Hayata dair Bir kariimizin temennisi ARİLERİMİZDEN bir zat: “Son zamanlarda türkçeye bir bayli kitab tercüme edildi; bu arada bari Abdülhak Himid'in eserleri de tercüme edilsin, biz de anlıyalım,, diye bir mektup göndermiş. Evet, gençler dünün şairlerini okuyup anlıyamıyor fakat onlara mütemadiyen de tekrar ediliyor: “Onları okumanız lâzımdır, çünkü çok güzel, söylemişlerdir.,, O halde genç olduğu- nu zannettiğim kariimizin hakkı var: Hümld'in, Süleyman Nazif'in, daha birkaç muharrir ve şafrin yazıları bu günkü dilimize tercilme edilsin!... Biliyorum: “Hiç şiir tercüme edilir mi? onüm manası İle şekli biribirinden ayrı değildir., diyeceksiniz. Siz de haksız değilsiniz. Fakat meselâ Hâ- mid'in eseri yalnız “şiir, midir? Drum mı desem? trajedi mi desem? Hani Eşber gibi, Yudis gibi, Tarık gi- bi tiyatro için yazılmış kitabları da var; kimi manzum, kimi mensur, İşte onlar tereilme edilebilir. Kalem mec- muası Tez#r'i böyle terciime ediyor. du, Pek şirin bir şey olmuştu; o kari. imize tavsiye ederim. Itiraf edeyim ki Finfen'in, İhan'm bugünkü dilimize çevrilmesini ister- ken niyetim pek de saf değil, O işe se- vineceğim, sevineceğim ama Abdül. hak Hâmld'in yarattığı güzellikler ar- tık gençler tarafından da anlaşılacak âlye değil. Hele o “güzellikler” söz ka. labalığından bir süzülen, çıplak ola. rak bir meydana çıksm; o zaman pek büyük bir şey olmadıklarını en inat- çılarımızın bile tasdik edeceklerini sa- nıyorum. Harikulâdeliklerinin mana. da değil, gekilde olduğunu iddiaya da imkân yoktur: “Ve lâkin peder, ah! lâkin peder, — O gün hep pederler bana ta'neder,, gibi, veya: “Hasmtm mı? — Muhakleak - w misellem,, gibi mısralar söyliyebilen bir şairin, şekle kr erir bir tkâr olmadığı Mba kkale ve retiseller,, dir. Divan şairlerine dokunmaya gel mez, onlarm mısralarında bir tek ke. limenin yeri değiştirilince çoğu zaman bütün büyü bozuluverir. Zaten kendi- lerinin de yeni yeni fikirler getirdik- lerini, İhsan kalbini gerhe kalkıştıkla. rı iddia ettikleri yoktur. Onları ya yazdıkları gibi okursunuz, yahut hiç okumazsinız. Fakat Tanzimat'tanberi gelmiş şairlerimiz şiirimize birtakım fikirler getirdiklerini iddia ederler, hoş şekiller yaratmaktan başka gaye- deri olduğunu söylerler. Onların eser. lerini terciime edelim: bakalım ne ka. ıyor?... “Niyetim pek saf değil,, dedim ama Bönlümde saflık olduğunu görüyorsu- nuz. Hâmid'in, Ziya Paşa'nın, Cenab Sehabedâin'in, Süleyman Nazif"in giir. lerini, nesirlerini bugünkü halleri ile beğenenlerin, o eserleri yeni dili mize tercüme edildikten sonra beğen- Miyeceklerini, onların büyük bir kıy. Meti bulunmadığını itirafa mecbur o. sanıyorum, O da bir hayal! O şairlerin büyük, değerli adamlar ol- klarına Iman etmişler, bu hükmü €sbere kabul etmişler, ötekine beriki- De de zorla Mhandırmağa çalışıyorlar, O eserler tercilme edildikten sonra da, Börürsünüz, yine o imanları sarsılmaz, #nten ile Shakespeare dramları ara. Sikda fark görmemekte yine devam e- derler, Nurullah ATAÇ Maarif Vekili Şark vilâyetlerinde Seyahate çıkıyor ba kara, 1 (Hususi) — Maarif vekili «ayın ortalarına doğru şark vilâyetle- Himize bir tetkik seyahatine çıkacaktır. ze ârada Diyarbakır, Elâzığ, Van ve Bi Puma uğraması muhtemeldir. Refa- nde vekâlet ileri | gelenlerinden bir veni bulunacak, Vanda kurulacak Üni- kr © hakkında tetkiklerde bulunacak- m Üniversitesi hakkındaki hazırlıkla- devâm olunmaktadır. gok büyük sözler | i i İ Cumhureisliğimiz için satın alınan ŞEHİRDE ve Savarona yalının dün geldiğini haber vermiştik. Cumhurreisi Atatürk dün saat 15 de yanlarında başvekil Celâl Bayar, Kâ- tibi umumi Hasan Rıza, seryaverleri Celâl, bazı mebuslar ve Muhiddin Üstündağ bulunduğu kelde yoh tetkik etmişlerdir. Savarona, bilâhare limanımıza gelerek Dol mabahçe önünde demirlemiştir. Resimleri mizde Ulu Şefin Floryada Başvekil tarafından karşılanışı ve yat görülmektedir. Tramvay ve Tünel şirketleri de bu yıl içinde alınacak Hükümet tarafından satın alman elektrik şirketi dünden itibaren Na- fla Vekâletine bağlı bir Umum mü- dürlük halinde idare edilmeğe başlan- muştur. Nafia vekâleti tarafından o şirket memurlarına yapılan bir tamimde ye ni vaziyet izah edilmiş, memurlarm yeni vaziyet içindeki mesaileri hak- kında bazı temenniler izhar olunmuş, Türk gençlerinin ve teknisiyenlerinin yeni işletmeyi daha milkemmel bir varlık halinde idame edecekleri hak- Kkındaki kanaat tesbit edilmiştir. Elektrik şirketi memurları bu ta mimi bir teşci nişanesi olarsk sevinç- le kerşılamıslardır. Radyo mâkinelerinin senelik taksitleri Geçen sene nesrolunan telsiz kanu- nü mucibince radyo makinelerinden alınması icap eden senelik taksitlerin ikincisinin müddeti de dünden itiba» ren girmiştir. Fakat dün akşama ka- dar İstanbulda bir tek kişinin bile radyosunun Ücretini vermediği anla- şılmaktadır. Esasen postahanelere bü- tin tehaciimün ayın son günlerinde vaki olacağı bilinmektedir. Taksitlerini bu ay zarfında veremi. yen radyo aboneleri yüzde yirmi mik- tarda cezasını ilâve ederek, yani on 1i- Ta yerine on İki lira olarak Temmuz ayı zarfında da makinelerinin senelik ücretini verebileceklerdir. Temmuz 80 nuna kadar ücretini ödememiş olanla” ra, posta idaresi tarafından Tenımu- zun son günü gönderilecek bir mektup la, devlete karşı olan borçlarımı öde meğe davet edilecek ve on beş günlük bir mlihlet verilecektir. Bu on beş günlük mühlet te Ağus- tosun ortasımda bitecek ve o güne ka- dar cezalı olarak senelik radyo ücre tini ödemiyenler mahkemeye tevdi edilecektir. Bomonti fabrikası işçilerine ikramiye İmtiyaz müddeti nihayete ermiş olan Bomonti - Nektar Türk Bira fabrikala- rı şirketi tasliye haline girdiğinden şir. ketin fabrikasında çalışan işçilerin vo zifelerine nihayet verilmek mecburiyeti hasıl olmuşutur. İş Dairesi vazifeleri ni- hayet bulan bu işçilere bir ikramiye ve- rilmesi için Bomonti Şirketi nezdinde teşebbüslerde bulunmuş ve İşçilere üç bin beş yüz lirelrk bir ikramiye tevzi edilmiştir. Nafia vekâleti şirket kadrolarında en ufak bir değişiklik yapmamış, her kes eski vazifelerinde maaşlarile ipka edilmiştir. Yalnız mütehassıs olmr yan bazı ecnebilerin vazifelerine ni. hayet verilmiştir. Mevsuk bir yerden aldığımız ma lümata göre hükümetle, elektrik, tramvay ve Ünel şirketlerinin müşte. rek sermayedarları arasında hasıl © lan mutabakata göre tramvay ve tü- nel şirketleri de bu sene içinde satm almacaktır. Hükmet evvelâ tünel şirketini satın alacaktır. Bu hususta (müzakerelere Eylül ayı içinde başlanması kararlaş- tırılmıştır. Eylülde Belçikadan gele- cek murahhaslarla Ankarada son ve kat'i müzakereler yapılarak satiş mu- kavelesi imzalanacaktır. O zamana kadar muhtelit bir heyet tünel şirke- tinin hesaplarımı tesbit ile meşgul 0 lacaktır, Tünel şirketinden gonra gene veri- len karara göre ikinciteşrin o içinde tramvay şirketinin satın alınması işi bitirilecektir, Bu suretle 1939 senesi: ne kadar bu iki şirket te hükmet eli- ne geçmiş olacaktır. MEMLEKETTE Hapishane binasının yıkılması Buğün ihale ediliyor Bundan iki ay kâdar evvel, yıkılması için fahiş bir fiyat istendiğinden ihalesi geri bırakılan İstanbul hapisane binası. nt teşkil eden eski Tomruk daireleri binası bugün tekrar ihale edilecektir. Hapisane binasının yıkılması için is- tenilen fiatın pek yüksek oluşu se bebi Eminönü meydanı ve şehrin diğer yerlerinde yapılan istimlâklar do- layısiyle yıkıcılıkla meşgul clanların çok işleri bulunması olarak görülmüş ve bu sebeple binanın yıkılması işinden sarfınazar edilmişti. Fakat bir taraftan da İstanbul adliye sarayının bir an ev. vel inşası Adliye Vekâletince arzu edil- mekte olduğundan bugün tekrar bir ibâle yapılacaktır . Adliye sarayının inşası için bapisa- nenin yıkılması işi arsanm bir kısınının açılmasını temin edecektir.” Bundan maada yıkılması icap eden bir çok bina ve dükkânlar vardır ki bunlar da ayrıca ihale edilecektir. Bugünkü ihaleden müsbet netice a- lndığı takdirde hapisane binasının yı. kılmasma ay ortasında başlanacaktır. Yıkılma işinin üç aydan evvel ikmal €- dilemiyeceği muhakkak görülmektedir. Bu müddet zarfında, diğer binalar da yıkılacaktır . Plâka ücretlerinin temmuza kadar kaldırılması bekleniyor İstanbul belediyesi tarafından mo. törlü vasrtalardaki plâka ücretlerinin kaldırılması kararlaştırılmış ve bü hu- susta Dahiliye Vekâletine bir şekil bil- dirilmişti. Belediyenin bu teklifine gö- re yüksekliği ve nisbetsizliği, lüzum suzluğu üzerinde senelerden beri şikâ. yetler yapılan plâka ücretleri tamamen kaldırılacak, bunun yerine benzin fiyatı üzerine şişe başına 7,5 kuruş zamolu- nacaktır, Hükümet belediyenin bu teklifini e- sas itibariyle doğru ve muvafık bul - muştur. Çünkü bu suretle, motörlü va #ıtaların memlekette taammümüne hay. li mâni olan bir vaziyet bertaraf edile- Tenten amca mühendis cek, hemde belediye vaaridatı daha sağlam bir şekilde temin olunacaktır. Yalnız plâka ücretlerine mukabil ben- zinin şişesinden 7,5 kuruş almak nok- tası itirazı mucip olmuştur « Hükümet, bilhassa memlekette mo- törlü vaartaları çoğaltmak için benzin ve emsali maddeleri, ucuzlatmağa çe ışmaktadır. Bir taraftan bu pernsip üzerinde çalışırken, İstanbul gibi mo. törlü vasıtaları en kesif olan bir yerde benzini bu suretle pahölılaştırmak mu- vafık görülmüyor, Bu itibarla Dahiliye Vekâleti belediyenin plâka varidatını kaybetmemesini de düşünerek benzine yapılacak zammını mütedil bir derecede olmasına karar vermiştir. Bu miktarı tesbit etmek üzere seçilen heyeti kara- rını bugünlerde verecek ve bu ay için- de belediyenin teklifine cevap verile- cektir . Haber'den Tarihe Sokulmayın kamçılarım! Son asır tarih kaynaklarımız arasın da “Ceridei Mehakimi Adiie,, koleksiyo- mu çok zengin bir hazinedir. Bu meslek mecmuasının sayfaları ara- sında tarihi bir davanın zabıt suretlerini okurken küçük zabıta vakaları da gö- zümden kaçmadı. Bu arada 93 bozgunu- na ait şayanı dikkat bir mesele gördüm. Büyük bir felâket ile biten bu harp için- de İstanbula kesif bir muhacir akını ol- muş. Şehrin nüfusu yatacak yeri ve yiye- ceği olmıyan muhacirlerle birdenbire ar- tınca bir yiyecek buhranı olmuş, mzıbat ve asayişten de eser kalmamış. Öyle ki, “Ceridei Mehakim,in zabıta vakalarına ait kayıtları arasında Beyazıt, Fatih, Ak- garay gibi şehrin göbeği sayılan semtler- de muhcirlerden mürekkep on beşer yir- mişer kişilik çetelerin teşekkül ettiğini görüyoruz. Burada tebarüz ettirmek istediğim me- sele, İstanbulun o yıllar içinde geçirdiği buhrandır: Acz içinde bulunan Abdül- hamit hükümeti bu on binlerce muhaciri besliyememiştir, phacirlerin içinde zen- ginler, eşya almadan fakat paralı çıkmış» lar, İstanbulda, Edirnede, Bursada harp sonuna kadar oturmuşlar, hattâ bir kıs- mı bu şehirlerde yerleşmiş, kalmıştır. Fakat fakir halk iş aramış bulamamış, hükümeti de acz içinde görünür, İstanbu Tun göbeğinde küçük çeteler teşekkül edi- vermiştir, Benim ana tarafım da 93 muhacirle- rindendir. Evimizde “bozgun,, hatıraları. nı bütün acdığıilesik sık dinlerim, Rumeli ayanları, beyleri, İstanbulda, bakkallık,. kahvecilik ile çoluk çocuklar rını beslemeğe çalışmış, yetişmiş oğula» ri'da arabacılık (yapmışlardır. Fakat iş buhranı çok büyük olmuştur. İstanbul belediyesi tarihinde “bozgun, yılları başlı başına bir fasıl teşkil eder, Bugün şöyle bir işaret yaparak geçmek İstedi Bim bu mevzuun kıymetli bir vesikası da Muallim Nacinin nefis bir yazısıdır. “Sokulmayın o kamçılarım!,, başlığı ile çıkan bu yazıyı merhum Nacinin “mek- tuplarım,, adındaki eserinden kısmen naklediyorum: “Sokulmayın kamçılarım! Bunu kim söylüyor bilir misiniz? On üç, on dört yaşımda tahmin olunur serbâz, çalışkan bir muhncir çocuğu! Kaç kişiye karşı söylüyor? Otuz kadar o Yahudiye! Hem “sokulmayın kamşçılarım!, diyor, hem de elindeki kamçıyı müthiş bir surette. sallıyor! Bu nevreside kahraman ekseriya Mah mutpaşa başında cevelan eyler. Bir ara- bası vardır. Anınla yük taşır. Para ka- zanır. Ailesine yardım eder, Geçen gün birkaç yahudi yüklerini bizim muhaci- rin arabasına yükletmek isterler. Pazar- lığa girişilir. Her kaça ise tarafeyn razı olur. Bir de çocuk eşyayı yükledip de tamam yola revan olacağı zaman yahudi ler karardan cayarak yükleri arabadan indirmeğe kikışmazlar mı? Üç dönrt ya- hudi birden arabaya doğru bir hücum gösterirler. Çocuk bu (haksızlığa karşı serlevhamız olan sözü söyliyerek kamçı sına biraz hareket verir. Yahudiler dikiş tutturamayıp yüz döndürürler. Nerede imişler?.. Derhal bir çok yahudi toplanır, Çocuk bu defa kamçısnı dehşetlice sal- lamağa başlar. Arabacı bir eliyle kamçı» yı salladığı halde diğer eliyle de hayva- Reşat Ekrem KOÇU (Lütfen sayfoy çeviriniz) İ j iş VA 0 ek şk mizi üye e Sağ