4 Çin- Mektubu Saygon'da zater HABER -—- Aksam DE e 2 HAZİRAN — 1938 gecesi Fakat kimse şenlik yapmıyor; maytap yakmıyor; fener asmıyer. Çünki, halk bütün varını yoğunu harp edenlere vermek içim and içmiştir... Nevyorkta, Şikagoda, San-Fransiskoda ofuran Çinlilerin gönderdikleri iane milyonlarca doları geçmiş bulunuyor Çinde tetkik seyahati yapan bir Fransız gazetecisinin gâzetesine gönderdiği ilk yazıyı bir kaç gün evvel neşretmiştik. Bugün, muhar- tirin Saygondan yolladığı mektubunu alıyoruz? ikinci Başında pirinç sap ri bir şapka bulunan bir yer de otur omuzla , içerisin» um arabayı çekiyor. Sağlam n ahenkli bir hareketle inip yorum. Çıplak ayaklarının © çıkardığı sesi işidiyo- rum, Araba çeken bu adamın vücudun- dan çıkan ter yavaş yavaş mavi keten elbisesini âdeta ıslak bir hale getiriyor. Uzak Ş:rka yeni geliniş bir Avrupalı, insanlar tarafından çekilen bu araba. Jar: görünce şaşırıyor ve acıyor. Fakat bu uzak diyarların âdetlerine, kokuları. n», tadlarına alıştığı gibi arabalarma da alıştyor. Boş arabası önünde bekliyen arabici uzaktan bir müşteri görür gör- mez o kadar seviniyor ki, insan bu ara- baya binmekle bir adama iyilik etmiş olduğunu sanıyor, Yarın tek direkli bir yelken gemisi ile Çine hareket ediyorum. Nehrin rıhtımı. nabağlı olan bu geminin adı Helikon- dür, Direğinde İngiliz bayrağı dalgala- nıyor. İsmi Yunancadır. Fakat bütün bunlar Japonların güllerine ve bömbala- rına karşı alınmış ihtiyat tedbirleridir. Helikon, teknesinden direklerinin ucu. na kadar Çinlidir. Koşinşinde kaldığım bu son Şolon mahvllesinde geçiri: mi, Şolon iel da Çinlilerin oturduğu semtin Çinli mahallelerin kalabalığı, pis- 5 i, gürültüsü, insanı burnunu tıkama- ğa mecbur eden kokuları şimdiye kadar o kadar çok yazıimış şeylerdir ki bun- İarı bir daha tekrar etmek faydasızdır. Ön dükkânlarla dolu Çin pazarlarını, boyal fenerlerin altında mahjong oynanan o- yun yerlerini, içerisinde afyonün verdi- ği tatlı bir uyku ile cansız bir mumya gibi Çin şarkılarının terennüm edildiği beş katlı lokantaları, safran rengindeki Çinli kızların dansettiklerini romanlar- da okumiyan belki vardır. Fakat sine- malarda görmiyen kim kaldı?, Fakat bi akşam Çin mahallesinde görülecek yeni bir şey vardı. Lekantada yemek yerken, gazeteci olduğumu bilen birisi bana akşamı — Bu ökşam Çin mahallesi görülme. ğe değer, demişti, Çinliler harp başla - yalıdan beri ilk defa olarak Japonlara galip geldiler. Bu akşam bayram yapı. lacak. Filhalika; bir Japon resmi tebliği; bir mağlübiyeti açıkça itiraf etmeden söylemek için cihan harbindenberi ka- bul edilen usul dairesinde, mühim keli. | meler kullanarak, Japon ordularının “daha geri bir hatta toplanacağını, tamların evvelden bazırlanmış lerde yer almak Üzere bir miktar i ini riyerdu. Bu, bir haftadanberi ilân ettikleri raf demektir. Sesaiz zafer Lokantida izahat veren adam: — Çok heyecanlı bir bayram göre- esksiniz, demişti, bütün Çinliler evlerin- den fırlayacak, haykıracak, şarkı söyli- ek, maytap yakacak ve silâh atacak. | Bütün gece defler çinlıyacak ve gonk. Rehberimle beraber Çin mahallesine girmiştik. Kapısı açık evlerin taşlıkla- rında Çinli gemiciler yemek yiyor, ev- lerin kapılarında çocuklar kaşınıyor, 8- Jaca karanlığa rağmen bir Çinli kız, s0. İlke dan örülmüş giv. | e çığırtkanların bağırdığı | Sirkenin: ALLİ lk hai a ve raktan #kan pis suda çamaşır yıkiyor. Günlük hayatta hi işiklik görün- miysr. Ümüt ettikleri, n hiç birisi yok. Rehberim: — Şaşılacak şey, dedi, Insanın âdeta zaferden haberleri yök diyeceği geli- yer. Mahallenin orta yerindeki meydan- cıkta sessizce biribirine sokulmuş bir kalabalık kaynaşryor. Bu kalabalık hay. kırmıyör, hattâ konuşmuyor, frsıldaşt. yor, Donuk ftnerlerin süzülen renkli lar altında bu insanların yil tım. Sapsarı simalarda sevinç çizgileri dalgalanıyor. O vakit rehberime dön- düm ve; — Biliyorlar, yok. Meydancıkta dedim, buna şüphe açık bir tek dükkân var. Şişman bir ipek tüccarı mis koku- lu çayını içiyor. Ona yaklaşıyoruz, Reh- berim zaferden haberdar olup olmadı- ğını sordu, ağam sakin: — Biliyorum, dedi. — Öyle ise'niçin şenlik yapmıyorsu- nuz? Fener asmıyorsunuz? Fişek yak. mwyorsunuz?, — Paramız yok.. Bütün varımıza harp edenlere vermeğe yeminliyiz. Çin birliği Şimdi, bir Çinli ile &rsa bir konuşma- muzı anlatacağım.. Şapei ve Nankin ü- zerinde patlayan Japon güllelerinin Çin birliğini tesis ettiğinden hâlâ şüphe €- denjerin kanaatlerini tashihe kâfi gelir sanıyorum, Konuştuğum Çinli, Çisden Hindi Çi. niye et eden Çinlilerin Fransız hü- kümetiyic olan münssebetlerinde ta- vassut eden birisidir. Bir Pransız me- murundan aldığım tavsiye ile evine git. tim. Çok münevver bir adam. Anadili olan Çinceyi 120 bin kelimesiyle bili- yar. Pariste, Nevyorkta, Londrada, bir çök seneler oturmuş, Fransızca ve İn- gilizceyi mükemmel konuşuyor. Lâal renkli çayla dolu foğfur bardak- lardan çıkan taze koku, odayı doldu. rurken, bu Çinli bana; — Eğer buraya bir hafta evvel gel- seydiniz, dedi, istediğiniz kadar gürül- tülü bir Çin bayramı görürdünüz. Fa- kat biz o, bir hafta evvelki bayramı yü. reklerimizden gelen sevinçle yapmadık. Çin harbine ait bir film çeviren bir si- nema şirketi hesabına yaptık. Saygo - nun talihsiz sokaklarında yapılan eğ - lenceleri, sonra da şehrin sstıraplarmı, Çinliler, en büyük oktörlerden (oOdaka muvaffakryetli, içten gelen hislerle an. lattılar Rejisör ve beraberindekiler yaptık - lart işten çok memnun oldular. Fakat #ilm alanların bilmedikleri bir nokta vardı. Karılariyle, çocuklariyle açıkta ve aç clan bu zavallı muhacirlerden hiç birisi kendisine film ücreti olarak veri- len bol paradan bir metelik bile harca- madı. Bu paranın sw fedilecek yeri var. dır. Çinde harp eden gönderilecek, O, gittikçe hararetlenerek devam ediyordu: — Garpta bizi iyi tanımıyan vatan- daşlarınıza anlatmız. Çin binlerce sene devr eden uykusundan uyanımıştır. Çin topraklarına çok yakın olan bu şe- hirdeki Çinlilerin büyük ana vatana sa- dik kalması belki pek ehemmiyetli bir şey değildir. Fakat Nevyorkta, Şikago. da, San Fre koda oturan Çinlilerin gönderdikleri iane milyonlarca doları geçti. kardeşlerimize sözüne Cenup denizlerinin ötesinde, Tahiti- de, Avustralyada, Yeni Zelândada otu- tan Çinliler, Pariste, Londrada, tahsil- de olan Çinli talebeler keselerini Çin uğruna aç Nevyorkta gündüz çalı. şan Çinli işçiler geceleri sckak sokak dileniyorlar. Çünkü kazandıkları bütün parayı Çin istiklâl uğruna sarfetmeğe and içmişlerdir. Ev sahibi sesini alçalttı; — Bu kadar da değil. Bugüne kadar hemen her Çinli asker olmaktan nefret i. Eski Çin darbrmesellerini iyi iz, sanırım: “Çivi yapmak için demirin, asker yapmak için insanın iyi- si aranmaz,, . İyi biz aildde ne kız fahişe olur, ne de oğlün asker.,, . Daha beş sene evvel bir İngiliz gazötecisinin Lon- drada tahsilde bulunan bir taleb: “Bir gün memleketi korumak lâzım ge- Jirse bizzat silâha sarılacok musınız?,, e bu delikanlının “aslâ, okuma. yanlar harp etsin,, dediğini hâlâ hatır- Tarım, Burada, Çinli doğruldu ve sesi ağır- Jaştı: — Bütün dünyaya Hân edebilirsiniz ki bu zihniyet artık tamamiyle ölmüş. tür. Bundan sonra Çinde askerlik her yerde olduğu gibi, herken tarafından seven ve'takdıs edilen bir meslek ol- muştur. Gönüllü yazılmak için askerlik dairelerine © kadar çok müracaat vaki oluyor ki daire reisleri müracaatların bir kısmını geri çevirmeğe mecbur kalı» yor. Bu tedbire baş vurmasalar, bi Çin, kadınlı, erkekli asker yazılacak. si Çocuk haftası Hediye kazananların isimlerini neşrediyoruz 14 mayıs tarihli bilmecemizin halli (Akhısar) idi. BİR HOKKA TAKIMI KAZANAN Birinci: Selim Turgut Büyükhendek 18, iki ESANS KAZANAN Turgut AlpAslan 19 uncu ilkokul BİR ALBÜM KAZANAN Tabende İstanbul kız orta okul, BİRER MÜREKKEPLİ DOLMA KALEM KAZANANLAR 1 — Gülümser Allan Saraçhanebaşı, 2 — Sabahat Cağaloğlu, 3 — Rıza o Uzuyusuf, 4 — Nurhan Beyoğlu 29 uncü okul, 5 — Mahmut caabsalla bekçisi, 6 — Erol Demir si P.T.T, 7 — Suzan Küçükçeşme, 8 — Nevratan ee 9 — Zeynep dokumacı, 10 — Hayrı Kapkaç, BİRER TUYALET SABUNU MAHFAZASI KAZANNLAR 1—A kak, 12 — pare istiklâl Msesi, 14 — Havva Halil ağa Gülkin Orkunt Meşiktaş has- Şehirden ri röportajlar Çocuklarla birlikte bir öğle yemeği me” Başlarafı 5 incide Diye ısrar ediyorlardı. Fakat, kim dinler? Bir kaç dakfka sonra baktım, sofra komşularımm masası bütün masala- rın hepsinden daha zenginleşti ve ba- na da yeniden yaman bir iştah geldi. Neyse, o gün, yani bundan bir kaç gün önce, öğle vakti oracıkta, akas- Yaların, at kestanelerinin altında hep birlikte tatlı tatlı yedik, içtik ve ye- mekten sonra da bir saat kadar ga yet hoş, gayet tatlı bir vakit geçirdik ki bu manzara hâlâ gözümün önünden gitmiyor. Bu çocuklar, şimdi benim bu yazı- mı okuyncak olurlarsa ne kadar şaşi- racaklardır. Zavallılar, ne bilsinler ki yanı başlarında o gün kendilerile bir- | likte yemek yiyen bir muharrirdi. E- vet ama muharrirler, hele benim gibi gazete muharrirleri bazan işte böyle hiç umulmadık yerlerde hazir ve na zır bulunurlar. 0. Cemal KAYGILI fırın, İ6 — Hayrünnisa kadırga ilkokul, 17 — Seyfeddin Kumkapı ortaokul, 18 — Kemal kadırga ilkokmi, 19 Feyyaz Hayriye lisesi, 20 — Mehmet Ati Kumkapı nişanca- sı, 2i — Bahaddin Kadırga 6İ inci okul, 22 — Yurdaçevik Sirkeci, 23 — Mustafa Kızıltan, 26 — Necdet Yerebatan caddesi, 25 — Erol Göksel Kadıkö BİRER TUVALET SABUNU KAZANAN 26 — Ergun Dinçel Çatalca, 27 — Hacer Kasımpaşa, 28 — Mehpare Uğur Yedikule, 29 — Türkün Kartallepe (Aksaray, 30 — Ayten Tuna Beşiktaş, 3i — Aliye Altıncı Fındıklı, 32 — Mustafa Billür, 33 — İs mail Billâr, 34 — Baha Erol Gümüşhane kültür sekreteri, 35 — Ayşe Tarı Tebeşaı, 3ö — Abdullah Erge Şehremini, 37 — Ca- hit Yayla caddesi, 38 — Hayal Zonguldak 39 — Saime Şişli, 40 — Şadi Oğun Karade- niz caddesi, 41 — Yüksel Açıkalın Lâleli Tayyare aparlımanı, 42 — Fuat Öze Hay darpasa Msesi, 4$ — Neclâ Kansu Bakır- köy, 45 — Erdoğan Balat, 46 — Gözin A- kay Tophane, 47 — Ümit Üzer (o Çatalea, 48 — Zeki Vefa lisesi, 49 — Fikret 15 in ei okul, 50 — Ali Beyazıt, (Sonu yarın) Barutgücü ay” Başlarafı 11 incide duydu. Cidden gücümüz Bakırköyünün mütevazi bir köşesinde kendi iş ve gü- cile küçücük binasında meşgul olan ve ef- kârı umumiye ile sayın gazetenizin te veccühlerine lâyık bir (teşekküldür. Ve daha da lâyık olmağa çalışacaktır. Gücümüz gazete sütunlarında münaka- şadan kaçınan ve bu gibi şeyleri doğru bulmıyan bir varlıktır. Bu arkadaş her kimse gazete sütunlarında değil köylü ise köydeki bu varlığa bitaraf bulunuyor sa o teşekkülün idarecilerile temas etme- si daha münasip olur. Yok eğer başka bir teşekküle mensupsa gene gazetelerle değil, herhangi bir er meydanında men- sup olduğu teeşkkülle bizi karşılaştırır. Tasdiimizden dolayı aftnızı rica eder. 4 “Ken'bu yazımızın SAYI sütunlarında aynen dercini istirham edi- yoruz. Ve değeri olmıyan ve incir çekir- deği doldurmıyan bu gibi dedikodulara da bir nihayet verilmesini hassaten niyaz ediyoruz. Barutgücü idore heyeti KUMBADA CAN KURTARIR EZ “CD