inti- almak fikrinde misin?. eğ İi —— Âyni şekilde mi? Hayır... Çünkü, bir zabit clsaydı onu öldürmek - h'ıl başka bir şey düşünmezdim. Fakat, ; İçeyi öldürmeden evvel, bana çek- 5"_;_ A%'ğ' azabı onun da çektiğihni görmek ’l'b!g ; * ÂAyni zamanda kraliçeyi, bir &.? bi sokakta rastlayıp öldüremem İk Üvr sarayı sıkr Mmuhalaza altında ——?!mna nasıl sokulabilirim. Bunları hiç düşünme., Öldürmek ıım 'N » vurmağa hiç lüzum yok.. Onu —daha kolay ve emin bir şekilde öldürmek kabildir. — Nasıl?, : Mabel, bir an keskin gözlerini muha- tabının çehresine dikti. ÖOnu tam iste- diği ruh haleti içinde görünce izaha girişti: — Yolda rastladığın bir adamın ta- na kraliçeye teslim edilmek üzere bir paket verdiiğni söylemiştin, değil mi? — Evet, öyle, . — İcap ederse bu adamım yüzünü - ve adını hatırlar mısın? — İsmi Filip dö Neldir. Kendisini tanımakta da hiç müşkülât çekeceğimi sanmıyorum. Çünkü çok düşünceli, ke- derli ve sapsarı bir yüzü vardı, Mabel, cebinden bir paket çıkardı. — Peki, dedi, Filibin seninle kraliçe- ye yolladığını paket budur. Sen de bundan mükâfat bekliyordun. Nihayet Margaritin seni nasıl taltif ettiğini gör- dün,, : İsviçreli titredi. Filibin kendisine verdiğinin ayni olan paketi Mabelin e- linden aldı ve hayretle bakmağa baş - ladı. Mabel: — ÂAç!, dedi. İsviçreli paketi açtı ve gene hay- retle: — İki kıymetli taş? diye mırıldandı. Mabel izah etti: — İki zümrüt taşı.. İşte vakti gelin- ce bu iki zümrütle kraliçeden öyle bir intikam alacaksın ki onu bu intikam - dan kimse kurtaramıyataktır. Bunları iyice sakla, Zamanı gelince sana söy- leyeceğim bir adamı bulacaksın. O a- dam sana bu iki taşr verenin kim oldu- ğunu sorarsa ne cevap vereceksin?. — Filip dö Nel diyeceğim. — Ya bu taşların sana nerede veril- diğini öğrenmek isterse ?.. /BÜRİDAN — ——— / 241 ları tarafından yakalandığını gören zavallr askerin düştüğü hayreti tarif imkânsız olur. Onun yalnız: — Ben ne yaptım? - diye bağıracak kadar vakti oldu. Ayni zamanda ağzı tıkanarak hemen götürüldü. Kimse müteessir görünmü- yordu , Çünkü ani tevkifler Luvrde eskisk olmıyan şeylerdendi. Bu yüzdendir ki, kraliçenin askerlerinden birinin tevkifi en küçük bir hayret ve alâka uyan- dırmadı. Asker altında zındanlar bulunan Luvrün büyük kulesine doğru götürül- düğünü görünce işin farkma vardı. 'Yeraltına inilecek kapıdan girerken de ağzındaki tıkacı çıkarmıya muvaffak oldu ve gene; — Ben ne yaptım? - diye bağırdı. Zabit bu bağrışa cevap vermeyi İhmal etmedi: — ÜÖğrenirsin.. — Hapiste ne kadar kalacağımı söy- leyiniz hiç olmazsa?, — Onu da şimdi öğrenirsin. Artık mukavemet — göstermiyordu. Bir kuzu gibi yürüyordu. Birinci smıf zındanların bulunduğu merdivenden in- diler. Burada durmıyarak ikincisini in- miye başladılar. Buraya inildiğini gö- rünce başına gelen felâketin büyüklü- ğünü anladı. Şiddetle tepinmiye ve ve bağırmıya başsladı. Lâkin bu bağır- malar kalın duvarların arasından dışa- rıya sızmıyordu. Dar, pis, havası ağır bir deliğe gelmişlerdi. Bir kapı açıldı. Asker içe- riye itildi ve kapı kapandı, İlk saat içinde, kapatıldığı dar zın- danda sıçrayarak, kafasını taşlara çar- pıp parçalamak istedi. Fakat bir İsviç- reli kafası çok sert clacaktı ki parça- lanmadı. Yalnız alnı kabardı. Sakalını koper - mıya çalıştı. Buna da muvaffak olama- dı, Nihayet, kafasını taşlara çarpmak- çok acı duyarak bayılıp yere düştü.. Düştüğü yer suluydu. Serinlik çabucak aklını başına getirdi. Sonra olduğu yer- de oturdu. Su içinde oturduğunun farkında olmaksızın, kendisine sürünüp geçen sıçanlara, kertenkelelere ehem - miyet vermeksizin düşünmiye daldı. Hurultuya benzer bir hıçkırıkla: — Öleceğim, açlıktan, susuzluktan öleceğim, Hangi kata indiğimi iyice gördüm, Girdiğim yeri de biliyorum - dedi. Buraya konulanların yalnız ölü , leri çıkar. Artık vatanımı, doğduğum kulübeyi, güzel ineklerimizi, dağları- mızı göremiyeceğim, Asker toplayanın sözlerini dinlemeseydim, Luvrü gör - mek merakımı yenebilseydim bu felâ- ket başıma gelmiyecekti, Zavallı anne- ciğim, Oğlun Vilhelmin hiç sebep yok- ken açlıktan öldürüldüğünü — işittiğin zaman kimbilir ne yapacaksın?. İsminin Vilhelm olduğunu öğrendiği- miz bu adam, başımmı dizleri üstüne ko- yarak inlemiye başladı. Fakat zaman - la bu inlemelerin hiç bir işe yaramıya- cağını anladı ve o zaman yeis içinde derin ve acı bir süküta vardı. Artık ağ- layamıyordu. Altr numaralı zındanda şimdi yalnız nefes alışr işidiliyordu. Açmıydı? Susüz muydu? Ölecek miy - di? Bunu da bilmiyordu, Ölümünü bek- lemek üzere boylu boyunca uzandı. Bu sırada zındanın kapısı gürültüsüzce a- çıldı ve ayni şekilde kapandı. Az evvel derin bir karanlık içinde yüzen zından şimdi aydınlanmıştı. Şa- şırarak hattâ alıklaşarak başını kaldır- dı. Aydınlık, bir kadınm elinde tuttu- ğu hırsız fenerinden taşıyordu. Kadınm yüzüne bakınca onu tanı- makta müşkülât çekmedi. Bu kraliçe- nin baş odacısı Mabeldi. Asker şaşkın bir halde, bu hâdise - tan, sakalını koparmıya çıh;maktu; den istifade etmeyi bile aklına getir - miyerek: — Ne istiyorsunuz? diye sordu. — HBi AA Üik li